Etiket arşivi: Nurettin Abacıoğlu

Direniş: Kriz ve örgütlenme


Dostlar
,

Önemli bir makale..

Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden dostumuz Sayın Prof. Dr. Nuretttin Abacıoğlu’nun yıllardır azim ve özveri ile sürdüregeldiği birbirinden değerli PERŞEMBE YAZILARI’ndan sonuncusu.

“Direniş: Kriz ve örgütlenme” başlıklı..

3 uzun sayfadan oluşuyor. Bu bakımdan pdf olarak erişkesini aşağıda sunuyoruz.
Okunmasını önemsiyoruz. Sn. Abacıoğlu’na nitelikli emeği ve paylaşımı için teşekkür borçluyuz.

Yazının girişi şöyle :

“Hani hep korkuyorlar diyoruz ya…
Bu bir fantezi değil; içimizden öyle olmasını istediğimiz bir durumdan falan da bahsetmiyorum…
Olgu ve Türkiye’nin açılmakta olan siyasal penceresindeki yeni olanaklar ve belirtiler bunu bize gösteriyor.
Öyleyse ne demeliyiz; bir defa daha, işte bunlar gerçekten korkuyor…
Neden mi? Eskaza, kalıcı biçimde siyaseten örgütlenilmesinden…

O nedenle her türlü örgütlenme sayılabilecek ögeyi yeni baştan tanımlıyorlar ve yasaklamak için icatlar geliştiriyorlar… Adı hukuk olamayacak bütün uygulamaları, en olağan bir biçimde bu nedenle yürürlüğe sokuyorlar. Göz korkutmak, vazgeçirtmek için çaba harcıyorlar…”

***********************

Bitirirken;

“An olarak yeni bir sayfa eşiğindeyiz. Haziran direnişini yeni bir siyasal boyuta taşıyacak bir dönemin bütün sıcak temel taşları ortada durmaktadır. Direniş; siyasi bir dönüşüme tahvil olmayacak sokak eylemleri çağrısı ile, kendini taşıyıcılığını aynı düzlemden yeniden üretebilecek bir vasatta görünmemektedir. “Hükümet istifa” siyasi talebini, gerçekliğe dönüştürecek bir siyasi cephe kurulumu ve bunun önderliğini paylaşacak asgari programatik bir düzenleme, bu sürecin içinden çıkmak ve Türkiye’nin kaderine aydınlanmacılık ve toplumsal kurtuluşçuluk üzerinden damga vurmak gerekmektedir. Örgütlenme ve siyaseten öncülük ancak böyle sağlanabilecek durumdadır.
Sol-sosyalist özneler ve siyasal temsilcileri, şimdiye değin yukarıda tanımlanan örgütlenme üzerinden “başa siyaset” görünümü sergilemeden ve fakat sokağın sola ve yeni bir düzen arayışına hem eylemlilik ve hem de kuramsallaştırma bağlamında çizgi ve şekil vermişlerdir. Sol algısı, toplumsal akılda yeniden meşrulaşma ve kendini yeni umut olarak var etme şansını bunca atalet yılından sonra tekrar yakalayabilmiştir; yaratabilmişir. Yani Haziran direnişi solculaşmıştır. Şimdi doğru örgütlenme ile bunu yaşama taşıma fırsatı, heder edilmeden gerçekleştirilmek durumundadır.”
demekte Sayın Prof. Abacıoğlu..

Sevgi ve saygı ile.
15.8.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================================

Direniş: Kriz ve örgütlenme

Nurettin Abacıoğlu
nuriabaci@gmail.com
, 15.8.13

portresi

Direnis_kriz_ve_orgutlenme

Sayın Abacıoğlu’nun

“An gelir.. Madımağın ve direnişin genç şehitlerine…” başlıklı makalesine de sitrmizde 4.7.13 günü yer vermiştik..
(http://ahmetsaltik.net/2013/07/04/an-gelir-madimagin-ve-direnisin-genc-sehitlerine/, 4.7.13)

An gelir.. Madımağın ve direnişin genç şehitlerine…

Nurettin Abacıoğlu
Prof. Dr., Gazi Üniv.
Eczacılık Fak.
nuriabaci@gmail.com

Prof. Dr. Nurettin ABACIOĞLU

divider_yesil_fiyonk

An gelir…

Madımağın ve direnişin genç şehitlerine…

An gelir, hayat koşmaya başlar…
An gelir, dönüp baktıkların, ufukta kaybolur…
Ve an gelir, önünde hala yığılırcasına yapacakların…
Sonra an gelir ki, ardında artık kalmamış zamanlar vaktidir şimdi uçup giden,

Oysa daha her şey ne denli tazedir ki, bir bilsen…
Yasemen kokuları eksilmez, bir çocukluk zamanın bahçelerinden…
Hala bir esintidedir işte…
Kuytuluklarda, anamızın pişirdiği çorba kokusudur bazen hayat…
Şimdi hepsi silikleşmiş fotoğraflar…
Öncelerin siyah beyazı; oysa hepsi rengi kaçmış yıllar…

Sonra bakarsın ki üstüne bir yirmi sene saymışsındır…
Kocaman bir yumruk gelir, boğazını tıkanır…
Kurumuş gözpınarları bir kez daha ıslanıverir kimseye göstermeden…
Kimseye göstermeden ve hatta kendine bile,
Kafanı çevirirsin, artık aynalar görmesin diye…
Oysa unutmak mümkün mü…

Madımak tarihi bu, belleğimize kazınmış bir kez,
Aman da aman…
Hiç akıldan çıkmıyor işte…
Ve ölülerimizi bile…
Hergün daha da öldüren…
Hain seslerin insana düşman kahkaları bir kez daha kahreder…

Sonra bakarsın ki, kahrımızın direnci daha da kabarımış…
An olur
Sonuna gelirsin…
Rüzgar tarar saçının her telini…
An olur!
Yeniden başlarsın
Alevler sarar bütün bedenini…

İşte bu yıl Madımak tarihi,..
Her yer Direniş, her yer Taksim’e…
Her yer Taksim, her yer Kızılay’a yazılıyor…
Ve ben de yazdım işte kendi tarihimin içinden
Bir kez daha Sivas şehitlerine seslenirken…

İnci kızım; Huriye kızım…
Siz yakıldığınızda doğanlara anlattım
Bu yıl hikayenizi…
Tanımazsınız, fakültenin şimdilerdeki gençlerinden birisi…
Dekanlığa dilekçe yazmış adlarınız amfilere konsun diye…

Bir kez daha bu yıl; yine boynum bükük…
Hikayenizi anlattım ey otuzüçler; ey otuzbeşler…
Neredeyse hepiniz daha çocuktunuz…
Gençliğinizin ilk baharlarıydı çıralar gibi yandığınızda…
Ve yanınızda yoktuk o alevler saçlarınızı sardığında…

Bir eflatun ölüm olmalı,
Öyle olmasını istiyorum…
Öyle düşlüyorum, ezginin günlüğünde ki gibi…
Sonra son resimlere bir daha bakıyorum…
Sonra arda kalan yağlı kara bir is ve kömür lekesi…

Ne çare ki ve ne iyi ki…
Cellatlarınızın bile yok edemediği…
Belleklere kazılı bir hürriyet kokusu kaldı sizlerden geri…

Seni, seni yakanı, biliyormusun İnci;
Hala en çok gözlerindeki son ışıktan korkuyor…
Azrailin senden korkuyor…
Sen hep oradan ve öylece durup bir ışık seli gibi bakıyorsun Azraillerinin gözleri içine…
Ve bir korku sarıyor azril hatırladıkça o anı…

Huriye, kızıl alevlerden giydiğin son elbise…
Bu sene Taksim’de başka güzel bir bedende
Kuşandı seni; kuşandı sen olarak,
Bakarken, gaz sıkan polisin gözünün içine…
Polis korkuyor, incecik ve narin bir bedenden
Korkuları yakıyor polisin kendi bedenini…

Korkusuz ve nümayişsiz
Sizler…
Dururken yamacında kurtuluşun…
Bütün özgürlük savaşçıları…
Kuytuluklar vaktidir şimdi…
Taksimin, direnişin…
Madımağın bütün güzel ölüleri…
Güller uykusundasınız…
Sevda türkülerindesiniz
Ülkemin devrimci oğulları, kızları…
Bütün Deniz’leri…
Yüreklerimiz sizi unutur mu…

An gelir…
Devran döner…
An olur
Sonuna gelirsin…
Rüzgar tarar saçının her telini…
An olur!
Yeniden başlarsın
Alevler sarar bütün bedenini…
Sonra bayrak bayrak
Memleketin kurtuluşu olursun…

divider_yesil_fiyonk

 

 

Teşekkürler sevgili Nurettin Abacıoğlu kardeşimiz..

Bu inanılmaz derecede içli – duygulu dizeleri paylaştığınız için..

Sevgi ve saygı ile.
4.7.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net