Etiket arşivi: Octavio Paz : “Düşlerine layık olmasını bil …”

Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Ahmet Cemal

Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

27 Mart 2017 Pazartesi.. Yıllar, yıllar önceydi.

Günlerden -ya da gecelerden birinde kadim dostum Tomris Uyar, önüme bir kâğıt parçası bırakıp gitti. Kâğıtta, Meksikalı şair Octavio Paz’ın kaleminden çıkma tek bir dize yazılıydı.
Düşlerine layık olmasını bil …”
Akıp giden zaman, bir yüzeye kül tanesi kadar gösterişsiz konuveren pek çok gerçek değer gibi, Paz’ın bu dizesini de hayatımın sütunlarından birine dönüştürdü.
Dizedeki “düşlerine” sözcüğü, salt zihinsel düzlemde biçimlenen olguların habercisi olmaktan çıkıp, en somut gerçeklerin de taşıyıcılığını üstlendi.
Ve bu gerçeklerin en ön sırasında elbette o sanat diye adlandırılan ve -neyseki-
en bilinemeyecek ve tanımlanamayacak olan” olgu da vardı.

Sanata ilişkin ‘en bilinemeyen’…
Bugün, düşünme eylemi bölümünün odak noktasını “sanat üzerine düşünme” uğraşının, dolayısıyla da tiyatro üzerine düşünmenin oluşturduğu bir tinselliğin ardından ve sanatın birleştirici şemsiyesinden olabildiğince yararlanmak yerine kendini umarsız bir parçalanmışlığın sellerine gittikçe kaptıran bir dünyada tiyatronun anlamı üzerinde düşünürken, bu anlamın insanoğlunun düş kurma yetisi ile ne kadar yoğun bir bağlam oluşturduğunu bir kez daha düşünmek zorundayız.
Yeni bir Dünya Tiyatro Gününü anlamlandırma/ değerlendirme çabalarına yönelirken,
geride kalan bir yılda bütün bir insanlık olarak terörden, ayrımcılığın her türlüsünden ne ölçüde uzak düşler üretebildiğimiz sorusunu yeterince önemsememek, gafletlerin en koyusuna düşmek anlamına gelebilir.

  • İnsanca düşlerin gerçekleştirilmesi
    bağlamında sanatın en güçlü araçlardan biri olduğu kesindir.

    Ancak bu güçlü aracın gereken “malzemeden”, başka deyişle düşlerden oluşma “hammaddeden” yoksun kaldığında yeterince etkinlik kazanamayacağı da kesindir.
    O halde ne olabilir bu bağlamda yapılması gereken?
    Yapılması gereken, layık olunabilecek kadar insanca düşlerin üretimine bir an bile ara vermemektir. Bu arada gelecek bağlamında da genç sanatçı kuşaklarını insanca düşler yoksunluğu diye bir sıkıntıdan olabildiğince uzak tutmaktır. Peki, biz bunu yapabiliyor muyuz?
    Yani biz, bu ülkenin gençlerine layık olabilecekleri hangi düşlerin kapılarını açabiliyoruz?
    ==================================
    Dostlar,

    Dünya Tiyatrolar Günü‘nde olsun, kadim bir yaşamsal gerçeklik olan Tiyatronun ve onun saygın emekçilerinin “Tiyatro Günü” nü kutlamak ve paha biçilmez değerdeki emeklerinin önünde saygıyla eğilmek istiyoruz..

    Anımsayalım, antik çağlardan bizlere armağan kalan en değerli ve görkemli yapıtların başında amfi-tiyatrolar gelmektedir. Aspendos, Efes.. bunların başında geliyor.. Antik Yunan kentlerinin hemen hepsinde tiyatro olması ortak özellikleridir..

Efes

İnsanlar buralarda toplanır, temsiller sergiler, yöneticilere iletilerini oyunla verirlerdi.
Bu çok etkili bir yoldu. Günümüzde de geçerli olan gerçek odur ki, en etkili eğitim – öğretim yöntemlerinin başında Tiyatro gelmektedir. Her düzeyde okullarda rol oynama, drama etkinlikleri, mini tiyatro kesitleri son derece verimli eğitim – öğretim aracı olarak kullanılmaktadır.

Tiyatro yaşamdır, tiyatro muhalefettir, tiyatro toplumun nefes alma borusudur.
Tiyatro yöneticilerin halkın istemlerini – eleştirilerini doğrudan öğrenecekleri son derece işlevsel canlı kurumlardır. Bu işlevler demokratik bir toplum ve düzen için vazgeçilmezdir.
Tiyatroları yaşatmak demokrasiyi yaşatmakla eşdeğerdir. Bu amaçla Kültür Bakanlıklarınca
ve yerel yönetimlerce desteklenmeleri zorunlu bir kamusal görevdir.
Tiyatroların bağımsızlıkları ve özerklikleri için öncelikle akçal (mali) güç ve destek gereklidir.
Tiyatrolara mekân (bina, sahne), donanım, ulaşım, vergi vb. parasal kolaylıklar sağlanmalıdır.

Devlet Tiyatroları ve Belediye tiyatroları mutlaka yaşamalı, yaşatılmalıdır.
Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro bölümünde akademik kadronun OHAL KHK’si ile tasfiye edilmesi ve bölümün çökme noktasına sürüklenmesi asla kabul edilemez, derhal düzeltilmelidir.

Selam olsun sanata, selam olsun tiyatroya, selam olsun tiyatro emekçilerine ve sanata – sanatçı emeğine değer veren insanlara, siyasetçilere…

Sevgi ve saygı ile. 27 Mart 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com