Etiket arşivi: PKK’lıla çadır mahkemesinde şeklen yargılandı

Suay Karaman; AĞLAMAK..

AĞLAMAK

Suay Karaman

Terör sorunu yine ülkemizin gündeminin ilk sıralarındadır. PKK terör örgütüne açık ya da gizli destek verildiği sürece, bu sorun içinden çıkılmaz bir duruma getirilecektir.

On bir yıl önce “Ergenekon Terör Örgütü” şemasını hazırlayan ve son kararnameyle Siirt’ten Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne atanan Recep Güven’in, “Dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz.” söylemi, “birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclisi toplayamayız” diyen AKP’li Hüseyin Çelik’in sözlerinin devamı niteliğindedir.

Emniyet Müdürü Recep Güven’in 7 Ekim 2012’de, Diyarbakır Polis Evinde gazetecilerle yaptığı toplantıda söyledikleri ilginçtir:

“Dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz. Benim yitik evladım dağa çıkmış. Keşke ulaşabilseydim ona normal bir hayat sunabilseydim diye ağlarım. Ağlarım yani… Her teröriste de içim ezilir. Bir çocuk dağa çıkıyorsa herkesin bunda payı var.”

Anlaşılan Diyarbakır Emniyet Müdürü de, kendisini destekleyen Bülent Arınç gibi, sık sık ağlamak ihtiyacındadır. PKK terör örgütünün öldürdüğü binlerce insanımıza, yaraladıklarına, sakat bıraktıklarına ve geride kalanlarına ağlamak akıllarından geçmeyen bu ‘sürekli ağlayanların’ söylemlerindeki amaç, ayrışmayı körüklemektir. Böyle bir anlayışla ülkenin birlik ve bütünlüğü sağlanamaz.

Amacı insan öldürmek olan teröristlerin, amacı devleti ve masum insanları savunmak olan güvenlik güçleriyle eşit görülmelerinin tartışıldığı bir ortamda, PKK terör örgütü 9 Ekim 2012’de Şırnak ve Diyarbakır’da okulları basıp, öğretmen ve öğrencileri yaraladı. PKK terör örgütü, 11 Ekim 2012’de de Tunceli-Pülümür karayolunda yol keserek, bir yolcu minibüsünü durdurmak istemiştir. Araçtan inerek PKK terör örgütü üyeleriyle çatışan polis memuru, bir teröristi öldürüp, diğerini de yaralamıştır. Daha sonra yaralı yolcuları ve şoförü araca alarak, Tunceli’ye götüren bu polis memuru hakkında, minibüs şirketi yetkilileri tarafından Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Teröristin gerçek niyetini anlayamadan yalnızca ağlamak, terörü beslemek anlamına gelmektedir.

Açılım yapıyoruz” diyerek, teslim olmak için gelen PKK terör örgütünün üniformalı teröristlerini zafer işaretleriyle Habur sınır kapısında sevinç gösterileri ile karşılayanlar arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin hakim ve savcıları da bulunuyordu. Kurulan çadır mahkemesinde şeklen yargılanarak, propaganda yapıp evlerine uğurlandılar. PKK terör örgütünün başına “sayın”, şehitlere “kelle” diyenlerin ve Oslo’da terör örgütüyle gizli görüşmeler yaptıranların olduğu bir ülkede, terörle mücadele edilemez.

Öncelikle devletin terörle mücadele politikası olması gerekir. Asker dağda teröristle mücadele ederken, bölgede işsizliği önlemek, dağa çıkışlara engel olmak, terör örgütüne yapılan iç ve dış desteği kesmek için etkin politika üretmek gerekir. Bunların yerine siyasi iktidar yaptığı sivil darbe ile, terörle mücadele eden ya da etmiş olan generalleri, subayları sahte belgelerle hapse yollamış ve ceza vermiştir.

Yanlış politikalar sonucunda terör sorununu içinden çıkılmaz bir duruma getirenler, ülkemizdeki yoksulluk, açlık, işsizlik, yolsuzluk, talan, hukuksuzluk, savaş tehlikesi gibi büyük sorunları bir kenara iterek, milletvekili seçilme yaşının 18 olması ve silah altındaki askerlerin de, seçimlerde oy kullanması önerileriyle gündeme gelmektedirler. Bu önerilerin hiçbir değeri yoktur, yalnızca dikkatleri başka yönlere çekmek için planlanan emperyalist oyunların bir parçasıdır.

Deliğe süpürülmekten korkanlar ve büyük işgal projesinin eş başkanı olmakla övünenler, yurtseverlere karşı zulüm yaparken, PKK terör örgütüne ve yandaşlarına ses çıkaramamaktadırlar. Siyasal iktidarın artan terör olaylarındaki sorumluluğu büyüktür. Terör konusunda gerekli önlemleri almayan siyasilerin ve sorumluların, görevlerini yapmadıkları, ülkemizi karanlığa ve batağa sürükledikleri için utançlarından ağlamaları gerekir.

İlk Kurşun Gazetesi, 15 Ekim 2012.