Etiket arşivi: profsaltik@gmail.com

MEDYASCOPE Programımız : Koronavirüs Salgınının Türkiye’deki Seyri

Değerli site okurlarımız,

Koronavirüs Salgınının Türkiye’deki Seyri

25 Mayıs 2020 Pazartesi günü MEDYASCOPE ile Koronavirüs Salgınının Türkiye’deki gidişini / seyrini konuştuk.. 33 – 49. dakikalar arası 16 dk. bizim konuşmamız..

Gökçe Çiçek Kösedağı’na ve MEDYASCOPE‘a bu söyleşi için teşekkür ederiz. (Güne Bakış)

AVM’lerin açıldığı gün 1114 yeni olgu tanısı konmuştu. O akşam uyardık, önümüzdeki 5-6 günde bu kabak çiçeği gibi açılmanın faturasını ödeyeceğiz diye.. Günlük olgu sayısı 5 gün sonra 15 Mayıs’ta 1708’e, 6. günde 1610’a fırladı.. %50 dolayında arttı. Bunu Bilim Kurulu öngörmemiş iktidarı uyarmamış olamaz. Biz elimizdeki çok sınırlı veri ile bu öngörüyü yaptığımıza göre..

Geriye “siyasal tercih” kalıyor! AKP iktidarı bu sonucu, büyük sermayenin baskısına boyun eğerek göze almıştır.

  • Halkın can güvenliği ve yaşam hakkı, kapitalizmin kör kâr güdüsüne feda edilmiştir.

İktidar salgını ne yazık ve ne acı ki, Epidemiyoloji bilimi ilkelerine göre değil, Anonim Şirket yönetircesine CEO mantığı – dürtüsüyle yönetmeye çalışmaktadır!
AVM’lerin açılışını izleyen 14 gün sonra (COVID-19’un en uzun kuluçka süresi) olan 24 Mayıs’ta yeni olgu sayısı 1141 olup, salgın eğrisi anlamlı biçimde bastırılamamıştır, 2 hafta yerinde saydık adeta;  11 Mayıs rakamı 1114 idi. Sağlık Bakanı, verilerin öngörülebilir sınırlarda olduğunu söyleyebilmiştir! Evet, öngörülebilir sınırlardadır, böyle olacağı öngörülmüş ve sonuç göze alınmıştır; bilinçli siyasal tercihtir!

Bu tablo çok hazindir ve ortalama insanlarımız vahim / ürkütücü gerçeğin ayırdına varamadan hastalanmakta yaşamlarını yitirmektedir. Oysa hükümetin 1 numaralı görevi yurttaşların can güvenliğini sağlamaktır.  O gün ve sonrasında uyarmıştık hep : Salgın eğrisi daha hızlı dolayısıyla daha kısa sürede sönümlendirilebilecek iken, bu tür hatalı politik tercihlerle uzayacaktır, uzamaktadır. Eğrinin altında kalan alan daha da büyüyecektir, büyümüştür ? Bunun çıplak anlamı daha çok hasta ve daha çok ölümdür.. Ama kimileri para kazanacaktır! Bu hatalar / politik tercihler yüzünden uzayan salgın, “yavaş yavaş iniyor / indiriyoruz” söylemleriyle maskelenip saklanabilecektir (kamufle edilip üstü örtülebilecektir), öyle de yapılmaktadır. Ölüm ve hasta sayılarını da gerçek boyutuyla bilmiyoryuz!

  • Halktan / insandan yana bir iktidar değil, sermayeden yana açık – net seçim yapan bir kadro.

Kuşkusuz tarihler bu yakıcı olguyu not edecektir ancak yaşanırken algılanması ve engellenmesi, en aza indirilmesi asıldır bu tür irrasyonel ve insancıl olmayan politikaların..

  • Bu bir suçtur, hem de İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR! Notunu düşelim ilgililere ve tarihe..

****
Ek olarak, 10 Nisan 2020 günü yapılan bir başka sorumsuz uygulama, saat 22:00’de duyurulan ve 2 saat sonra başlatılan sokağa çıkma yasağıdır. Biz o sırada HALK TV’de Cevizkabuğu programında Sn. Hulki Cevizoğlu’nun konuğu idik. 300 bin dolayında insanın kuralsız olarak sokağa hücumunu dikkate alarak (İçişleri Bakanı 250 bin dolayında dedi ve önemsemedi!) bir matematiksel öngörü yaptık ve 1 hafta içinde 28 dolayında fazladan ölüm olabileceğini HALK TV ekranında duyurduk.. 10 Nisan günü 96 ölüm kayda girmişti, 6 gün sonra (hastaların %80’i 5.-6. günde bulaştırıcı oluyor) 16 Nisan’da ise 125 ölüm! Tam 29 fazlalık!

  • Bu ölümlerin sorumlusu kimdir, kimlerdir? Hesabı kimlerden sorulacaktır?

***
Bilim Kurulu kararları aynen açıklanmalıdır.
TBMM çalışmalı ve salgın yönetiminde iktidarı denetlemeli, gerekli yasal düzenlemeleri yapmalıdır.

Muhalefet, Anayasa’nın 98. maddesindeki “bilgi edinme ve denetleme” hakkı ve yetkisini kullanmalıdır.

Salgın yönetiminde biricik ilke BİLİMSEL AKILCILIK olmalıdır. Örneğimizde (korona virüs salgını) Epidemiyolojik salgın yönetim stratejileridir; hepsi bu!

Bilim dışına çıkılırsa faturası hayal edilemeyecek ölüd büyük olabilir. Rusya kaynıyor, İran’da yeniden yükselme var. Irak Suriye kara kutu! Salgın dünya genelinde hala tırmanma eğiliminde.

Kurtuluş yok tek başına! Küresel işbirliği, eşgüdüm zorunlu, Sabır ve bilimsel ihtiyatlılık da!

Sevgi, saygı ve DERİN KAYGI ile. 25 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı Uzmanı, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

 

COVID-19 AŞILARI ve Hastalıktan Korunma İçin 10 Temel Öneri

COVID-19 AŞILARI ve Hastalıktan Korunma İçin 10 Temel Öneri

  • Aşılar ilaçlardan daha GÜVENLİ biyolojik moleküller olmalıdır
    çünkü hastaya değil sağlıklı insanlara yaygın olarak uygulanmaktadır.

Aşıların komplikasyolarını en aza çekerek tersine koruyucu etkisini en üst düzeye çıkarmak gibi ikili bir sorumluluk söz konusu Vaksinolojide (aşı bilimi).

Aşı redcileri, aşıdan çekinenler… açısından ellerine bir koz vermemek gerek. Risk – yarar dengesinin böylesine kritik olduğu durumlar aşı üretimi ve yaygın uygulanması. Öte yandan milyarlarca doz aşının kısa sürede üretilebilmesi de ciddi bir lojistik kapasite sıkıntısı.. Üstelik Türkiye, KOVID-19 için aşı üretmek üzere uluslararası konsorsiyuma henüz akçalı (mali) katkıda bulun(a)madı öğrenebildiğimiz ölçüde..

Genel ve özel koruyucu önlemlerle korunmayı özenle sürdürelim :

1. Kalabalık ortamlara zorunlu olmadıkça girmeyelim, girilecekse fiziksel uzaklığı koruyalım ve uygun maske takalım; bu mekanlar kapı – pencere açık havalansın.
2. Genel hijyen, özellikle el yıkama alışkanlığını sürdürelim.
3. Beden direncini yüksek tutacak davranışları alışkanlık edinip sürdürelim.. Yeterli – dengeli beslenme, spor, uyku, hobiler ve dayanışma..
4. Kamusal sağlık politikaları ile koruyucu sağlık hizmetlerini kesin bir öncelikle, sosyal devlet sorumluluğu sayalım yeniden.
5. Toplumda yoksulluğu, işsizliği, sosyal güvencesizliği en aza indirelim; gelir dağılımını iyileştirelim; yabanıl Küreselleşmeye son verelim.
6. Küresel işbirliği ve eşgüdüm içinde olalım Dünya Sağlık Örgütü ile.
7. Tıp ve sağlık bilimlerine yatırım yapalım, betona değil.
8. Ulusal Hıfzıssıhha (Koruyucu Sağlık) Kurumunu bilimsel olarak özgür, yönetsel ve akçalı (mali) bakımlardan özerk (otonom) kılalım; afet planları yapsın, temel aşıları ve ilaçları üretsin.
9. Çevreye saygılı olalım, onu fahişe gibi görmeyelim, birlikte barış içinde yaşamak (peaceful co-existence) zorunda olduğumuzu, yeryüzünün biyolojik anlamda “zorunlu paraziti olduğumuzu” hiç unutmadan, “sürdürülebilir kalkınma” (sustainable development) yerine “sürdürülebilir yaşam (sustainable life) ilkesini (paradigmasını) koymak zorunda olduğumuzu görelim.
10. Bunca devasa / yersiz / gereksiz / kaldırılamaz nüfus sorunu ile yüzleşelim ve Yeryüzünün kaldıramadığı 7,8 milyar nüfusu artık üst sınır görelim ve demokratik yollarla insanları kazanarak – ikna ederek

HER AİLEYE 1 ÇOCUK ilkesini zorunlu genelgeçer kılalım.

  • Kuşkusuz tüm önlemlerin genel çerçevesi BİLİMSEL AKILCILIK!

Sevgi ve saygı ile. 24 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı Uzmanı, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Prof. Saltık’tan AVM eleştirisi: Vakalar maskelenebilir

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Saltık’tan AVM eleştirisi:
Vakalar maskelenebilir

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, AVM’lerin açılmasını “hükümetin oynadığı bir kumar” olarak değerlendirdi. 11 Mayıs’ta AVM’lerin açılması ile 2 günde 2.5 milyon kişinin buralara gittiğini anımsatan Saltık, “Koronavirüsü alanların %80’inde bulaştırıcılık ilk 5-6 günde ortaya çıkıyor. Bu nedenle 1. haftada anlamlı artış olabilir. Bu haftaya dikkat etmeliyiz. Hastalık azalma eğilimine girdiği için bu artış maskelenebilir, ‘vaka sayısı iniyor ama yavaş iniyor’ denebilir. Bunun 2. dalga etkisini, en uzun kuluçka süresi olan 14 gün sonra 25 Mayıs haftasında görebiliriz, bu nedenle vatandaşlar önlemleri elden bırakmamalı” dedi.

22 Mayıs 2020, Cumhuriyet

Prof. Saltık, bayram öncesi değerlendirmelerde bulundu. Saltık, alışveriş merkezlerinin (AVM) açılması için elde güvenilir epidemiyolojik veriler olmadığını ve bunun neye göre yapıldığının bilinmediğini anımsatarak

  • Salgın, epidemiyoloji bilimi ilkelerine göre değil ne yazık bir anonim şirket anlayışı ile yönetiliyor
  • ve bedeli üstü örtülen fazladan ölümler oluyor.
  • Masum yurdum insanı kapitalizme kurban veriliyor.
  • Ortada bir güven bunalımı da var. Çünkü salgın yönetimi sırasında hasta ve ölüm sayıları halka gerçekçi şekilde açıklanmadı. Belli ölçülerde makyajlandı. O nedenle ‘salgın denetimimiz altına girdi, normalleşmeye giriyoruz’ gibi söylemler halkta güven sorunu oluşturdu.” dedi.

GEVŞEMELERE DİKKAT

AVM’lerin açık olması ancak parklar, kıyıların yasak olmasına ilişkin Saltık;

  • “O denli çelişkili ve traji-komik durum yaşıyoruz ki… İnsanlar birbirinden 1-1,5 m uzak kalarak karada korunduğu gibi deniz kenarlarında da, parklarda da korunabilir. AVM’ler için risk daha büyük çünkü Türkiye’deki AVM’lerin klima sistemleri büyük ölçüde içerideki havayı alarak döndürüyor. İnsanlar AVM’lerden alabilecekleri pek çok ürünü küçük ölçekli marketlerden de alabilir ama denize girme, güneşlenme ya da yürüme gereksinimleri AVM gereksiniminden önce gelir. Üniversiteleri kapatan, sınavları on line yapan, ancak 2 aydır uygulama yapmayan tıp fakültesi öğrencilerini mezun edelim diye düşünülürken; AVM’lerin açılması kapitalizmin baskısının sonucudur. İktidar halktan yana değil, sermayeden yana” değerlendirmesini yaptı.

‘AVM’LERE GİTMEZSENİZ KIYAMET KOPMAZ’

Koronavirüs bulaşına yakalanan her yüz insandan yalnızca 15’inin sağlık kuruluşlarına başvurma gereksinimi duyduğunu, başvuranların ateş, öksürük, nefes darlığın gibi durumlarda PCR testine alındığını anlatan Saltık, “Bu durumda başvuranların yaklaşık yarısına test yapılıyor. PCR testi ile gerçek hastaların % 60’ında hastalığı yakalıyorsunuz. Yani test (+) olarak tanı koyduğunuz 4 kişiye karşılık, yaklaşık 96 kişi toplumun içinde oluyor. Hastaların %25’i de hiç fark edilmeden hastalığı geçiriyor. Ülkemizde 7,5-8 milyon insana hastalığın bulaşmış olması beklenir. Bu kötü müdür? Bir bakıma iyidir, çünkü toplum bağışıklığının gelişmesini istiyoruz. Salgın denetimi için toplumun en az %60’ının bulaşı alıp bağışık yanıt geliştirmesi gerekli.” dedi.

Salgında İstanbul’un durumunun öbür illerden farklı olduğunu kaydeden Saltık,

  • “Eldeki verilere göre İstanbul halkının aşağı yukarı % 40’ı bulaşı aldı ve bağışıklık gelişti. İstanbul’da salgının yavaşlamasının nedenlerinden biri de bu. Ancak bu görece iyimser tabloyu Türkiye’ye genelleyemeyiz. Türkiye’nin geri kalanında bu denli hızlı bir salgın yaşanmadığı için, bunca yüksek (İstanbul ölçüsünde) toplum bağışıklığı oluşmadı. Alınan önlemlerde gevşersek Türkiye’nin başka yerlerinde olgular artabilir.” diye konuştu. AVM’lere 11 Mayıs günü yaklaşık 2.5 milyon insanın gittiğini anımsatan Saltık, özetle şunları kaydetti:

AVM’lerin açılmasında bir kumar oynandı

Halkın bu gerçekleri görmesi ve kendi başının çaresine ne yazık ki bakması gerekiyor.

AVM alışverişlerini ertelemelerini öneriyorum, AVM’ye gitmezlerse kıyamet kopmaz, giderlerse hem kendileri hem de aile üyeleri için, hele hele evdeki yaşlılar için ciddi risk oluşturabilirler.

65 yaş üstü evde çaresiz, sokağa da çıkamıyorlar, bekliyorlar. Dışarı çıkıp gelen sorumsuz gençler rahatlıkla bu yaş diliminin ölüm nedeni olabilirler.

Bu bayram ne olursunuz, böyle bir ziyaret yapmayalım, uzaktan el sallayalım birbirimize erteleyelim. Bu bayram, bayram ziyareti, bayram alışverişi ve bayram namazına gitmeyin dedik, uyardık, iktidar buna kısmen uydu. 2 ay sonra Kurban Bayramında dilerim hasret giderebiliriz.”
================================
Dostlar,

Cumhuriyet gazetemize ve değerli emekçisi Sn. Sibel Bahçetepe’ye teşekkür ederiz bu söyleşiyi bizimle yaptıkları ve yayınladıkları için..

Sevgi ve saygı ile. 23 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

CORONA İLE MÜCADELEDE SON DURUM

CORONA İLE MÜCADELEDE SON DURUM

Ankara Üniv. Tıp Fak.  Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğr. Üyesi.
Prof. Dr. AHMET SALTIK
@krtkulturtv Akşam Haberleri’nde değerlendirdi.

Kayıt 14,5 dakika.. Sn. Zafer ARAPKİRLİ‘ye teşekkür ederiz ilgisi için..
Bu arada, bu gün (22.5.20) Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan makalesinin başlığı ENTÜBE ve mutlaka okunması gereken bir ustalık yazısı.. (Bu dosyanın ardından web sitemizde paylaşacağız.)

65+ yaş dilimi için getirilen tek yönlü, 30 gün kalma koşullu seyahat izni, kentlerdeki çok kalabalık bayram alışverişleri, gevşeyen / gevşetilen camide namaz sınırlamaları…

Oysa dünyada salgın hızla sürüyor. Günlük olgu sayısı dün 107 bini aştı. 80-90 bin aralığında giderken.. Komşumuz Rusya olgu sayısı bakımından dünyada 2. sırada ve yangın hızla büyümekte.. Brezilya 3. sırada ve perişan. Çevremizdeki tüm komşularda hastalık var. Türkiye ise 150 bini aşan olgu sayısı ile 8. sırada, oysa nüfusumuz bakımından 17. sıradayız..

  • KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA  bu hastalıktan..

    Bir kez daha not düşelim : Salgın, Epidemiyolojik ilkelerle değil, AKP = Erdoğan’ın TEK ADAM REJİMİ keyfiliği ekseninde saldım çayıra Hak kayıra makamı ile terennüm edilmekte / pardon yönetilmekte!

    Popülist, opportünist siyaset için tipik örnek.. Hala günlük bine yakın yemni hasta, 30’a yakın ölüm var ama biz kabak çiçeği gibi açıldık..

    Üniversitelerimizde eğitim uzaktan / sanal / tıp eğitimi bile uygulamasız / sınavlar (!?) bile uzaktan ve sanal ama kapitalizmin tapınakları AVM’lerimiz açık, kuaför – berberlerimiz açık ve de milyonlarca insan sınırlandırış(a)mayan bir hareketlilik içinde KORONA GÜNLERİNDE..

    Uygarlık tarihine “Aziz Nesin” lik proto tip, gene Türkiye’den ve de herkes bize hayran, salgını dünyada en başarılı biz yönettik söylemleri şimdiden ağızlarda ve propaganda malzemesi olarak PR (Public Relation – Halkla İlişkiler) uzmanlarının masasında..

    İyi bayramlar Türkiye, SAĞLIKLAR sevgili halkımız..

Sevgi ve saygı ile. 22 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

Ro Değeri 1 Haftada Nasıl Oldu da 1,56’dan 072’ye Düşürüldü?

Ro Değeri 1 Haftada Nasıl Oldu da 1,56’dan 072’ye Düşürüldü?

TÜRK MUCİZESİ!

Dostlar,

Bu gün, 20 Mayıs 2020, akşam haberlerinde TELE1‘de sayın Evren Özalkuş bizi konuk aldı. Ro değerinin 1 haftada nasıl 1,56’dan 072’ye düşürülebildiğini ve koronavirüs salgınının öbür güncel boyutlarını konuştuk.

Bilgi ve ilginize sunarız.. (https://tele1.com.tr/olgu-sayisindaki-hafif-azalmaya-gore-r0in-0-72ye-dusmesi-matematiksel-olarak-imkansiz-166820/)

Ne denli çok insan izler ve bilgilenirse salgını o denli çabuk baskılayabileceğiz..

Sevgi ve saygı ile. 20 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

ArtıTV programımız : Korona Salgınında Neredeyiz, Ne Yapılmalı??

ArtıTV programımız :
Korona Salgınında Neredeyiz,
Ne Yapılmalı??

Sn. Nazım Alpman beyefendi ile bu sabah 10:00’da başlayarak Korona Salgınını değerlendirdik. 48 dakika sürdü.
Sn. Alpman’ın sorularını yanıtlamaya çalıştık.
Önce 19 Mayıs 1919’un 101. yılının anlamını aktardık.
Ardından da COVID-19 salgınını irdeledik.
Olanak verildiği için teşekkür ederiz.
Kayıdın herkese yararlı olmasını dileriz.
Ne yazı ki ortada bilimsel olmayan bilgileri kimi “uzmanlar” (!?) dillendiriyor.
Bilgi kirliliğinden çok ürküyoruz.

  • Çocuklara bir şey olmazmış, futbolculara bir şey olmazmış!?

Dünya Sağlık Örgütü‘nün uyarıları ortada:

  • Her yaştan insanın virüsten korunmak için gerekli tüm adımları atması isteniyor..Genç insanların da, ek hastalıkları olmasa bile (eşlik eden 5 önemli hastalık) bu hastalıktan (COVID-19) ölme olasılığı var.. Bu risk göz ardı edilemez.Bütün birikimimiz ve bilim namusumuzla halkımıza doğruları aktarmak için olağanüst bir çaba ile çalışıyoruz.Paylaşılması, dağıtılması… dileğiyle

    Sağlık Bakanı F. Koca’nın deyimi ile “kelebek etkisine” feda etmeyelim insanlarımızı. Dr. Koca “haklı” olarak uyarıyor cik (tweet) ietisi ile : Dr. Fahrettin Koca @drfahrettinkoca

  • Küçük bir etkenin, kestirilemez büyüklükte sonuçlar doğurmasına Kelebek Etkisi denir. Vuhan’da ortaya çıkan Koronavirüs’ün tüm dünyada hayatı alt üst etmesi gibi. Şimdi de küçük bir ihmal, bir uçtan bir uca tüm Türkiye’yi etkileyebilir. Risk devam ediyor. Tedbirlere uyalım.

    Image

İyi de, kabak çiçeği gibi açılma girişimlerine ne demeli??

Geçelim KELEBEK ETKİSİ’ni, TSUNAMİ ETKİSİ riski ile yüz yüze gelebiliriz..

  • Salgın ANONİM ŞİRKET’in kör kâr güdüsüyle yönetilemez!Yalnızca EPİDEMİYOLOJİ BİLİMİ ilkeleri ile yönetilir.İktidarın sözü ve eylemi çok çelişkili..
  • Dileriz faturası fazladan ama önlenebilir masum insan ölümleri olmasın / olmaz ??!!

Sevgi ve saygı ile. 20 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

 

19 Mayıs 2020 HALK TV PROGRAMIMIZ : 101. YIL ve KORONA SALGINININ NERESİNDEYİZ?

halktv.com.tr
@halktvcomtr

19 Mayıs 2020 HALK TV PROGRAMIMIZ :

19 MAYIS 1919’un 101. YIL ve KORONA SALGINININ NERESİNDEYİZ?

Prof. Dr. Ahmet Saltık:
* AVM’ler açıldıktan sonra olgu sayıları yeniden yükseldi

youtube.com/watch?v=0zUczL

Image
HALK TV Haber Müdürü sayın Şule AYDIN ile 19 Mayıs 2020 günü, 101. yılı konuştuk..
40 dakikalık programın ilk yarısında büyük devrimci Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 eyleminin tarihimizdeki yerini, önemini ve güncel bağlamını değerlendirdik.
İkinci 20 dakikada ise KORONAVİRÜS SALGINI‘nın güncel durumunu konuştuk.
Salgının neresindeyiz?
Salgın bilimsel epidemiyolojik ilkelere uygun mu yürütülüyor, ekonomik kaygılar mı öne çıkıyor?
Saray’da PARALEL BİLİM KURULU mu var, Türkiye  anonim şirket gibi yönetilerek masum insanlar kurban mı veriliyor?
Dünyada salgın tüm hızıyla sürerken Türkiye’de nasıl normalleşiyoruz?
Yoksa kabak çiçeği gibi erken mi açıldık?
Ne yapmalıyız??

İzlenmesini, paylaşılmasını, düşünülüp tartışılmasını ve mutlaka ama mutlaka BİLİMSEL AKILCILIKTAN ayrılmadan ülkemizin yönetilmesini dileriz.

***
Bir tarihsel olayı paylaşalım : Bilal Şimşir aktarmıştı :
Küba Devlet Başkanı Fidel Kastro aktarır :
– Biz İspanyol işgalinden kurtulmak için Küba halkı olarak bir ulusal kurtuluş savaşı tasarlıyorduk. Mustafa Kemal Paşa’nın NUTUK’unu okuduk (Fransızca’sından) ve esin aldık.Başkent Havana’dan uzaklaştık Mustafa Kemal Paşanın 6 ay çırpınıp olamayacağını anlaması üzerine Samsun’a gitmesi gibi. Küba haritasını  önümüze koyduk ve uygun bir belirleyerek oradan başlattık Ulusal kurtuluş savaşımızı…
****
19 Mayıs 1919’un 101. yılının tüm ulusumuza ve insanlığa kutlu ve mutlu olmasını dileriz.
Bilinçle sahip çıkacak ve ATATÜRK’ümüzün AYDINLANMA DEVRİMİNİ yaşatacak sürdüreceğiz.

Son söz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün               :

“Bir zaman gelir, beni unutmak, unutturmak isteyen gayretler belirir.
Fikirlerimi, öğretimi inkâr edenler, beni çekiştirenler, karalayanlar çıkar.
Hatta bunu yapanlar benim yakın bildiklerim, inandıklarım da olabilir.
Fakat benim ektiğim tohumlar o kadar özlüdür, o kadar kuvvetlidir ki,
fikirlerim, öğretim Çin’den döner, Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır gene gelir; feyizli neticeleri kalpleri doldurur!”  Mustafa Kemal ATATÜRK
Sevgi ve saygı ile. 19 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Doç. Dr. Tüma. Cihat Yaycı’nın istifa dilekçesi

İşte Cihat Yaycı’nın istifa dilekçesi

Görevden alınmasının ardından istifa eden Tümamiral Cihat Yaycı‘nın istifa dilekçesi ortaya çıktı. Yaycı, dilekçesinde ‘Bugün geldiğim noktada görev verilmeyen, adeta kumpas kurularak yalan ve iftiralar neticesinde görevden uzaklaştırılmış bir Amiral olarak mesleğimi icra edemeyeceğim açıktır’ ifadelerini kullandı.

Sosyal medyaya düşen dilekçede Yaycı, emre alınma konusunun Deniz Kuvvetleri Komutanının bilgisi dışında olduğunu ifade etti.

Yaycı dilekçesinde, “Bilâsebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (Fetövari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra, apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile örselemiştir” diyen Yaycı, “Esasen herhangi bir göreve atanmış olsaydım görevi bir an dahi tartışmaz ve ifa ederdim. Ama durum öyle değildir. Alenen boşa çıkarılmış, onuru örselenen bir amiral durumuna düşürülmek istenmekteyim. Bunu kabul etmem mümkün değildir. Benim karakterim ve Türklük gururum buna imkân vermez” ifadelerini kullandı.

Image

******
“Fetövari kumpaslar”ı kuran, bunları engellemeyen ve kullananları kınıyoruz.

Deniz Kuvvetleri Komutanından habersiz yapılan bu işleme Kuvvetin komutanının hiç sesi çıkmayacak mıdır? Geldiği yere gelmiştir o Oramiral, Tümamairal Cihat Yaycı gibi daha alacağı 2 yıldız ve üst görev yoktur, emekli olacaktır..

Acep genelkurmay başkanı ne buyurur, bilgisi olmadı ise durumu Deniz Kuvvetleri Komutanından farksızdır.  Bilgisi oldu ise hiç mi diyeceği yoktur?? “Fetövari kumpaslar”a kurban edilen Tümamiralini koruyacak güçte değil midir? Niye orada oturmaktadır?

Milli Savunma Bakanını geçelim, zaten siyasi olmuş ve tercihini AKP çizgisinde yapmıştır. Tarih, koyacağı yere koyacaktır, koymuştur kendilerini..
****
TSK’de emir – komuta zinciri parça parça edilmiştir. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Mutlaka onarılması gerekmektedirç.

Öte yandan, böylesi bir tabloda AKP iktidarı ve AKP ? Erdoğan hala “darbe” masalları anlatmaktadır halka.. Kim, hangi güç yapacaktır darbeyi?

Ülkemiz hücrelerine dek AKP iktidarının gözetim ve denetimindedir.

O denli ki, Doç. Dr. ünvanına sahip parlak ve onurlu bir tümamiral silah arkadaşlarının onurunu ve hakkını “Fetövari kumpaslar” karşısında bile koruyabilmekten, tek söz edebilmekten uzaktırlar.. Bu Ordu mu darbe yapacaktır? Geçiniz efendim, geçiniz..

Açıkça gündem oyunudur, muhalefete gözdağıdır ve tabanını dağıtmama operasyonudur..

Hiç ama hiç hak etmediğimiz bu onur kırıcı tablonun tablonun muhalefet tarafından halka çok ama çok etkili anlatılması kaçınılmaz bir zorunluktur..

AKP iktidarının bu girişimini teessüfle karşılıyoruz, TEK ADAM REJİMİ‘nin ne denli sınır tanımaz ve tehlikeli olduğuna bir kez daha kaygı ile tanık oluyoruz.

Sevgi, saygı ve derin kaygı ile. 17 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

AKP’nin ‘normalleşme’ dediği salgını uzatmak: O sırada insanlarımız ölüyor

AKP’nin ‘normalleşme’ dediği salgını uzatmak: O sırada insanlarımız ölüyor!

(Dr. AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

  • ’15 Mayıs Türkiye’de salgının 65. gününe denk geliyor. Çin’de ise günlük vaka sayısının 100’ün altına inişine. Vaka sayısı bakımından Türkiye’nin 65. günü (1.708), Çin’in 49. günüdür (1.749). Daha şimdiden 16 günlük kaybımız var. Bu 16 günde ülkemizde gereksiz yere en az 70.000 kişi hastalandı, en az 970 kişi hayatını kaybetti.’
İLKER BELEK
https://sol.org.tr/haber/akpnin-normallesme-dedigi-salgini-uzatmak-o-sirada-insanlarimiz-oluyor-4535,

Salgının kontrol altına alındığı 23 Nisan’da açıklandı. Vaka sayısı 3.116, ölüm sayısı 115 idi.

“Normalleşme”den 4 Mayıs’ta söz edildi. Vaka sayısı 1.614, ölüm sayısı 64’tü.

“Normalleşme” 11 Mayıs’ta başlatıldı. Vaka sayısı 1.114, ölüm sayısı 55’ti.

15 Mayıs’ta vaka sayısı 1.708, ölüm sayısı da 48 olarak gerçekleşti. Önceki iki günde ise 58 ve 55’ti.

Normalleşme”nin etkileri verilere henüz yansımadı, ama lafı bile sayıların artmasına yetti.

“Sosyal mesafe”, “evde kal” önerileri zaten uygulanamıyordu, “salgın kontrol altında”, “normalleşme” denildikçe, havaların ısınmasının da etkisiyle, iyice gözden düştüler.

Oysa çok ciddi bir sağlık olayıyla karşı karşıyayız, işin şakaya, gevşekliğe gelir yanı yok. Bütün bilim dünyasının ikinci dalga konusunda hemfikir olduğu bir dönemde AVM’ler açılıyor ve üstelik bunun kararını Sağlık Bakanlığı ya da Bilim Kurulu vermiyor.

Aşağıdaki grafiklerde Türkiye ve Çin’in son durumlarını bir kez daha gösteriyoruz. Çin en azından şimdilik salgını sonlandırdı. Verilerin Türkiye açısından yakın ve orta vadede neyi işaret ettiği ise çok açık.

15 Mayıs Türkiye’de salgının 65. gününe denk geliyor. Çin’de ise günlük vaka sayısının 100’ün altına inişine. Vaka sayısı bakımından Türkiye’nin 65. günü (1.708), Çin’in 49. günüdür (1.749).

  • Daha şimdiden 16 günlük kaybımız var.
  • Bu 16 günde ülkemizde gereksiz yere en az 70.000 kişi hastalandı,
  • en az 970 kişi hayatını kaybetti. 

Üstelik Çin’in nüfusu Türkiye’nin 17 katı.

Türkiye’de günlük vaka sayısının değişimi

Türkiye’de aktif vaka sayısının değişimi


Çin’de günlük vaka sayısının değişimi

Çin’de aktif vaka sayısının değişimi

https://www.worldometers.info/coronavirus/country/china/
https://www.worldometers.info/coronavirus/country/turkey/

===============================================
Dostlar,

Değerli meslektaşımız, Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. İlker Belek, bizim TV’lerde çığlık atarak anlatmaya çabaladıklarımzı dile getirmiş adeta..
Üstelik salt açıklanan “resmi” rakamlar üzerinden..

“Normalleşme”de ölçüyü kaçırmak daha büyük ve daha uzun sürebilecek bir 2. dalga riskini göze almak demektir.

  • Bedeli; hep yazıp – söylediğimiz gibi 3 hançerdir..– daha çok hasta ve doğal sonucu olarak
    – daha çok ölümdür!
    – Ayrıca ekonominin alacağı yara daha da büyüyecek ve onarımı hem çok daha güç hem de geç olacaktır.

Dolayısıyla ülkenin bir ANONİM ŞİRKET GİBİ DEĞİL, Devlet aklıyla yönetilmesi kaçınılmazdır. Şirketler iflas edebilirler ama Türkiye Cumhuriyeti‘nin böyle bir seçeneği yoktur!!

“Normalleşme adımlarında” ölçü kaçırılmıştır.. Gözden geçirilmesinde ve frene basılarak çok daha özenli (ihtiyatlı) olunmasında Epidemiyoloji bilimi bakımından zorunluluk vardır.

Halkın yaşamıyla kumar oynanamaz!

  • Siyasal tercih, kör kâr güdüsüyle davranan irrasyonel sermaye çevrelerinin baskısına boyun eğerek ülke halkını kurban vermek olamaz! Halkın da aklını başına alıp kapitalizmin tapınakları AVM’lere saldırmasının… kendi çıkarına olmadığını görmesi beklenir.

Sevgi ve saygı ile. 17 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Kayıt dışı 7 bin ölüm var!

Türkiye’de ölüm verileri neden farklı:
Kayıt dışı 7 bin ölüm var!

Türkiye’yi sarsan öngörüsü ve Bilim Kurulu’na verdiği yanıtlarla tanınan Prof. Dr. Ahmet Saltık, hükümetin normalleşme hamlelerini Şule Aydın’la Haber Masası’na değerlendirdi.

Loading video

Şule Aydın’la Haber Masası’nda bugün Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin normalleşme takviminde dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Saltık, AVM’lerin açılması ve liglerin başlaması gibi adımları “hükümetin oynadığı bir kumar” olarak değerlendiriyor. Saltık’a göre normalleşme adımlarına dayanak gösterilen düşük ölüm oranları da gerçeği yansıtmıyor.

Prof. Dr. Saltık, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı Ro değerinin (bulaştırma katsayısı) ne anlama geldiğini ve hükümetin normalleşme stratejisini HalkTV’ye değerlendirdi:

Ro değeri ne anlama geliyor?

“Ro değerinin 1,56 olması salgının devam ettiği anlamına gelir. 100 kişi 156 kişiye hastalığını bulaştırıyor demektir. Ro değeri 1,56 iken bu gevşeme önlemlerini bilimsel olarak açıklamak mümkün değil.

Bakanın sözleri çelişkilerle dolu. ‘Tedbiri elden bırakmayalım’, peki sen neden bıraktın, neden futbol maçlarını serbest bıraktın, neden turistik etkinlikleri üç büyük kentte açık bıraktın? Kabinedeki turizm Bakanı acaba turistik tesisleri nedeniyle çok mu bastırdı gibi sorular geliyor akıllara.”

“Kayıt dışı 7 bin ölüm var”

“Ölüm oranı dünyada %7’ye ulaştı yani testi pozitif çıkan insanların %7’si ölüyor. Türkiye’de bu oran %2,8. İnanılmaz bir çelişki de burada. Keşke gerçek olsa da iftihar etsek. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 4 bine yakın ölüm rakamı gerçek değil.

Yalnız İstanbul’da 11 Mart’tan 30 Nisan’a dek 3,700 fazladan ölüm var. İstanbul’un olguların yarısını içerdiğini ve Türkiye’nin kalanında da 3,700 kadar ölümün saklandığını düşünürsek bu yaklaşık 7 bin kayıt dışı ölüm demek. Dünya Sağlık Örgütü’nün kodlama rehberine uyulmuyor.”

“Bu bir kumardır”

“Türkiye’de salgının azalma eğilimine girdiğini söyleyebiliriz. Salgın hastalıklar genellikle 2,5-3 ay gibi bir sürede tepe noktası yaparak inişe geçerler. Türkiye’de salgın yönetiminde uluslararası epidemiyoloji kurallarının dışına çıkan çok şey yapıldı.

Yavaş yavaş gevşemeye evet diyorum ama ölçüsü ve kapsamı bakımından çok daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Beşiktaş futbol takımında 8 kişinin koronavirüs testinin pozitif çıkmasını değerlendiren Saltık, liglerin başlaması için henüz erken olduğunun altını çizdi ve liglerin ertelenmesini önderdi.

Aydın, Antalya ve Muğla’nın açılması birkaç yüz bini bulan kitlenin bu kentlere gitmesi demek. Bu denli bir hareket, salgın yönetiminde görülmemiş bir şey.

Salgın eğrisinin kapanmasını zamana bıraktık.

  • Ölçüsünden fazla bir gevşemenin sonucunda salgın eğrisi daha hızlı inerek kapanmak yerine daha yavaşça inip daha uzun bir dönemde kapanabilir.
  • Bunun karşılığı daha çok hasta ve daha çok ölüm demektir.
  • Bu bir kumardır ve bu kumar insan yaşamı üstündedir.”
    *****

    Sevgi ve saygı ile. 14 Mayıs 2020, Ankara


    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

    Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
    Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

    www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com