Etiket arşivi: Nurettin Veren

Tehlikenin farkında mısınız?

Tehlikenin farkında mısınız?

Barış Terkoğlu
Cumuriyet
, 13.12.18
Farkında mısınız?

Fethullah Gülen’i 2008’de beraat ettiren kararı verenler, İlhan Cihaner’e kurulan kumpasta ise FETÖ’nün tezlerini destekleyenler bugün yargının tepesinde. 
Farkında mısınız? 
FETÖ İmamı Suat Yıldırım’ın çalışma arkadaşı, örgütün derneği KADİP’in Yönetim Kurulu Üyesi, Abant Toplantıları’nın katılımcısı, Dinlerarası Diyalog çalışmaları için Vatikan’a yol yapan Ali Erbaş bugün Diyanet’i yönetiyor. 
Farkında mısınız? 
Erdoğan’ın tehdit edildiği toplantıda en önde oturan, Bilal Erdoğan’ın ortağı Mehmet Gür TUSKON davasında ifadeye bile çağrılmadı. Bilal Erdoğan’ın Akıncı Üssü davasına Adil Öksüz ile ABD’ye gidip gelenler arasında görünen ortağına da bugüne kadar soru soran olmadı.
Farkında mısınız?
Zaman gazetesi hisselerinin 2014 yılındaki sahibi, sık sık Pensilvanya’da “arınan” Fettah Tamince, soruşturmalardan Cumhurbaşkanı avukatlarının “başarılı” savunması sayesinde kurtuldu. 
Farkında mısınız? 
15 Temmuz darbesinin beyni Adil Öksüz, kolunda Hava Kuvvetleri armalı saatle gözaltına alındı. Emniyet’e sorguya ısrarla götürülmedi. Savcının 2 kez tutuklama istemesine rağmenr “tarla bakmaya geldi” diye serbest bırakıldı. “Pes” eden savcı, “Fethullahçı zihniyet hala yönetiyor” diyerek görevini bıraktı. 
Farkında mısınız? 
Bazı davalara “para iddiaları” karıştı. Kimi savcılar görevden alındı. Polis, hapisteki FETÖ sanıklarından ifade bile aldı. Geçen hafta İstanbul’daki bir savcı, mal varlığındaki 660 bin TL açıklanamayan artış nedeniyle görevden alındı. 
Farkında mısınız?
AKP İzmir İl Binası’nın 15 Temmuz’da bile mal sahibi, Işık Sigorta’nın da Gediz Üniversitesi’nin de kurucusu Ahmet Küçükbay tutuklandıktan sonra, en bilinen markasına AKP’ye yakın Mustafa Latif Topbaş ortak oldu. Küçükbay’dan istenen bir dizi paradan sonra yandaş medyada aleyhindeki haberler durduruldu. Etkin pişmanlıkla tahliye edildi. Kaynağı örgüt olanlar hariç, serveti iade edildi. 
Farkında mısınız? 
FETÖ’de ilk akla gelen “çatı davası”nda 72 sanıktan sadece 7’si tutuklu. Kalanlar nerede? 65’i de firarda. Haklarında yakalama kararı çıkmadan isimlerini yandaş medyada çarşaf çarşaf yayımlatanlar, yurt dışına çıkışlarını da izledi. 
Farkında mısınız? 
Bank Asya’ya para yatırma suç delili sayılırken bankanın sahipleri hakkındaki iddianame yeni çıktı. Farkında mısınız? 15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün yayın organlarında nutuk atan, “Ben Hizmet hareketini bir terör örgütü olarak görmüyorum” diyen parti lideri AKP listelerinden milletvekili oldu. Partisi Cumhur İttifakı’na katıldı. 
Farkında mısınız? 
Kot markasıyla ünlü TUSKON yöneticisi işadamı, adliyeden “İfademi verdim ve aynı gün işimin başına döndüm” diyerek çıktı. Davaya giren MASAK raporu ise Bank Asya’ya yatırdıklarının, FETÖ kurumlarına darbeye kadar aktardıklarının listesini veriyordu. Zaten koca TUSKON dosyasında bugün hapiste 10 kişi var. Tabii ki kalanlar aramızdalar! 
Farkında mısınız? 
Fethullah Gülen’le sevgi dolu fotoğrafları ortaya çıkan Nurettin Nebati, Berat Albayrak’ın yardımcı oldu. “Nasıl oldu” diye soran Nurettin Veren gazetesinden kovuldu.

Farkında mısınız? 
“FETÖ ile nasıl mücadele edilmeli” raporu yazan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’ndaki daire başkanının telefonundan ByLock çıktı. 
Farkında mısınız? 
Türkiye’de birileri “evlerinden İncil çıktı” haberleri yapıyor. Yurt dışındaki Fethullahçılar bunları kendini haklı göstermek için kullanıyor. Türkiye’deki saçmalıklar FETÖ tanıtımına malzeme oluyor. 
Farkında mısınız? 
Adalet Bakanı, birkaç gün önce yurtdışında FETÖ ile mücadelenin kaybedildiğini adeta itiraf etti. 
Farkında mısınız? 
Yargı imamları yakalanıp ceza bile alsa onlarla irtibatı ortaya çıkan bazı hâkim ve savcılara kimse soru sormuyor. 
Farkında mısınız? 
FETÖ’nün diğer tarikatlara sızarak yoluna devam ettiğini yazan Emniyet’in mahrem yapılanma raporu sumen altı ediliyor. 
Farkında mısınız? 
Medyada dün en ateşli Fethullah propagandası yapanlarla, bugün herkesi FETÖ’cü ilan ederek tutuklama listesi açıklayanlar aynı kişiler. 
Farkında mısınız? 
“Herkes” FETÖ’cü olursa aslında “kimse” FETÖ’cü olmaz. Bu sıralar “herkes FETÖ’cü” ile “kimse FETÖ’cü değil” arasında dikkat çeken uyum var. 
Farkında mısınız? 
15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri darbeden sonra yaşananlara isyan ederek küsüyor. 
Farkında mısınız?
Hem Pensilvanya’da hem Ankara’da birileri “FETÖ ile çözüm süreci”ni fısıldıyor. “FETÖ ile mücadele”deki tesadüf sayılamayacak gidiş, Türkiye’yi ancak af ile sıyrılabileceği bir enkaza götürüyor. 

Farkında mısınız? 
Bütün bunlar olurken Necati Doğru’ya ve Emin Çölaşan’a FETÖ davası açılıyor.
Tehlikenin farkında mısınız?

15 TEMMUZ’un AKP – ERDOĞAN AÇISINDAN SOSYO-POLİTİK PSİKOLOJİK ARDALANI

15 TEMMUZ’un AKP – ERDOĞAN AÇISINDAN SOSYO-POLİTİK PSİKOLOJİK ARDALANI

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net      profsaltik@gmail.com

Yetkin İktisatçı sayın Mustafa Pamukoğlu, sitemizde yayınladığımız (16.7.17) “FETÖ’nün mali örgütlenmesi” başlıklı makalesinde önemli bir irdeleme yapıyor, belirlemeleri ve önerileri var (lütfen tıklayınız : http://ahmetsaltik.net/2017/07/16/fetonun-mali-orgutlenmesi/). Genel bir çözümleme (analiz) yaptığı. FETÖ‘ye ilişkin ayrıntılı akçalı (mali) bilgileri FG’in (Fetullah Gülen) 35 yıl 1. yardımcısı olan Nurettin Veren’den öğreniyoruz. Habertürk TV’de 2006’da Merdan Yanardağ 2 gece saatler boyunca bu kişi ile derinlemesine söyleşi yapmıştı. Sayın Yanardağ bu çok önemli söyleşiyi yazıya dökerek kitaplaştırdı ve yayınladı:

Kuşatılan Türkiye

  • Kuşatılan Türkiye : Gülen Hareketinin Perde Arkası

Bugünlerde bir kez daha dikkatle okumanın ya da video kayıtlarını dikkatle izlemenin zamanı.

Ayrıca değerli yazar Serdar Akinan’ın “BUZDAĞI”
adlı yapıtı.. Kitap kapağındaki çizime dikkat:

Buzdağı’nın üstünde Türkiye; altında ise
AKP – FETÖ – CIA var!

 

Buzdağı  Serdar Akinan

15 Temmuz adına AKP = RTE tarafından yaptırılan törenlerin – ritüellerin, bunca abartılı, duygu sömürüsü yüklü, dinci istismar odaklı olması; Kuran’ın – Caminin – Selaların – Şehit – Gazilerin, maneviyat ve mistisizmin… katılması, gözyaşlarıyla ıslatılmış algı operasyonu, vıcık vıcık popülizm (halk yardakçılığı) ve ağır toplumsal hipnotizmanın.. ardalanında ne yatıyor acaba?
Ankara ve İstanbul’da 2 dev anıt hangi alternatif tarih yaratma çabasının figürü?

Çok net sosyopolitik-psikolojik gerçektir :

  • Sabahlara dek minarelerden yüksek sesli selalar korku bastırma ritüelidir.

Farklı düşünen insanların Anayasal hakları ayaklar altındadır. Herkesin bu selaları sabahlara dek dinleme  zorunluğu  olmadığı gibi, hiç kimsede böyle bir yetki de yoktur.

Açıkça suç işlenmiştir.

Böyle bir şey ancak dinci – şeriatçı ilkel ülkelerde olabilir.

Bilinç altına itilmesi gereken / zorunlu olan yoğun korkular vardır?
Suç ortaklığının gün ışığına çıkması / çıkarılması paniği ciddi olarak yaşanmaktadır? 

Kendilerince de itiraf edilerek Kandırıldık söyleminin yetmeyebileceği,
atakların üstlerine üstlerine geleceği hezeyanıyla

  • Saf ve masum halktan / müritlerden savunma hattı / canlı kalkan oluşturma mıdır kurgulanan??

    15-16 Temmuz 2016 gecesinde olduğu gibi.. 250 ölüm, iki bini aşkın yaralı kurban yetmemiş midir!

  • Ne denli trajiktir ki, sorumlular en önde “anma” yapmaktadır!?
    Bu açık günah çıkarma, neyin ve ne ölçüde diyeti olabilir ki??
  • “Bakın, bana bir şey yapacak olursanız milyonlar sokağa dökülür
    ve bedelini feci ödetir size..”

gözdağı / retoriği midir; binler / onbinlerce olduğu savlanan kişisel para-militer birliklere ek??

Bu dehşet dengesi nereye dek sürdürülebilir ki Türkiye’de?

2. Büyük Dünya Paylaşım Savaşı sonrası NATO – Varşova (Warsaw) Paktı ekseninde yaşanan soğuk savaş yılları – dehşet dengesine uluslararası toplum bile dayanamadı ve “Détant” (Yumuşama) politikaları ile zorunlu olarak karşılıklı uzlaşmaya gidildi..

Türk halkı da acı gerçekleri er ya da geç, yavaş da olsa öğrenecektir, öğrenmektedir.

16 Nisan deli saçması halk oylaması
nda AKP + MHP bloku gene de salt çoğunluğu sağlayamamışYSK hileye alet edilerek tam hukuksuz – gayrımeşru bir fiili durum
(Anayasa değişikliği ile gerçekte rejim değişikliği!) ülkemize dayatılmıştır.

  • Asıl darbe Saray’ın 20 Temmuz darbesidir! Bu durum kabul edilemez, sürdürülemez!

    Kitleler bu hazin oyunların ayrımındadır. Ne yazık ki her geçen gün ek – yeni ve daha ciddi hatalar sürdürülmektedir.

    Klasik diktatoryal tırmanış, “bir süre” tepede kalış (plato dönemi)ve ka-çı-nı-la-maz çöküş!

    Tarihsel eytişimin (diyalektiğin) şaşmaz yasası budur. AKP = RTE de aynı yasaya bağlıdır
    ve ne yazık ki uzlaşma – normalleşme zamanları, seçenekleri hoyratça tepilmektedir.

    Tüm iyiniyetli uyarı çabaları adeta kayalara çarpıp sönümlenmektedir!?

  • Büyük ADALET YÜRÜYÜŞÜ – MALTEPE MİTİNGİ’nde yapılan 10 maddelik çağrıya uzlaşmacı yanıt vermeye en çok gereksinimi olanlar artık bu kitleler değil, AKP = RTE‘dir!

Sevgi, saygı ve kagı ile. 17 Temmuz 2017, Ankara

FETÖ’nün mali örgütlenmesi

FETÖ’nün mali örgütlenmesi

Mustafa PamukoğluMustafa Pamukoğlu

 Aydınlık Gazetesi, 16.7.2017

(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır.)

FETÖ ve benzeri örgütlerin temel gücü mali yapısıdır. Mali güce ulaşmak bu tür örgütlenmeler için temel gerekliliktir.

Bir örgüt kurmak ve bunu geliştirmek için paraya ihtiyaç vardır. Bu para 3 temel yoldan
temin edilir. FETÖ bu üç kaynağı en iyi organize eden örgüt olarak yıllardır faaliyet gösteriyor.

1-Yurt içi ve yurt dışı bağış ve yardımlar
2-Ticari faaliyet gelirleri
3-Devlet teşvik ve destekleri

BAĞIŞLAR VE YARDIMLAR

Bağış ve yardımları temin etmek için örgütün ikna edici veya aldatıcı bir misyonunu ve amacını ortaya koymak gerekiyor. FETÖ burada “Ilımlı İslam” teorisi ile din için eğitim amacı ile faaliyetini sürdürdü. Dini anlamak için eğitim şarttır, iddiası ile hareket edildi. Eğitim için de okullar açmak ve bu okullarda eğitilecek donanımlı kişilerle misyonun geniş halk yığınlarına ulaşmasını sağlamak öncelik olmuştur.

Bu misyon ve vizyonla hareket eden FETÖ öncelikle bağış ve yardımları her türlü amaç ve faaliyette bulunan çeşitli dernekler ve vakıflar kurarak sağlamıştır. Çünkü dernekler ve vakıflar vergi avantajları nedeniyle bağış ve yardımları en kolay biçimde temin eden kurumlardır. Bunun yanında aidatlar, giriş ödentileri, sponsorluk gibi destekler de dernek ve vakıflar bünyesinde kolaylıkla organize edilebilmektedir.

TİCARİ FAALİYETLER

Vakıf ve dernekte toplanan kaynakların büyümesi ve kazanç sağlaması için gelir getirici alanlara aktarılması gerekir. Bunun için de iktisadi faaliyetlere girmek ve şirketler kurmak gerekir. FETÖ bunu eğitim kurumları şirketleri ile başarılı biçimde yapmıştır. Önce dershaneler sonra ilköğretim, lise sonrasında da üniversiteler kurarak temel amacı eğitim olan ama kazanç da sağlayan iktisadi faaliyetlere girişmişlerdir. Eğitim kurumları yanında medya şirketleri ve örgütlenmesi de sağlanınca ticari hayatın en önemli kazanç getiren etkili alana girilmiştir.

BÜYÜK ŞİRKETLEŞMELER

Ticari faaliyetler FETÖ güç kazandıkça farklı bir anlayışla da yapılmaya başlamıştır.
Bu misyona inanan tüccar, iş adamı, esnaf ya kendi şirketine ya da kurulacak başka şirketlere yine aynı inançta olan kişileri ortak almaya başlamıştır. Ortaklık ya isme ya da hamiline (yani kimin ortak olduğunun belli olmadığı ve onu mutemet bir kişinin temsil ettiği) olmak üzere dev şirketler kurulmaya başlamıştır. Öte yandan sermayeler birleştirilerek yeni işler ve projelere girilmeye başlanılmış ve dev şirketler ve finans kurumları ortaya çıkmıştır.

DEVLET TEŞVİKLERİ

Bu ticari faaliyetleri kolaylaştıran ve kazançları artıran birçok teşvik ve destek vardır. Biz burada vergi teşviklerinden en önemlilerini sayalım. FETÖ kurumları bundan fazlasıyla yararlanmıştır.

*Dernekler ve vakıflar vergi mükellefi değildir. İktisadi faaliyet gösterirlerse bu faaliyetleri vergiye tabidir.
*Kamu yararına çalışan dernekler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti (AS: bağışıklığı) tanınan vakıflara yıllık toplamı beyan edilecek gelirin %5’ini (kalkınmada öncelikli yöreler için %10’unu) aşmamak üzere, makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar vergiye tabi kardan indirilir.
*Öğrenci yurtları, camiler, din eğitim verilen yerlere yapılan bağışlar ve harcamalar vergiye tabi gelirden indirilebilmektedir.
*Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı vergiye tabi kardan indirilir.
*Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulları, özel kreş ve gündüz bakımevleri ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti (AS: bağışıklığı) tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden, beş hesap dönemi itibarıyla (AS: boyunca) elde edilen kazançlar vergiden istisnadır.
*Vakıf üniversitelerine yapılan bağışlar gider olarak indirilebilmektedir.

HAVUZ SİSTEMİ

FETÖ mali örgütlenmesinde en önemli lokomotif yukarıda saydığımız şekilde elde edilen kazançların ve kaynakların havuza alınarak imamlar (mutemetler-eminler) tarafından bir finans kurumu gibi yönetilmesidir. Bu sistemin motivasyonu güçlü dayanışma ve harekete olan sabit inançtır. Unutmayalım ki, bu havuzun en büyük destekçisi de FETÖ’yü kullanan ABD derin devleti ve diğer uluslararası işbirlikçileridir.

  • 15 Temmuz darbe girişimin önlenmesi ile bu dev mali örgütlenme de çökertildi.

Yeniden dirilmeleri bu mücadelenin kararlılık ve samimi biçimde devam etmesi halinde zor gözüküyor. Ama uyanık olmak da şart!
=========================================
Dostlar,

Yetkin İktisatçı sayın Mustafa Pamukoğlu önemli bir irdeleme yapıyor, belirlemeleri ve önerileri var. Genel bir çözümleme (analiz) yaptığı. FETÖ‘ye ilişkin ayrıntılı akçalı (mali) bilgileri FG’in (Fetullah Gülen) 35 yıl 1. yardımcısı olan Nurettin Veren‘den öğreniyoruz. Habertürk TV’de 2006’da Merdan Yanardağ 2 gece saatler boyunca bu kişi ile derinlemesine söyleşi yapmıştı. Sayın Yanardağ bu çok önemli söyleşiyi yazıya dökerek kitaplaştırdı ve yayınladı:

  • Kuşatılan Türkiye : Gülen Hareketinin Perde Arkası

Kuşatılan Türkiye

Bugünlerde bir kez daha dikkatle okumanın ya da video kayıtlarını dikkatle izlemenin zamanı.

Ayrıca değerli yazar Serdar Akinan’ın “BUZDAĞI” adlı yapıtı..

 

 

 

 

Buzdağı Serdar Akinan

Kitap kapağındaki çizime dikkat:
Buzdağı’nın üstünde Türkiye; altında ise
AKP – FETÖ – CIA var!

15 Temmuz adına AKP = RTE tarafından yaptırılan törenlerin – ritüellerin, bunca abartılı, duygu sömürüsü yüklü, dinci istismar odaklı olması; Kuran’ın – Caminin – Selaların – Şehit – Gazilerin, maneviyat ve mistisizmin… katılması, gözyaşlarıyla ıslatılmış algı operasyonu, vıcık vıcık popülizm (halk yardakçılığı) ve ağır toplumsal hipnotizmanın.. ardalanında ne yatıyor acaba? Ankara ve İstanbul’da 2 dev anıt hangi alternatif tarih yaratma çabasının figürü?

Çok net sosyopolitik-psikolojik gerçektir : Sabahlara dek minarelerden yüksek sesli selalar korku bastırma ritüelidir. Farklı düşünen insanların Anayasal hakları ayaklar altındadır. Herkesin bu selaları sabahlara dek dinleme zorunluğu olmadığı gibi, hiç kimsede böyle bir yetki de yoktur. Açıkça suç işlenmiştir. Böyle bir şey ancak dinci – şeriatçı ilkel ülkelerde olabilir.

Bilinç altına itilmesi gereken / zorunlu olan yoğun korkular vardır?
Suç ortaklığının gün ışığına çıkması / çıkarılması paniği ciddi olarak yaşanmaktadır?
Kendilerince de itiraf edilerek “Kandırıldık” söyleminin yetmeyebileceği, atakların üstlerine üstlerine geleceği hezeyanıyla saf ve masum halktan / müritlerden savunma hattı / canlı kalkan oluşturma mıdır kurgulanan?? 15-16 Temmuz 2016 gecesinde olduğu gibi.. 250 ölüm,
iki bini aşkın yaralı kurban yetmemiş midir! Ne denli trajiktir ki, sorumlular en önde “anma” yapmaktadır!? Bu açık günah çıkarma, neyin ve ne ölçüde diyeti olabilir ki??

  • “Bakın, bana bir şey yapacak olursanız milyonlar sokağa dökülür ve bedelini feci ödetir size..”

gözdağı / retoriği midir; binler / onbinlerce olduğu savlanan kişisel para-militer birliklere ek??

Bu dehşet dengesi nereye dek sürdürülebilir ki Türkiye’de?
2. Büyük Dünya Paylaşım Savaşı sonrası NATO – Varşova (Warsaw) Paktı ekseninde yaşanan soğuk savaş yılları – dehşet dengesine uluslararası toplum bile dayanamadı ve “Détant” (Yumuşama) politikaları ile zorunlu olarak karşılıklı uzlaşmaya gidildi..

Türk halkı da acı gerçekleri er ya da geç, yavaş da olsa öğrenecektir, öğrenmektedir. 16 Nisan deli saçması halk oylamasında AKP + MHP bloku gene de salt çoğunluğu sağlayamamış, YSK hileye alet edilerek tam hukuksuz – gayrımeşru bir fiili durum (Anayasa değişikliği ile gerçekte rejim değişikliği!) ülkemize dayatılmıştır.

  • Asıl darbe Saray’ın 20 Temmuz darbesidir! Bu durum kabul edilemez, sürdürülemez!

    Kitleler bu hazin oyunların ayrımındadır. Ne yazık ki her geçen gün ek – yeni ve daha ciddi hatalar sürdürülmektedir. Klasik diktatoryal tırmanış, “bir süre” tepede kalış (plato dönemi) ve ka-çı-nı-la-maz çöküş! Tarihsel eytişimin (diyalektiğin) şaşmaz yasası budur. AKP = RTE de aynı yasaya bağlıdır ve ne yazık ki uzlaşma – normalleşme zamanları, seçenekleri hoyratça tepilmektedir. Tüm iyiniyetli uyarı çabaları kayalara çarpıp sönümlenmektedir!?
  • Büyük ADALET YÜRÜYÜŞÜ – MALTEPE MİTİNGİ’nde yapılan 10 maddelik çağrıya uzlaşmacı yanıt vermeye en çok gereksinimi olanlar artık bu kitleler değil, AKP = RTE‘dir!

Sevgi ve saygı ile. 16 Temmuz 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Rifat Serdaroglu : KAÇ TANE BİR NUMARA VAR?

KAÇ TANE BİR NUMARA VAR?

Rifat Serdaroglu

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Şehitlerimizi de ayırdılar! AKP yöneticilerinden, vatan savunmasında PKK ve IŞİD katillerinin şehit ettiği çocuklarımızı ne hatırlayan var ne bir Fatiha okuyan!

  • Kimler tarafından ve ne uğruna şehit edildiklerini bilmediğimiz 15 Temmuz kontrollü darbe girişimi şehitlerini Aydın Doğan bile andı!

Artık her şeyi açık-açık konuşma zamanıdır. 15 Temmuz’un üzerinden 1 yıl geçti.
AKP-FETÖ iş birliğinin tiyatro kısmını seyretmekten bıktık. FETÖ ile ilgili iki kitap yazdık. Birincisini 15 Temmuz’dan 6 ay önce, ikincisini 4 ay önce yayımladık. Ne yazdıysak o oldu.
Hadi şimdi beraberce gerçekleri bir daha yazmaya devam edelim:

FETÖ (Fethullah Gülen Terör Örgütü) uluslararası bir organize terör ve istihbarat örgütüdür.

Fethullah Gülen’in bu devasa örgütü tek başına bu seviyeye getirmesi ve yönetmesi akla ve mantığa aykırıdır.

Cemaat, Türkiye’de büyümek için sağdan-soldan çok sayıda partiyi ve lideri kullandı. İki kişi Cemaatin FETÖ’ne dönüşmesinde başrolü oynadı. Turgut Özal ve Kenan Evren. Cemaat bu ikisinin himayesinde, özellikle darbe lideri Evren döneminde okullaşma ve büyük maddi güç elde etme sürecini tamamladı.

Cemaatin FETÖ’ye dönüşmesi evresinde örgütün BİR numarası elbette ki Fethullah Gülen’dir.

Cemaat ne zaman ki Türkiye’de gelişmesini tamamladı, Fethullah Gülen önce Vatikan’da Papa’nın elini öptü ve O’na teslim oldu, sonra da CIA kontrolünde dünyaya açılmaya başladı.
CIA, 1999 yılında PKK terör örgütünde etkinliği bitmiş, kullandığı uyuşturucudan beyni sulanmış Öcalan’ı paket yapıp Türkiye’ye teslim etti!
Aynı CIA, yine 1999 yılında Fethullah Gülen’i Amerika’ya götürdü, yeni elemanını 107.000 metrekarelik (AS: Nurettin Veren 137 dönüm, 8 villa.. demekte.. Merdan Yanardağ, Kuşatılan Türkiye – Gülen Hareketinin Perde Arkası, 30. bs. syf. 25) bir çiftlikte silahlı koruma altına aldı!

Kim Türkiye’ye Abdullah Öcalan’ı verip, Fethullah Gülen’i rehin aldıysa o FETÖ’nün diğer BİR numarasıdır. Tabii ki bu kuruluş CIA’dır, yani Amerika Derin Devletidir.

CIA satın alıp eğittiği FETÖ militanlarını Türk Devletinin en önemli birimlerine yerleştirmek, Türk Ordusu’nun Atatürkçü subaylarını, ordudan uzaklaştırıp komuta heyetini çökertmek,
22 Müslüman ülkenin sınırlarını değiştireceği projeye Eşbaşkan olacak, hırsı aklından ve vatan sevgisinden yüksekte olan birini, daha Belediye Başkanlığından keşfetmişti!
CIA; yapayalnız yaşayan sevgisiz bir diğer adamına emir vererek, genel seçimlere henüz 1,5 yıl varken Türkiye’yi erken seçime götürttü.

Ilımlı İslam-Muhafazakâr Demokrat- Dinlerarası Diyalog-Kürdistan Devleti gibi önemli konularda kendisi gibi düşünen AKP’yi destekleyerek iktidar yaptı.

  • 11 (on bir) sene gibi uzun bir zaman FETÖ ve AKP koalisyon ortağı gibi çalıştılar.

Bu arada AKP’nin bilgisi ve izni ile Ankara-Kızılay’da bir binada sayıları 35-50 arasında değişen CIA uzmanları taktisyen olarak yıllarca çalıştılar. 11 yılda Cumhuriyetin Değerleri, Hukuk Devleti, Demokratik Kazanımlar, Kuvvetler Ayrılığı, Anayasa çiğnendi. Türk Devletinin binlerce yıllık sırları Kozmik Odanın kapısı FETÖ elemanlarına açılarak, CIA’ya servis edilmesine izin verildi.

Kim 11 sene FETÖ ile koalisyon ortaklığı yapmışsa,
Kim “11 senede ne istediler de vermedim” dediyse,
Kim “FETÖ ile bizim menzilimiz aynı olduğu için onlara yardım ettik” dediyse,
Kim “Rabbim ve milletim beni FETÖ’ne yardım ettiğim için affetsin” diye suç ikrarında bulunduysa!

Herkes bilmelidir ki, FETÖ’nün diğer BİR numarası da odur.
Bu kişi AKP Genel Başkanı ve Dönemin Başbakanı Erdoğan’dır.

FETÖ’nün İKİ numaralı elemanları çoktur!
Cumhurbaşkanlığı makamından “Cemaate her türlü yardımı yapın” diye yurtdışındaki tüm Türk Devleti Temsilciliklerine resmi talimat yazan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakan Sadullah Ergin, Bakan Hüseyin Çelik, Bakan Bekir Bozdağ; Kadir Topbaş, İ Melih Gökçek, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Erkan Mumcu, Özel Paşa ön sıradaki İKİ numaralardır…

Değerli Okurlar;
Bunlar gerçeklerdir. Bu yazıdaki her cümle Türk Milletinin önünde söylenmiştir. Belgeleri dört dile çevrilmiş, sesli ve görüntülü olarak bizde mevcuttur. Soru şu olmalıdır;
Türk Devletinin Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçları, dağ başında görev yapan bir öğretmeni yalnızca Bank Asya’da parası var diye “FETÖ mensubu” kabul edip zindana atıyor da FETÖ’nün siyasi ayağını görmüyorlar mı?
Zavallı bir Askeri Okul öğrencisini hapse atan adalet sistemi, nasıl oluyor da iş siyasetçilere gelince kör olabiliyor?

Bir ülkeyi yönetenlerde vicdan, Allah korkusu, utanma duygusu kalmadıysa her türlü kötülüğü yapabilirler. Örneğin bu tarihi gerçekler için bize dava açabilirler.
Yalnız herkes şunu çok iyi bilmelidir ki, cübbelerini FETÖ’ne veya iktidara kiraya verenlerin sonları Zekeriya Öz denen hainden daha beter olacaktır.

Kim zalimlere kulluk edip, mazlumları ezerse onların yerleri Esfeli Safilin’dir…

Not; Bu yazıdakilere itirazı olan AKP üst yöneticilerinde yüreğin gramı varsa,
istedikleri televizyonda tartışalım. Hadi bekliyorum!

Sağlık ve başarı dileklerimle, 12 Temmuz 2017
================================================
Evet dostlar,

Eski Sağlık Bakanı, günümüzün harman yürekli araştırmacı – yazarı Sn. Rifat Serdaroğlu’ndan mitralyöz gibi bir yazı daha.. Diktatörlük sınırlarına girmiş bir rejimde bunca acı – yakıcı gerçekleri cesaretle yazmak için salt çok sağlam bilgilere sahip olmak da yetmez..

Sn. Rifat Serdaroğlu’nun yaşına gelmiş niceleri yaşamlarının sonbaharının tadını çıkarmakta. Bizim gibi birileri gecenin ilerleyen saatlerinde mışıl mışıl uyumak…. yerine ter dökmekte.. Kezlerce yazdık, artık AKP = RTE despotik rejiminin sürdürülebilir yanı, mecali kalmadı..

AKP Gn. Bşk ve CB Erdoğan’ı dün AKP Grup toplantısı konuşmasında tanıyamadık. Müthiş bir gerginlik, öfke, kızgınlık, kin, nefret, aşağılama, hakaret…. Anamuhalefet CHP’ye ve Gn. Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük olarak sergilendi.. AKP grubuna dönük çok üst düzeyde ajitasyon çalışması yapılmış oldu. “15 Temmuz kontrollü darbe girişimi” anması için 1 hafta ayrılmıştı devletin tüm olanakları ile. TBMM’de yapılacak toplantıda salt AKP ve MHP var. Öbür 2 parti yok..

AKP = RTE, “Büyük Adalet Yürüyüşü” nün ulusal ve yabancı kamuoyunda doğurduğu büyük yankının ayrımında ve bundan ölçüsüz derecede rahatsız. Şimdiye dek görmediğimiz derecede gergin ve ağır sataşma – aşağılama içerikli, baştan sona ötekileştirici – dışlayıcı ve gözdağı veren hatta açık açık tehdit eden “sokağa çıkamazsın” a dek varan bir nefret söylemi.. Hedef belli; AKP tabanı ve kamuoyunda oluşan ADALET YÜRÜYÜŞÜNE dönük sempatiyi kırmak, oluşan olumlu sosyal psikolojik iklimi kırmak ve sulandırmak, nötrallaştirmek, giderek silip unutturmak..

Ancak AKP = RTE‘nin bunun olanaksız olduğunu, artık ADALET YÜRÜYÜŞÜ – MİTİNGİ ÖNCESİ / SONRASI Miladı yaşandığını, azıcık siyaset bilimi nosyonu varsa kabullenmesi gerek. Ne yazık ki yazmaktan yorulduğumuz üzere tüm bu iç – dış süren uyarıların gerçek ve ciddi iletisini almak ve ülkemizi normalleştirmek seçilecek tek ve en  akla uygun yol iken; siyasal tarihte diktatörleşen ve zulme sarılan – saplanan kişi – iktidarların “tipik” davranış modelini izliyoruz.. Atipik olan bir şey yok! Öngörülebilir olgulara tanık oluyoruz.

Dolayısıyla bu filmin sonu belli ve bütün alametler gösteriyor ki yakın; öyle ya da böyle, diyalektik olarak lanetli yılların sonuna geldik.. Uzatmanın süresi ve “ödenecek bedel” hem AKP = RTE’nin siyasal körlüğü ve inadına hem de başta CHP – Kılıçdaroğlu, muhalefet partilerinin izleyeceği sakin – akılcı – yaratıcı politikalara – araçlara bağlı..

Sevgi ve saygı ile. 13 Temmuz 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com