Etiket arşivi: pandemik kriz koşulları

İKTİDARIN HESAPLARI

Prof. Dr. OĞUZ OYAN
SOL PORTAL 2021-19, 11 Mayıs

AKP iktidarı adına niyet okuyanlar günümüzde bol miktarda mevcut. Bunlar gazetecilerden siyaset bilimcilere ve siyasetçilere kadar uzanan geniş bir yelpazede buluşuyor. 

Okunan niyetlerin başında da bir “erken seçim” olasılığı üzerine çeşitlemeler geliyor. Hakim görüş, seçimlerin erkene alınacağı üzerinde yoğunlaşıyor. Daha geçen yıl, bu yılın Haziranı için takvimler bile “açıklanıyordu”. Bu vade haliyle artık kadük oldu. Salvolarını sonbahar için atmaya devam edenler de var elbette ama “bari 2022’yi tuttursak” eğilimi sanki artık hakim olacak gibi. Gerçi seçimlerin 2022’ye alınması ne kadar bir erken seçim sayılabilir o da kuşkulu. Çünkü, daha önce belirtiğimiz gibi, Türkiye’de -birçok ülkede olduğu gibi- seçimlerin olağan döngüsü (parlamento siyasetinin eskime-yenilenme çevrimi) dört yıldır; şimdiye kadar sadece bir kez beş yıllık bir seçim dönemi (2002-2007) yaşandı. (Bunun önemli bir nedeni de seçim yasalarında uzun süre dört yıllık dönemler öngörülmesidir).

Ancak geldiğimiz noktada seçimlerin zamanında yapılması olasılığı, bir yıl erkene alınmasından daha fazladır. Çünkü, birincisi, Meclis’e bir erken seçim kararı aldırarak Anayasa m.116’ya göre Cumhurbaşkanının (CB) 3. kez aday olmasının yolunun açılması gibi “ince ayarlara” gerek olmadığı anlaşılmıştır: Muhalefet, mevcut CB’nın yeniden aday olmasını sorun etmeyeceğini belli etmiştir; hatta anamuhalefet konuyu YSK’ya (yani RTE’nin arka bahçesine) havale etmiştir. Eh zaten muhalefet tarafından erken seçim talepleri sürekli dillendirildiği için, Meclis’in seçimleri süresinden önce yenileme kararı alması (yani 360 evet oyunu bulması) işten bile değildir. Anayasa 116’da seçimlerin zamanından önce yenilenmesi bakımından bir süre sınırı konulmamış olduğundan, gerektiğinde 2023 Martında bile (olağan vadeye üç ay kala) bir “erken seçim” olanağı vardır! 

NİÇİN ERKEN SEÇİM OLMAZIN ASIL NEDENLERİ

İkinci ve asıl önemli neden ise, iktidar bloğunun seçimleri erkene alma gündeminin oluşmamış olmasıdır. Bunun da çeşitli nedenleri vardır. Sıralamaya çalışalım: 

(i) AKP, 2015 Haziran seçimlerinden itibaren -zorlama Kasım 2015 seçimleri hariç- tek başına Meclis çoğunluğunu alamamıştır. Son anketlerin gösterdiği ise, küçük ortağıyla birlik olması halinde bile önümüzdeki her iki seçimi de kaybetme olasılığının hayli yükselmiş olmasıdır. 

(ii) Ekonomik ve pandemik kriz koşullarının yıpratıcı etkileri (işsizlik, gelirsizlik, açlık) ile bunlara karşı başarılı ve halktan yana çözümler üretememiş/sözlerini tutamamış olmanın yetersizlikleri iktidarın imajını çok sarsmıştır. Bu eğilimi tersine çevirecek bir davranış değişimi içine girmesi zor gözüktüğü gibi, buna girişse bile yeterli sonucu hızla alabilme olasılığı zayıftır.

(iii) İktidarın bazı projelerinin seçim sonuçlarının tesadüfiliğine bırakılamayacak kadar dayatıcı öncelikleri vardır. Yalnızca Kanal İstanbul örneği bile yeterli olabilir: Bu projeye ilişkin arazi rantlarının önemli bölümü dağıtılmış (ilerde yeni kentsel dokunun oluşumunda çıkacak rantlar daha fazla olacak olsa da, şimdilik bunların hesabı için erkendir), komisyonlar alınmış ve bunların karşılığında sözler verilmiştir. Seçimlere kadar bu projenin ‘geri dönülmez noktaya’ getirilmesi (kanalın kazılması evresinin ilerletilmesi) iktidarın ‘olmazsa olmaz’ önceliği gibi durmaktadır. Salt bu proje bile seçimlerin erkene alınmasının önünde ciddi bir engeldir.

(iv) İktidarın seçim koşullarını lehine döndürmek için seçim yasası ile siyasi partiler yasasında ve diğer mevzuatta yapmak istediği değişiklikler olacaktır. Bunları yapmadan, hatta yerel yönetimlerin elini kolunu daha fazla bağlamadan, seçime girmek istemeyecektir. (Bu konuda daha fazla ayrıntı için bkz. Ali Rıza Aydın, “81 İlde Büyükşehir Belediyeleriyle İktidar Oyunları”, Sol Gazete, 29 Nisan 2021). Aslında seçim bölgelerine ilişkin yapılacak kesip biçme hesapları kadar, bir kısmi seçim aracılığıyla Meclis’te beşte üç çoğunluğa ulaşıp bir Anayasa değişikliğinin zorlanıp zorlanamayacağı da iktidarın masasındadır mutlaka.

(v) İktidarın yıpranmışlığının, yönetememe sorunlarının birikmesi; iktidar içi ihale / rant / kariyer / ballı ve çoklu maaşlar kavgalarının kızışması (bkz. Kadir Sev, “Kamu İhaleleri Rant Kapısı“, 28 Nisan 2021); iktidarın radikal tarikatlar kanadına daha fazla yaslanarak yol almaya yönelmesi, böylece toplumun geneline sunacağı bir gelecek projesini tamamen (AS: tümüyle) tüketmiş olması gibi nedenler, seçimlerin öne alınmasını değil ertelenmesini gerektirmez m? Bu yağmanın mümkün olduğunca sonuna dek sürdürülmesi fırsatçılığı, aynı zamanda bir daha bu fırsatların ele geçmeyebileceği hesaplarıyla da ilişkili.

SONUÇ

Her durumda iktidarın durumu kendi lehine düzeltmek için zamana ihtiyacı olduğu görülmekte. Ekonomik / pandemik krizin atlatılması, aşılamada belirli bir noktaya gelinmesi ve bunun başarı olarak pazarlanma fırsatının yakalanması; büyük rant projelerinde belirli mesafelerin alınması, çeşitli yasal düzenlemelerle siyasi coğrafyaya müdahale edilmesi, vs. 

Bu bağlamda unutulmaması gereken son bir şey de, iktidarın kendi bekası için tam da seçimlere az kala ülkeyi dış maceralara sürükleme olasılığıdır. Bu, dış tehdit algısı üzerinden sadece seçmen tercihlerine baskı yapmak bakımından değil, seçimlerin bilinmeyen bir vadeye ertelenmesi bakımından da elverişli bir araç olarak görülebilir. Her durumda, teyakkuz halinde olmak gerekiyor. 

Bu koşullarda,  “bir erken seçim olur mu?” sorusundan ziyade “2023 vadesinde bu seçimler gerçekten yapılır mı?” sorusu belki de daha anlamlı olmaz mıydı? Muhalefetin tek kaygısının toplumu kazasız belasız seçimlere götürmekten ibaret olduğu ve bu nedenle de iktidarın bütün aşırılıklarına göz yumduğu / düşük tepki verdiği bir siyasi konjonktürün, iktidarın kendi rejimini inşa yolunda önemli bir fırsata dönüştürüldüğünü de görmezden gelemeyiz.