Etiket arşivi: Prof. Dr. Uğur Alacakaptan

Buz kıran hoca: Uğur Alacakaptan

Hamdi Yaver AKTAN
YARGITAY ONURSAL CEZA DAİRESİ BAŞKANI

Cumhuriyet, 25 Ocak 2022

 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, “Arkadaşlar, bu son dersim, hukuk fakültesinden ayrılıyorum” sözleriyle derse başladığında öğrenciler derin bir sessizliğe bürünmüştü. Neden ayrıldığı sorulduğunda, “Sonra duyarsınız” demiş ve siyasete gireceğini açıklamıştı.

SİNİR HARBİ

Ayrılıyordu ama sınav kağıtlarını okuyacaktı! O son dersini veriyordu; bizler de o son dersi dinliyorduk. “Suçun Unsurları” kitabı yaklaşık elli yıldır başvuru ve başucu kitabımdır. Otuz üç yaşında profesör, en genç yaşta dekan olmuştu. Hem ceza hukukçusu hem de en genç dekan olunca kendisine “buz kırma” görevi verilmişti (!) Nerede mi? Mamak Cezaevi’nde!

Uğur Mumcu’nun o unutulmaz kitabı Sakıncalı Piyade’de ayrıntılı öyküsü yazılı. Karşıda Hüseyin Gazi Tepeleri! Mamak Cezaevi avlusu ise buzlarla kaplı!

Ankara Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Asistanı genç Uğur Mumcu ile en genç ceza hukuku profesörü ve en genç dekanı Prof. Dr. Uğur Alacakaptan buz kırmakla görevlendirilmişler.

Uğur Alacakaptan ve Uğur Mumcu, Mamak Cezaevi’nde “buz kırmak”la görevlendirilmişti. Mumcu, Sakıncalı Piyade eserinde bu olayı yazmıştı.

‘ESAS DURUŞ!’

İki adaş buz kırıyorlar kazmalarla. Verilen görevin yerine getirilmesinin gerekliliğini idare hukukçusu Mumcu, yerine getirilmemesinin yaptırımını da ceza hukukçusu Alacakaptan elbette biliyorlar!

O nedenle Mumcu’nun, “Hocam, sinir harbi yapıyorlar, aldırmayın” sözlerine, Alacakaptan yüz ifadesiyle aldırmadığını anlatmak istiyor. Ne var ki Hüseyin Gazi Tepeleri’nin karşısındaki Mamak Cezaevi’nin buzları kırılmıyor. Buza saplanan kazmayı sokmak isterken Alacakaptan’dan “Ah” sesi çıkıyor. Genç dekan yürüyemiyor. İdamlık Süleyman Kilisli Remzi ve Uğur Mumcu gardiyana haber verseler de aldıkları yanıt “Havalandırma saati bitmedi” oluyor.

Askeri hastanede izinden dönen doktor, elini beline götürerek ağrıyan yerini gösteren Hoca’ya bağırıyor: “Esas duruşa geç!”

Alacakaptan bir daha doktora gitmiyor.

HUKUK FAKİRLEŞTİ

Yıllar geçti… Düşünce özgürlüğü ile ilgili bir dosyada karşı oyumda bir hukukçudan alıntı yaparak yazmıştım: “Düşünce özgürlüğü yoksa hayat fakirdir…”

Ceza hukuku hocam Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, bir incelemesinde aynen yazmıştı.

İstanbul’da, Türk Ceza Hukuku Derneği’nin düzenlediği sempozyumda karşılaşmıştım; sadece ismimi söylediğimde “Biliyorum Yargıtay’dan” diye başlayarak övücü sözleriyle beni mahcup etmişti. Prof Dr. Uğur Alacakaptan’dan yine dersimi geçtiğimi düşünmüştüm. Beni onurlandırmıştı; gururunu taşıyorum.

Ülkemizin büyük ceza hukukçusu aramızdan ayrıldı. Yaktığı ışıklar aydınlatmaya devam ediyor. Ne var ki eksildik, hukuk da fakirleşti.

Işıklarda kal hocam Uğur Alacakaptan…