Etiket arşivi: Nurullah Aydın

KÜRESEL ODAKLAR VE TÜRKİYE

KÜRESEL ODAKLAR VE TÜRKİYE

Nurullah AYDIN

Siyasi görüşe, dini görüşe, etnik kimliğe, unvana, makama, paraya, akla, mantığa, bilgiye göre olayları değerlendirir, kişiler hakkında kanaat sahibi oluruz. Yine görünen veya görünmeyen işleyişine göre de bakışımız değişken olabilir. 

Türkiye’de en çok sorulan soru; Türkiye’yi kim ya da kimlerin yönettiği sorusudur.

Her şey Cumhuriyetin kurucusu M. K. Atatürk‘e karşı darbe yapan İngiliz-Fransa ve ABD destekli İnönü’nün (AS : Bu çok insafsız bir suçlama ve katılmamız olanaksız), 1939’da ABD ile imzaladığı eğitim anlaşmasıyla başlamıştı. 2. Dünya Savaşı sonrası askeri anlaşmalarla devam etti. Menderes-Bayar ikilisi küçük Amerika sloganıyla Türkiye’yi ABD’nin 52 inci eyaleti yapma sürecine sokulmuştu. Sonrası, NATO’ya girişle, asker-sivil istihbarat bütünleşmesi ile süreç devam etmişti.

Bağımsızlık çabaları, ABD destekli darbelerle kesilmişti. 

Ancak bağımsızlıkçı askerilerin artması üzerine bu kez sivil destekli darbe süreci işletilmeye başlandı. Devşirilen İslamcı kimlikli, liberal kimlikli, demokrat kimlikli dönme elemanlar; eğitildiler, bilinçlendirildiler, görevlendirildiler, iş başına getirildiler. 

Kazan kazan anlayışıyla sıfır dış politika görünümlü stratejik derinlik, Türkiye’yi bölgesinde komşularıyla sorunlu kıldı, güvenilmez kıldı. 

Kime kardeş kime dost dedilerse, kısa süre sonra düşman oldular. Hıristiyan batı ile birlikte İslam ülkelerindeki katliamlara ortak oldular. Türkiye’de ve bölgede yaşanan süreç, genel anlamda budur. 

Batılılar; Büyük Türk Milleti’ni ayrıştırarak küçültmek ve Türk Devleti’ni eyaletleştirmek için yüzlerce proje hazırladılar, uygulamaya koydular. Ne yazık ki bazılarını para, servet ve şöhret sarhoşu yaparak elde ettiler. 

Çağdaşcıyı, batıcıyı, materyalisti yaya bırakan, işbirlikçi entel, dönek, liboş, sosyal demokrat, milliyetçi, muhafazakar, dincilerle projelerini uygulamaya koydular. 

Yaşanan şok uygulamalar karşısında “Nereye gidiyoruz?” diye soranlar artıyor.

İşgal sırasında yaşanan durum gibi onlarca general subay tutuklanmaya devam ederken,
eski Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları terörist ve terör örgütü yöneticisi olmaktan tutuklandı. 

ABD büyükelçisinin Washington’a yolladığı Wikileaks belgelerinde; ‘ABD ile Türkiye’deki politik irade çok büyük uyum içinde. Irak ve Orta Doğu konusunda her türlü işbirliği yapmaya hazır. Ancak ABD’nin çıkarlarına aykırı davranan generaller var.’ ABD, çıkarlarına ters düşen generallerin isimlerini tek tek sayıyor. 

Wikileaks belgelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki generaller üçe ayrılıyor. Birincisi ABD ile ilişkileri iyi götürmek isteyen Atlantikçiler. İkincisi ABD ve AB ile ilişkilere şüpheli bakan Milliyetçiler. Bir de üçüncüsü İran ve Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesini arzu eden Avrasyacılar. ABD Büyükelçisi diyor ki; Avrasyacı generallerle, milliyetçi generaller ABD çıkarlarına ters düşüyor.” 

Wikileaks belgelerinde, ABD Büyükelçisinin “ABD karşıtı generallere karşı güçlü bir medya kurulması gereğinden” söz ediliyor. Dolayısıyla bu siyasi bir süreç bunun dış ilişkiler boyutu var. Yani burada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ABD’ye pek sıcak bakmayan orgeneralleri hedef tahtasına mı oturtuluyor?  

NSA, CIA VE FBI;  Ankara, İstanbul, Konya, Diyarbakır, Adana’da karargah kurmuş durumda. ABD yetkilileri; Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya üçgeninde merkez üs olarak Türkiye’yi karargah haline getirdiler.  

Ama unutulmamalıdır ki; Türk Milleti tarih boyunca varlığını ve bekasını korumaya azmetmiş evlatları ile tuzaklara karşı hep duyarlı oldu. Yine de duyarlıdır.  

Günün Sözü: Hayat uzun bir öyküye benzer. Ancak öykünün sıkıntılı uzun olması değil,
iyi olması önemlidir. (29.6.17)

Eğitim-Öğretim yılı Mesajı

Eğitim-Öğretim yılı Mesajı

portresi

Nurullah AYDIN

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Eğitim; gerçeklerin öğretilmesi amacıyla aklın eğitilerek düşünme anlama ve sorgulama yeteneğini geliştirmektir.

Akılcı aydınlanmacı bilimsel fikir ve düşünceleri özümsemiş,
İnsan haklarına ve hukuka saygılı,

Cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerine içtenlikle bağlı,

Milli ve kültürel değerlerle evrensel ahlaki değerleri kişiliğinin bir parçası haline getirmiş,

Vatan, millet, bayrak ve meslek sevgisiyle, ülkesine ve milletine hizmet aşkıyla dolu,

Bilimsel, fiziksel ve ruhsal anlamda donanmış gençler yetiştirmektir.

Karanlık çağdışı dogmaların, küresel akımların pasif takipçileri olarak değil, vatan topraklarının hamuruyla yoğurulmuş, yüksek ideallere sahip, yenilikçiliğin peşinde koşan, yalnızca tüketen değil, araştıran, üreten ve yeni buluşlar geliştiren gençler yetiştirilmelidir.

Değerli Öğretmenler;
Yüksek sorumluluk duygusuyla yürüttüğünüz özverili çalışmalarınızı, bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da aynı azim, irade, özveri ve kararlılıkla sürdüreceğinize olan inancım tamdır.

Yeni eğitim ve öğretim yılı tüm öğrencilerimize, öğretmenlerimize velilerimize hayırlı olsun. Başarı ve esenlikler dilerim.

===================================

Dostlar,

Sayın Nurullah Aydın‘ın dileklerini paylaşmamak olanaklı mı??
Ama öylesine çok ve ağır sorunlar var ki…
Siyasal iktidar, “kör kör gözüm parmağına“, adeta yangına körükle gidiyor..
Şeriat fırınından yeni çıkarılan sıcak ve tehlikeli dayatma, 7 yaşındaki çocuklara Arapça!
Günümüzün bilim-teknoloji, kültür-sanat ve diplomasi dili asla Arapça değildir ve uzun tarihsel zamanlarda olacak gibi değildir..
AKP İktidarının anlaşılmaz Arap hayranlığı, aslında Arap emperyalizminin vahşi assimilasyonunun ürünüdür.. ve çoook hazindir..
Kendi öz Türk kültürünü unutup – unutturmak isteyen emperyal oyunların ayrımında olmamak veya alet olmak!??..
Üstelik insan haklarına aykırı biçimde kitlelere siyasal iktidar gücüyle dayatmak… 
Bu bir insanlık suçudur…
Eğitimi ve yaşamı daha da dincileştirme girişimleri artık tahammül sınırlarını çoook aşmıştır.- 4+4+4,
– olağanüstü çoğaltılan İHL’ler ve İlahiyat Fakülteleri – Yüksekokulları,
– kapıda tutulan haremlik – selamlık eğitim,
– Ramazanda bitmeyen ve genişleyen baskılar,
– Hukuka aykırı zorunlu din dersleri (Anayasada yer alsa da!)
– Alevilerin AİHM kararlarına karşın inatla tanınmayan hakları…
– Diyanetin her yere burnunu sokması ve öne çıkarılması
– ……
Bu ilkel eğitim sistemi, özel güvenlik görevlisi Abdullah Çakıroğlu gibi “insansılar” yetiştirmekte ve halk otobüsünde şortlu hemşire Ayşegül Terzi’ye uçan tekme savurabilmektedir.
Türk milli eğitim sistemi, Cumhuriyetin başlangıcındaki Hasan Ali Yücel çizgisine dönmelidir.  
Bu kapsamlı – katı – sürgit ve giderek ağırlaşan dayatmaları, aklı başında hiçbir siyasal kadro sürdüremez, sürdürmemelidir..

Cumhuriyetin öğretmenlerine kritik düzeyde görev ve sorumluluklar düşüyor..
Örgütlü çabalara elbette..
Öğretmen sendikalarına..
Ailelere.. 18 milyonu aşan çocuğa – gence Cumhuriyetin temel değerlerini her şeye karşın kazandırmak tarihsel bir ulusal yükümlülüktür..

Sevgi ve saygı ile.
21 Eylül 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
EĞİTİM-İŞ Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Kahraman Gaziler Günü Mesajı

Kahraman Gaziler Günü Mesajı

portresi

 

Nurullah AYDIN

Yüce Türk Milleti’nin varlık ve bekası için kararlılıkla mücadele eden Kahramanlarımızın Gaziler günü kutlu olsun.

Bu gün; Yüce Türk Milleti’nin M.Ö. 209’da Oğuz Kağan’la başlayan zincirin son halkası olan Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e TBMM tarafından üstün komutanlık dehası, cesaret ve kahramanlığın kadirşinas milletçe takdir edilişinin nişanesi olarak Gazilik unvanı ve Mareşal rütbesi verildiği günün yıl dönümüdür.

Kutsal vatan görevinizi hakkıyla yerine getiren sizler; 2200 yıllık Türk Milletinin tarihinin şerefli tanığı şanlı üniformanızı kanlarınızla taçlandırıp gazi unvanı alarak vatanın, milletin, bayrağın ve istiklalin ne denli paha biçilmez değerler olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahraman mensuplarının bu ulvi değerleri yaşatmak uğruna neleri göze alabileceğini gösterdiniz.

Ey Yüce Türk askeri! Taşıdığın bu yüce ruh var oldukça, bölünmez bütünlüğümüze ve milli birliğimize kast edenlerin kirli emelleri asla gerçekleşmeyecektir.

Gaflet dalalet ve hıyanet içinde olan zihinleri kirli hainlerin her türlü ihanetinin yaşatıldığı bugünlerde de dik duruşunuz, yeni kuşaklara örnek olacaktır.

Her şehidin intikamı alınacaktır. Her gazinin bedeli ödetilecektir.
Sevgili kahraman gazilerimiz, Müsterih olun. Sizlerle Türk Milleti gurur duyuyor.

Sizlerle dava arkadaşlarınızla birlikte gurur duyuyorum.

============================================

Dostlar,

Gazilerimizin, özellikle şehitlerimizin haklarını ödememiz olanaksız..

Onların geride kalanlarına vargücümüzle sahip çıkmalıyız.

Dahası; bunun ölçüsünde önemlisi uğruna canlarını, bedenlerinin parçalarını – geleceklerini – umutlarını… veren bu yüce insanların asıl ereği olan ülkenin ve milletin bütünlüğü, vatanın bağımsızlığının üzerine titremektir..

gazilerimiz ile ilgili görsel sonucu

Sevgi ve saygı ile.
20 Eylül 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

ELEKTRONİK İSTİHBARAT

ELEKTRONİK İSTİHBARAT

portresi

Nurullah AYDIN
7 Mayıs 2016-ANKARA 

İstihbarat örgütleri; dünya pazarlarında rekabet eden uluslararası şirketler, organize suç örgütleri hatta sıradan vatandaşlar bile bugün teknolojik yöntemlerle bireylerin ya da kurumların iletişimine müdahale edebilmektedirler. Gelişen teknoloji; bireylerin adam adama markaj yöntemiyle izlenmesi metodu yerine teknik takip ya da elektronik harp denilen metotları öne çıkarmıştır. 

Elektronik takip, İşitsel takip, (taşınabilir minyatür vericiler, telefon dinleme aygıtları, gizli mikrofonlar ve kaset kaydediciler).

Görüntülü takip (fotoğraf makineleri, kapalı devre ve kablolu televizyon, gece görüş araçları veya uydular) ve

Algılayıcılarla takipte ise, manyetik algılayıcılar, sismik algılayıcılar, gerilim algılayıcıları, kızılötesi algılayıcılar ve elektro manyetik algılayıcılar kullanılmaktadır. 

Silahlarımıza hedef saptırılabilir.

Atış kontrol sistemlerimizin modernizasyonunun asla İsrail’e yaptırılmamalıdır.

Atış kontrol sistemlerimizin modernizasyonunun zulüm ile anılan ülkelere yaptırmak büyük yanlıştır. Motor yurtdışından zaten temin ediliyor. Montajı burada yapılacaktır. Yani büyük bir sorun olmaz. Bu sistemler programlanabilir. Yani bizim bilgimiz dışında yazılımlar ve programlar yüklenirse bir savaş durumunda verilen sinyaller ile hedeften sapması sağlanabilir. Öte yandan sinyaller aracılığıyla hareketleri modernizasyon yapan ülke tarafından kontrol edilebilir. Hedefler vurulmaz, komuta kontrol sistemleri bir yerlere kod gönderebilir. O bir yerlerde terör ile anılan İsrail olunca tehlikenin boyutu iyice artmış olur. 

Savunma sanayimiz bunun üstesinden gelir

Atış kontrol sistemi elektronik optik esaslı olup tankların en önemli ve teknolojik yeridir. Bu daha önce tank modernizasyonu kapsamında İsrail’e yaptırılmıştı. Oysa Türkiye’de bu teknoloji mevcuttur. Savunma firmalarımız bu işin üstesinden gelecek durumdadır..

Türkiye’nin bu elektronik araç ve gereçler açısından 1951 yılında NATO’ya girmesi ile (AS: 1952 olacak) birlikte ABD askeri ağına fiilen girdi. Türkiye göbekten İsrail, ABD ve İngiltere’ye bağlanmıştır. 

Komple bir paket olarak başta tank modernizasyonu olmak üzere araçlarımızın bakım onarımları emperyalist ülkelere yaptırılmamalıdır. 

Şifreler ellerinde

NATO doğrultusunda yapılan askeri anlaşmalar ile teknik donanım haberleşme ve tüm iletişim faaliyetlerinin ortak NATO şifreleme sistemine göre şekillenmiştir.

Ağırlıklı olarak hava ve deniz araçlarındaki yazılımlar ABD firmalarınca dizayn edilmiştir. Türk yazılım firmaları bu konuda yer almamıştır. 1990’dan sonra ise İsrail teknoloji transferi ile özellikle hava kuvvetlerinde elektronik mekanizma İsrail teknolojisine dayanmış kara birliklerinde ise tank modernizasyonu İsraillilere verildiği için tank atışlarındaki mekanik yapı şifreleme kodu yine İsrail’in eline geçmiştir.. 

İnsansız uçak anlaşması da belli ülkelerle yapılmıştır.

2005 yılında ise insansız uçak anlaşmasının da İsrail ile yapıldı. İsrail ve ABD insansız uçak olayını Lübnan, Filistin, Irak ve Afganistan’da uygulamaktadır. Yalnızca iddia edildiği gibi bir coğrafi alan fotoğraflaması için değil, silah ile donatılarak yerdeki hedefleri de yok etmektedir. Irakta birçok kişi bu yolla katledilmiştir.. 

MİT’in araç gereçleri de ülkemiz için risk oluşturan gizli servisler tarafından sağlanıyor. 

MİT’in tüm istihbarat araç gereçleri tümüyle İsrail-MOSSAD, ABD-CIA, İngiltere-MI6 ağına göre dizayn edilmiştir (AS: tasarlanmıştır). Dolayısıyla TSK’nın, Emniyet Teşkilatının ve MİT’in ABD, İngiltere ve İsrail elektronik ağı içinde olduğu bir durumda bunlardan ayrı bir şekilde hareket kabiliyetimiz yoktur. İşte Türkiye’nin elini kolunu bağlayan budur. Türkiye hareket edememektedir.

  • Askeri casus uyduları ile Türk güvenlik güçlerinin hareket alanı belirlenebilmekte koordinatları tespit edilebilmekte ve PKK’ya rahatlıkla yansıtılabilmektedir. 

Güvenlik güçlerinin büyük yitiklerinin nedeni budur. Ulusal yazılım için ASELSAN artık devreye sokulmalıdır. 

Dış güdümlü elektronik sistemlerin denetim dışı bırakılacak, uydu müdahalesini bertaraf edecek (AS: dışlayacak) yeni elektronik sistemleri geliştirilerek silahlı gücümüz millileştirilmelidir.. 

Günün Sözü: Olan biteni doğru kaynaktan öğren ki yanılmayasın.

==============================================================

Dostlar,

Sayın Nurullah Aydın’ın uyarıları son derece yerinde..
AKP hükümeti gereğini yapar mı, yaptırır mı ki??
Genelkurmay yeterince ağırlığını koyabilir mi??
Ulusal güvenliğimiz ve şehit – gazi olan vatan evlatlarının vebali, bu zorunlu ulusal politikaları uygulamayan – uygulatmayanların olacaktır.

Sevgi ve saygı ile.
09 Mayıs 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

CASUS KİM, NE, NEREDE?

CASUS KİM, NE, NEREDE?

portresi

 

Nurullah AYDIN
7 Mart 2016, ANKARA

 

 

Türkiye yapay konularla meşgul edilirken casuslar cirit atarken, dünya’da neler oluyor acaba! Casusluk alanında yepyeni bir yönteme geçildi : Casus evlere girdi!
Evlerde bulunan cihazların internet aracılığıyla uzaktan okunabilmesi artık mümkün.
Web’e bağlanabilen cihazların casusluk alanında yeni bir yöntem olduğu ifade ediliyor.

Artık evlere böcek yerleştirmeksizin cihazlar ile casusluk yapılabilecek. Radyo frekansı ile de cihazların kontrolü mümkün. Dairedeki elektronik cihazlar, verici olarak kullanılabilecek.

Yeni dönemde kullanıcıların evlerindeki buzdolaplarından televizyonlara kadar
birçok cihaz, CIA’ye veri gönderiyor.

Buzdolabı casus olabilir mi?
Evlerde bulunan cihazların internet aracılığıyla uzaktan “okunabilmesi” mümkün.
Bu durum istihbarat merkezlerine büyük imkanlar tanımaktadır.

WEB’e bağlanabilen cihazların casusluk alanında yeni bir yöntem olduğuna belirten Petraeus’a göre; 

  • “Dünya yeni bir döneme girdi. Eve böcek yerleştirme devri bitti. Radyo frekansı ile cihazların kontrolünü sağladık. ARM‘nin geliştirdiği yöntemle buzdolabı ve TV de dahil birçok ev eşyasında kullanılabilen düşük güç tüketimine sahip yongalar, CIA’in işini kolaylaştıracak.
    Bu durumda casusluk kolaylaşırken, içine girdiği cihazların internete girebilmesini sağlıyor.
    Bu da bilgilerin olduğu gibi dışarıya gidebilme ihtimalini doğuruyor.”CIA, bu sisteme geçmek için yaklaşık 4 yıldır özel bir program üzerinde çalışıyordu.
    200 özel mühendisin çalışması sonucu elde edilen ‘Veri Özelliği Sistemi’,
    diğer istihbarat servisleri tarafından da incelenmeye başlandı.

    ABD’den çöl ortasına dev telekulak tesisi

    Dünyanın en büyük telekulak merkezi ABD’nin Utah eyaletinde inşa ediliyor.
    Sadece Google aramalarını, yazışmaları değil, telefon kablolarından geçen tüm bilgileri, alışverişleri, park cezalarını, mahkeme kararlarını takip edecek

    Dünya’nın en büyük telekulak merkezi

    ABD’nin Utah eyaletinde çöl ortasında, her birinin geçmişi didik didik edilmiş 10 bin işçi,
    93 bin metrekarelik bir binanın inşaatını bitirmeye çalışıyor. ABD’nin en ünlü bilim ve teknoloji dergisi Wired, Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA) tarafından 2 milyar dolara yaptırılan binayı
    bu ay kapağına taşıdı. NSA’nın yeni merkezi tamamlandığında dünyanın en büyük telekulak merkezi olacak. Öyle ki, burada masasının başında oturan bir Amerikan ajanı,
    dünyada telefon ve internet kablolarından geçen tüm bilgileri istediği gibi tarayabilecek.

    Her şeye ulaşabilecekler!

    İstediği kişinin Google’da yaptığı aramalardan yazdığı e-posta mesajlarına, o güne dek
    satın aldığı kitaplardan trafik cezalarının dökümlerine değin her şeye ulaşabilecek.
    Aynı kişinin borsada alıp sattığı kağıtlar, iş anlaşmaları, yabancı bir ordudaki ve
    devlet dairesindeki kayıtları da bu merkezde toplanacak.
    ABD’nin eski başkanı George W. Bush döneminde tohumları atılan proje,
    insan yaşamının gizliliğini ihlal ettiği için çok eleştirilmişti.

    Özel şifre kırma birimi

    ABD’deki tüm istihbarat birimlerine bilgi servisi yapacak merkez tüm bu bilgileri saklayabilmek için yalnızca bilgisayarlarına 2500 m2’lik alan ayırdı. Buradaki bilgileri çözmek için
    özel şifre kırma ekipleri kurdu. Wired, NSA’nın yeni merkezinde birikecek bilginin büyüklüğünü açıklamak için şu örneği verdi: Bilim insanları insanoğlunun var olduğu günden beri biriktirdiği tüm bilginin 5 extabit büyüklüğünde olduğunu düşünüyor.
    NSA’nın Utah’taki merkezinde “milyon exabit” anlamına gelen yottobit birimleriyle
    işlem yapılacak. Daha basit açıklamak gerekirse, burada biriktirilen bilgiler
    kağıda döküldüğünde en az 500 000 000 000 000 000 000 sayfa edecek!

    Utah’ta enerjisini kendi üreten istihbarat binası, 7500 kg ağırlığındaki bir aracın,
    saatte 80 km hızla duvarlara çarpmasına bile dayanıklı. Merkezin içine girebilmek için
    9.7 milyon dolara inşa edilmiş özel bir lobi bölümünden geçiliyor.

    Jeneratörlerin merkeze aralıksız elektrik vermeye devam edebileceği süre 3 gün.
    Su kuyularının günlük pompalama ve saklama kapasitesi 6.2 milyon litre.
    Bilgisayarların sıcaklığını denetim altında tutmak için kullanılan malzeme miktarı 60 bin ton.

    Türkiye’nin üniversiteleri, profesörleri, uzmanları, istihbarat örgütleri nelerle meşgul acaba!

    Günün Sözü; Ünvanla makamla saygınlık kazanılmaz. Saygınlık ürettiği ile kazanılır.

    =========================================

    Evet dostlar…

    “Büyük gözaltı” büyük ölçüde yaşama geçirildi, geçiriliyor..

    Biz ise AKP’nin Cumhuriyet’i yıkma darbesi ile boğuşuyoruz..
    AKP, Ordunun elektronik istihbarat sistemi GES’i alıp MİT’e veriyor..
    Sonra da onu partinin ve birilerinin özel istihbarat örgütü gibi kullanıyor.
    Ülkede toplu kırımlar haber alınamıyor (!?) ve önlenemiyor..
    AKP – RTE’nin de çoook ayrıntılı izlendiği biliniyor..
    Yakındır, emperyalizmin sümüklü mendil gibi bu kadroları da çöpe atması..
    İyi de sonra kim getirilecek ülkenin başına??

    TAM BAĞIMSIZLIK işte böyle bir şeydir.

    Mustafa Kemal Paşa boşuna mı hançeresini (gırtlağını) yırtarcasına

    İSTİKLAL-İ TAMME, İSTİKLAL-İ TAMME, İSTİKLAL-İ TAMME

    diye haykırıyordu..

    İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhurbaşkanlığına vekalet ederken,

    CIA altımız oymuş; haberimiz yok..

    anlamında çoook acı bir itirafta bulunmuştu.

    Hala çok geç değil..

    Kalkın Batı emperyalizminin kucağından,
    çıkın NATO’dan, 
    – ve kişilikli bir dış politika izleyin..

Sevgi ve saygı ile.
07 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA İLETİSİ


23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve
ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA İLETİSİ

portresi

 

Nurullah AYDIN
22 Nisan 2015 – ANKARA

 

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile Türk Milleti;
hür ve bağımsız yaşama iradesini ortaya koymuştur.

Bu açılış; her türlü iç ve dış ihanet şebekelerine rağmen başarıya ulaşma azim ve kararlılığın merkezi olarak ülkenin önüne yeni ufuklar açan bir dönüm noktasıdır.

Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları, istiklal mücadelesinin
ancak Türk Milleti’nin;
egemenliğine, birlik ve beraberliğine sahip çıkması ile başarılabileceğine inanmıştır.

TBMM Bağımsızlık savaşının karargâhı olmuş;
kararlarıyla, onurlu duruşuyla mücadeleye hayat, insanımıza umut ve güç vermiş,
kurtuluş mücadelesini başarıya ulaştırmış,

Cumhuriyet’i ilan ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun kaynağı olmuş,
Türkiye’nin modern dünyayla bütünleşme sürecinde kapsamlı reformları yaşama geçirmiş, güçlü yarınların temellerini atmıştır.

Demokrasi; bir uzlaşma, anlaşma ve barış rejimidir.

Hukuk devleti; hukukun üstünlüğüne (AS: sermayenin hukuk değil,
emeğe saygılı hukukun üstünlüğü; retorik tuzağa dikkat!)
dayalı yönetim demektir.

Sosyal devlet; toplumun tümünü ayrımsız kucaklama anlayışıdır.

Türkiye; Laik, sosyal bir hukuk devletidir.
(AS: Anayasa md. 2’de 3 değil 6 temel nitelik sayılmakta : 1) İnsan haklarına saygılı,
2) Atatürk milliyetçiliğine bağlı, 3) Demokratik, 4) Laik 5) Sosyal, 6) Hukuk Devleti)

Türkiye; insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı
(AS: hangi hukuk? Yukarıda belirttik), çoğulcu demokrasi anlayışını geliştirmelidir.
 

Milli egemenlik, milli irade; milletin birlik ve beraberliğini parçalamak demek değildir.

Milli egemenlik; özgürlüğün, eşitliğin, adaletin, hukukun üstünlüğünün ve kurumların meşruluğunun dayanağıdır.

Kendine inanmak, çalışmak, kendini en iyi biçimde yetiştirmek;
amacı ve hedefi olanlar için gereklidir.

Türk Milleti’nin geleceğinin güvencesi çocukların; atalarının izinden giderek,
ülkenin huzuru, refahı ve gelişmesi için, günü geldiğinde azim ve kararlılıkla sorumluluklarını yerine getireceğine olan inancım tamdır.

Çocuklarımızn başarılı, sağlıklı, huzurlu ve mutlu olması; milletçe ortak amacımızdır.

Çocuklarımızın başarısı; Türkiye’yi güzel günlere taşıyacaktır.

Dünya barışı ve huzuru için; dünya çocuklarına kardeşlik, sevgi, barış duygularını verilmesi gereklidir. 

Türk Milleti yetişmiş ve yetişmekte olan evlatları;
büyük bir azim, kararlık ve inançla bugünün ve yarınların güvencesidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 95. yıldönümünde;

Cumhuriyetimizn kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü,
İstiklal Savaşımızın tüm kahramanlarını,

Birinci Meclis üyelerini saygı, minnet ve şükranla anar;

Dünya’nın bütün çocuklarına ve çocuklarımıza barış ve mutluluk getirmesini dileğiyle,
23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlar,
sevgi çiçeklerinin yeşermesini dilerim.

===============================

Dostlar,

Sayın Nurullah Aydın arkadaşımızın yazılarına bu sitede çok yer verdik anımsayacaksınız. Yukarıdaki yazısı da son derece olumlu, iletileri varsıl ve sevecen. Kendisine teşekkür ederek paylaştık.
Hep yapageldiğimiz gibi, metinde yer yer arı Türkçe için sınırlı karışmalarımız oldu
ama anlama hiç dokunmadık..
Bir de ayraç içinde eklemelerimiz oldu..
Örn. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ.. Kocaman bir burjuva retoriği.., retorik tuzak..

Hangi hukukun üstünlüğü??
Burjuva (sermaye!) hukukunu hem dayatıyor hem de kutsallık – dokunumazlık zırhına sarıyor.. Bu davranış ciddi bir etik – moral sorun ama ne yazık ki günümüzün
tarihsel olarak artık “olgun” (!?) olması beklenen birkaç yüzyıl kıdemli Burjuvası bile,
zerrece etik – moral kaygı taşımadan pragmatik (faydacı) geleneğini sürdürüyor..
Çok merak ediyoruz; bu bağlamda bir matürasyon – sorumluluk bilinci ne zaman gelir??

Kendiliğinden olmayacağını bilecek ölçüde tarih bilgimiz ve siyasal bilincimiz var sanırız. O zaman da iş başa düşüyor.. Emeğin hukukunu her yerde ve zeminde – zamanda bilinç ve kararlılıkla savunmak.. Gerçek AYDIN tutumu ve sorumluluğu bu olsa gerek..

23 Nisan kutlu ve mutlu olsun!

Yarın, 23 Nisan 2015 Perşembe günü, saat 11:00’de 1. Meclis önünde, Ulus’ta toplanacak ve Anıtkabir’e yürüyecek VATAN PARTİSİ programına katılacağız..

Sizleri de bekleriz..

Sevgi ve saygı ile.
22 Nisan 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

KIRMIZI KİTAP VE MİLLİ GÜVENLİK SİYASET BELGESİ


KIRMIZI KİTAP VE MİLLİ GÜVENLİK SİYASET BELGESİ

portresi

Nurullah AYDIN

31 Ekim 2014, ANKARA

  

Kırmızı Kitap, Gizli Anayasa diye adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi midir?  

Kırmızı kitap hakkında hemen herkes farklı bakış ve yorumlar yapmıştır,
yapmaya devam etmektedir. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili de düşünceler ortaya konulmaktadır

 

Varlığı kabul edilen ancak içeriği açıklanmayan ve kamuoyunda adeta bir efsaneye dönüşen belge, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi olarak bilinmektedir.

 

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi; hükümetler üstü diye algılanarak mitolojik bir üne kavuşmuştur ve Gizli Anayasa diye tanımlanmaktadır. Bu algı yanıltıcıdır.

 

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi; yönetimde olanların konjonktürel istemleri doğrultusunda siyasal otoritece MGK Genel Sekreterliği öncülüğünde hazırlanan
siyaset belgesidir. Bakanlar Kurulu ve kolluk güçleri için rehber niteliği taşıyan belge, sivil-askeri bürokrasice siyasi otoritenin politikası doğrultusunda hazırlanmaktadır.

 

Oysa; Kırmızı kitap; devletin kuruluş felsefesini, ilkelerini içerdiği gibi,
temellerini ifade eder. Türk Milleti’nin varlığını ve bekasını ilgilendiren temel doktrini ortaya koyar.

 

Kırmızı Kitap; Türklerde esas olarak Selçuklu Veziri Nizamülmülk‘ün kurumsallaştırdığı, ancak temellerinin Kül Tigin’e kadar uzanan
Devlet’i Ebed-i Müddet fikrinin yansımasıdır.

 

Yeniden yapılandıran liderlerin ise, Alparslan, İkinci Kılıçarslan, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Sultan Abdülhamit, Mustafa Kemal Atatürk olduğu söylenmektedir.

 

Türk Milleti’nin ve Türk Devleti’nin bağımsızlık alameti farikası olan TUĞ, Oğuzhan’dan başlayarak, Göktürklerden Karahanlılara ondan Büyük Selçuklu liderine ondan sonra Anadolu Selçuklu devletinin kurucusu Kutalmış oğlu Süleyman Şah’a ve devam eden süreçte, Selçuklu başkenti Konya’nın işgali üzerine Osman Bey’e gönderilmiş, sonrasında Osmanlı liderliğinde kalmıştır. İstanbul’un işgali üzerine ise TUĞ’un kendinde olduğu ifade edilen Osmanlı hakanı Vahdettin’in İngiliz tutsağı olmasıyla yaveri Mustafa Kemal’e teslim edildiği, bunun üzerine tüm millici asker ve sivil unsurların Mustafa Kemal’in liderliğinde Türk Milleti’nin varolma yokolma savaşını yürüttüğü bilinmektedir.

 

Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 yıldız bunu simgeler.

Yapı; yalnızca Türklerden oluşmamaktadır. Teşkilat’ın Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Pakistan, Bosna ve Türki Cumhuriyetlerinin kuruluşunda yer aldığı düşünülmektedir.

 

Bugün için de; dünyanın her coğrafyasında tahmin dahi edilemeyecek isimlerin yapıyla bağlantısı olduğu sanılmaktadır. Yapı; yalnızca asker, istihbaratçı veya sivillerden oluşmamaktadır. Kurumsal yapı düzeneğinde de değildir.

 

Esas amacı; mevcut devlet herhangi bir tehlike ile karşılaştığında, devleti korumak amaçlı gizli bir örgütlenme sağlanması veya devlet yıkılırsa yeni bir devlet kurulmasını sağlamaktır. Bu örgütlenme hücre şeklinde olup, hücreler başka hücrelerde kimler olduğunu bilmemekte, yalnızca örgütün başı bilmektedir. Örgütün başı her zaman devlet başkanı olan kişi değildir.

 

Yapı’nın en önemli özelliği, mensuplarıyla, eğitim yöntemleriyle, 2000 yıldır
tam anlamıyla gizemini koruması ve deşifre olmamasıdır.

TUĞ’un kimde nerede olduğu belirsizdir.

 

Yapı; Türk düşmanı işbirlikçiler eliyle bir devlet yıkılabilir ama Türk Milleti devletsiz kalamaz yenisi kurulur, felsefesine sahiptir. Türk Milleti; devletsiz bırakılamaz.

 

Osmanlının yıkılış sürecinde İngiliz ve Fransızların peşinde olduğu örgüt, bu yapıdır. 1952 yılında NATO’ya girişten başlayarak ABD’nin günümüze kadar peşinde olduğu yapı bu yapıdır.

 

Cumhuriyet dönemi Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik 1954, 1957, 1961, 1972, 1981, 2007 operasyonlarında bu yapının Milli güç unsurlarını elemanlarını deşifre etmek çabası vardır.

Yine Emniyet ve istihbarat örgütlerine yönelik yapılan tasfiyeler ve yeniden yapılanmalarda da amaç Milli güç unsurlarını tespit ve tasfiye çabaları olmuştur.

Ancak İngiltere, ABD destekli yapılan operasyonlar netice vermemiştir. 

 

Milli güç unsurları; kurumsal olan ve olmayan olarak iki yapılanmaya sahiptir.

Türk Milleti’nin varlık ve beka anayasası olan Kırmızı kitap; kurumsal devlet yapısının uyması gereken, kurumsal yapılanma dışında bir yapılanmanın temel ilkeler kitabıdır.

 

Bazen hayalperest, çıkarcı, yalancı, talancı, servet tutkunu, ümmetçi, küreselci,
dış güçlerin tutsağı olan ya da Türk Milletine düşman kişiler bir yolla devletin
tepe noktalarında, kurumlarında ve karar alma mekanizmalarında bulunabilirler.

 

Ve bugün en üst düzeyde alarm durumu vardır.

– Türk Milleti’nin ortak değerleri sarsılmış, birlik ve beraberlik ayrıştırma sürecine girmiştir.

– Kurumlar alt üst olmuş, kurallar tersyüz edilmiştir.

– Yabancı güçler, devşirdikleri yerli işbirlikçiler eliyle, stratejik karar alma mekanizmalarını ele geçirmiştir.

– Yeraltı ve yerüstü ekonomik kaynaklar, yabancılarca ele geçirilmiştir.

– Siyasette, medyada, üniversitelerde; Türk demeyen, Türk Milleti demeyen, Türk Milletini etnik mozaik kabul eden kökeni-inancı-düşüncesi-niyeti- sapkın kişiler var.

 

Toplumu; laik-İslamcı, Türk-diğer etnik unsurlar, cumhuriyetçi-hilafetçi, milletçi-ümmetçi, batıcı-arapçı olarak bölmeyi, ayrışmayı, çatışmayı teşvik eden, tahrik eden, gaflet dalalet ve hıyanet içinde olanlar, hukuk kurallarını keyfi uygulayanlar
her zaman olabilir.

 

Milli Güç unsurları için; yakın, orta ve uzak tehdit her zaman vardır.

Her türlü irtica ve bölücülük iki temel öncelikli tehdit unsurudur.

Tarihte Türk Milleti’ne ihanet edenler cezasız kalmamıştır yine kalmayacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; çağdaş, laik, sosyal bir hukuk devletidir.

Türk Milleti; farklı inançta olan ve bütün etnik unsurlarıyla bir ve beraberdir.

Türk Milleti’nin Yiğitleri; her zaman olduğu gibi şimdi de tek yürek, tek bilektir.

Karamsarlığa, umutsuzluğa yer yoktur. Yapılması gerekenler yapılır.

 

Günün sözü : Oku, düşün anla, değerlendir, karar ver ve uygula.

HAİN, İŞBİRLİKÇİ, UTANMAZ KİM?


ARŞİVİMİZDEN….


HAİN, İŞBİRLİKÇİ, UTANMAZ KİM?

portresi

 

 

Nurullah AYDIN
14 Temmuz 2013, ANKARA

 

Karşıtlara verilen en popüler kavramlar; hain, işbirlikçi, dönek, utanmaz, çıkarcı, istismarcı, yalaka sözcükleridir.

Türk Milletini oluşturan halklar birer birer ayrıştırılarak koparıldılar.
Balkan halkları, Araplar Ermeniler düşman edildiler. 90 yıl önce, Kuzey Afrika’yı, Ortadoğu’yu elimizden alanlar, Anadolu’nun belli bölgeleri üzerinde yeniden
sinsi planları uygulama peşindedirler.

Plan 100 yıl öncesinin planıdır.
Yıllardır gerçekleştirilemeyen planın yeniden uygulanmasıdır.

İslamcı, liboş, dönek, işbirlikçi, köksüz, kimliksizler; siyasetten bürokrasiye, medyadan iş dünyasına, üniversitelerden sivil toplum örgütlerine dek kök salmışlardır.

Ermenistan anayasasında ve bağımsızlık bildirgesinde doğu ve güneydoğu bölgemiz
büyük Ermenistan sınırları içindedir.

  • Ermeni İntikam tugaylarının bayrağı bugünkü PKK bayrağının aynısıdır.
  • AB’nin Sevr haritası da aynı; ABD’nin BOP haritası da aynı!
  • Harita örtüşmesi ve bayrağın aynı olması ne anlam ifade ediyor?
  • ABD ve AB hedefleri örtüşüyor, çıkarları birleşmektedir.

1918’de ABD başkanı Wilson’ın çizdiği harita, İtalya’da NATO toplantısında gösterilen haritanın benzeri. Aynı harita ABD silahlı kuvvetler dergisinde yayınlandı.
(AS: Haziran 2006 sayısında, Alb. Ralph Peters imzasıyla..)

ABD okul atlaslarında güneydoğu, Sinop, İstanbul ve Kıbrıs farklı gösteriliyor.

ABD’de Teksas’ta bağımsızlığı sözlü savunanlara 98 yıl hapis cezası verildi.

ABD’li yetkili uzmanlar, 2012-2020 arasında Türkiye’de parçalanmayı öngörüyor.

AB’nin Parlamento kararları, Komisyon kararları, kendi aralarındaki anlaşmalarda, bildirgelerde, tavsiye kararlarında terör örgütüne destek ortamı sağlayan hükümler var.

İngiltere’deki tüm tarih, turizm merkezlerinde ve müzelerde, Türkiye coğrafya olarak var ancak Türkiye adı yok, Anatolia diyorlar.

UEFA’da Türkiye’nin doğusu Kürdistan olarak gösteriliyor.

AB para birimi EURO’da Türkiye’nin Trakya’sı farklı renk, Ankara’ya kadar farklı renk, doğusu ise yer almıyor.

  • ABD stratejik ortaklığı, AB üyeliği, Türkiye’yi kilitleyen iki stratejik açmazdır.

Hainler, işbirlikçiler, utanmazlar; meydanlarda, ekranlarda, gazetelerde
halkı aldatma peşinde mi? Peki bu kavramlar nedir?

Hain kimdir? Hain’in sözlük anlamı, hıyanet eden, nankörlük eden demektir.

Peki, hainler kimden çıkar?

Hainler, kanı bozuklardan çıkar.

Hainler, inancı bozuklardan çıkar.

Hainler, fikri bozuklardan çıkar.

Hainler, zaafı olanlardan çıkar.

Hainler, kimlik sorunu yaşayanlardan çıkar.

İşbirlikçi kimdir? İşbirliğinin sözlük anlamı teşriki mesai, koalisyon demektir.

Milletin değerlerini, istismar edenlerdir.

Milletin umutlarını başkalarının çıkarı için söndürenlerdir.

Milletin varlığını peş keş çekenler ve satanlardır.

Makam için, çıkar için kişiliğini, varlığını başkasına teslim edenlerdir.

Teslimiyetçiliği, kendi rahatlığı için tercih edenlerdir.

Utanmaz kimdir? Pişkin kimdir?

Her yaptığına ve söylediğine mutlak doğru olduğuna inanandır.

Halkı saf, unutkan, enayi gören zihniyete sahip olanlardır.

Yaptıkları ihanet değilmiş gibi milletin karşısına çıkıp, sırıtarak yalan söyleyenlerdir.

Kayıkçı kavgası var, horoz dövüşü sürdürüyorlar. Kırık plak gibi aynı şeyleri söylüyorlar. Medya ise gerçekleri yansıtmıyor, yansıtamıyor.

Unutmayalım. Hain, işbirlikçi ve utanmazların olması, bir toplum ve devlet için yıkımdır. Önemli olan onları zamanında tanımak, bilmek ve halkı aydınlatmak, uyarmaktır

Günün Sözü: Halkın aydınlatılması, aydınların temel görevidir.

================================

Dostlar,

Hicabım elvermiyor halimi takrire… 

Diye bir şarkı sözü vardır..
Sayın Aydın halimizi tasvire tercüman oldu sağolsun..
Ancak “hicap” bize ait değil..

Sevgi ve saygıyla.
14.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Mr. KERRY; BOP EŞBAŞKANIN SIRTINI SIVAZLIYOR


Mr. KERRY; BOP EŞBAŞKANIN SIRTINI SIVAZLIYOR

Portresi_Ali_Nejat_Olcen 

Dr. Ali Nejat Ölçen

 

 

Bugünkü (13.9.2014) SÖZCÜ gazetesindeki Haddini bil Kerry başlıklı yazıyı
benim gibi yadırgayanlar çoktur sanırım.

Aslında ne ABD Başkanı Obama ve ne de Mr. Kerry, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı’nın sırtını sıvazlamış değiller.

Görev verdikleri BOP Eşbaşkanının sırtını sıvazladılar ve öylelikle BOP Eşbaşkanının IŞİD’e karşı eyleme geçmesinde başarılı olmasını arzuladıklarını belirtmiş oldular.

Durum budur ve Mr. Kerry haddini bilmek zorunda değildir,
aslında birinin haddini bilmesi gerekiyorsa, o sırtı sıvazlanan kişi olabilir.

Böyle biline, çare buluna.13.9.2014

Dr. Ölçen

=================================

Dostlar,

Cumhuriyetimizin ağabeyi (1922 doğumlu) bilge insan Dr. Ali Nejat ÖLÇEN‘den
kısa ve çarpıcı bir yorum..


(SÖZCÜ, 13.9.14)

Katılmamak olası mı??

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 12. Cumhurbaşkanı – Yarıbaşkan RTE,
bu vahim duruma artık derhal son vermelidir.. Yıllardır bunu yapmamaktadır.
Kendi ağzıyla da, kezlerce, böylesi bir görevi yaptığını, önce yadsımasına karşılık,
TV görüntüleri ortaya konunca kabul ve itiraf etmek zorunda kalmıştır.

Bu durum vahimden de ötedir; çünkü BOP apaçık Türkiye’yi bölme planıdır;
ABD Silahlı Kuvvetler Dergisinde resmen haritaları yayımlanmıştır.

BOP_haritasi

 

ABD ordusunun “Armed Forces Journal” adlı resmi dergisinde E. Alb. Ralph Peters’ın (Emekli ama Başkan danışmanı) makalesi özellikle dikkat çekicidir. (Haziran 2006)

Makalede, Ortadoğu’da istikrarsızlığın aşılması için sınırların, “azınlıkların durumu gözetilerek” yeniden çizilmesi öngörülmektedir. Kürtlere özellikle vurgu yapılmaktadır.
Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ta yaşayan Kürtlerin bağımsız bir devlet sahibi olması gerektiğinin savlandığı yazı, Türkiye’nin beşte birini oluşturan doğusu ile güneydoğusunun “işgal edilmiş” bölge olarak kabulü gerektiği yargısına (!)
yer verilmektedir…

Etnik ve dinsel cemaat temelli yeni Ortadoğu haritasında, Türkiye topraklarının 1/5’inin, temeli Kuzey Irak’ta çatılan Kürt Devleti’ne terki planlanmaktadır! “Stratejik ortak” (?!?) ABD’nin, bu planı kaçınılmaz saydığı ve düşünü kurduğu Büyük Kürdistan‘ı
stratejik ortaklıkta Türkiye‘ye bölgede “seçenek” olarak dayatmayı kurguladığı anlaşılıyor. Kuzey Irak’ta PKK’ya kol kanat germesi, silah ve her türlü lojistik desteği, Türkiye’nin sınır ötesi kara harekatını engellemesi… hiç kuşku yok, bu yüzen..

Bu harita daha sonra İtalya’da NATO toplantısında da gösterilmiş ve Türk subayları toplantıyı terk etmiştir. Ortada komplo kuramı değil; acı gerçeğin ta kendisi vardır.

  • Türkiye’yi bölme, ondan toprak koparma amaçlı bir planın eşbaşkanı,
    yasalara göre, Türkiye’de değil Başbakan ve Devlet Başkanı,
    yurttaş bile olamaz.. Bu eylem çok ağır suçtur..

Yıllardır sürdürülen bu kabul edilemez duruma RTE artık bir son vermek zorundadır…

Eski deyimle 2 görev asla ve asla kabil-i telif değildir..

Bu sitede çok yazdık ama bir kez daha yazmış olalım..

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Genelkurmay Başkanını (Necdet Özel) görevi içinde kısa bir açıklama ile “PKK’ı yok edeceğiz.. Kürtçe eğitim uygun değil..” söylemini 2 yıl sonra her ne hikmetse soruşturma konusu edeceğine,
ortadaki apaçık suçu neden soruşturmaz ki ???

Hukuk bu mudur??

Sevgi ve saygıyla.
14.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Not : Sn. Nurullah AYDIN’ın HAİN, İŞBİRLİKÇİ, UTANMAZ KİM?” 
başlıklı yazımıza da bakılması dileğiyle.. (http://ahmetsaltik.net/2014/09/14/27210/)

 

1 MAYIS EMEK, BARIŞ, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ MESAJI

portresi


Nurullah AYDIN
1 Mayıs 2014 – ANKARA

1 MAYIS EMEK, BARIŞ, KARDEŞLİK
VE DEMOKRASİ MESAJI

 

Gün; 1886 yılından bu yana kutlanan ve emeğin, emektarın, alın terinin, dayanışma ve yardımlaşma günüdür.

Bayram; alın terini kutsal gören, her şeyin üzerinde tutan bir dayanışma kültürü bayramıdır.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü; emeğin, alın terinin, dayanışma ve yardımlaşmanın adıdır. Üretim faktörleri içinde yeri doldurulamayan ve en değerlisi emektir. 

Emek; insan yaşamında yer alan en yüce değerlerin başında gelir. Üretim faktörleri içinde yeri en geç doldurulan, en değerlisi emektir. Emeğin yegâne kaynağı olan insan da tüm evrendeki en değerli varlıktır. Emeğin ve alın terinin kutsal sayıldığı, adaletli paylaşım, dayanışma ve güç birliğinin esas alındığı bir kültür ve medeniyet inşasında herkes çaba içinde olmalıdır.

– İnsan hak ve özgürlüklerini, hegemonyacı zihniyetle yok sayan,
– insanları ben ve öteki diye ayrıştıran,
– sömürge zihniyeti ile dünyayı yağmalayan,
– vandalizmi kural tanımaksızın uygulayan projelere karşı anlamlı bir dik duruş sergilenmelidir.

İlkel ortaçağ zihniyetli mandacı/işbirlikçi/çarpık zihniyet; din ve millet iradesi gibi iki ulvi değeri istismar ederek kitleleri uyuşturmaya devam etmektedir.

Çarpık düşünceli, çıkar amaçlı, Tanrısı para/servet olan din istismarcısı, emek sömürücüsü, siyasetçi, iş adamı, akademisyen, gazeteci, sivil toplum mensupları
iyi bilinmeli, tanıtılmalıdır.

Emekçilerin cezalandırıldığı, çalan çırpan iş adamlarının siyasetçilerin dokunulmaz kılındığı bir düzeni; hukuka, uygun hale getirmek yine de emekçilerin görevidir.

Bilinçli yurttaş, sorumlu insan, mücadele eden hak sahibi insan;
halk kitlelerini aydınlatmaya devam etmelidir. 

Üreten, geliştiren ve hizmet sunan işçi, memur tüm çalışanların;
şiddetten uzak, dostluk, barış, kardeşlik ve dayanışma içinde olmalarını diler,
1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününü kutlarım.