Etiket arşivi: Nükleer Karşıtı Platform (NKP)

HİROŞİMA’NIN 78.YILINDA KÜRESEL GÜVENLİĞE YÖNELİK TEHLİKE TIRMANIYOR!

NKP

Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılmasının 78. yıldönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Nükleer silahlanmanın gün geçtikçe gelişme ve artış gösterdiğine dikkat çekilen açıklamada, küresel güvenliğe yönelik insanlığı doğasıyla birlikte yok edecek tehlikenin tırmanışının hızlandığı vurgulandı. Açıklamaya yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.
***
NÜKLEER KARŞITI PLATFORM BASIN AÇIKLAMASI

HİROŞİMA`NIN 78.YILINDA KÜRESEL GÜVENLİĞE YÖNELİK TEHLİKE TIRMANIYOR!

ABD`nin 2.Dünya Savaşı`nda Japonya`nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı nükleer bombaların üzerinden tam 78 yıl geçti. Emperyalist kapitalizm, yok etme hırsıyla ürettiği insanlığın gördüğü en korkunç silahı gözü kara biçimde kullanmış ve yüzbinlerce insanı çevresiyle birlikte katletmiştir. İnsanlık suçu oluşturan bu kırımın hesabı ise hiçbir zaman sorulamamıştır. Dünyanın ilk atom bombası saldırısının acısı ve dehşeti unutulmazken;  gün geçtikçe gelişme ve artış gösteren

  • Nükleer silahlanma, küresel güvenliğe yönelik insanlığı doğasıyla birlikte yok edecek tehlikenin tırmanışını hızlandırmıştır.     

Başını ABD-Batı-NATO`un çektiği kapitalist-emperyalist saldırganlık ve yayılmacılık, ekonomik, toplumsal, kültürel, bütün alanlarda engel tanımamakta, sürekli çatışma ve savaş riskleri doğurmaktadır.

Hiroşima ve Nagazaki saldırısının ardından nükleer silahların üstünlük ve caydırma özelliğine tanık olan kapitalist ülkeler, nükleer silah üretimi ve nükleer santral faaliyetlerine ağırlık ve hız vermiştir. Yapılan araştırmalar, insanlığın geleceğini doğrudan ilgilendiren nükleer silahlara ilişkin tedirgin edici rakamları ortaya koymuştur.

  • ABD,
  • Rusya,
  • Çin,
  • Fransa,
  • Birleşik Krallık,
  • Pakistan,
  • Hindistan,
  • İsrail ve
  • Kuzey Kore‘`de yaklaşık 13000 nükleer başlık bulunmaktadır.

Bunlardan bir bölümü karşılıklı anında otomatik ateşlenebilecek biçimde konuşlandırılmıştır. Yine Avrupa`da İtalya, Türkiye, Belçika, Almanya ve Hollanda topraklarında ABD-NATO nükleer silahlarını barındırmaktadırlar (Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü‘nün (SIPRI) 2023 yılı raporu, ICAN kaynakları).

Batı yayılmacılığıyla kışkırtılan Rusya ve Ukrayna savaşı ile birlikte iki ülke arasında giderek tırmanan şiddetin her an nükleer bir savaşa dönmesi ihtimali ciddi bir tehdit olarak tüm dünyanın ortak sorunu haline gelmiştir. Bu ülkelerdeki nükleer santrallerin hedef alınması büyük facialara neden olacaktır. Nükleer savaşın kazananı olmayacağı, böyle bir savaşın insanlığın sonu olacağı açıkken “gerekli görülmesi halinde nükleer silah kullanmaktan kaçınılmayacağı” yönünde yapılan açıklamalar, küresel güvenlik kaygılarını büsbütün artırmıştır.

Ülkemizde ise nükleer silah ve nükleer santral hayalini eyleme dönüştürme çabası içinde bulunan siyasal iktidar, bölgede yaşanan çatışmalar ve savaşlara karşın emperyalizmin saldırı örgütü NATO`nun nükleer paylaşımı kapsamında nükleer kitle imha silahlarına ev sahipliği yapmakta bir sakınca görmemektedir. Bu silahlar ülkemiz ve bölge halklarını açıkça hedef durumuna getirerek tehdit etmektedir.

Ülkemiz topraklarında konuşlandırılan ABD-NATO nükleer silahları derhal ve tümüyle çekilmeli, İncirlik Üssü nükleer silahlardan arındırılmalıdır. 

Dünya insanlığının nükleer silahlarla yok olma tehdidinden kurtarılması, bölge ve dünya barışının sağlanması ve barış ortamının korunması için Birleşmiş Milletlerde ezici bir çoğunlukla 2017 yılında kabul edilen

  • Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması daha fazla vakit yitirilmeden imzalanmalı ve TBMM gündemine alınarak onaylanmalıdır.

Öte yandan; Türkiye`nin de taraf olduğu Nükleer Silahların Yayılmasının Önlemesi Anlaşması`na (NPT) tüm ülkelerin yükümlülüklerine samimiyetle uymasıyla daha güvenli bir gelecek sağlanacağı unutulmamalıdır. 1970`de kabulünden bu yana, bu temel anlaşmanın maddeleri arasında bulunan nükleer silahları giderek azaltma-kaldırma çabaları ve başka ülkelere konuşlandırmama hükümlerine yıllardır uyulmamaktadır.

Toplumsal hiçbir faydası olmayan, yaşamsal riskler barındıran Mersin`de deprem fay hattı yakınında inşa edilen, meydana gelen aksaklıklarla daha şimdiden tehlike yaratan

  • Akkuyu Nükleer Güç Santralı başta olmak üzere,
  • Sinop ve Kırklareli`nde kurulması planlanan santral ile
  • nükleer silah projeleri durdurulmalıdır.

Yayılmacı, sömürü düzeni ekseninde insanlığın geleceğini tehdit eden savaş ve paylaşım planlarına karşı günümüzde olmadığı kadar güçlü bir barış hareketine ihtiyaç olduğu hatırlanarak, nükleer santrallar ve nükleer silahlara yatırım yapan, bu araçları canlıların, doğanın yaşam hakkına karşı kullanan, nükleer güç sahiplerine karşı ortak tutum alınmalıdır.

Dünyanın en önde gelen 100 kadar tıp dergisinin yöneticileri, uzman yazarlarla birlikte, Hiroşima kırımının 78. yıl dönümü münasebetiyle yaptıkları ve bütün dünya medyasında yayınlanan ortak açıklamada, bütün sağlık meslek mensuplarını ve dünya kamuoyunu büyüyen ve acil duruma gelen insanlığı yok edecek bir nükleer savaş tehdidine karşı nükleer silahların yasaklanması çalışmalarını desteklemeye çağırmıştır (https://peaceandhealthblog.com/2023/08/02/medical-journals-issue-urgent-call-for-elimination-of-nuclear-weapons/#more-6067).

Nükleer Karşıtı Platform olarak, Hiroşima ve Nagazaki`de yaşamlarını yitirenleri saygıyla anıyor,

  • Silahlanmaya ayırılan bütçenin ekonomik krizin derinleştiği, yaşamlarına yoksullukla mücadele eden halkımızın; beslenme, barınma, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılması için siyasal iktidar ve tüm muhalefet partilerini sorumluluğa, yurtta ve dünyada barış ve silahsızlanma çalışmalarını içtenlikle güçlendirmeye çağırıyoruz.
  • ABD-NATO nükleer silahları derhal ülkemizden temizlensin!
  • Türkiye zaman geçirmeden Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşmasını imzalasın!
  • Yurtta Barış, Dünyada Barış!
  • Nükleere İnat Yaşasın Hayat!

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM BİLEŞENLERİ
05.08.2023, HİROŞİMA’NIN 78.YILINDA KÜRESEL GÜVENLİĞE YÖNELİK TEHLİKE TIRMANIYOR! | NKP

=============================
Bizim katkılarımız…

Image

Image

(19) Cem GÜRDENİZ (@cemgurdeniznet) / X (twitter.com)

 

Çernobil’in yıldönümünde nükleer yakıt müjdesi

Güncel 28.04.2023, BİRGÜN

Kulağa tuhaf geliyor, değil mi? Dünya tarihinin gördüğü en büyük nükleer kaza olan Çernobil faciasının 37’nci yıl dönümü. Ölen, hastalanan, göç etmek zorunda kalan yüzbinlerce insan oldu, doğaya sayısız zararları hala sürüyor. Bu günlerde Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) inşaatına Rusya’dan gelen “taze” yakıtın müjdesini alıyoruz. Üstelik süreç her yönüyle tartışmalı açıklamalar eşliğinde sürüyor. İnsanlar yıllardır yaşam için, çocukların, doğanın, börtü böceğin geleceği için mücadele ediyor. Onları susturmak için Rusların yapıp işleteceği, yüksek maliyetli ve alım güvenceli projeye yine Rusya’dan gelecek yakıtın haberi “Türkiye’nin enerji bağımsızlığına büyük katkı sağlayacak proje” olarak duyuruluyor. İnsan aklıyla alay ediliyor. Bu yatırımın enerjide dışa bağımlılığı azaltacak ne yanı var? Daha geçen yıl proje inşaatında Rusya’nın aldığı karar nedeniyle iki ülke arasında ciddi ihtilaf (anlaşmazlık) yaşandığını unutmayalım.

Peki, böylesi bir dönemde, Rus şirketin sorumluları birinci reaktördeki inşaat çalışmalarının 2023 yılı üçüncü çeyreğinde tamamlanabileceğini, ondan sonra0 ekipmanı (donanımı) ve yakıtı reaktörde test edebileceklerini söyledikleri halde, bu acele niye?

  • Belli ki Akkuyu NGS de seçim öncesi, Karadeniz doğal gazı, TOGG
    gibi bir propaganda aracına dönüşmüş durumda.

NÜKLEERE İNAT YAŞASIN HAYAT

Projenin maliyeti, Rus şirkete sağlanan imtiyazlar (ayrıcalıklar) yıllardır tartışılıyor. Kamuoyunu rahatlatan hiçbir gelişme olmadı. Nükleer enerji ile ilgili sorunlar, elektrik enerjisi üretimindeki payının dünyada azalması, çözülemeyen atık sorunu ısrarla göz ardı ediliyor. Türkiye’nin cennet bir köşesinin, Akkuyu’nun ne duruma geldiğini en iyi Mersinliler biliyor. Anadolu Ajansı’nın haberine göre; bugüne dek 140 bin ton inşaat demirinin kullanıldığı ve 1,3 milyon metreküp betonun döküldüğü santralin yapımında 1300’den çok iş makinesi görev yapıyor. Güzelim koyun tümden betonla kaplanmış olduğu görülüyor. Sinop’ta da NGS ısrarı sürüyor.

Nükleer Karşıtı Platform (NKP) tüm bunlardaki sıkıntılara değinerek nükleer sevdasından vazgeçilmesi gerektiğini anlatıyor. Akkuyu NGS’nin “Yap, İşlet, Sahip ol” modeliyle dünyada benzersiz olduğunu ifade ediyor. Gelinen noktada bile projenin iptali ile atık yakıt çubuklarının ve çalışma süresinin bitiminde santralin bertarafından, ekosisteme, canlılara, insan sağlığına, tarıma, balıkçılığa verilecek zararlardan kurtulacağımızı vurguluyor. Böylece projenin iptalinden doğacak ekonomik yitik ile karşılaştırılamayacak ölçüde kârlı çıkacağımızı anlatıyor. Önceki gün İstanbul, Mersin ve Sinop’tan tekrar seslendiler,

Nükleer felaket yaşamı durdurmadan sen onu durdur!” dediler.

DÜNYA HEKİMLERİ NÜKLEERE KARŞI TOPLANIYOR

Bu günlerde Nükleer Savaşı Önlemek İçin Hekimler Örgütü (IPPNW) Kenya’nın Mombasa kentinde 23’üncü Dünya Kongresi’ni yapıyor. Ukrayna Savaşı’nın sıcaklığını koruduğu ve nükleer silah kullanma tehditlerinin havada uçuştuğu bir dönemde yapılan bu toplantı çok önemli. Türkiye’den Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği’nin (NÜSED) temsilci olduğu toplantılarda ana tema “Silahsızlanma, iklim krizi ve sağlık.” Kimi zaman nükleer silahlanma ile nükleer enerjinin ilgisinin olmadığı, “barışçıl nükleer enerji” gibi kavramların dillendirildiği oluyor, ancak sorunun öyle olmadığı uzmanlarca dile getiriliyor. Bunlar ne yazık ki birbirini besleyen teknolojilere dönüşebiliyor. Kongre’nin başlıkları da zaten bu sıkıntılı ilişkiyi dünyanın gündemine getiriyor: “Nükleer silahlar ve sağlık”, “enerji tercihleri, nükleer santraller ve uranyum madenciliği”, “iklim değişikliği ve sağlık”, “militarizm, gelişme ve sağlık”, “Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nın (TPNW) evrensel kabulü.” Kongre’de Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’nın nükleer silahlanma konusunda geri adım atmalarını ve TPNW’yi imzalamalarını sağlayıcı girişimler de tartışılıyor.

Türkiye pek çok yönüyle kritik bir seçime gidiyor. Hepimizin yaşam hakkımıza ilişkin istemleri yükseltmemizin, gerçek dışı propagandalara itiraz etmemizin zamanıdır. Enkaz altında kalmış bir ülke olarak, bilim insanlarının tüm uyarılarına karşın, sağlam binalar yapıp canlarımızı koruyamamanın, günlerce yaralılarımızı çıkaramamanın, bugün hala yüzbinlerce yurttaşa insanca barınma olanağı sağlayamamanın acısını yaşıyoruz. Bunlar ne denli yaşamsal ise nükleer dahil çevre ve doğa sorunları da o ölçüde yaşamsaldır.

İşte bunun için NKP gibi örgütlerimiz bu ülkenin yüz akıdır. İktidara aday tüm siyasal partilerin dikkate alması gerekiyor. Aksi durumda neler olduğunu zaten görüyor, bilim dışılığın, akıl dışılığın cezasını canlarımızla ödüyoruz.

NÜSHED : Nükleere İnat Yaşasın Hayat !


Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz NÜSHED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği)NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ANKARA BİLEŞENLERİ’nden biri ve başlıcası.. Bu Platform 11.7.14 günü bir basın açıklaması yaptı. Site okurlarımızla paylaşmak istiyoruz..

Söylenecek çoook şey var ama 3 önemli noktayı da biz eklemek isteriz :

1. Her aileye 1 çocuk, Dünya 7,2 milyar nüfusu kaldıramıyor, nüfus azaltılmalı.
2. Çok daha tasarruflu bir yaşam biçimini yaşamın her alanında uygulamalıyız.
3. Türkiye’de 10 ampulden 1’inin söndürülmesi, kaçak-kayıpların azaltılması bile
Akkuyu ve Sinop Nükleer Güç Santralinden sağlanacak enerjiye bedel..

AKP hükümetinin ÇED raporu bile alınmadan nükleer santral inşaatına başlamasının
ne anlamı ve nasıl bir açıklaması olabilir?? Salt hukuksal yükümler (angajmanlar) ile açıklanabilir mi? Yalnızca politik tercihe dayandırılabilir mi bu agressif dayatma?

İnsanın aklına türlü türlü “şey” ler geliyor.. İfade etsek suç oluşturabilir.
Ama bu süreçleri dünya alem biliyor..
Nükleer lobinin siyasetçilere yüksek komisyonlarını..
Halkın sırtından ve halka karşı..
Onun sağlıklı – güvenli yaşam güvencesini belirgin, açık ve yakın risk altına sokarak..
İnsanlığın bu akıl tutulmasının, sefilliğinin… acınası açmazının nedenleri nelerdir?
İnsanlık neden kendi kurguladığı sistemin ahtopot kolları arasında eziliyor?
Yanıt çok belli :

  • Kapitalizm.. Küreselleşen, emperyalistleşen; dizginsiz para dini!
    Yeni din : Neoliberalizm; Yeni Tanrı : Dolar!
    Ve buyruğunda Atlantik ötesinden nazil olan (inen) “ILIMLI İSLAM”!
    Ehlileştirilmiş, KüreselleTİRmeye uyarlanmış postmodern İSLAM!

Sevgi ve saygı ile.
14 Temmuz 2014, Ankara


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=============================================

NÜSHED : Nükleere İnat Yaşasın Hayat !

Bileşenleri arasında EMO Ankara Şubesi, TTB, NÜSHED’in de bulunduğu Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Ankara Bileşenleri; tüm dünyada nükleer santrallerle ilgili yaşanan bütün olumsuzluklara karşı Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santral ile ilgili olarak Akkuyu NGS Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılmak istenen “Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi İçin Ürün, İş ve Hizmet Kollarında Tedarikçi Seçimi ile Rus Nükleer Sektöründe Satın Alma Sistemi’ne Uygun İhale Usulü” konulu bilgilendirme toplantısını protesto eylemi düzenledi. Basın açıklamasına TTB Merkez Konseyi’nden Dr. Deniz Erdoğdu, NÜSHED’i temsilen Dr. Özen Aşut katıldı.

Eylem sırasında

– “Nükleere inat yaşasın hayat”,
– “Nükleer santral istemiyoruz”,
– “Akkuyu Çernobil olmayacak”

sloganları atılıp;

– “Güneş var, rüzgâr var, nükleere ne gerek var?!”,
– “Nükleere hayır teşekkürler”,
– “Nükleer öldürür”,
– “Çernobil`i, Soma`yı, Fukuşima`yı unutma”,
– “Nükleer tehdidi durduralım”,
– “Gelmeyin istemiyoruz, biz bu filmin sonunu biliyoruz, nükleer öldürür!”

dövizleri açıldı. Tedarikçi toplantısı gerekçe gösterilmeden iptal edildi

NKP Ankara Bileşenleri adına basın açıklamasını EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın yaptı. Yalçın açıklamada şunları söyledi :

“Ülkemizde radyasyon ithali istemiyoruz. Bilim insanlarının, çevrecilerin ve bizlerin tüm uyarılarına karşın AKP hükümeti, tam bir pervasızlıkla halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye atmaya devam ediyor. Dünyada yaşanan başta Çernobil ve Fukuşima olmak üzere onlarca nükleer felaketten ders alan Avrupa ülkelerinin tamamının nükleer enerjiden vazgeçmesine karşın, ülkemizde ısrarla Nükleer Güç Santrali yapılmaya çalışılması, nükleer santrallerin politik bir tercih olduğu gerçeğini bir kez daha açığa çıkarmaktadır. AKP hükümetinin halkın can ve mal güvenliğini hiçe sayarak nükleer santraller üzerinden enerji planlamasına gitmesi, sözde enerji dar boğazı gerekçesi ile yerli ve yabancı sermayeye yeni yatırım araçları bulma çabasıdır.

Bugün burada tümüyle usulsüzce işletilen bir sürecin yeni bir aşamasını protesto etmek için bir araya geldik. Henüz ÇED raporu bile alınmadan inşaatına başlanan bu nükleer santralde, her şeyin ne kadar usulüne uygun hazırlandığı ortadadır (!). Bu kadar hukuksuzluğun ve usulsüzlüğün hüküm sürdüğü bir ülkede hukuka uygunluk ve adalet beklemek ülkemizde ne yazık ki bir ütopya haline getirilmektedir. Ancak, insanca yaşam ve yaşanılabilir bir dünya ütopyamız için asla susmayacak, yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunacağız.

Olası bir iş kazası diğer iş kazalarından farklı olarak nükleer güç santrallerinde çevre faciası olarak değerlendirilebilecek kadar büyük sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizde daha dün Soma katliamı yaşanmışken, hangi iş güvenliği ve gelecek teminatı ile bu santrale iş gücü tedarik edilmek istenmektedir? 301 canımızı toprağa yeni vermişken, dünyanın en ilkel enerji kaynağı olan madenlerde bile böyle büyük ve ölümcül katliamlar yaşanabiliyorken, nükleer santrallerde toplumsal hayat bakımından yeterli güvenlik önlemi alınabileceği sadece bir vaat olarak algılanabilir. Olası bir nükleer kaza topyekûn bir coğrafyada yaşamın imhasına yol açacakken, yüklenici ve tedarikçiler için “fıtrat” açıklamaları yeterli olacak mıdır? Kazanılan paraya mı bakılacaktır? Bu ülkede başta Karadeniz kıyılarımız olmak üzere Çernobil‘in etkileri hâlâ görülmekteyken; deprem için çok riskli bir yapıya sahipken; işçi sağlığı ve iş güvenliği sınavlarının hepsinden sınıfta kalınmışken; bütün bu hazırlık toplantıları, ihale süreçleri, atılan imzalar bizlere tek bir şeyi garanti edebilir: ÖLÜM.

Nükleer santraller sadece güvenlik önlemleri ya da çevre kirliliği açısından değil, her yönüyle dökülen bir projedir. Bu santral, ülkemizin enerji hammaddesinde dışa bağımlılığını artırmaktan başka bir şey değildir. Ekonomik açıdan uygunluğu bir kenara bırakın, kurulum, işletim ve söküm aşamalarıyla tamamen uluslararası sermayeyi kalkındırmak için hedeflenen bir araçtır. Bizler bugün burada bir kez daha uyarıyoruz. Derhal enerji politikaları ve planlamaları değiştirilmeli, yerli ve yenilenebilir enerji sistemleri ile yeniden yapılandırılmalıdır. (11.7.2014)

Radyasyon İtalatı İstemiyoruz!

NÜKLEERE İNAT YAŞASIN HAYAT!

GELMEYİN İSTEMİYORUZ, BİZ BU FİLMİN SONUNU BİLİYORUZ,
NÜKLEER ÖLDÜRÜR!

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ANKARA BİLEŞENLERİ