Etiket arşivi: profsaltik@gmail.com

Operasyonun startını kimler verdi

Başka neler oldu? Önce elektronik posta, Facebook ve Twitter hesaplarım ele geçirildi. Sağolsun, bilgisayar mühendisi olan oğlum İlim hesapları kurtardığı gibi, hesaplarıma erişim sağlayan IP adreslerini de tespit etti. Birisi İstanbul’dandı. Kumpaslardan edindiğim tecrübeden anladım ki, evet, yine bir hazırlık var!.. Hemen detaylı bir dosya hazırlayıp savcılığa başvurduk; ama “IP numaralarının hepsi yurtdışından; o yüzden bir şey yapamayız” denip dosya ivedilikle kapatılmak istendi.

İstanbul’daki IP’nin altını çizerek mahkemeye itiraz ettim. İtirazım aynı gerekçeyle reddedildi, dosya kapandı. Yapan her kim veya kimlerse amaç belliydi: yazışmalarımı ele geçirmek ve haber kaynaklarımı tespit etmek. Peki, yetkililer acaba o IP adreslerinin sahiplerini tespit etmekten ısrarla neden kaçınmıştı?

Dört ay önce de, 2015’teki o talimatı verenlerin, hakkımda hazırlık yaptığını duydum. Umursamadım, çünkü çiğ yememiştim; gizlim saklım, illegal bir işim yoktu – olamazdı da. Yine de, her ihtimale binaen bunu da ailemle, avukatımla ve bazı yakın dostlarımla paylaştım.

8 Haziran sabahı evim, terör örgütü hücre eviymiş gibi basıldığında bana gelen bilgilerin doğru olduğunu anlamış oldum. Ve ne “suç” işlediğimi bugünün egemen medyasından öğrendim.

“Askeri casusluk” yapmışım!

Ben ve avukatlarımın görmediği dosyayı neredeyse noktasına, virgülüne kadar yayımladılar. Üzerinde durmak istediğim şu: Şikayetçinin “MSB” olduğu belirtildi. Ancak şu ana kadar dosyanın görebildiğimiz kısmında böyle bir bilgiye rastlayamadık. Ellerine tutuşturulan dosyadan o haberleri yapanlar kendiliğinden uyduramayacağına göre, “MSB” nereden çıkarıldı?

Kamuoyunda oluşan tepkinin “dokunulamaz ve sorgulanamaz” bir kuruma yönelmemesi için mi; yoksa kurumun başındaki Hulusi Akar’la davalık olduğumuz hatırlanıp, senaryonun sakatlanacağı fark edildiğinden mi? Devam edelim.

Müyesser askeri casusluk yaptı diye üç gün boyunca ortalığı ayağa kaldırdılar. Dördüncü gün, her ne olduysa (aslında ne olduğunu biliyoruz: tepkiler üzerine asrın skandalına imza atacak olduklarını anladılar) bu soruşturmayı aylardır büyük bir gizlilik ve titizlikle yürüten savcılık, birden o iddiasından vazgeçip “zincirleme olarak devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklamak”tan tutuklanmamı istedi.

Delil? 20-25 tape kaydı ve halen yayında olan 2-3 yazı! Soruşturmayla ilgili haberleri malum medyanın İstanbul ayağı yazdı; o yüzden soruşturmayı İstanbul Savcılığının yürüttüğünü sandık. Meğer Ankara’ymış. Ve ne kadar önemliyse, başından itibaren bizzat bir Başsavcı Vekili tarafından yürütülmüş. Sebep; isimsiz, imzasız bir ihbar mektubu!

İhbarcımız 13 Aralık 2019 tarihli mektupta, “Hadımköy kışla komutanlığında görevli Astsubay E.B. devlete karşı suç işlemektedir. Gizli kalması gereken operasyonlara ait bilgileri telefonlar dışarıya çıkarttığı kanaatindeyim.” diye yazmış.

Benim kimlerle ilgili ne kanaatlerim var. Acaba ben de bir ihbar mektubu yazsam, işleme koyarlar mı ki? Veya birileri hakkında onlarca resmi ifade var. Onlar niye hiç dikkate alınıp soruşturma konusu yapılmıyor da böylesi bir mektuba itibar ediliyor?

Buraya kadar duyduklarımı, bildiklerimi ve yaşadıklarımı anlattım. Şimdi de tahminlerimi yazayım:

2015’ten beri takipteysem, ne mutlu ki, hakkımda bunca yıl kibrit çöpü kadar bir şey bulunup da harekete geçilemiyor. Sonra, E.B. isimli astsubayın beni sık sık aradığı fark ediliyor. Tesadüf, bir ihbar mektubu geliyor. Güya işler artık isimsiz, imzasız ihbar mektuplarıyla yapılmıyordu; ama işte bu mektupla soruşturma açılıyor. Önce E.B’nin, bir ay sonra da benim ve de değerli gazeteci arkadaşım İsmail Dükel‘in telefonu için resmi dinleme kararı alınıyor. Böylece ana hedefin ben olduğu gizleniyor!

Öyle ya, önce benim için karar alınsa, “Neden, ne oluyor?” diye sorulacak; çünkü nedeni de hukuki dayanağı da yok. Haliyle benden E.B’ye değil, E.B’den bana ulaşma stratejisi izleniyor. Her kim akıl ettiyse ustaca!.. İfadelerimde E.B’yi nasıl tanıdığımı ve hakkındaki düşüncelerimi anlattım. Yanılmamışım. Bu şahsın nasıl biri olduğu, bizzat avukatının beyanlarıyla ortaya çıktı. Bipolar rahatsızlığından tedavi görüyormuş, bu hastalık cezasızlık sebebiymiş. Ayrıca etkin pişmanlıktan yararlanmak istemiş.

“Zincirleme olarak gizli bilgileri açıklama” suçu işlemiştik, değil mi? İsmail Dükel’den başlayayım. Avukatım Erhan Tokatlı’nın ifadesiyle “okeye dördüncü aranıyordu”, o bulundu. Benim ifademle, “ekmek arası köfte” yapıldı. Çok şükür ki serbest bırakıldı ve bizim bu tezlerimiz doğrulanmış oldu. Olayın merkezindeki “casus” E.B’nin, cezasızlık sebebi olan bir hastalıktan tedavi gördüğü ortaya çıktı; yani zincir koptu, geride bir ben kaldım. Öyleyse bu nasıl “zincirleme” bir suç ve bu ne biçim bir “örgüt”tür? Netice-i kelam; görüldüğü üzere, bir haber bahanesiyle önce Barış’lar, Hülya, Murat ve şimdi de ben…

2012’de cezaevinden çıktığımda Ayşe Arman benimle yaptığı röportaja “Ve işte hükümeti devirecek 45 kilogramlık kadın” başlığını atmıştı. Halen 45 kiloyum; demek ki artık hükümeti değil, bir başıma devleti devirecek hale gelmişim!… Benim durumum, mahpusluğum önemli değil. Devletimize yönelik tehdit unsurlarını bu kadar küçültmek, başlı başına büyük bir ayıp ve utanç değil midir?

  • Böylesi berbat bir durumun, berbat bir senaryonun senaristi kim, kimler?

Sincan’dan Silivri’deki Barışlar’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve de açık hava hapishanesindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler!
=====================================

MÜYSSER YILDIZ MASUMDUR!

Değerli gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in kendilerine uymayacak ve asla yakışmayacak iddialarla gözaltına alınmalarını üzüntü ve ŞAŞKINLIKLA karşılıyoruz. Milli duruşla ulusal çıkarlardan yana Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına karşı takdir edilecek demokratik mücadeleleri ile tanınan değerli medya mensuplarına reva görülen bu hoyrat ve anti-demokratik, hukuk dışı baskıları kınıyoruz.

İsmail Dükel’den sonra Müyesser Yıldız’ın da oyalanmadan serbest bırakılmasını diliyoruz..

O’nun suçsuz – masum olduğuna inanıyoruz.

Sevgi, saygı ve KAYGI ile. 16 Haziran 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

15 Haziran 2020 KRT TV Programımız…

15 Haziran 2020 KRT TV Programımız…

PANDEMİ ile MÜCADELEDE YAPILAN HATALAR ve ÖLÜSÜZ AÇILIMIN SONUÇLARI

15 Haziran 2020 Pazartesi günü KRT TV’nin saygın haber programcısı
Zafer ARAPKİRLİ‘nin konuğu olduk. A.Ü. Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. AHMET SALTIK @krtkulturtv Akşam Haberleri’nde değerlendirdi.

Bilindiği gibi COVID-19 olgu sayıları Türkiye’de 11 Mayıs 2020’de AVM’lerin büyük bir sorumsuzlukla açılmasının ardından “inmeyi bıraktı”! Uluslararası sermaye ve yerli ortaklarının baskılarına dayanamayan, özünde sermaye yanlısı iktidar, kapitalizmin tapınaklarını açmak zorunda kaldı. Faturayı = fazladan ölümleri temel dert edinmediğini de bütün çıplaklığıyla gördük.

İlahlar kurban istiyordu ve o kurbanlar 11 Mayıs öncesi verilenler ve saklananlar bir yana; yenileriyle adaktaşına sundu; o adaktaşı ki gerçekte tüm Türkiye idi.. 11 Mayıs’ta 1114 olan olgu sayısı 15 Haziran’da 1562’yi buldu! 448 fazlasıyla, günlük yeni tanı konan KOVID-19 olgusu ya da %29 artış ile..

Daha o gün öncesinde söyledik, “yapmayın, etmeyin..” diye.. 5-6 gün sonra olgu sayıları yaklaşık %50 arttı..

1 ayı aşkın zamandır, 11 mayıs’tan günümüze, 15 Haziran’a dek salgın eğrisi “yükseklerde nazlı nazlı dalgalanmakta..”.. Edebiyat bir yana, can almakta.. Biz TV’lerde bunun faturasının, fazladan,

  • ÖNLENEBİLECEK İKEN ÖNLENMEYEN VE FEDA EDİLEN
    RESMEN EN AZ 1000 (BİN!) YURDUM İNSANI ÖLÜMÜ

olduğunu haykırdık durduk.. Üstelik ölenler ve yakınları kara,
kapkara senaryonun ne ölçüde ayrımında acaba??

Kader mi, yazgı mı, Allah’ın takdiri mi, takdiri ilahi mi, kısmet mi..???
Hangisi, hangisi??
Gerekli bilimsel önlemler alınsa idi bu insanlar yaşıyor olacaktı.
Yani Tanrı’nın iradesi böylesine pamuk ipliğine mi bağlı??

  • Düşünün eyyy insanlar, aklınızı kullanın; ent emel hakkınız yaşam hakkı sermayeye feda ediliyor!

İktidarı kezlerce uyardık “frene bas kardeşim!” dedik.. Bırak bu AÇILIM – SAÇILIM saçmalığını, geri teper.. dedik..

Deneme – yanılma ile salgın yönetimi olmaz; insanlar ölür gereksiz yere, kurban olurlar, dedik!

Hatta, “masum insanların katili olursunuz!” bile dedik!

Ölüm tehditleri aldık güdümlü fedailerden..

Dolayısıyla artık bu halk görmeli, 18 yıldır ülkeyi tek başına ve kesintisiz yöneten ümmetçi anlayış, gerçekte “ümmetinden” yana da değildir! Popülist davranarak 22 bine yakın çoğu yaşlı insana Umre izni vermiş, bu insanların büyük çoğunluğu Arabistan’da bulaşı alarak Türkiye’ye getirmiş ve kendilerinin de önemli bir bölümü ölmüştür. İktidar, bu vb. şaibeleri nedeniyle salgın verilerini halka açıklayamamaktadır.

14 Haziran 2020 Korona hastaları
01. İspanya 323
02. İtalya 338
03. Almanya 248
04. Belçika 111
05. İsveç 38
06. Hollanda 143
07. İsviçre 23
08. Avusturya 31
09. Sırbistan 59
10. Danimarka 54
11.Çekya 33
12. Norveç 3
13. Macaristan 9
14. Bulgaristan 24
15. Yunanistan 9
16. Hırvatistan 1
17. Slovakya 3
_______________
TOPLAM 1450
TÜRKİYE 1562

  • 17 Avrupa ülkesinden daha çok günlük YENİ hastası olan Türkiye,
    gerçekte daha 1. dalgayı bile söndüremedi!

Yeni bir yayına göre Prof. Erol Taymaz şunları kaydediyor : (https://twitter.com/sarkac_org/status/1272538865530662914?s=12)

* Peki bunun ekstradan ekonomik maliyeti nedir? Şu anki durumla,
bir aylık kapanma arasında çok ciddi bir kayıp yok. İşgücü mevcut durum simülasyonunda 3 bin 639 milyon saat tam kapanma durumunda da
3 bin 578 milyon saat…
* Özetle, tam kapanma sağlık açısından çok daha iyi bir sonuç verecekti, ekonomik etki açısından da şu anki yaşadığımız durumla yani %30’luk kayıpla aynı sonucu verecekti.

1300 KİŞİ YAŞAMDA KALACAKTI!

* Bir başka strateji olarak tedbirler daha erken alınsaydı, iki hafta önce başlasaydı, toplam vaka sayısı 124 bin 44, vefat sayısı 3462 olacaktı. Yani burada da ciddi bir düşüş var. Bunun ekonomik maliyeti daha uzun sürdüğü için, tam kapanmaya göre biraz daha fazla ama insani kayba bakarsak daha kabul edilebilir bir durum.
****
Şimdilerde iktidar Tulumbacı gibi; yangınlara koşturmakta :

Bakan Koca açıkladı: 5 ilde daha maske takmak zorunlu

Bakan Koca, Diyarbakır, Erzurum, Kayseri, Rize ve Şanlıurfa’da maskesiz sokağa çıkmanın yasaklandığını bildirdi. Sağlık Bakanı Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında 5 ilde daha maskesiz sokağa çıkmanın yasaklandığını açıkladı. Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, vaka artışlarıyla dikkati çeken şehirler başta olmak üzere artış eğilimi olan yerlerde il hıfzıssıhha kurullarının, valilerin başkanlığında riske karşı kararlar almayı sürdürdüğünü belirtti. Bu kapsamda, maskenin yaptırımı bulunan bir sosyal sorumluluk olduğunu ifade eden Koca, virüsle maskesiz mücadele edilemeyeceğini vurguladı. Koca, Diyarbakır, Erzurum, Kayseri, Rize ve Şanlıurfa’da maskesiz sokağa çıkmanın yasaklandığını bildirdi. Böylece 42 ilde (Adıyaman, Afyonkarahisar, Amasya, Ardahan, Aydın, Balıkesir, Bartın, Batman, Bolu, Burdur, Denizli, Düzce, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Iğdır, Isparta, Kahramanmaraş, Karabük, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Mardin, Muğla, Muş, Nevşehir, Osmaniye, Sakarya, Siirt, Sivas, Şırnak, Tunceli, Uşak, Zonguldak, Diyarbakır, Erzurum, Kayseri, Rize ve Şanlıurfa) maske kullanımı zorunlu hale getirildi. (16.6.20)
****
Her şey sil baştan olacak kaygısı taşıyoruz.
Şu 3 adım son derece önemli :

1. Yaygın – etkili – sürekli halk eğitimi
2. Yaygın – etkili – sürekli DENETİM
3. Yaygın – etkili – sürekli YAPTIRIM

***
Bu arada Bilimsel Danışma Kurulumuz da her halde bir “durum değerlendirmesi” yaparlar..

Sevgi ve saygı ile. 16 Haziran 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Not    : 15 Haziran 1977’de İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştuk.. Hekimlikte 43 yıl bitti, 44. yılımızda hem salgınla mücadele
hem kötü SALGIN yönetimiyle savaşım önümüzde..

ADD’den kitap : Covid 19 Süreci ” Değişen Yaşamlarımız ve Toplumsal Değerlerimiz “

Dostlar,

Bizim de uzun yılar her basamağında hizmet ettiğimiz, 2004-2006 dönemi Genel Başkan Yardımcılığını üstlendiğimiz ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Merkezi, COVID-19 sürecinde bir kitapçık yayınladı :

Covid 19 Süreci ” Değişen Yaşamlarımız ve Toplumsal Değerlerimiz “

36 sayfalık bu kitapçığın 5-9. sayfaları arasında ilk yazı bize ait :

KORONA SALGINI SEYİR DEFTERİ 59. GÜN:
NE YAPMALI ?

Söz konusu yazımızı web sitemizde daha önce yayınlamıştık..
Şu adres tıklanarak erişilebilir :
http://ahmetsaltik.net/2020/05/08/korona-salgini-seyir-defteri-59-gun-ne-yapmali/

Kitapçığın internet erişim adreslerimi önümüzdeki günlerde paylaşacağız..

Sanırız ADD’den sağlanabilir..

Kitapçık için bizden makale isteyen ADD Gn. Yazmanı (Sekreteri) Sn. Ersan Petekkaya’ya ve yayında emeği geçen herkese teşekkür ederiz..

Sevgi ve saygı ile. 11 Haziran 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

 

KRT Programımız : AKP’nin “Anormal – Alaturka” “normalleşmesi”!

Dostlar,

30 Mayıs 2020 Cumartesi,
Saat 18:30 haberlerinde
KRT’de Sn. Çiğdem Akdemir’in konuğu olacağız / olduk

Gündem “NORMALLEŞME”..
AKP’nin “Anormal – Alaturka” “normalleşmesi”!

Kapitalizmin tunç yasası işliyor; iktidar mahkum, onu eğip bükemiyor..

  • Her durumda en çok (maksimum) kâr!

İşte kapitalist ülke olmak böyle bir şey; çünkü yaşamın merkezinde “kapital” = sermaye var; insan ya da insana değgin değerler değil..

En temel insan hakkı olan YAŞAM HAKKI da bu dışlanma kapsamında!

Ölenler, ölmesi gerekenlerdir (homo insectus), doğal seleksiyon işlemektedir.
Ve onlardan yeryüzünde gereğinden çok vardır..
Kalan sağlarla yola devam edilmelidir…
Böyle buyurmaktadır “homo eliticus” lar ve
Hiçbir değer, YAŞAM HAKKI DAHİL, HER DURUMDA ENÇOK (MAKSİMUM) KÂRIN önünde olamaz..
500 yıllık kapitalizmin şaşmaz mottosu budur; Küreselleşme = yeni emperyalizm döneminde özellikle son 40 yıldır iyice azgınlaşmışlardır..

Homo supra eliticus” lar türemiştir devr-i KüreselleşTİRmede; post-modern dinozorlardır kendileri..

Korona sürecinde ve sonrasında insanlığın yüzleşmesi ve sorgulaması, kuşkusuz başetmesi gereken, yüzyılların temel meydan okuması bu olgudur..

COVID-19 pandemisini bir fırsata dönüştürebilir mi yeryüzünün sömürülen tüm halkları!

Bizce evet, yapılması gereken tam da budur!

 

  • EKONOMİK ZORUNLULUKLAR / “BİR MİKTAR ÖLÜME DEVAM”
  • Lanetli kıskaç Türkiye’de ve dünyada budur ve iktidarlar değişik oranlarda tercih yapmaktalar.. Rakamlardaki tutarsızlıklar / aşırı volatilite bu hazin gerçekliğe ikincildir…

Sevgi ve saygı ile. 30 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

 

Hekimler normalleşmeyi hızlı buldu başa dönebiliriz uyarısında bulundu

Hekimler normalleşmeyi hızlı buldu
başa dönebiliriz uyarısında bulundu

Uzmanlar, salgının tam anlamıyla  denetim altına alınmadan AVM’ler, spor salonları, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının açılmasının sakıncalı olduğunu açıklarken, normalleşme adımlarının bu kadar hızlı atılmasının süreci başa döndürebileceğinin uyarısında bulundu.

Sena Yaşar
Cumhuriyet, 30 Mayıs 2020

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, “Kreşlerde sosyal mesafeyi korumak mümkün değil. Çocuklar eve geldiğinde evdeki bireylerden ve özellikle yaşlılardan uzak durmalı” derken, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Tuğrul Erbaydar, “Salgın henüz tamamıyla kontrol altına alınmamışken AVM’ler, spor salonları, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının açılması büyük sakınca oluşturuyor. Normalleşme adımlarının bu kadar hızlı hayata geçirilmesi durumunda, aylardır ağır bedeller ödeyerek aldığımız yolun en başına dönebiliriz.” uyarısında bulundu.

Hekimler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısının ardından açıkladığı 1 Haziran’dan sonraki “normalleşme planına” ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yamanel, seyahatlerin vaka sayısını artırmadan yapılabilmesi için araçlarda yanlar boş bırakılarak “çapraz oturma düzeniyle” yapılmasının çok önemli olduğuna dikkat çekti.

Yamanel, “Seyahat işletmelerinin oturma düzenine ve araç içi hijyene çok dikkat etmesi lazım. Vatandaşlarımız da yolculuk esnasında el hijyenine dikkat etmeli. Maske ise yolculuk boyunca çıkarılmamalı” dedi.

Yamanel, uçakların havalandırma sistemlerinin daha iyi olduğunu belirtse de, karayolu veya havayolu arasında hijyen açısından çok fark olmadığını vurguladı.

SPORDA 2 METRE

Spor salonları için sosyal mesafe artırılmalı, 2 metrelik mesafeler uygun olabilir. Spor yaparken maske takmak biraz zor. Mümkün olan sporlarda maske kullanılmalı. Salonlardaki hijyene çok dikkat etmek lazım. Kreşlerde ise sosyal mesafeyi korumak çok zor, hatta mümkün değil.

ÇOCUKLA MESAFE

Virüs çocuklar için pek sorun olmuyor ama çocukların eve dönünce bulaştırma ihtimali yüksek. Çocuklar kreşten eve dönünce, anababaların ve yaşlıların onlardan biraz uzak durmaları gerekir. Virüs gündemi herhalde uzun süre daha devam edecek. Bu noktada yapılması gereken, çocukları kreşe gönderip evdeki yaşlılardan uzak tutmak.

DÖRT KURAL

Yeni normale bütün dünyanın olduğu gibi bizim de alışmamız gerek. Yeni normalin de 4 kuralı var: Kalabalık oluşturmamak, sosyal mesafeye uymak, maske takmak, hijyene dikkat etmek. Hazirandan sonra da bu 4 kurala mutlaka uymamız ve alışmamız lazım.

‘SORUMLULUK BİREYE YÜKLENİYOR’

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Erbaydar ise, salgında yeniden alevlenmenin önlenmesi için devletin ve bireylerin alacağı önlemlerin birbirini tamamlaması gerektiğine dikkat çekti. Erbaydar, “Sağlık Bakanı son günlerde sürekli olarak vatandaşların tedbirli davranmaları gereğini vurguluyor. Vatandaşın tedbirli davranması elbette gerekli ama devletin acele bir şekilde tedbirleri kaldırması bununla çelişiyor. Adeta bütün sorumluluk bireylerin sırtına yükleniyor.” dedi. Bakanlığın toplu yaşam alanları ve işletmeler için rehber oluşturduğunu anımsatan Erbaydar, şu uyarılarda bulundu:

“Bunlar işletme maliyetlerini artıracak uygulamalar ve işletmelerin inisiyatifine bırakılmamalı. Bu aşamada, salgın henüz kontrol altına alınmamışken, AVM’ler,  spor salonları, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının açılması büyük sakınca oluşturuyor.  Normalleşme adımlarının bu kadar hızlı hayata geçirilmesi durumunda, aylardır ağır bedeller ödeyerek aldığımız yolun en başına dönebiliriz.  Bunun olmaması için sağlık, adalet, belediyecilik, gıda ve enerji gibi yüksek öncelikli alanlar dışında toplu yaşam alanlarına yönelik kısıtlamalar sürmeli, izin verilecek alanlarda kısıtlamalar birer birer, geniş zamana yayarak ve sonuçları dikkatle izleyerek kaldırılmalı. Faaliyete açılan alanlarda tesis atık sularında virüs araştırılması, çalışanların ve ziyaretçilerin temaslılık durumlarının takip edilmesi, havalandırma sistemlerinin, dezenfeksiyon işlemlerinin, maske ve fiziksel mesafe tedbirlerinin sıkı denetlenmesi, sorun tespit edilen yerlerde derhal yeniden kısıtlamaya gidilmesi gerekiyor. Bunlar olmaksızın vatandaşa kurallara uymayı tavsiye etmek anlamlı değil.”

KAMU SPOTU YANLIŞ BİLGİ İÇERİYOR

Erbaydar, Bakanlığın kamu spotlarında virüs taşıyan kişilerin ve onların çevresinde mavi noktalarla belirtilen virüslerin yer aldığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:

“Ancak bu virüsler ilginç şekilde hasta kişilerin vücudundan uzaklaşmıyor ve etrafında dolanıp duruyor. Oysa enfekte kişinin ağzından havaya saçılan ve içinde virüslerin bulunduğu damlacıkların etrafa kolayca yayıldığını ve özellikle kapalı alanlarda bu damlacıkların saatlerce havada asılı kalabildiğini biliyoruz.  Bu kamu spotlarında fiziksel mesafenin koruyucu etkisi gerçekte olduğundan çok fazla görünüyor. Bununla, adeta, AVM’ler, spor salonları gibi toplu yaşam alanlarının açılması ile ortaya çıkacak tehlikeler basit bireysel önlemlerle aşılabilirmiş gibi algılanıyor.

Sosyal ortamlarda fiziksel mesafeyi korumak, doğru biçimde maske kullanmak, emin olmadığımız her temastan sonra el yıkamak çok önemli; ancak bütün bunlar zorunlu olarak evden çıktığımızda geçerli önlemler. Bunlardan önce, AVM’ler, marketler gibi herkese açık kapalı alanları zorunlu gereksinimler dışında kullanmamak temel yaklaşım olmalı.”
=====================================

Dostlar,

Her 2 meslektaşımızın da açıklama ve uyarılarına katılıyoruz.

Sağlık Bakanlığı’nın / Erdoğan’ın söylem e eylemleri örtüşmüyor.
Bu tablo halkın kafasını karıştırıyor, buna hakkımız yok.
TV vb. ortamlarda yapılan halka dönük SAĞLIK EĞİTİMİ ciddi bir iştir.
Alan bilgisi sahibi uzmanlara ek, sağlık eğitimi alanında uzmanlaşmış takımlarca (ekiplerce) hazırlanmalı ve tüm kamuoyuna sunulmadan önce sınırlı toplum kümelerinde öndenemeleri yapılmalıdır.

Ayrıca, koronavirüs bulaşının hava yoluyla havada asılı parçacıklar (aeorosol ve droplet) ile yayılıp taşınması süreçlerinin bilimsel olarak tam anlamıyla açıklanması son derece önemlidir. Bilindiği gibi bir bulaşıcı hastalık zincirinin 3 temel halkası vardır :

1. Kaynak : COVID-19’da hasta / taşıyıcı insanlar
2. Bulaşma yolu : Başlıca hava yolu, bulaşlı yüzeylere el değinimi ile ağız – burun – göz taşınması
3. Duyarlı konakçı : İnsanlar; özellikle yaşlılar, ek süregen hastalığı olanlar…

Olanak ölçüsünde  bu 3 halkaya da hücum ederek bulaş zincirinin 1’den çok halkadan kırılmasına çalışarak salgını durdurmak temel yolaktır (stratejidir). Her halkaya dönük, hastalığa göre özelleşen önlemle ve girişimler söz konusudur.

Öksürük, aksırık, konuşma, sporda artan solunuma bağlı olarak taşıyıcılar virüsü ne ölçüde ve nasıl bulaştırmaktadırlar, sorunun aerodinamik boyutları tam olarak bilinmemektedir. 100 nm boyutlu korona virüsler hangi uzaklıklara hangi STP (standard temperature and pressure) koşullarında taşınabilmekte, havada ne denli askıda (suspended) kalabilmekte, yere çöküş dinamikleri nasıl gerçekleşmekte, taşınabilidikleri uzaklık ve havada – ortamlarda hastalık yapma yeteneklerini ne ölçüde sürdürebildikleri yeter ayrıntı ile bilinmemektedir.

Özellikle akışkanlar mekaniği / aerodinamisi alanı araştırılma gereksinimlidir..  Zincirin en önemli halkası BULAŞTIRMA YOLU’dur. Bu bağlamda TÜBİTAK’ı, değindiğimiz sorunsal (problematik) alanlarda proje çağrısı yapmaya davet ediyoruz. Tıp Fakültelerinin Biyofizik Anabilim Dalı öncülüğünde Makine Mühendisliği, Fizik ve Bilgisayar Modellemeleri uzmanları birlikte çalışarak bu temel sorunun aydınlatılmasına katkı vermelidirler. Türkiye bu bağlamda ön alabilecek insangücü ve teknik donanım birikimine sahiptir.

Yöneticiler, ülkemizin bu özkaynağını (potansiyelini) harekete geçirmelidir.

Sevgi ve saygı ile. 30 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

İzmir TV’den kanalında : TÜRKİYE’nin KORONAVİRÜS İLE MÜCADELESİ..

Değerli site izleyicilerimiz,

Ege / İzmir TV’den kanalında sayın Ayşegül Koç ile ülkemizin korona virüs ile savaşımını irdeledik.

TÜRKİYE’nin KORONAVİRÜS İLE MÜCADELESİ..

SORA SORA idi programın başlığı ve sunucu sayın Koç’un “zor” sorularını, her zaman olduğu gibi  bilim terbiyesi ile yanıtlamaya çalıştık. (36,5 dk.)

İzlenmesi, paylaşılması ve yararlı olması dileğiyle..

Bilimin ateşi herkesi, ondan kaçanları da ısıtır ve aydınlatır..

  • YAŞAMDA EN GERÇEK YOL GÖSTERİCİ AKIL VE BİLİMDİR..”
    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Sevgi ve saygı ile. 30 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

YOL TV PROGRAMIMIZ : COVID-19 salgını gerçekten denetim altına alınabildi mi??

Değerli Sitemiz İzleyicilerimiz,

29 Mayıs 2020 Cuma, 
20:00 haberlerinde YOL TV’de olacağız / olduk..

  • AKP Türkiye’sinin “anormal” “yeni normal”ini konuşacağız /konuştuk..

COVID-19 salgını gerçekten denetim altına alınabildi mi??

  • AVM’lerin açıldığı 11 Mayıs’tan 29 Mayıs’a dek her gün oralama 1000 (bin) dolayında yeni tanı konan,
  • 30 dolayında insanımızın bu hastalık  yüzünden ölmeye devam ettiği bir tabloda “yeni normal” ne getirir, ne götürür??

Epidemiyolojik irdeleme ile yanıt vermeye çalışacağız / çalıştık..

https://youtu.be/MOtFQ1xMiYs

İzlenmesi, yararlı olması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile. 29 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

KORONA SALGININDA İKTİDARIN ANORMAL “Yeni Normal Gevşemesi”  ve OLASI SONUÇLARI

KORONA SALGININDA İKTİDARIN ANORMAL “Yeni Normal Gevşemesi” 
ve OLASI SONUÇLARI

28 Mayıs 2020, HALK TV‘de Sayın Enver AYSEVER‘e konuk olduk..
(https://youtu.be/dhU_vjRwWjU) (19-46. dakikalar arası)

Korona salgınında AKP iktidarının ölçüsüz / hesapsız gevşeme  önlemlerini değerlendirdik.

Bu irrasyonel / akıl dışı / ANORMAL “normallaşme” nin
Epidemiyolojik verilere ve analizlere dayandırılmasının olanaksız olduğunu vurguladık.

  • Tek ölçü / dürtü ülkeyi Anonim şirket gibi yönetme..
    Başka hiçbir açıklaması yok..Herkes kendi başının çaresine baksın artık..

    EVDE HAYAT YOK artık…

    Salgın eğrisi daha erken kapatılabilecek iken = daha az hasta ve ölümle sönümlendirilebilecek iken siyasal tercih ekonomi ve ticari kaygılardan yana oldu..

  • Hala her gün 1000 dolayında yeni hastası ve her gün yaklaşık 30 dolayında insanı ölen bir ülke;
  • bu acı gerçekleri feda / gözardı  ve insanını kurban ederek bilinçli siyasal tercihini ANORMAL
    “yeni normal” olarak belirledi.

Duyduk – duymadık denilmesin; herkes önlemini kendisi almaya çabalasın..

Tarihe de notumuzu düşelim..

Sevgi, saygı ve kaygı ile. 29 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (Mülkiye) 

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

 

 

KORONA SALGININDA NEREYE GELDİK? MUSTAFA BALBAY ile TELE1 PROGRAMI

KORONA SALGININDA NEREYE GELDİK?
MUSTAFA BALBAY ile TELE1 PROGRAMI

Değerli site dostlarımız,

Sağlıklı ve onurlu günler yaşayalim dilerim..

Bu gün,

24 Mayıs Pazar, 16:00 – 18:00 arasında

TELE1’de Mustafa Balbay ile olacağız… / olduk

– Korona salgınında nereye geldik?
– Bu aşamadan sonra olası gelişmeler neler olabilir?
– Ne gibi stratejik adımlar atabiliriz, atmalıyız??

Sorularına yanıt arayacağız.. / aradık
İzlenmesi, duyurulması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile. 26 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

GAZİANTEP’ten HALKÇI DOKTORLAR ile KORONA SALGINI İRDELEMESİ

GAZİANTEP’ten HALKÇI DOKTORLAR ile KORONA SALGINI İRDELEMESİ

Site dostlarımız, günaydın..

Bu gün, 26 Mayıs 2020 günü saat 11:00 -12:00 arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Allerjisi – İmmünolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu yönetiminde bir ZOOM oturumu yapacağız / yaptık.. 77 dakika..

Aşağıdaki adresleden canlı olarak / eşzamanlı izlenebilecektir / izlenebiliyor..

halkcidoktorlar facebook
halkcidoktorlar twitter
https://www.olayneyseo.com/halkci-doktorlar-koronavirus-salginindan-cikaracagimiz-dersler.html (youtube)

Korona salgını süreçlerini çok kapsamlı değerlendirdik..

Söyleşi metni : https://www.halkcikamuemekcileri.org/2020/05/29/koronavirus-salginindan-cikaracagimiz-dersler.html/

Bilgi ve ilginiz sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 26 Mayıs 2020, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı Uzmanı, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com
==============================
2. söyleşi 09 Temmuz 2020’de yapıldı..

Koronavirus_Salgininda_Son_Durum_Halkci_Doktorlarla_2._Soylesi

2. söyleşiyi youtube’dan izlemek için tıklayın :

https://youtu.be/hVx_kqEMJiE