Etiket arşivi: Prof. Dr. D. Ali Ercan

BİLİMDE ALMANYA TÜRKİYE’DEN 10 KAT YUKARIDA !


BİLİMDE ALMANYA
TÜRKİYE’DEN 10 KAT YUKARIDA !

portresi, Gülümseyen
Prof. Dr. D. Ali ERCAN
Değerli arkadaşlar,

Türkiye nüfusu Dünya nüfusunun % 1’idir. (AS: 79 m / 7,5 milyar=%1,05) 
Buna göre Dünyadaki en iyi ilk 100 Üniversite arasında 1 veya en iyi ilk 500 Üniversite arasında 5 Türk Üniversitesi olması beklenirdi; ne yazık ki ilk 500’de yalnızca 2 Üniversitemiz var; ODTÜ 467. ve İstanbul Üniversitesi 487. sıradalar. Bu kabaca 2/5= 0,4’lük bir
bilim derecesi olarak yorumlanabilir.

Dünya nüfusunun % 1,1’i kadar nüfusu olan Almanya ise 4,0 bilim derecesi ile Türkiye’den
10 kat yukarıda görünüyor. İlk 100’de 39 Üniversitesi olan ve Dünya nüfusunun %4,3’ünü barındıran ABD’nin Bilim derecesi 9,0 çıkıyor ama ABD toplumunun genel durumunu yansıtmayan bir garabet diyebiliriz…
 
İlk 100 Üniversite arasında 4 Alman Üniversitesi (Heidelberg, München, Berlin-2) bulunuyor. (Benim mezun olduğum Köln Üniversitesi de 202. sırada)
Ayrıca nüfusu 10 milyonun altında olan Danimara (2), Singapor, İsviçre (2), Finlandiya, İsveç
ve Norveç’ten 8 Üniversite de ilk 100  arasına giriyor. Bu küçük ülkelerin Bilim Puvanları
15 dolayında…

Sevgilerimle. æ
24.5 2016

 
Dünyanın en iyi ilk 50 Üniversitesi
(http://www.urapcenter.org/2015/world.php?q=MjUxLTUwMA==)
World Ranking University Name Country Category Article Citation Total Document AIT CIT Collaboration Total
1 Harvard University US A++ 126.00 126.00 60.00 108.00 90.00 90.00 600.00
2 University of Toronto CA A++ 125.90 125.90 59.90 107.90 72.17 89.90 581.67
3 University of Oxford GB A++ 111.01 123.68 52.03 106.56 75.92 85.69 554.89
4 Johns Hopkins University US A++ 112.97 124.01 53.20 101.87 73.58 71.78 537.40
5 University of Cambridge GB A++ 106.17 118.67 49.24 103.57 74.27 81.48 533.39
6 University College London GB A++ 113.15 116.76 53.40 98.49 66.76 84.72 533.28
7 Massachusetts Institute of Technology US A++ 96.95 122.60 43.72 106.11 89.90 67.83 527.10
8 Stanford University US A++ 107.76 121.47 50.13 102.80 75.08 69.08 526.33
9 University of California Berkeley US A++ 102.31 118.98 46.46 102.65 75.08 70.73 516.22
10 University of Michigan US A++ 112.91 113.34 52.91 96.46 64.27 68.24 508.13
11 University of Washington Seattle US A++ 106.96 118.29 49.57 97.08 68.55 66.96 507.40
12 University of California Los Angeles US A++ 105.25 115.61 49.88 97.22 68.29 67.85 504.12
13 University of Pennsylvania US A++ 106.25 114.06 50.75 94.98 67.01 63.73 496.78
14 Columbia University New York US A++ 102.91 110.21 48.09 93.60 68.76 67.10 490.66
15 Imperial College GB A++ 101.00 106.84 47.68 89.64 63.29 77.44 485.90
16 University of Copenhagen DK A++ 101.38 101.28 45.70 83.70 72.51 74.96 479.53
17 University of California San Diego US A++ 97.61 108.35 45.95 92.95 67.03 65.29 477.19
18 University of Tokyo JP A++ 107.65 104.42 48.29 87.48 58.13 66.38 472.34
19 University of California San Francisco US A++ 93.53 107.75 45.44 89.47 69.76 60.12 466.09
20 Yale University US A++ 97.14 107.16 45.47 88.02 64.69 63.55 466.04
21 University of Chicago US A++ 93.86 106.02 44.09 90.00 67.03 63.49 464.49
22 University of British Columbia CA A++ 98.16 99.56 45.82 86.30 61.25 71.96 463.05
23 Catholic University of Leuven BE A++ 97.35 96.93 45.11 83.64 57.20 76.50 456.72
24 Duke University US A++ 96.54 104.31 45.69 85.55 62.24 62.28 456.60
25 Cornell University US A++ 95.78 102.15 44.90 85.61 61.07 62.87 452.37
26 Universite Paris 6 Pierre and Marie Curie FR A++ 95.79 98.14 42.54 83.85 59.14 71.92 451.39
27 University of Minnesota US A++ 97.98 97.55 45.95 84.72 58.56 61.80 446.57
28 University of Wisconsin Madison US A++ 95.57 97.63 44.28 86.00 60.79 60.88 445.16
29 University of Sydney AU A++ 99.13 93.96 46.18 79.68 55.07 69.63 443.66
30 University of Melbourne AU A++ 98.76 95.06 44.36 80.93 56.58 67.54 443.23
31 University of Pittsburgh US A++ 94.83 98.93 45.96 81.37 58.76 59.55 439.41
32 National University of Singapore SG A++ 95.95 92.16 43.34 79.56 54.89 71.96 437.85
33 Ohio State University US A++ 96.94 95.53 44.95 80.32 57.89 60.87 436.51
34 McGill University CA A++ 94.12 93.96 43.85 79.00 55.76 68.48 435.17
35 Universidade de Sao Paulo BR A++ 111.31 85.15 49.90 71.82 49.23 67.54 434.95
36 Seoul National University KR A++ 105.20 90.12 50.81 74.97 50.99 60.90 432.99
37 Utrecht University NL A++ 91.83 93.78 42.08 80.29 56.87 66.59 431.44
38 Northwestern University US A++ 90.66 98.17 43.11 81.86 60.04 57.57 431.41
39 Swiss Federal Institute of Technology ETH Zurich CH A++ 90.31 92.49 40.32 80.23 57.26 69.48 430.07
40 University of North Carolina Chapel Hill US A++ 92.90 96.12 43.51 80.72 58.65 57.15 429.05
41 University of California Davis US A++ 92.62 92.70 43.00 81.11 57.53 61.70 428.67
42 Zhejiang University CN A++ 108.22 86.96 46.13 75.19 50.78 59.96 427.24
43 University of Queensland AU A++ 96.12 90.13 42.85 77.06 53.50 66.43 426.09

===============================

Teşekkürler Ali hocam…

Bize ilim – bilim değil;

– Bolca ”din – iman” (!?),
– Epey kat – yat,
– Biraz pilav – ekmek ve
– Mebzul miktarda uçkur gerek!

Sevgi ve saygı ile.
25 Mayıs 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

TÜRKİYE’nin ENERJİ SORUNU – TORYUM

TÜRKİYE’nin ENERJİ SORUNU – TORYUM..

portresi, kravatlı, gülümseyen

 

Prof. Dr. D. Ali ERCAN
Savunma Sanayisi E. Müsteşarı
ADD Bilim Kurulu Başkanı

 

Dostlar,

Sayın Prof. Ercan‘ın önemli sunumunu 3 Mayıs 2016 Salı günü akşam 17:30 – 19:30 arasında keyifle izledik. Her sunumunda olduğu gibi çok öğretici, düşündürücü hatta sorgulatıcı idi! Gerçek bir bilim insanı (Çekirdek Fiziği) ve gerçek aydın (entellektüel) olan Sayın Ercan’dan keşke ülkemiz ve ADD daha çok yararlansa.. İnanılmaz bir birikim, hayranlık doğuran bir usyürütümü (muhakeme) izliyoruz ve saygımız giderek büyüyor bu Mustafa Kemal’in askerine!

Sunum, ADD Çankaya Şubesinin her Salı akşamı düzenlediği sürekli konferanslar bağlamında.
Hemen her akşam bir etkinlik yürütülmekte bu şubemizde.. Bizim de üyesi olduğumuz
bu ADD Şubemizin etkinliklerini zaman ayırıp izlemek çok yerinde olur.
Emek veren dava arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

ADD Çankaya Şubemizin etkinliklerini facebook’taki aşağıdaki adresten izleyebilirsiniz :

– https://www.facebook.com/add.cankayasubesi.1/

Bundan önceki 2 enerji sunumu da Sn. Prof. Ercan’dan bize ulaştığında site okurlarımızla paylaşacağız.

Gelecek Salı, 10 Mayıs 2016 günü akşam 17:30’da Sayın Ercan’dan “EVRİM” i dinleyeceğiz..
Hani şu “Yaratılış” hurafeleri ile boğulmak istenen, hemen hemen boşluksuz olarak bilimsel anlamda kanıtlanmış olan EVRİM‘i! Ali hocamızın hep emek vererek yaptığı gibi güzelim görsel yansılarla.. (Sitemizde çok sayıda sunumu var Ali hocamızın bereket..)

Çoook teşekkürler size Sayın Prof. Ali Ercan hocamız, ülkemize çook değerli katkılarınız için..

Toryum, geleceğin yakıtı gibi gözüküyor.. Türkiye pek çok alanda olduğu gibi,
bu alanda da sömürge ve ciddi stratejik hatalar yapıyor ne yazık ki..

Yansıları izlemek için lütfen tıklar mısınız? (1,6 MB; 29 yansı)

Toryum_3Mayis2016

Sevgi ve saygı ile.
04 Mayıs 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
ADD Çankaya Şubesi Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

SON 10 YILDA DİYANETTEN 5 BİN KİŞİ YAN GEÇİŞLE BAŞKA KURUMLARA KAYDIRILDI

SON 10 YILDA DİYANETTEN
5 BİN KİŞİ YAN GEÇİŞLE
BAŞKA KURUMLARA KAYDIRILDI

portresi, Gülümseyen
Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 


Değerli arkadaşlar,

(AS: Bizim kapsamlı yorumlarımız yazının altında..)

Diyanet işleri Başkanlığı
‘nın resmi web sitesinde yayınlanan personel durum tablosundan anlaşıldığına göre, 2005-15 arasında (10 yılda) Başkanlığa 52985 yeni personel alınmış ve görünen o ki; bunlardan 4935’i yan geçişle başka kurumlara nakledilmiştir. Sonuçta 1.1.2005’te 71693 olan personel sayısı 48050 artarak 1.1.2015’te 119743’e ulaşmıştır.

Özetle son 10 yılda yıllık net personel artış hızı ortalama %5,3 olmuştur. Oysa Türkiye’nin son 10 yılda ortalama nüfus artış hızı %1,38’dir;
yani Diyanet’teki Personel artışı gereksinimin yaklaşık 4 katıdır.
2015 ve 2016 rakamları belli değil; eğer aynı artış hızıyla gelindiyse, 1.1.2016’da Diyanet’in Personel (kadro) sayısı 125 binin üzerinde demektir. Bir başka anlatımla, T.C. Devlet memurlarının %5’i Diyanet’te çalışıyor.
Sevgilerimle. æ
21.04.201

    2004……….71.693  (+  8606)

    2005……….80.299  (-    489)
    2006……….79.810  (+  4385)
    2007……….84.195  (-  1162)
    2008……….83.033  (-   1182)
    2009……….81.851  (+   2306) 
    2010……….84.157  (+ 14398)
    2011……….98.555  (+   6917)
    2012………105.472  (+ 16373)
    2013………121.845  (-   2102)

    2014………119.743

======================================

Dostlar,

3 gün önce (18.4.2016) bu sitede ”DİYANET KALDIRILMALIDIR” başlıklı yazısını yayımlamıştık Sayın Prof. Ercan’ın.. (http://ahmetsaltik.net/2016/04/18/diyanet-kaldirilmalidir/)
İki yazının birlikte okunmasında yarar var.. O yazının altında bizim de yorumlarımız olmuştu.

Devlet Personel Başkanlığı’nın 31.12.2015 günü verisi ile 3 339 000 kamu çalışanı var ülkemizde. (file:///C:/Users/user/Downloads/kamu_per_ist_tur_gore_dagilim_312015.pdf)

Buna göre 119 743 / 3 339 000 =% 3,6.. Her 1000 kamu çalışanının 36’sı Diyanet’te!
Mart sonunda işsiz sayısı 3 milyonu ve %11’i aşarken.. Son 5 yılın en yüksek resmi verisi!
Üniversite bitirmiş onbinlerce öğretmen atama bekler, çöpçülük yapar, intihar ederken..
Kamu personeli seçmelerinde görüşmelerin (mülakat) video kayıtları kaldırılmış ve
dinci içerikli sorular özellikle eleme amaçlı öne çıkarılırken..

Tüm bunları, adı ”ADALET ve KALKINMA PARTİSİ” olan AKP yapıyor.. 13,5 yıldır..

En az 125 bini aşkın DİN GÖREVLİSİ var bu ülkede ve yalnızca bir dinin (İslam),
yalnızca bir mezhebinin (Hanefi) öğretisini herkese zorla dayatmakta..

Anayasada zorunlu din dersleri duruyor ve AKP, AİHM Kararlarını hiçe sayarak dinci – faşist dayatmasını sürdürüyor, hatta genişletiyor.. 4+4+4 ilkelliği yetmezmş gibi; ilköğretim öncesi DEĞERLER EĞİTİMİ saçmalığı, 5 yaşındaki çocukların camilere götürülmesi, çok sayıda dinci vakıf – dernek – tarikat – tekke – türbe – zaviye – yurt – Kuran ve Arapça kursları…
Ne tuhaf ki, örneğin Karaman’daki bu tür evlerden Karaman Valiliği habersiz!

Bunların finansmanı karanlık..
Sayıları bilinmez (meçhul)..
Binlerce Kuran kursu (5 bin+!), bu devirde onbinlerce HAFIZ.. (120 binden çok!)

Kuran’ı anlayarak öğrenmek yerine Arapça ezberleyerek bir ZİHİNSEL SOYKIRIM!

Türkiye’nin ulusal gelirinin hangi oranda bu alanda kullanıldığını bilemiyoruz.
Ancak salt Diyanet’in bütçedeki anormal payı ile sınırlı değil..
Hepimizin vergisi ile yapılıyor bunlar..
Farklı din – mezhep üyeleri vergiyi zoraki veriyor ama bu hizmetlerden yararlanmıyor.
Kendi inancına dönük hizmetleri DİB vermiyor.

Bu dayatma vergi adaletine de, inanç özgürlüğüne de, hakkaniyete de, hukuka da, vicdana da DİNE DE sığmaz! Din dışı, Etik dışı ve immoraldir..
Dincilerin anlayacağı dille de yazalım : Kul hakkı yemektir, günah-ı kebirdir!

Diyanet, Türkiye’nin devasa sektörlerinin başındadır!
Gereksiz cami yapımı ısrar ve inatla sürdürülmektedir.
Altta birkaç kat artık ticaret yerleridir.. İbadet katı gittikçe Tanrı’ya yaklaşıyor böylelikle!
Merhum Uğur Mumcu ne denli isabetle yazmıştı nerdeyse 30 yıl önce :

  • TARİKAT, TİCARET, SİYASET..İmamın – müezzinin – vaizin lojmanları hazırdır..
    Külliyenin bu son 2 müştemilatının elektrik – su – temizlik giderleri nasıl karşılanıyor acaba?
    Kadro devletten, elektrik – su – doğalgaz.. yine yurttaşların vergilerinden..
    Ama örn. CEMEVLERİ ibadet yeri değil Diyanet’e göre..
    20+ milyon ALEVİ yurttaş (nüfusun 1/4’ü!) görmezden gelinerek
    ”camiye buyursunlar…” deniyor..

Bizim Sünni – Hanefi Müslümanlarımızın inanç hoşgörüsü – vergi adaleti anlayışı –
camilerin giderlerinin onlardan yararlanmayan ve yararlanmak istemeyenlere de yüklenmesi… anlayışları da işte bu denli.. Gene de Diyanet, sıklıkla HURAFE üretmekten hiç geri durmuyor.

KUTLU DOĞUM HAFTASI saçmalığı bunlardan birisi..

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerini perdelemek için uydurulan bir saçmalık.. Kaç kez yazdık.. Bir insanın 1 gün doğum günü olur, doğum haftası diye bir şey yoktur.. Ayrıca Araplar Hicri Takvim (Ay takvimi, Lunar yıl) kullanıyor ve 354 gün bu yıl.
Biz Miladi yıl kullanıyoruz ve 1 yıl 365 gün. Bu yüzden Kurban ve Ramazan Bayramı her yıl
11 gün erken geliyor.. Peygamberin doğum günü – haftasının da her yıl 11 gün geriye çekilmesi gerek ama Diyanet onu çaktı oraya, 23 Nisan haftasına.. Bu ahlak dışı girişimi Peygamber onaylar mıydı acaba? Tanrı yutuyor mu acaba ?? Müslümanlar kimi kandırıyor??

Diyanet kimi kandırıyor ??
Az okuyan, eğitimsiz bırakılmış yığınları.. AKP’ye oy veren milyonları..
Bu milyonlar bir fark etseler gerçekte AKP’nin yaptıklarının nasıl din sömürüsü olduğunu!
O yüzden AKP – Diyanet ve uzantıları da yoğuuuuun mu yoğun sözde din eğitimi ile maskeleyerek imam-hatiplerde beyin yıkamayı sürdürüyorlar. Varlık nedenleri çünkü!*********
Diyanet amacının dışına çıktı..
Tekke – türbe – tarikat – zaviye benzeri yerleri, Büyük ATATÜK pislik yuvaları” diyerek kapatmıştı.. Şimdi ise bu pislik yuvaları illegal olmakla birlikte fiilen vardırlar..
Diyanet alanına egemen olmuşlardır.. İnanç kurumları adı altında AKP, eylemli (fiili) durumu yasallaştırmaya çabalamaktadırDiyanet İşleri Başkanlığı (DİB) gerçek işlevinden uzaklaş(tırıl)mış, söz konusu
pislik yuvalarının aleti olmuştur, hatta adeta onlara meşruluk zemini sağlamaktadır.
Bu durumuyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ivedilikle tasfiye edilmesi kaçınılmaz olmuştur..Günde 5 vakit hoparlörleri sonuna dek açarak ezan okuma terörü topluma dayatılmaktadır ve
DİB bu ciddi soruna uygarca bir çözüme yanaşmamaktadır. Adeta güç gösterisi yapılmaktadır!
En azından ilgili Yönetmeliğe uyarak 55 dBA’yı geçmeyen bir ses düzeyi aşılmamalıdır.
Büyük ATATÜRK
ne güzel söylemişti               :
– ”Tekkeler kesinlikle kapanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, her kolda doğru yolu gösterecek güce sahiptir. Hiçbirimiz tekkelerin uyarmasına muhtaç değiliz. Biz uygarlıktan, bilim ve teknikten kuvvet alıyoruz ve ona göre yürüyoruz; başka bir şey tanımayız. Doğru yoldan sapmışların amacı, halkı kendinden geçmiş ve abdal yapmaktır. Halbuki halkımız, abdal ve kendinden geçmiş olmamaya karar vermiştir. Bunlar basit bir iş görünür; fakat önemi vardır. Biz dünya ailesi içinde uygarız. Her görüş noktasından uygarlığın gereklerini uygulayacağız.”
1925 (Mustafa Selim İmece, Atatürk’ün Ş.D.K. ve İS., s. 68)

Tarikat Yapılanması ile İlgili Görüşü:
– ”Ölülerden yardım istemek, uygar bir toplum için ayıptır. Var olan tarikatların amacı kendilerine bağlı olan kimseleri dünyevî ve manevî yaşamda mutluluğa eriştirmekten başka ne olabilir? Bugün bilimin, tekniğin, bütün kapsamıyla uygarlığın alevi karşısında filân veya falan şeyhin yol göstermesiyle maddî ve manevî mutluluk arayacak kadar ilkel insanların Türkiye topluluğunda varlığını asla kabul etmiyorum. Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki,
Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz.
En doğru ve en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır.” 1925 (Atatürk’ün S.D.II, S. 215)(http://www.ataturkinkilaplari.com/ao/60/ataturk%E2%80%99un-tekkeler-ve-tarikatlar-ile-ilgili-sozleri-%E2%80%93-gorusleri.html)******
Türkiye bunları da aşacak elbet.. Tarihin tekerleği geriye döndürülemeyecek..
Ama çoook zaman yitiriyoruz.. Batı ile aramızdaki farkı azaltamıyoruz, ara daha da açılıyor..
Ne yazık ki yaygın halk kitleleeri bu yıkıma karşı ilgisiz, kayıtsız, künt..
Hatta ranta tutsak!?
Sevgi ve saygı ile.
21 Nisan 2016, Ankara

 

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

DİYANET KALDIRILMALIDIR başlıklı bu yazımızın pdf biçimi :
Diyanet_Kaldirilmalidir

Prof. Ali Ercan : Türkiye’nin borçları uzaya ulaştı!

Türkiye’nin borçları uzaya ulaştı!

portresi, Gülümseyen

Prof. Dr. D. Ali ERCAN 

 

 

Değerli arkadaşlar,

(AS: Bizim irdelemememiz yazının altında..)

Dış borcumuz 400 milyar Dolar, üst üste 100 dolarlık banknotlar halinde 400 km
yükseklik oluşturuyor… Tam da Uluslararası Uzay İstasyonu’nun bulunduğu yükseklik !
Uzay teknolojilerinde  Türkiye’nin  adı sanı yok, ama bu da bir tür teselli sayılır, değil mi ? æ

Satır içi resim 1

***
Değerli arkadaşlar,

T.C. Merkez Bankası verilerine göre;

2008’de ulusal gelirin %39’u borç  iken, 2014’te Milli Gelirin %50’si borç olmuş.
2008’de gelir 281, borç +461 milyar dolar, GSYİH 742 milyar $
2014’te gelir 402, borç +396 GSYİH 798 milyar $

Doların değer yitimi yaklaşık %1,6/yıl’dan 6 yılda (1,016)6=1,10’dur.
Nüfus artışımız ise 6 yılda 77,696/71,517= 1,0864 katı oldu.

Buna göre 2014 yılı net gelirimiz (2008 rakamlarıyla) :

396/(1,10 x 1,0864) = 338 milyar $ dır.

Bir başka anlatım ile, GSYİH 6 yılda 461’den 338 milyar Dolara düşmüş demektir.
338 /461=0,733 eder, yani Yurt içi üretimimiz 6 yılda net % 27 azalmıştır. Bu yıllık net %5 gerilemek demektir…  İşte bu nedenle Dünyada Ekonomisi en perişan Ülkeler sıralamasında
8. sıradayız..

Borçlar dahil kişi başına gelirimiz ise 2008’de 10375 Dolar iken 2014 te net 10271/1,10= 9337 Dolara gerilemiştir; yani ortalama Refah yılda %2 geriliyor. Her yıl artan borç yükümüze karşın refah düzeyimiz düşüyor. Açıkçası, her yıl daha çok ithal ediyor, daha az üretiyor ve daha az ihraç ediyoruz. Ya da ticaret mantığı ile, dışarıdan mal ve hizmetleri olduğundan pahalıya satın alıp, yurt içi mal ve hizmeti olduğundan ucuza satıyoruz. Rakamlarla ifade edecek olursak, her yıl adam başı ~3 bin dolarlık ithalat ama buna karşın ~2 bin dolarlık ihracat yapıyor ve böylece adam başına yılda bin dolar kadar ek borçlanıyoruz. Borcu ödemek için faiziyle yeniden borçlanıyoruz ve bu sarmal böylesine büyüyor.

1.1.2016’da kişi başına ortalama 5 bin dolar borcumuz var!
Bu yetmiyor, üstüne üstlük 3 milyon göçmen alıyoruz Suriye’den…. 2016 sonunda kişi başına
6 bin Dolar borçlu olursak şaşırmayalım.. Bu işler, Avrupa’dan dilenilen 3-5 milyar Euro ile düzelecek işler değil. Aklı başında hesap bilen, yurtsever yöneticiler gerekli…

Bütün bu rakamlar ortada dururken, konuşulmazken RTE, “Başkanlık, Anayasa” falan filanla gündemi ayarlıyor ve 80 milyon insan 7 gün 24 saat O’nun ayarladığı bu gündemle, hava civa işlerle meşgul ediliyor. Vay ki vay…æ

***

Ülkelerin ekonomik durumları

Değerli arkadaşlar,

Bloomberg  Dünyanın en perişan ekonomiler  sıralamasını yayınladı. Tanınmış ekonomistler tarafından Enflasyon, İşsizlik, Üretim, Borç, Rekabet vb. kıstaslar göz önüne alınarak belirlenen bir ‘Perişanlık indeksi’ne göre Türkiye, 2015’te olduğu gibi, 2016’da yine 8. sırada .

En perişan Ekonomiler sıralamasında 1. Venezüela, 2. Arjantin, 3. Güney Afrika, 4. Yunanistan, 5. Ukrayna, 6. İspanya, 7. Sırbistan’ın arkasından gelen Türkiye’yi Brezilya, Kazakistan, Hırvatistan, Uruguay, Rusya… izliyor.

Dünyanın en sağlam ekonomileri olarak Tayland, Singapur, İsviçre, Japonya, G. Kore ve Çin gösteriliyor. Bir yıl öncesine göre İsviçre 3, Japonya 4, Kore 4 ve Çin 8 basamak ilerlemişler. Tsunami  felaketinden yaklaşık 1 trilyon Dolar zararla çıkan Japonya’nın
kendini kısa sürede toparlaması ve ekonomik gelişimini sürdürebilmesi hayranlık verici…
(http://www.bloomberg.com/news/articles/2016-02-04/the-world-s-most-miserable-economies)image

Her halde bu acı gerçekler gözlerden uzak tutulsun diye, Türkiye’nin gündemi aylardan beri Terör, Anayasa, Başkanlık ve tabii öte Dünya hamaseti üzerinde  kurgulanıyor. æ

=========================================

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan hocamıza bu irdelemesi için teşekür ederiz.

Dün (15.4.16) TÜİK tarafından açıklanan resmi istatistiklere göre işsizlik son 11 ayın en yüksek değerine tırmanarak %11’i aştı.. Sayısal karşılığı ise yaklaşık 3,3 milyon işsiz insan..

Kapanan işyerleri, SGK‘ya prim = ek vergi ödeyen insan sayısında 380 bine varan azalma..
Tüm bu olumsuz veriler nereye dek halkın dikkatinden kaçırılabilir ya da yoksullaştırılarak – işsizleştirilerek perişan edilen kitleler kaçınılmaz biçimde bu travmalaraı yaşamıyor mu, yaşamayacak mı?? Hangi biri iktidarın örtük – açık kaynaklarıyla, ülke kaynakları peş keş çekilerek.. desteklenebilecek??

Dış politikadan iç barışa, ekonomiden sanat – kültür yaşamına (İstanbul Taksim’deki Atatürk Kültür merkezi 8 yıldır kasten onarılmıyor ve yıkıma terkedilmiş durumda.. Ankara Atatürk Kültür merkezi panayır yeri gibi kullanılmakta!?), eğitimden bilim ortamına, seküler – laik düzenden tekke – türbe – tarikat düzenine… yasa dışı dinci vakıflarda masum – yoksul çocukların dinci öğretmenlerce ırzına geçilmesine….  yaşamın hemen her alanında yıkıcı bir yozlaş(tırl)ma ve gerileme içindeyiz. RTE – AKP iktidarı sürdükçe Türkiye’nin ödediği bedel katlanılmaz ölçüde büyümekte.. Salt Türkiye için değil, RTE – AKP bölge barışı açısından da
bir güvenlik sorunu hatta açık tehdit durumuna gelmiştir..

İstanbul’daki İslam ülkeleri toplantısında dün 2 (iki!) milyon Dolarcık (!) bağışı bile toplayamayan, refüze edilen Bay RTE‘nin bir de Halifelik ham hayallerine ne demeli acaba??
Ya AB’nin Türkiye İlerleme Raporu 2015‘te yapılan zehir zemberek suçlamalar ve RTE’ye açık kınamaya ne demeli?? AB Parlamentosu RTE’yi açıkça kınadı!

AB’den sorumlu Bakan Volkan bey “Yok hükmünde, iade edeceğiz vu raporu..” buyurdu..
Kimi kandırıyor? Neyi iade ediyorsun?? Yine eğitimsiz tabana oynama..

Bir başka bakan Prof. Veysel bey, “NASA haltetmiş, biz ondan iyiyiz.. “anlamında tuhaf ve hatta saçma sapan konuşuyor..

Bir kadın bakan, tıp doktoru, Aileden sorumlu üstelik, Karaman’da 45 çocuğun birkaç yıldır süregelen dinci öğretmen arafından ırzına geçilmesine kıyamet koparmak yerine o iğrenç vakfa sahip çıkabiliyor.. Tayyip bey de… CHP genel başkanını linç ederek örtbas çabası!??

…….
Uzatmayalım… Bunca “alamet” belirince insanın aklına “kıyamet yakın herhalde..” diye
bir düşünce doğuyor.. Kıyamet?? Türkiye’de, yakın?? Ne demek acaba?? Nasıl acaba??

AKP-RTE ne olacak acaba?

Sevgi ve saygı ile.
16 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

 

 

Borçlanan Türkiye

Borçlanan Türkiye

20160227_160331[1]

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

 

Değerli arkadaşlar,

TC Merkez Bankası verilerine göre;

2008’de Ulusal Gelirin %39’u borç iken,
2014’te Ulusal Gelirin %50’si borç  olmuş.

2008’de gelir: 281 borç + 461 GSYİH =742 milyar $
2014’te gelir: 402 borç + 396 GSYİH = 798 milyar $

Doların yıllık değer yitimi yaklaşık %1,6 / yıl’dan,
6 yılda (1,016)6=1,10’dur. Nüfus artışımız ise 6 yılda 77,696 / 71,517 = 1,0864 oldu.

Buna göre 2014 yılı net gelirimiz (2008 rakamlarıyla) :

396 / (1,10 x 1,0864) = 338 milyar $’dır.

Bir başka anlatımla, GSYİH 6 yılda 461’den 338’e düşmüş demektir.
338 / 461= 0,733.. yani Yurt içi üretimimiz 6 yılda net % 27 azalmış demektir;
bu yıllık net %5 gerilemek demektir…
İşte bu nedenle Dünyada Ekonomisi en perişan Ülkeler sıralamasında 8. sıradayız..

Borçlar dahil kişi başına gelirimiz ise 2008’de 10375 Dolar iken 2014’te net 10271 / 1,10 = 9337 Dolara gerilemiştir.

Yani ortalama gönenç (refah) yılda %2 geriliyor.
Her yıl artan borç yükümüze karşın gönenç düzeyimiz düşüyor.

Her yıl daha çok dışalım yapıyor (ithal ediyor), daha az üretiyor ve daha az dışsatım yapıyoruz (ihraç ediyoruz).
Ya da ticaret mantığı ile, dışarıdan mal ve hizmetleri olduğundan pahalıya satın alıp,
yurt içi mal ve hizmeti olduğundan ucuza satıyoruz!

1.1.2016’da kişi başına ortalama 5 bin Dolar borcumuz var;
bu yetmiyor, üstüne üstlük 3 milyon göçmen alıyoruz Suriye’den….
2016 sonunda  kişi başına 6 bin Dolar borçlu olursak şaşırmayalım..
Bu işler, Avrupa’dan dilenilen 3-5 milyar Euro ile düzelecek işler değil.
Aklı başında hesap bilen, yurtsever yöneticiler gerekli…

Bütün bu rakamlar ortada dururken, konuşulmazken RTE
“Başkanlık, Anayasa” falan filanla gündemi ayarlıyor ve 80 milyon insan 7 gün 24 saat
O’nun ayarladığı bu gündemle, hava civa işlerle meşgul ediliyor.

Vay ki vay…æ

===========================================

Çoooook teşekkürler Ali hocam…

Demek ki temel matematik bilgisiyle bile ülkenin ekonomik perişanlığını su götürmez biçimde sayılarla ortaya koymak olanaklı…

Şimdi bir kez daha anlıyoruz insanlarımızın neden soru sor(a)mayan, akıl yürütemeyen, ezberci, kulaktan dolmacı, epey diplomalı ama cahil…. çok doğuran ve yoksulluğa mahkum edilen…
Kalabalık niteliksiz bir sürüye dönüştürülmesinin, öyle tutulmasının iğrenç politikacılar için
ne denli yaşamsal – stratejik bir zorunluk olduğunu..

Böylelikle bu kitlelerin milyonlarca oyunu devşirecek ve demokrasicilik oynayarak
sözde “milli irade” cambazlığı yapacaklar…

İnsan iradesi nereye dek tutsak alınabilir ki??
Elbet bir sonu olacak ve bu halk da uyanacak..

221 milyar Dolar idi 2002 sonunda AKP iktidar olduğunda toplam borç…
Günümüzde en az 2 katı!
80 yılda biriken borcu 13 yılda 2’ye katladılar..
60 milyar Doları geçen özelleştirme talanına karşın!
Ulusal gelir 230 milyar dolar idi, 2015 sonunda 730 milyar $ dersek, 500 milyar $ artmış görünüyor ki, onun da en az yarısının borçlanma kökenli olduğunu acıyla görüyoruz..

Bir de hiç utanıp -sıkılmadan 2023’te Dünyada ilk 10 ekonomi içine gireceğimiz masalı anlatılıyor.. Matematiksel olarak olanaksız.. Kaç kez yazdık bu sitede hesaplarını yaparak..

Yazıklar olsun…
Siyaset, insanları – toplumları hiç utanmadan böylesine ağır aldatma ve sömürme eyleminin (sanatının!?) adı mı???

Bu denlisini, İl Principe yazarı kadim Nichola Machaiavelli bile eminiz hayal etmemişti!

Sevgi ve saygı ile.
18 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Türkiye’de eşek sayısı giderek azalıyor!

Türkiye’de eşek sayısı giderek azalıyor!

20160227_160331[1]
Prof. Dr. D. Ali ERCAN

Değerli arkadaşlar, 

TÜİK verilerine göre 2005 yılında Türkiye’de 341377 yetişkin eşek ve 83 903 sıpa bulunuyormuş. ‘Sıpa’ yaş aralığını 0-4 yıl kabul etsek bile, Eşeklerimizin yıllık doğum oranı en az (83903/5) / 341377 = %5’tir… Öte yandan normal koşullarda ortalama
Eşek ömrü 30 yıldır… Hadi diyelim ki Türkiye’de bakım kötü ve ortalama Eşek ömrü 20 yıl… Bu durumda da yıllık doğal ölüm oranı en çok 20 = % 5 olur; yani normal koşullarda Eşek nüfusu artmasa bile en azından sabit kalmalıydı. Oysa .. bu son 10 yıl içinde
eşek nüfusu 186 bin azalmış!

Bunun tek açıklaması var:

  • Günde ortalama 50 eşek kesiliyor demektir.
    Üzüntülerimle.

not. Ben de bebekken Annemin sütü gelmediğinden eşek sütü sayesinde hayatta kalmışım…o nedenle bu haberden çok etkilendim. æ 

 

Satır içi resim 1

Türkiye’de eşek sayısı giderek azalıyor.

YURDAGÜL UYGUN / sozcu.com.tr

Türkiye’de eşek sütünün faydaları gün geçtikçe daha çok bilinmeye başlarken, eşek sayısı ciddi oranda azalıyor. TÜİK verilerine göre,
2005 yılında 341377 olan toplam eşek sayısı, 2015’te %55 oranında düşerek, 155158’e geriledi. Yetişkin eşek sayısı 2005’te 257
474’ten 2015’te 117866’ya gerilerken, genç-yavru sayısı da aynı dönemde
83903’ten 37292’ye düştü.

Eski Mısır’da evcilleştirildiği belirtilen eşeklerin dünyaya yayılması 18’inci yüzyılda gerçekleşti. Sütünün tarih boyunca çok sayıda iyileştirici gücü olduğuna inanılan
eşekler, daha çok yük hayvanı olarak kullanılıyor. Ancak son dönemde eşek de,
sütü de karaborsaya düştü.

BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELİYOR!

Kanser, astım, bronşit, siroz gibi birçok hastalığa iyi geldiği ve
protein bakımından en zengin süt olduğu belirtilen eşek sütü üretimi yaygınlaştırılmaya çalışılsa da eşek sayısının azalması nedeniyle
fiyatlar 4-5 katına çıkmış bulunuyor. Ortalama fiyatları 200 lira olan eşekler, son günlerde bin liraya satılmaya başlandı.
Yavrusuyla birlikte satılan eşeğin fiyatı ise 1500 lirayı buluyor. Geçen yıl 80 liraya satılan eşek sütü ise istemin artmasıyla birlikte
100 liraya satılıyor.

==========================

Dostlar,

Ne demeli??
12 Mart 1971 askeri darbesinden 45 yıl sonra.
eşeklerini de kesip yiyen bir “acayip topluluk” olduk..

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koltuğunda oturan
Faruk Çelik‘in kulakları çınlasın…

Üstad, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iken Türkiye son yılların dünyada en büyük maden emekçisi kırımı olan Soma katliamını yaşadı yandaşlara ucuz kömür dağıtma uğruna ve resmen 301 vatan evladını kurban verdi. Bakan Çelik, Soma madenlerini
yasa gereği Bakanlık adına denetleyen uzmanların Savcıya ifade vermelerine izin vermedi!.. (Sonra Danıştay, itiraz üzerine, Bakan Çelik’in bu anlaşılmaz kararını
hukuk dışı bularak kaldırdı bereket!).

Şimdi de hazretin döneminde “necip halkımız her gün 50 eşeğini kesiyor” nedense!?

Faruk Çelik’in her devirde ve her hükümette mutlaka bir “Bakan” olmak için yaratıldığına inanıyoruz..

Afiyet olsun Türkiye..

Sevgi ve saygı ile.
12 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

MİLLETLERİN AKRABALIĞI…

 ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ

MİLLETLERİN AKRABALIĞI…

Dostlar,

Bu gün Ulusal Eğitim Derneği‘nde, gelenelksel Cumartesi konferansları bağlamında
yukarıdaki başlığı taıyan çok öğretici bir sunuyu Sayın Prof. Dr. D. Ali ERCAN‘dan dinledik..

Lütfen tıklar mısınız yansıları izlemek için??

Milletlerin_akrabaligi_27.02.2016

Özellikle 72. sıradaki yansı çok öğretici değil mi??

Patrik Bartolomeos’un son derece yerinde sözü :

“HEPİMİZ TÜRK’üz!”

Patrik_Bartolemeos_Hepimiz_TURK'üz

Sevgi ve saygı ile.
27 Şubat 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

10 maddede Rusya’nın Türkiye’ye karşı aldığı kararlar

10 maddede Rusya’nın Türkiye’ye karşı aldığı kararlar

portresi, Gülümseyen

 
Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 
Türkiye’nin bir Rus savaş uçağını düşürmesinin üzerini kolayca kapatmayacağının sinyalini veren Rusya, dört bir koldan misillime hamlelerine başladı.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Terör işbirlikçileri tarafından sırtımızdan bıçaklandık.Bugünkü trajik olayın, Rusya-Türkiye ilişkileri üzerinde ciddi sonuçları olacak” demesinin ardından henüz bir gün geçti. Moskova, jest hızıyla Ankara’ya yönelik bir dizi yaptırım kararı aldı.
Moskova’nın ‘uçak krizi’yle ilgili misillime adımları şöyle:

1- Lazkiye’ye S-400 füzeleri

Rus Genelkurmayı, Akdeniz’de Türk karasularının hemen dibine dev hava savunma gemisi Moskova’yı konuşlandırma kararı aldı.

ali_ercan_03_12_2015_01

Bunun yanı sıra Suriye’nin Lazkiye vilayetindeki üssüne S-400 füzeleri yerleştirilecek. Lazkiye’deki S-400’lerin menzili Antalya, Nevşehir ve Mardin’e kadar geniş bir bölgeye uzanıyor.

2- Operasyonlara devam

ali_ercan_03_12_2015_02

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise Rusya’nın Türkiye sınırındaki hava saldırılarına devam edeceğini söyledi. Terörist ve militanların Türkiye sınırından bir türlü uzaklaşmadıklarını,
aksine sınır hattı üzerinde konuşlanmakta ısrarcı olduklarını savunan Peskov,
“Kuşkusuz Türkiye sınır hattı üzerindeki operasyonlarımız devam edecektir.”
diye konuştu.

3- ‘Türkiye’ye gitmeyin’ çağrısı

ali_ercan_03_12_2015_03

Ankara ziyaretini iptal eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,
“Türkiye’deki terör tehditi Mısır’dan daha az değil” diyerek Rus vatandaşlarına Türkiye’ye gitmeme çağrısı yaptı.Putin de Dışişleri Bakanlığı’nın ‘tehlikeli’ ilan ettiği Türkiye’ye gidilmemesi yönündeki çağrıyı destekleyerek,“Türkiye’deki vatandaşlarımız kesinlikle ciddi bir tehlike içinde” diye konuştu.

4- Türkiye tur satışları iptal

ali_ercan_03_12_2015_04

‘Uçak krizi‘nin hemen ardından Rusya’nın en büyük tur operatörlerinden Natalie Tur, Türkiye’ye tur satışlarını durdurduğunu açıkladı. Bugün de Rus turizm şirketi Brisco,
Türkiye turlarının satışını durdurdu.

5- BM’ye ‘teröristler nasıl finanse ediliyor, araştırın’ çağrısı

ali_ercan_03_12_2015_05

Putin’in İslamcı militanların Türkiye tarafından finanse edildiğini ima etmesinin ve IŞİD’in petrolünün Türkiye’ye gittiğini söylemesinin ardından Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nden teröristlerin nasıl finanse edildiği hakkındaki bilgileri incelemesini isteyecek.

6- ‘Ermeni Soykırımı’nın reddini suç sayan tasarı parlamentoda

ali_ercan_03_12_2015_06

Rus milletvekilleri ‘Ermeni Soykırımı‘nın reddini suç sayan yasa tasarısını parlamentoya sundu. Adil Rusya partisi lideri Sergey Mironov, Twitter’dan yaptığı açıklamada
“Az önce, Türkiye tarafından 1915’te gerçekleştirilen Ermeni soykırımını inkar edenlerin sorumlu tutulmasıyla ilgili bir yasa tasarısı sunduk.” dedi.

ali_ercan_03_12_2015_07

7- Beyaz et ithalatı yasaklanıyor

Rusya’nın Türkiye’den beyaz et alımı 1 Aralık’tan itibaren durduruluyor. Piyasa düzenleyicisi kamu kuruluşu Rosselkhoznadzor, kararın ‘kesinlikle siyasi olmadığını‘, ürünlerin gıda güvenliği standartlarına uygun olmadığı için alınmayacağını savundu.

8- Türk mallarının Rus gümrüklerine girişi durdu

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, tüm Türk mallarının Rus gümrüklerine girişinin durduğunu, malların gümrüğe kabul edilmediğini söyledi. Dalgakıran “Tüm Türk mallarının şu anda gümrüklere girişi durdu. Buna makineler de dahil. Şu anda hiçbir Türk malı gümrüğe kabul edilmiyor. ‘Sayım var’ gibi çeşitli gerekçeler sunuyorlar” dedi.

9- Rus takımlar kamp programlarını iptal ediyor

ali_ercan_03_12_2015_08

Sputnik’in haberine göre Rus futbol kulüpleri, Türkiye’de düzenlemeyi planladıkları kış kampı programlarını iptal etmeye hazırlanıyor. Amkar kulübü, Türkiye kampı planlarını büyük ihtimalle iptal edip, Abhazya ya da Kırım seçeneklerini değerlendireceğini açıkladı.

Çeçen futbol kulübü Terek’ten yapılan açıklamada da“Kış kampımızı Türkiye’de yapmayı planlıyorduk ve hatta anlaşmamız bile var. Ama Rusya Futbol Birliği’nin ‘Türkiye’de kamp düzenlemeyin’ çağrısına uymaya hazırız” denildi.

Krasnodar, Ural, Ufa ve Kuban takımından da benzer açıklama geldi. Söz konusu futbol kulüpleri Rusya Futbol Birliği’nin çağrısına uyarak Türkiye’de kamp yapmayacaklarını açıkladı.

10- Türk şirketlerinin projeleri iptal olabilir

ali_ercan_03_12_2015_09

Rusya Federasyonu Başbakanı Dmitriy Medvedev, bu durumun Türk şirketlerinin Rusya’da aldığı projelerin iptal edilmesine yol açabileceğini söyledi. Medvedev, “Rusya ile Türkiye arasındaki iyi komşuluk ilişkileri ekonomi ve siyasi açılar dahil olmak üzere zarar gördü. Bu hasarı telafi etmek zor olacak. Bu eylemin bir dizi ortak projenin iptal edilmesi ve Türk şirketlerinin Rus pazarındaki pozisyonlarını kaybetmesi gibi doğrudan sonuçları olabilir” diye konuştu.

ali_ercan_03_12_2015_10

Doğalgaz ne olacak? Türkiye ile Rusya arasındaki gerilimin ardından akıllara gelen
ilk soru “Rusya doğalgazı kesecek mi?” oldu. Bu sorunun cevabı ‘şimdilik‘ ‘Hayır‘.
Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Anatoliy Yanovskiy, ‘uçak krizi‘nin ardından yaptığı açıklamada, “Türkiye’ye doğalgaz sevkiyatınında sıkıntı yok” dedi. Türkiye, en büyük tedarikçisi konumundaki Rusya’dan yıllık doğalgaz ihtiyacının yarıdan fazlasını karşılıyor. Türkiye, Ukrayna üzerinden gelen ve Trakya’dan giren Batı Hattı ile Karadeniz’in
altından gelip Samsun’dan karaya çıkan Mavi Akım üzerinden Rusya’dan doğalgaz alıyor.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 2014 Doğalgaz Sektörü Raporu’na göre,
2014 yılında yaklaşık 50 milyar metreküplük doğal gaz gereksiniminin 26 milyar metreküpü Rusya’dan karşılandı.

=====================================

Evet dostlar….

Fatura çok yönlü ve çook yüklü..

R.T. Erdoğan, Anayasayı çiğnemeyi bırakıp, yetkisi olmadığından Türkiye’nn dış politikasını yönlendirmekten vazgeçmeli..

Davutoğlu hükümeti ise, Başabakan Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” adlı kitabı sayesinde -diler ve umarız kriz ciddi ve ağır bunalımı devlet aklı ile yönetisnler!?

Erdoğan gölge etmesin yeter.. Yeryüzünde O’nun bu sorunu, varolan donanımı ile yönetebileceğini düşünen var mı acaba? G20 doruğu kapanırken ev sahibi ülke olmamıza karşın, Obama’nın yanıbaşında duran RTE’nin elini sıkan devlet başkanı oldu mu??
Obama’nın elini sıkıp yerlerini aldılar ama Obama ile yan yana duran RTE’ye ellerini uzatmadılar…. Niçin??

Ayrıca RTE konuşurken Obama çeviri için kulaklık bile takmadı!?
Acaba bunları nasıl değerlendiriyor RTE ve danışmanları?
İncinen ego yüzünden Türkiye’ye dönük içeride daha da hırçın kıldığı kesin!

Devlet yönetimi, aşağılanmış ego ve en hafif türevlerinden hırçınlıkla yapılamaz!

Sevgi ve saygı ile.
18 Aralık 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Demografik yapının Seçim sonuçlarında etkisi

Demografik Yapının Seçim Sonuçlarında Etkisi :
Hızlı Üreyenler Yavaş Üreyenleri Bastırıyor!

Portresi_11.4.15.jpg
 
Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

Değerli arkadaşlar,

X diye bir Ülke ve bu ülkede A ve B diye iki toplum düşünelim. B’nin başlangıç nüfusu A’nın başlangıç nüfusunun 1,5 katı ve B toplumundaki doğurganlık (d) A toplumundaki doğurganlığın %30 fazlası olsun…  (mesela A toplumunda kadın başına ortalama 2,5 çocuk varsa
B toplumunda kadın başına ortalama 3,2 çocuk var demektir; iki doğurganlık  arasındaki bağıntı kabaca; 

dB ≈ 2,5 x dA – 3  şeklindedir. 

Bu koşullarla, 70-75 yıl sonra B toplumu nüfus bakımından A toplumunun 4 katı olur. Yani başlangıçta toplumun %40’ını oluşturan A, sonuçta Toplumun yalnızca %20’sini oluşturacaktır.

*****
İşte bu durum tam da Türkiye’de CHP’ne oy verenler (A) ve CHP’ne oy vermeyenlerin (B) durumunu yansıtıyor. CHP’nin 1950’de %40 dolayında olan seçmen payının 70 yıl sonra %20’ye doğru düşüşünün temel nedeni, yıllık nüfus artış hızlarındaki, yani doğurganlıklarındaki farklılıktır.

Aşağıdaki grafikte gösterildiği gibi, CHP’nin potansiyel seçmen oranı düşerken, seçimlerde aldığı oy oranı bu çizginin altında veya üstünde inişli-çıkışlı bir gidiş izliyor.

CHP’nin 1 Kasım 2015 seçiminden sonra “Başarısızlık” nedeniyle acımazsızca eleştirenler bu matematik gerçeğin ayrımında olmayanlardır. CHP’ne oy veren çağdaş, laik, aydın, yurtsever, Atatürkçü kesimin Türkiye’de çoğunluk olmadığını, hatta toplam nüfus içinde oransal olarak gittikçe küçüldüğünü, dolayısıyla CHP’nin seçimlerde aldığı sonuçların Programla veya
Genel Başkanla pek de ilintili olmadığının bilinmesi gerekir.

CHP son iki seçimde potansiyel gücünün 1-2 puan üzerinde oy alabilmiştir. Bu yükseliş eğilimine bakılacak olursa, 2019 seçiminde de CHP’nin kendi potansiyel seçmeni dışındaki kesimden devşireceği oylarla %30 sınırını yakalayabileceğini kestirebiliriz.

CHP'nin_oy_orani_demografik_yapi_Ali_ERCAN

Kıbrıs müdahalesinin yarattığı karizma sayesinde ‘Karaoğlan Ecevit’ 1977 seçiminde olağanüstü bir başarı ile %40 üzerinde oy alabilmişti; bunun etkisi 1991 e kadar sürdü.

CHP’nin oy oranlarına yapılan lineer uyum (fit) CHP’nin potansiyel seçmen oranının sürekli bir düşüş eğiliminde olduğuna işaret ediyor ki, pek şaşırtıcı sayılmaz. Çünkü CHP’ni seçmeyen kesimde doğurganlık CHP seçmen kesimine göre yaklaşık % 30 daha fazladır!

İkinci dereceden bir fit (kesik çizgi)  CHP’nin seçimlerde kendi potansiyel seçmeni dışındaki kesimden devşirdiği oyları (yükseltiler) ve kendi potansiyel seçmeninin oylarını alamadığı durumları (inişler) gösteriyor. Buna göre 1965, 1969 ve 1995, 1999, 2002, 2007 seçimlerinde CHP seçmenlerinin ortalama % 10 kadarı sandığa gitmemiş görünüyor. Fit, 2019 seçimi için CHP’nin %30 sınırını yakalamak olasılığına işaret ediyor.

Sevgilerimle. æ
03.12.2015

=================================

Dostlar,

Sayın Prof. Ercan’ın önemli yazısı yukarıda. Bir parça matematik bilinmesi anlaşılmasını kolaylaştıracak. Seçimlerdeki oy oranları dalgalanmasını en iyi temsil edebilecek bir “çizgi”
(Best fitting curve) yaratmış Ali hocamız..

Türkiye’nin gerçeğini yine bilimle, bilimsel yöntemle, Matematikle anlama çabası…
Son seçim haritasına bakıldığında bu tablo doğrulanıyor..
Öncekiler de öyle gerçi; ülkemizin az eğitimli kesimleri AKP’ye daha çok oy veriyor.
Bu bir olgu ve AKP de ayrımında, üstelik itiraf da ediyor.

O yüzden Milli Eğitim Sistemi “İlmi Eğitim Sistemine” dönüştürülüyor..

  • Yüzlerce İmam Hatip Lisesi,
  • 1,2 milyon İHL öğrencisi,
  • Binlerce Kuran kursu,
  • Onbinlerce hafız,
  • AİHM’nin kesin hükmüne karşın zorunlu din dersleri,
  • Okul öncesine bile değerler eğitimi saçmalığı,
  • Felsefe – Mantık – Matematik dersleri yerine Siyer, Arapça vb. derslerin dayatılması;
  • 4+4+4 bilinçli ve kasıtlıdır.

“DİN’i bir afyon gibi kullanarak” (“DİN afyondur” değil!) kitleleri mankurtlaştırmak
ve AKP’ye oy deposu yapmak.. 

Oyun büyük ve ciddidir.
CHP ve MHP’de genel başkanlık için “kıyamet koparan” kimi “kifayetsiz muhterislerin”
bilgi ve ilgisine sunmak isteriz..

Sevgi ve saygı ile.
01 Aralık 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

1 Kasım 2015 Seçim sonuçlarının irdelenmesi

1 Kasım 2015 Seçim sonuçlarının irdelenmesi

Portresi_11.4.15.jpg

 

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

 

1 Kasım.2015 Milletvekili seçiminin resmi sonuçları henüz yayınlanmadı ama genel tabloyu yeter doğrulukta biliyoruz; Partilerin Oy oranları ve çıkardıkları Milletvekili sayısı şöyledir:

  • AKP  % 49,5…  317 MV
  • CHP  % 25,3…  134 MV
  • MHP  % 11,9..   40 MV
  • HDP  % 10,8…   59 MV
  • Öbür..  % 2,5

AKP 63 ilde 1. konumda (17 ilde tulum çıkardı).
CHP 6 ilde birinci konumda ve HDP 12 ilde birinci konumdadır (2 ilde tulum çıkardı).
AKP 2 ilde, CHP 35 ilde sıfır çekti.
Seçimin en başarısız Partisi MHP oldu; 7 Haziran seçiminde kazandığı Milletvekillerinin yarısını yitirdi.

……………….
……………….

Özetleyecek olursak                        : 

  • YSK Yurtiçi Seçmen sayısının TÜİK verilerine kıyasla 1,5 milyon eksik oluşu
    açıklanmaya zorunlu önemli bir sorundur.
  • Yeni bir nüfus sayımı mutlaka gereklidir.
  • Seçim Yasası mutlaka değiştirilmelidir.
  • Kürtlerin yarısı bu seçimde’HDP ni desteklemedi.
  • Alevilerin %5 kadarı HDP’ni destekliyor.
  • CHP’nin (veya Sosyal demokrat bir Partinin) Türkiye’de tek başına iktidar olması
    olanaklı görünmüyor.
  • De-facto 4 Partili siyasal yapının Ana ekseni AKP-CHP eksenidir.
  • HDP ve MHP %10-15 bandında kalmaya devam edeceklerdir.

Sevgilerimle.æ
05.11.2015

===================================

Dostlar,

Saygıdeğer hocamız Prof. Dr. D. Ali Ercan, 1 Kasım 2015 seçimlerini politik ve matematiksel eksenlerde irdeliyor bu yazısında. Kapsamlı bir makale olduğundan, giriş ve sonucu sunduk; yazının tümüne PDF olarak aşağıdaki erişkeden (linkten) ulaşabilirsiniz.

Secim_sonuclarinin_irdelenmesi_KISA_æ

Çok önemli saptamalar var yazıda. Bize göre en önemli ve kabul edilemez sorun;

  • YSK’nın Yurtiçi Seçmen sayısının TÜİK verilerine göre 1.5 milyon eksik oluşudur!

Bu çağda kabul edilemez bir sorundur ve seçim sonuçlarını baştan sona değiştirebilecek büyüklüktedir. 

Başta muhalefet partileri, tüm Türkiye bu soruna el atmalıdır.

Hükümetin bu sorunu çözmesi en başta gelen görevlerindendir.
YSK ve TÜİK özeleştiri vermeli, biraraya gelerek çözüm önerileri üretmeli ve
siyaset kurumuna gereği için ivedilikle sunmalıdırlar.

Türkiye, seçim yaparken seçmen kütüklerine bile egemen olamayan, 1,5 milyon gibi muazzam bir tutarsızlık sergileyen bir 3. dünya ülkesi görünümünü hak etmiyor. Bu verilerle 1 Kasım 2015 seçim sonuçları ciddi şaibe altındadır ve bu sorunsal da ülkemizin politik istikrarı için ciddi bir tehdittir.

Sorun, salt 1 Kasım 2015 seçimleri seçmen kütükleri ile de sınırlı değildir.

Son olarak; AKP – RTE‘ye önerimiz; kendilerini bu konumlara getiren Cumhuriyetin temel değerlerine – anayasaya, yaptıkları yemin bağlamında sadık – vefalı kalmaları ve demokrasinin olanaklarını onu yok etme yönünde asla kullanmamalarıdır. Böylesi zorlamalar geri teper ve
hep birlikte büyük bedeller öderiz. Fakat Cumhuriyet her durumda yoluna devam eder;
bu tartışma dışı bir gerçekliktir, sakın ama sakın unutulmasın!

Sorun 2002’den beri tüm ağırlığıyla sürmektedir. 2002 seçimlerinde 1,1 milyon; 2007 seçimlerinde 5,9 ve 2100 ile 2015 seçimlerinin her birinde 1,6 milyon seçmen eksiktir’
2002 sayılmazsa, sonrakiler AKP dönemindedir ve düzeltilmesi olanaklı iken, düzeltilmesi için hiçbir engel yokken sorunun böylesine dalgalanarak ve çok ciddi boyutlarda süregelmesi
akla “kastı” getirmektedir. Öyle ya da böyle, bu tablo, seçimlerin meşruluğuna açıkça gölge düşürecek boyut ve niteliktedir. Ne yazık ki yaygın kitleler sorunun bilincinde değil..
Muhalefet ve basın üstüne gitmiyor..  Niçin ??

İktidar güdümünde TÜİK felç ve fakat özerk anayasal organ YSK anlaşılmaz biçimde atıl;
bu kabul edilemez çıkmaza isyan etmiyor!??

1 KASIM 2015 SEÇİM SONUÇLARI ve 2023’e DOĞRU TÜRKİYE

başlıklı yazımıza da bakılmasını dileriz.

Teşekkürler Sayın Prof. Ercan..

Sevgi ve saygı ile.
05 Kasım 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com