Etiket arşivi: Prof. Dr. Halil Çivi

BİR ÜLKEDE MUTLU TOPLUMSAL YAPI İÇİN SİYASET KURUMUNUN ÇÖZMESİ GEREKEN 3 ANA ALAN

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

BİR ÜLKEDE MUTLU TOPLUMSAL YAPI İÇİN SİYASET KURUMUNUN ÇÖZMESİ GEREKEN 3 ANA ALAN

1- EKONOMİK ALAN

Toplumda ayrıksız (istisnasız) herkes için istihdam, yani iş güvencesi, yeterli aile geliri ve adil bir gelir ve servet dağılım düzeni oluşturarak halkın beslenme, barınma, eğitim, sağlık vb. temel gereksinmelerini karşılayabilmek için çağın gereklerine göre mal ve hizmet üretip topluma sunabilmek; böylece ekonomik gönenç (refah) ve konfor düzeyini yükselten bir ekonomik örgütlenme sağlamak.

Bir ülkedeki devlet, ekonomik üretim ve özellikle de gelir dağılımı ve refah paylaşımında güçsüz sosyal sınıflar ya da zayıf ve yoksul sosyal kümeler (gruplar) için pozitif ayrımcılık yapabildiği oranda SOSYAL DEVLET olur.

2- ÖZGÜRLÜK ve DEMOKRASI ALANI

Herkes için katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü, etnik, azınlık, din ve vicdan özgürlüğünü, ve çağdaş insan haklarını, düşünce ve basın özgürlüğünü güvence altına alan, toplumun tümüne erinç (huzur), barış ve güven sağlayan ve geri dönülemeyen gerçek bir demokrasi rejimi…

Bir ülkedeki kurulu demokratik düzen aydınların, sanatçıların, farklı inançta olanlar ve farklı etnik ve azınlık kümelerin temel insan haklarını, din ve vicdan özgürlüklerini sağlayabildiği oranda gerçek demokrasi olabilir.

3- ÇAĞDAŞ HUKUK GÜVENCESİ

İnsanlar arasında ırk, dil, din, cinsiyet, mezhep… ayrımcılığına fırsat vermeyen, hiçbir aileye, etnik, azınlık, dinsel vb. kesimlere, ayrıca yönetici sınıfa ayrıcalık tanımayan, diktatörlüğe ve teokrasiye kapalı, ayrımsız (istisnasız) herkesi yasa karşısında eşit kabul eden bir anayasal laik ve çağdaş hukuk devleti düzeni..

Bir ülkede eğer devletin dini adaletse, bu adalet her kesim arasındaki sosyal adalete dönüştüğü, yani zayıf, güçsüz ve yoksulların hak ve hukukunu da zengin ve güçlülerin hukuku ölçüsünde eşitlik çerçevesi içinde koruyabildiği oranda ADALET DEVLETİ olur .

Bu 3 alanın çok iyi düzenlenmesi ve eş zamanlı olarak birlikte anayasal güvence altına dalınması gerekir Gerisi ayrıntıdır.

Başta “Altılı Masa” olmak üzere, tüm siyasilere önemle duyurulur.

Halil Çivi şiiri : UMUT FELSEFESİ

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

UMUT FELSEFESİ

Umut yollara düşürür,
Umut dağlardan aşırır,
Umut çiğleri pişirir,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut akla anahtardır,
Gönül kışına bahardır,
Umutsuz gelecek kördür
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut demiri eritir,
Umut felçliyi yürütür,
Umut bataklık kurutur,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Acılar umutla diner,
Ocaklar umutla yanar,
Umut her zorluğu yener,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut çözümü sezmektir,
Umut düğümü çözmektir,
Umut tuzağı bozmaktır,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut olmazı oldurur,
Umut yarımı doldurur,
Umut düşeni kaldırır
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut dosta kavuşmaktır,
Umut yarına koşmaktır,
Umut yarla buluşmaktır,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut yattığın döşektir,
Umut çocuktur, beşiktir,
Umut sönmeyen ışıktır,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut yeşerecek çöldür,
Umut çiçekteki baldır,
Umut yardım veren eldir,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut yarına kapıdır,
Umut ömrüne tapudur,
Umut yaşamın ipidir,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut külünden doğmaktır,
Umut kuzuyu sağmaktır,
Karamsarlığı kovmaktır,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut iktidar olmaktır,
Umut ulusça gülmektir,
Laik hukukta kalmaktır,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Umut tutunacak daldır,
Umut çağdaşlığa yoldur,
Umut Mustafa Kemal’dır,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx
Halil Çivi umut düştür,
Tükenmeyen yürüyüştür,
Hakka, hukuka dönüştür,
Umutsuz yaşanmaz gönül.
Xxx


24 Eylül 2022
Prof. Dr. Halil Çivi
Seferihisar/ İZMİR

Halil Çivi şiiri : ÇOĞALDI

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

…ÇOĞALDI

Birlik, dirlik, düzen alt-üst edildi,
Ruhunu şeytana satan çoğaldı.
Doğru gözden düştü, eğri gidildi,
Güçlüyü, zorbayı tutan çoğaldı.
Xxx
Haramlarla doldu haksızın küpü,
Yoksulun yüzüne kapandı kapı,
Yolları doldurdu dinbazın cipi,
Servetiyle hava atan çoğaldı.
Xxx
Umut dağlarını duman bürüdü,
Bencillik çoğaldı, ahlak çürüdü,
İman tahtasında vicdan kurudu,
Yoksulun malını yutan çoğaldı.
Xxx
Eğitim çarkına cehalet sızdı,
Hurafe tohumu bilimi bozdu,
Yasa çalışmadı, çeteler azdı,
Mazlumu kuyuya iten çoğaldı.
Xxx
Cahil geleceği doğru göremez
Köle efendiden hesap soramaz,
Dünün yeli bu gün işe yaramaz,
Tarih çöplüğünde öten çoğaldı.
Xxx
Aydının, basının dili kesildi,
Yargının yaptırım eli kesildi,
Aklın ve bilimin yolu kesildi,
Doğruyu diyene çatan çoğaldı.
Xxx
Ayrımcı, bölücü sözler türedi,
Düşman gibi bakan gözler türedi,
Utanmaz, arlanmaz yüzler türedi,
Ayrık otu gibi biten çoğaldı.
Xxx
Hak, hukuk, liyakat çöpe atıldı,
Kandaş, yandaş el üstünde tutuldu,
Haram lokma besmeleyle yutuldu,
Helaline haram katan çoğaldı.
Xxx
Şifa satıp muska ile, cin ile,
Halkı bölüp nefret ile, kin ile,
Kavga edip tarih ile, dün ile,
Yalan alıp, yalan satan çoğaldı.
Xxx
Halil Çivi duyar halkın sesini,
Sevgi siler düşmanlığın pasını,
Doğru düşün, doğru kullan usunu,
Cehaleti üstün tutan çoğaldı.



21 Eylül 2022,
Seferihisar, İZMİR

Halil Çivi şiiri : İÇİNDEKİ ŞEYTAN (Vicdan Mahkemesi)

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

  • Ahlak, vicdan, hukuk ve adaletten yoksun ideolojiler ve mantıksız kör inançlar insan aklını tutsak alır ve insanı da din ve ideoloji sömürücülerine köle yapar.

İÇİNDEKİ ŞEYTAN (Vicdan Mahkemesi)

Her türlü kusuru kendinde ara,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Başka insanlara çalmadan kara,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Zehiri bal eden sözleri söyle,
Dikeni gül eden sözleri söyle
Müşķülü halleden sözleri söyle,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Elin namusunun peşine düşme,
Kin, nefret zehirdir aldanıp içme,
Vicdan huzurundan asla vazgeçme,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Nefsini yenersen Ali olursun,
Halkın nazarında veli olursun,
Erenlerin kadim dili olursun,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Eğriden, yalandan arınsın sözün,
Kimsenin malında kalmasın gözün,
Daim doğrulukla kaynasın özün,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Zorbanın, zalimin zulmüne susma,
Vicdanı kirletip iftira kusma,
Anayı, babayı terkedip küsme,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
İşini düzgün yap, hileye sapma
Çete, mafya kurup ahlaktan kopma,
Serveti put yapıp paraya tapma,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Can taşıyan canın girme kanına,
Ateş olur, zarar verir tenine,
Kul hakkıyla varma Hakkın yanına,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Tabip olmayanlar yara saramaz,
Çalanlar, çırpanlar saygı göremez,
Haksızlık yapanlar Hakka varamaz,
Taşla içindeki şeytanı gönül,
Xxx
Helalinle geçin, haramı yutma,
Kimseyi kandırma, halkı uyutma,
Mazlumu dışlayıp zalimi tutma,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Akıldan öteye varmasın yolun,
Sakın çiğ sözleri demesin dilin,
Cebire, şiddete kalkmasın elin,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Özgürlükten korkma, olma bir sürü,
Her şeyden yüksektir bilimin yeri,
Kemal Atatatürk’ün izinde yürü,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Devlet, vatan sığındığın kaledir,
Devletsiz, vatansız kalan köledir,
Bayraksız yaşamak büyük beladır,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx
Halil Çivi der ki, halkı hor görme,
Egonu şişirip milleti germe,
Kibirle kirlenmiş çeşmeye varma,
Taşla içindeki şeytanı gönül.
Xxx


13 Eylül 2022
Prof.Dr.Halil Çivi
Seferihisar, İZMİR

Halil Çivi Şiiri : … COŞAGELDİ

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

Kimi dostlar, “Hocam neden hiç Alevi Deyiş’i (Demesi) yazmıyorsun?” diye sitem ediyorlar… Bu yeni Deyiş’i beğenilerinize sunuyorum. Umarım beğenirsiniz.

… C O Ş A G E L D İ

Deli gönül coşa geldi,
Hak Muhammed Ali diye.
Telli Kur’an döşe geldi,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Elimi haramdan çektim,
Yalanı deryaya döktüm,
Yalnız helalime baktım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Yanlış yere çağırmadım,
Irkı, rengi kayırmadım,
Erkek, kadın ayırmadım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Kötü yolda dolaşmadım,
Kul hakkına bulaşmadım,
Eğri – büğrü çalışmadım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Sevgi alıp sevgi sattım,
Gönüllere lezzet kattım
Kini ve nefreti attım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Sevgi pınarından çıktım,
Çorak yüreklere aktım,
Cebiri, şiddeti yaktım,
Hak Muhammet Ali diye.
Xxx
Yurdumu, halkımı sevdim,
Şanlı bayrağımı övdüm,
İkiliği özden kovdum,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Eşitliği ölçü aldım,
Laik, özgür yurttaş oldum,
Her inancı kardeş bildim,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Atatürk’ün izindeyim,
Ezel, ebet sözündeyim,
Uygarlığın gözündeyim,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Halil Çivi der ki bildim,
Yönümü bilimle buldum,
Bilgeleri örnek aldım,
Hak Muhammed Ali diye,
Hace Bektaş Veli diye,
Erenlerin yolu diye.
Xxx

Prof. Dr. Halil Çivi
20 Eylül 2022, İZMİR

KURTULUŞA PERÇİN – KURULUŞA GÜNEŞ

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

(AS: Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

Bu gün (9 Eylül 2022) İzmir’in düşman işgalinden kurtarılışının 100. Yıldönümü.

9 Eylül 1922.. Mustafa Kemal Atatürk‘ün kumanda ettiği şanlı Ordumuz, İzmir’i ve tüm Türkiye halkının namusunu, vatanını, geleceğini ve onurunu düşmanlardan temizleyip kurtardı.

Güzel İzmir’imizin kurtuluşu, özgür ve tam bağımsız bir Türkiye için çok sağlam ve asla sökülemez bir PERÇİN; demokratik, laik ve çağdaş bir Cumhuriyet için de ufuktan yeni doğmuş ve asla ışığı karartılamaz ebedi (sonsuz) bir GÜNEŞ olmuştur.

Kısaca, 9 Eylül 1922’de İzmir de emperyalist destekli düşman ordularına son darbenin vurulması, tüm ülkemiz ve halkımız için hem ebedi (AS: sonsuz) bir kurtuluş ve hem de demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti için yine ebedi (sonsuz) bir yeniden kuruluştur.

Başta İzmir’liler olmak üzere, tüm Türkiye halkının 100. kurtuluş ve kuruluş günü kutlu olsun!
***
Dostlar,

Geldikleri gibi gittiler…

Ancak, İ. Kahraman nam zatın hezeyanlarında olduğu gibi değil…

9 Eylül 1922: İzmir'in Kurtuluş Öyküsü

Şu tweet iletisini paylaştık ve onbinlerce okundu…

  • Ülkenin her yeri şehitlik dolu. İ. Kahraman’ın ailesi-bildiklerinden şehit-gazi yok ki, “kurşun atmadık” diye itiraf ediyor. Ya akıl sağlığı sorunlu ya da atalarının yolundan gidiyor, Vahdettin gibi İngiliz muhibbi. Uyan ey Ulus uyan! Bu adam, RTE’nin CB Y. İstişare Kurulu üyesi!

Sevgi ve saygı ile. 10 Eylül 2022, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

 

 

26 AĞUSTOS BÜYÜK TAARRUZ VE 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMININ ANLAM VE ÖNEMİ YA DA KURTULUŞ SAVAŞI NEDİR?

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

26 AĞUSTOS BÜYÜK TAARRUZ VE 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMININ ANLAM VE ÖNEMİ YA DA KURTULUŞ SAVAŞI NEDİR?

Kurtuluş Savaşı :

1- Türkiye Halkının Büyük Önder M. Kemal Atatürk‘ün önderliğinde toplanıp vatanını, bayrağını, namusunu ve onurunu kurtarmak için, malıyla, kanıyla ve canıyla topyekun kenetlenerek tüm gücüyle kendi ulusal bağımsızlık ve özgürlüğü için, deyim yerindeyse ise canını dişine takıp var ya da yok olma savaşımında (mücadelesinde) var olmayı, ayakta kalmayı ve yengin (muzaffer) olmayı başarmasıdır.

2- Vatanımıza yabanıl (vahşi) sırtlan sürüleri gibi saldıran emperyalist canavarların yenilmesi ve yurttan kovulmasıdır. Koşulsuz, kısıtlamasız tam bağımsızlık ve siyasal özgürlüktür. Kendi ülkesinde her yönden tam egemenliktir (hükümranlıktır). Emperyalist sırtlanlara diz çöktürmektır.

  • Lozandır, Türkiye’nin tapusu ve tabusudur!

3- Türkiye’yi bir kişi ya da ailenin; yani Osmanlı hanedanının kişisel mülkü; devleti de aynı ailenin kişisel devleti olmaktan kurtarıp toprağı bütünüyle (topyekun) ulusun vatanı ve devleti de yine ayrıksız (istisnasız) herkesin devleti yapabilmenin yollarını açmaktır. Milleti / Ulusu kendi vatanının ve devletinin öz sahibi yapmaktır.

5- Halkın çok güçlü ve çok istekli, tam bağımsızlık istencinin (iradesinin), somutlaşmış bir sonucu olarak bir HALK DEVLETİ kurabilmenin yolunun açılmasıdır. Demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurulmasıdır. Din ve vicdan özgürlüğüdür. Vicdanlara baskı yapan teokratik, dinci devlet yapısını değiştirmek, Hilafet makamına son verebilmektir. Kul ve ümmet olmaktan kurtuluş, özgür ve başı dik yurttaş ve onurlu Ulus olma yoludur. Yasalar önünde eşit yurttaşlıktır. Ulusal istençtir (milli iradedir).

6- Devleti yönetme rotasının akıl ve bilim eksenine oturtulmasıdır. Çağdaşlaşmadır, anayasal hukuk devletidir. Atatürk ilke ve devrimleridir. Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Yasasıdır.

7- Büyük bir zihniyet devrimidir. dünyevi, insani ve toplumsal yaşam reçetelerini akıl ve bilim rortasından giderek üretebilmenin yolunun açılmasıdır.

BU DUYGU ve DÜŞÜNCELERLE, BİZE TAM BAĞIMSIZ ve ÖZGÜR BİR VATAN ve DEMOKRATİK, LAİK ve ÇAĞDAŞ BİR CUMHURİYET ARMAĞAN EDEN, BAŞTA GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ile DAVA ve SİLAH ARKADAŞLARI OLMAK ÜZERE TÜM KURTULUŞ SAVAŞI SEHİT ve GAZİLERİMİZİ ŞÜKRAN ve MINNETLE ANARAK;

  • HERKESİN ZAFER BAYRAMINI KUTLARIM.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ? Bu ülke, “Türkiye” kimin?

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bu ülke, “Türkiye” kimin?

– Bu ülkenin sahibi sağcılardır?
– Bu ülkenin sahibi solculardır?
– Bu ülkenin sahibi Müslümanlardır?
– Bu ülkenin sahibi laiklerdir?
– Bu ülkenin sahibi Sünnilerdir?
– Bu ülkenin sahibi Alevilerdir?
– Bu ülkenin sahibi milliyetçilerdir?
– Bu ülkenin sahibi sosyalistlerdir?
– Bu ülkenin sahibi muhafazakârlardır?
– Bu ülkenin sahibi devrimcilerdir?
– Bu ülkenin sahibi Türklerdir?
– Bu ülkenin sahibi Kürtlerdir?
– Bu ülkenin sahibi Atatürkçülerdir?
– Bu ülkenin sahibi Osmanlıcılardır?
– Bu ülkenin sahibi ulusalcılardır?
– Bu ülkenin sahibi liberallerdir?
– Bu ülkenin sahibi…… lerdir / lardır?

Bu etnik, dinsel, ideolojik liste 2-3 kat hatta daha uzatılabilir. Zaten parlamenter sistemle yönetilen demokratik toplumlarda da bu vb. kültürel çeşitlilik, ideolojik ve etnik farklılıkların da sosyolojik olarak olağan kabul edilmesi gerekir.

PEĶİ, NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Türkiye toplumunun tüm paydaş ve bileşenlerinin bir imparatorluk kalıntısı ve ayrımsız olarak herkesin anayasal açıdan eşit yurttaşlık haklarına sahip oldukları bilincinde olarak, toplumu ayrıştıran, etnik, dinsel, ideolojik…kamplara bölen değil; tersine daima birleştiren ve birbirine kenetleyen çözümlerden yana tutum alarak, BU ÜLKE HEPİMİZİNDIR diyebildiğimiz zaman adam oluruz.
Zaten Yüce Önderimiz M. K. Atatürk de

  • Türkiye Cumhuriyetini kuran TÜRKİYE (Türk halkı değil Türkiye halkı) HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR.

diyerek akıl ve bilim eksenli laik ve demokratik Cumhuriyetimizi bu çoğulcu ve demokratik temel üzerine bina etmişti. Bu ülkenin sahibi etnik, dinsel, ideolojik… kimliklerinden bağımsız olarak, yurdunu, ulusunu ve bayrağını seven herkestir.

TÜRK KİMDİR?

T.C. Anayasası
Madde 66- Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes TÜRKTÜR.
Sözün özü:
Gerisi, yani her türlü ayrımcılık ya bölücülük ya Irkçılık ya da dinciliktir (dinbazlık).

DÜNYANIN YENİ EKONOMİK DÜZENİ…

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

 

Dünyanın yeni ekonomik düzeni katıksız ve koşulsuz neo-liberal SERBEST PİYASA DÜZENİDİR.

Peki, serbest piyasa düzeni nedir?

  • Emperyalist-kapitalist sermaye sınıfının devleti ve devlet denetleme aygıtlarını her açıdan olabildiğnce DEVRE DIŞI bırakması;
  • yani sermayenin devlet denetiminden KURTARILMASI;
  • İşçi- emekçi sınıfının da, siyasal ve mesleksel açılardan, örgütsüz bırakılarak, yalnızca ekonomik girdi (ucuz emek!) olarak değerlendirilip
  • küresel ve yerli sermayenin insaf (!) ve vicdanına (!) terk edilmesidir.

Bu nedenle:

  • Baba devlet, ulus devlet ve sosyal devlet zihniyetinin tuzla buz edilmesi demektir.
  • Yeni dünya düzeniölen ölür, kalan sağlar bizimdir; ya da altta kalanın canı çıksın” düzenidir.
  • Bu emperyalist ve kapitalist yeni dünya düzeninin, aşırı ve sürekli kâr hırsı dışında, hiçbir insancıl, adalet, ahlak ya da etik kaygısı yoktur.

TÜRKİYE’DE ALEVİLİĞİN ANAYASAL ve EVRENSEL HUKUKSAL DAYANAKLARI 

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Vatandaşlar bana,

  • Hocam Alevilerin tarihsel ve kadim inanç ve ibadet merkezi olan cemevleri yasal olarak neden tıpkı camiler, kiliseler, sinagoglar… vb. dinsel mekânlar gibi İBADETHANE konumunda kabul edilmiyor? Bu durum günümüzdeki temel insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü ve demokrasi anlayışına sığar mı??

diye soruyorlar.

Hemen peşinen belirtmek gerekir ki, Anayasamız devletimizi laiklik üzerine bina ettiğine göre, ne ulusal ve ne de evrensel hukukta, cemevlerinin tıpkı öbür ibadethaneler (AS: tapınçevi) gibi, resmi ibadethane konumuna alınmasının önünde temelde hiçbir hukuksal engel yoktur. Kanımca engel sosyolojik açıdan ideolojik ve siyasaldır. Genelde oy ve iktidar olma kaygısı ile Sünni çoğunluğun varlığını dikate alarak, Alevilerin hukukunun görmezden gelinmesidir. Kaldı ki, hukuksal kimi düzenlemeler gerektirse bile iktidardaki siyasal erk yasa yapma gücüne ve yeterliğine sahip olduğu için, bu iç hukuk engellerini kolayca aşabilir…

ÖNCE ANAYASAL TEMELLERE BAKALIM

Yürürlükteki Anayasamızın konumuzla ilgili maddelerini yazalım <.

Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 10- Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet,siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiç bir kimseye, aileye, zümreye ve ya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
DEVLET ORGANLARİ VE İDARE MAKAMLARI BÜTÜN İŞLEMLERİNDE KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK İLKESİNE GÖRE HAREKET ETMEK ZORUNDADIR.

Madde 24- Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

Madde 66- Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.

Madde 72- Vatan hizmeti her Türkün hakkı ve ödevidir.

Madde 73- Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücücüne göre vergi ödemekle mükelleftir.

Madde 90- Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin MİLLETLERARASI ANLAŞMALARLA KANUNLARIN AYNI KONUDA FARKLI HÜKÜMLER İÇERMESİ NEDENİYLE ÇIKABİLECEK UYUŞMAZLIKLARDA MİLLETLERARASI ANLAŞMA HÜKÜMLERİ UYGULANIR.

Madde 138- Yasama, yürütme organları ile İDARE MAHKEME KARARLARINA UYMAK ZORUNDADIR.
Bu organlar ve İDARE; MAHKEME KARARLARINI HİÇ BİR SURETTE DEĞİŞTİREMEZ VE BUNLARIN YERİNE GETİRİLMESİNİ GECİKTİREMEZ…
***
Eğer Türkiye’yi yöneten siyasal iktidarlar, başta laiklikle doğrudan ilgili madde (m.24) olmak üzere, kendi anayasasının temel buyurucu kurallarına (amir hükümlerine) uysalardı, Alevilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmelerine gerek yoktu. Zaten AİHM de yürürlükteki anayasal düzenimizi inceleyerek bir karar vermiştir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNDE  AİHM) DURUM NASIL?

Türkiye Cumhuriyeti kendi özgür istenci ile AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİ imzalamış ve hak ihlaline uğrayan kendi yuttaşlarının AİHM’ne gitmelerini kabul etmiş ve AİHM kararlarının KENDİ İÇ HUKUKUNDAN DAHA ÜSTÜN OLDUĞUNU VE AİHM kararlarına uymayı kabul etmiştir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN İLGİLİ MADDELERİ…

  • Madde 9- Herkes düşünce, din ve vicdan özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din ve inanç değiştirme özgürlüğü ile, tek başına ya da topluca açıkça ya da özel tarzda İBADET, ÖĞRETİM, UYGULAMA VE AYİN YAPMAK SURETİYLE DİNİNİ VE İNANCINI AÇIKLAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE SAHİPTİR.
  • Madde 44 – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairenin kararları KESİNDİR.

Alevilerin başvuruları ile ilgili olarak,
AİHM Büyük Dairenin (son ve kesin karar veren üst mahkeme) verdiği kararlar çok özetle şöyledir :

  • Laik devlet tüm inanç kümelerine eşit uzaklıkta olmak ve
    her inanç kümesine eşit haklar vermek zorundadır.

1- Yürürlükteki Anayasamıza göre, Aleviler temel insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü bakımından HAK İHLALİNE UĞRAMIŞLARDIR. Bu durumun düzeltilmesi gerekir.

2- Devlet Alevilerin inancını tanımlayamaz, onlara inanç ve ibadet yeri belirleyemez. Bu hak Alevilere aittir. Yani Alevilik diye bir inanç vardır ve bu inanç sahiplerinin ibadethanesi de (tapınçevi) Alevilerce belirlenen Cemevleridir.

3- Alevilere, Alevi çocuklarına ZORUNLU DİN DERSİ VERİLMESİ DİN VE VICDAN ÖZGÜRLÜĞÜNE AYKIRIDIR. Ancak Alevilerin de tıpkı Sünnilik öğretimi gibi, kendi çocuklarına Aleviği öğretme hakları vardır. Bu konuda devlet, hukuksal hak eşitliği ilkesi uyarınca gerekeni yapmak zorundadır.

4- Devletin Alevilere, cemevlerine, Alevi inanç önderlerinin yetiştirilmesi ve istihdamına sağlayacağı hizmetler, tıpkı öbürr inançlara verilen hizmet gibi, KAMU HİZMETİDİR.
Camilere yapılan, ekonomik, mali, personel (su, elektrik, hizmet insanı) vb. destekler Cemevleri için de yapılmalıdır.

SONUÇ şöyle özetlenebilir :

Alevilerin din ve vicdan özgürlüğü hem yürürlükteki laik anayasal düzen hem de Avrupa hukuku açısından güvence altındadır. Ancak gerçekte ya da uygulamada durum, hukuksal konumun (statükonun) tam tersinedir.

Aleviler askerlikte, vergi ödemede ve her türlü kamusal külfette eşit yurttaştır.
Ancak din ve vicdan özgürlüğünde, kamusal alandaki istihdam politikasında ve kamu hizmetlerinden yararlanma da tarihsel ve güncel olarak sürekli hak çiğnemine (ihlaline) uyramışlardır ve uğramaya devam ediyorlar;

BU DURUMUN EN KISA ZAMANDA DÜZELTİLMESİ GEREKİR..

Son olarak bir noktanın altını daha önemle çizmek gereklidir :

  • Cumhurbaşkanının saldırıya uğrayan Alevi yurttaşlara sahip çıkması ve cemevi ziyaretleri çok olumlu ve zaten olması gereken bir davranıştır.
  • Ancak ziyaret edilen cemevi kutsal düzeninin değiştirilme girişimleri kanımca hiç hiç ama hiç doğru olmamıştır.
  • Cemevine, camilere benzer bir dizayn vermek (tasarım dayatmak) yoz ve hoş olmayan ağır bir saygı ve özen kusurudur. Alevi toplumu bundan çok incinmiştir.

Eğer bu ziyaret bir kiliseye ya da bir sinagoga olsaydı, o kurumların da geleneksel ibadet düzeni yine değiştirilecek miydi? Alevi inancını ve Alevi cemevlerine ait mekân düzeninin hiç değiştirmeden, olduğu gibi, kabul edilmesi zorunlu içtenlik sınavıdır.

Bitirirken bir konuyu daha önemle belirtmek isterim :

Aleviler tarihten bu güne, şimdiye dek kendilerine yapılagelen hak çiğnemlerinin (ihlallerinin) ortadan kalkmasını, yani laik devletin eşit yurttaşı olmak istiyorlar. Kanımca ortada siyasal iktidarların yanlış siyaset anlayışı, adalete sorunlu baķışı ve eşitlikçi olmayan bir kamu yönetimi anlayışı söz konusudur. Geçmişten günümüze Alevilerin yaşadıkları tüm sorunların kaynağı toplum, halk değil; hep siyasal iktidarlar olmuştur! Çoğu zaman halkı kışkırtan ve elim olaylara neden olanlar da kimi cahil din adamları ile kimi çıkarcı siyasetçilerin ve dış çevrelerin (kontrgerilla) işbirliğidir.

DOĞUŞTAN GELEN SOYOLOJİK, İNSANİ FARKLILIKLARA NASIL YAKLAŞALIM?

Doğarken hazır bulduğumuz insansal ve insancıl her türlü farklılıklarımız bize benzemeyenleri yargılamak için değil, duygudaşlık (empati yaparak, hemhal olarak) yaparak onları doğru ANLAMAK içindir. Irk, renk, deri rengi, cinsiyet, dil, din… vb. farklıkları yargılamak o farklılıkları yaratan büyük mimarı yani TANRI’yı ya da inancına göre doğal ontolojik düzeni, YARGILAMAK anlamına gelir.

Daha başka bir biçimde söylemek gerekirse; ırkçılık, cinsiyetçilik, dil, din… vb. ayrımcılıklar doğrudan Tanrı’ya karşı da SUÇ İŞLEMEK demektir. Bu temel ontolojik nedenlerden dolayı, her türlü ırkçı, ayrımcı, bölücü yaklaşımlar hem ilahi anlayışla bağdaşmaz ve hem de insanlık suçudur. Ayrıca ahlak ve doğal hukuka da aykırıdır.

Çözüm                         :

  • Siyasal iktidarlarının Alevi toplumuna bakış açılarının demokratik, laik ve çağdaş bir hukuk devletinin eşitlikçi gereklerine göre kökten değişmesi ile olanaklıdır.
  • Türkiye halkının çoğu aydınları ve toplumun ezici bir kesimi buna hazırdır.
  • Toplum bin yıllık ortak tarihsel kültürden hareketle Alevi – Sünni kardeşliğinin bilincindedir.

Eksik olan içten bir siyasal kararlılıktır.