Etiket arşivi: Prof. Dr. Taciser ONUK

Yeni Yıla Girerken Kadın ve Çağdaşlık


Yeni Yıla Girerken Kadın ve Çağdaşlık

portresi

 

Prof. Dr. Taciser Onuk

 

 

TUİK’ e göre genel nüfusumuzun yaklaşık yarısı kadındır.
Tanrı, yaratıcı gücünü kadınla paylaşarak ona özel bir statü kazandırmıştır.
Kadın, insanlık yapısının en önemli direği ve temelidir.
Kadın evrenin kaynağı olan yaratıcı gücün yarısıdır.

Yüce Atatürk’ün en büyük yapıtı olan laik-demokratik Türkiye Cumhuriyetimiz, her yönüyle ileriye dönük, ulusu kadın-erkek bütün dinamikleriyle devletin temelinde buluşturan büyük bir toplumsal değişim ve gelişim projesidir.

Ulusumuzun ölüm kalım savaşı verdiği milli mücadele döneminde
Türk kadını, vatanın kurtarılması için yardım toplamak, insanların cesaret ve mücadele gücünü artırmak için mitingler, toplantılar yapmak, dernek-vakıf-birlikler kurarak birlikteliği ve ortak güç sağlamak azmini ayakta tutma çabası ve başarısı içinde olmuştur.

Cephede doğrudan çarpışan kadınlar olmakla birlikte, cephe gerisinde de her alanda erkeklerin yanında bulunarak ülkemizin kurtarılmasında çok büyük katkılar sağlamışlardır. Kadını ve erkeğiyle omuz omuza kazanılan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Ulusun çağdaş ve demokratik bir yönetime kavuşmasının başlangıç noktası olmuştur.

Atatürk 1923’teki

  • “Bizim toplumumuzun başarılı olamamasının nedeni,
    kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan doğmaktadır.

sözüyle çağdaş toplumun yaratılmasında kadının toplumdaki yeri ve önemini bir kez daha vurgulamıştır. Atatürk’e göre;

  • “Bir toplumun kültür düzeyini, o toplumda o kültürde kadının ulaştığı düzey belirlemektedir. Türkiye Cumhuriyetinde kadın en saygın yerde, her şeyin üstünde
    ve en şerefli varlıktır.”

Kadınlar ancak Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte siyasal, toplumsal haklarına
yasal olarak kavuşabilmiştir. Başta laik eğitim sistemi ve Aydınlanma düşüncesi olmak üzere her alanda gerçekleştirilen Devrimler, kadının yasal ve yapısal yönden konumunun yükseltilmesi ve hak ettiği yere gelmesini sağlamıştır.

Atatürk’ten sonra toplumda kadın gücünün yeterli kullanılamamasının sonunda,
başta laik eğitim sistemi ve aydınlanma düşüncesi olmak üzere Türk Kültürünü oluşturan değer ve kurallar giderek yok olmuştur.

Sorunlar şiddet yoluyla çözülmeye başlanmış, insanlar ve ülkeler arasında iletişim bozulmuştur.

  • Toplumda özellikle kadına yönelik her türlü şiddet, gericilik, bölücülük, şeriatçılık, tarikatçılık giderek artmıştır.

“Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine İlişkin Yasa”ya karşın dünyada kadınlara şiddet uygulayan ülkelerin başında geliyoruz.

Kadına yönelik tecavüz, dayak, cinayet ve şiddetin her türlüsü olanca yabanıllığı (vahşiliğiyle) sürüyor. Töre kurbanı kızlar artıyor, biz Ulus olarak seyrediyoruz.

Başta cinsel taciz olmak üzere, bir yılda 28 bin kadın saldırıya uğramıştır.
Özellikle aile içi şiddet yüzünden her yıl yüzlerce kadın yaşamını yitiriyor. 2013 yılının ilk dokuz ayında 136 kadın öldürüldü. 50 binden çok kadının eşlerine mahkeme kararıyla evden uzaklaştırma ve uyarı gibi önlemlerle koruma sağlandı.
Mayıs 2013’e dek şiddete uğradığı için polis korumasına alınan kadın sayısı
11 bini geçmiştir. Kadına şiddet olanca hızıyla sürüyor.

Dünya Ekonomik Forumu‘nun 134 ülkede yaptığı “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” araştırmalarına göre Türkiye ne yazık ki 129. sırada. (Rahmi Turan, SÖZCÜ)

Sonuç olarak    :

Atatürk’ün ulusçuluğunu, demokrasi anlayışını, laikliği, eğitim anlayışını,
kültür politikasını, Türk kadınına verdiği hakların önemini ve değerini anlayamadık, anlatamadık.

Allahın bir lütfu, en büyük şansımız Atatürk, gençlere kadınlara ve tüm ulusa
hedef olarak çağdaş uygarlığı yakalamayı ve hatta en önlerde yer almayı göstermiştir.

Kemalist Devrim her şeyden önce bir kültür devrimidir.
Amacı, çağın gereklerine uygun yeni insanlar yaratmaktır.
Atatürk, on beş yılda ümmetten çağdaş ve özgür bir ulus yaratmıştır.
Ölümünden sonra gelen veya getirilen hiçbir önder O’nun gösterdiği yoldan gidememiştir.
(A. Saltık: “yeterince” gidememiştir denebilir,  fazlası en başta İ. İnönü‘ye haksızlık..)

Çözüm gene Atatürk’çü düşünce ile her çağda çağdaşlıktır.
Çağaş kadın çağdaş toplum yaratır.
Uygar olmayan toplumlar, uygar olan toplumların yönetimine mahkumdur.

=========================

Teşekürler,
Cumhuriyet kadını Sayın Prof. Dr. Taciser Onuk..

İyi yıllar..

Sevgi ve saygı ile.
7.1.14, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

KALKINMADA KADININ YERİ ve ÖNEMİ


KALKINMADA KADININ YERİ ve ÖNEMİ

Prof. Dr. Taciser ONUK
ADD Bilim Danışma Kurulu Üyesi
Ankara, Aralık 2012

Yüce Atatürk’ün en büyük eseri olan laik-demokratik Türkiye Cumhuriyetimiz,
her yönüyle ileriye dönük, ulusu, kadın-erkek bütün dinamikleriyle devletin temelinde buluşturan büyük bir toplumsal değişim ve gelişim projesidir.

Atatürk 1923’teki

  • Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi,
    kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan doğmaktadır
    .”

sözüyle de çağdaş toplumun yaratılmasında kadının toplumdaki yeri ve önemini
bir kez daha vurgulamıştır.

Cumhuriyetle birlikte kadınlarla ilgili pek çok yasa çıkarılmasına karşın,
Atatürk’ün ölümünden sonra ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin başta eğitim, ekonomi, sağlık ve sanat olmak üzere her alanda gelişmiş ülkelerin gerisinde olmasıdır.
Bunun en önemli nedeni, kadının yine her alanda özellikle politikada erkeğin çok gerisinde kalması ve dengelerin kurulamamış olmasıdır. Oysa Dünya ve demokrasi kültürü, kadın-erkek, gece-gündüz, sıcak-soğuk vb. dengeler üzerine kurulmuştur.

Atatürk’ten sonra toplumda kadının gücünün yeterli kullanılamaması sonucunda ülkemiz, başta laik eğitim sistemi ve aydınlanma düşüncesi bir kenara itilerek, günümüzde hızla emperyalist güçlerin denetimi altına girmeye başlamıştır.

Oysa Atatürk, on beş yıl gibi bir ülke için çok kısa sayılabilecek bir sürede,
ırk temeline dayandırmadığı bir ulusu, “Ne mutlu Türküm diyene!” tümcesiyle kucaklayıp kutlamıştı.

– Türkiye, Atatürk’ten sonra saygınlığının en düşük düzeyini bu dönemde yaşamaktadır.

– Toplumda Türk Kültürünü oluşturan değer ve kurallar giderek yok olmaktadır.

– Sorunlar şiddet yoluyla çözülmeye başlanmış; işsizlik, eğitimsizlik, ekonomik sıkıntılar
şiddeti daha da artırarak yaşamayı zorlaştırmıştır.

– Ülkemizin tüm zenginlikleri özelleştirme ve küreselleşme uğruna yağmalanmakta,
satılmaktadır.

Milli eğitime dini eğitim egemen olmaktadır.

– Toplumda her türlü gericilik, bölücülük, şeriatçılık, tarikatçılık ve
özellikle kadına yönelik şiddet, tüm çeşitleriyle giderek artmaktadır.