Etiket arşivi: Normativite

Ya resmi dezenformasyon?

authorİBRAHİM Ö. KABOĞLU

(AS: Bizim katkımız ve Sn. Kaboğlu’nun “Légion d’Honneur” ödülü alması ile ilgili notlarımız yazının altındadır..) 

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’da dün görüşülmeye başlanan basın torba yasa önerisi, “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle (AS: dürtüsüyle), ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” için ceza yaptırımı öngörmekte.

Dezenformasyonla mücadele“ adı altında hazırlanan öneri, internet ve sosyal medyaya ilişkin düzenleme, demokratik yoplumu sönümlendirme girişimi. İşte gerekçesi:

Bu bağlamda, yalan haberi kasıtlı olarak üretme ve yayma eyleminin (dezenformasyon), birey ve toplum iradesini ipotek altına alan ve vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma hakkını engeleyen ciddi bir tehdit haline geldiği aşikârdır. Bu tehdit, aynı zamanda çeşitli özgürlükleri istismar etmek suretiyle başta ifade özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engellemeye yöneliktir. Gelişen teknoloji ile birlikte dezenformasyonun vardığı nokta, temel hak ve özgürlükleri korumak adına bu tehditle mücadele etmeyi zorunlu kılmıştır…“

TAMAMEN (TÜMÜYLE) ANAYASA DIŞI

Getirilmek istenen, Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, çok yönlü olarak sorunlu:

“Ülkenin iç ve dış güvenliği”, “kamu düzeni” ve “genel sağlık” kavramları, son derece geniş kapsamlı olup, suçun nesnel olarak çerçevelenmesi olanaksız. “Gerçeğe aykırı bilgi”, çeşitli kamusal sorunlarda neyin “gerçek” olduğunu saptamak kolay olmayıp, tanımı gereği doğru ya da yanlış olamayacak değer yargılarının da cezalandırılması riskini yaratmakla, Anayasa’nın birçok maddesine aykırı..

Özetle, internet ve sanal ortamda kullanılan düşünce ve ifade özgürlüğünün, devrim niteliği taşıyan olumlu yanları değil, hep olumsuz yönleri öne çıkarılıyor. Oysa, siyasal iktidar örgütlenmesi ve insan haklarının güvencesinin bilimi olarak anayasa hukuku, sanal ortam yoluyla oluşan sosyal medyanın yarattığı sorunlara karşın, devrim niteliğindeki yeniliklerle yüzleşmek durumunda. Şu açılardan:

– Egemenliği ve demokrasiyi yeniden icat etmek,
– Normativite üzerine yeniden düşünmek,
– Hak ve özgürlükleri sorgulanak,
– Siyasal aktörlerin söylemlerini dönüştürmek.

Bizde, ilksel sorunlar nedeniyle sorunsalı, bu açılardan ele alabilme eşiğine henüz gelemedik.

Neden? Çünkü, sosyal medya dezenformasyonu vesilesiyle ele alınması gereken ilk sorun, “resmi dezenformasyon” dur.

“RESMİ” NE DEMEK?

İşte resmi dezenformasyon dizisi:

Anayasal dezenformasyon: Anayasa değişikliği, siyasal hatta resmi dezenformsyonla gerçekleştirildi.
– KHK yoluyla yaratılan dezenformasyonla, “yargısız infaz”larla yurttaşları terörist sayıldı,
OHAL KHK yoluyla onbinlerce kamu görevlisinin yaşamları karartıldı..
– Sorumsuzluk zırhı yaratan düzenlemeler: OHAL dönemi ve 9 Temmuz 2018 sonrası OHAL KHK ve yasalarla, “yargısız infaz” failleri için örülen sorumsuzluk zırhları da resmi yalanlar dizinde.

HANGİ ORTAMDA?

Covid-19 ortam ve koşullarında 7253 sayılı yasa ile iki yıl önce sosyal medya düzenlemesine karşı CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk.

İptal kararını beklerken, AYM, bu kez, 5651 sayılı Yasa md.9’u pilot kararla iptal ederek TBMM’nin nasıl bir düzenleme yapması gerektiği konusundaki ilkeleri sıraladı (27.10.21): Öngörülebilir olmalı, erişimin engellenmesi usulünün kapsamı ve hukuki niteliği açıklıkla düzenlenmeli; interneti sınırlandıran kanunun dar bir uygulama alanı olmalı ve kullanımı acil bir toplumsal ihtiyaca yanıt olmalı; davranış ve olgulara bağlanan hukuksal sonuçlar belirli bir kesinlikte belirlenmeli; ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir yolun keyfiliğe ve ölçüsüz sınırlamalara yol açmaması için gerekli güvenceleri barındırmalı.

Gündemdeki yasa önerisi, şu halde, 7253 sayılı yasaya karşı AYM başvuru sonucunun beklenmesi bir yana, AYM’nin pilot kararı gereğince düzenleme gündeme bile getirilmeden görüşülmeye başlandı.

Siyasetçilerin konuşmlarını canlı olarak yayımlayan kanallara yaptırım uygulayan RTÜK’ün demokratik siyaseti sönümlendirmeye çalıştığı bir sırada,

Paramiliter nitelikte sözde bir şirket temsilcisinin

  • “Bu vatanı sandıkta teslim etmeyiz”

sözlerine karşı herhangi bir işlem yapılmadığı bir sırada gündeme getirildi.

Evet tam bir dezenformasyon önerisi karşısındayız.
==============================================
Dostlar,

Sn. Prof. Kaboğlu son derece nitelikli “gazete” makaleleri yazmakta her hafta.
Onca yoğun parlamenter siyasal yaşamı içinde. Bu yazıları siyaset bilimi alanında, hukukta ve özellikle anayasa hukuku ve insan hakları hukukunda, hukuk felsefesi ve sosyolojsinde okuma parçaları olarak değerlendirilebilecek, değerlendirilmesi beklenen nitelikte metinler.

Bir yandan da ülkemizin değil salt kendi tarihinde, siyaset bilimi tarihinde örneği görülmemiş bir “anomali” yaşadığı dönemde, anamuhalefet partisi milletvekili olarak.. Sıklıkla AYM’ye (Anayasa Mahkemesine) gitmek gerekmekte AKP=RTE iktidarının sınır bilmez hukuk tanımazlığı karşısında.

Prof. Kaboğlu, geçtiğimiz günlerde, 1 Haziran 2022 günü çok önemli bir uluslararası ödüle yaraşır bulundu.

  • Fransa devleti, “Légion d’Honneur” ödülü verdi Prof. Kaboğlu’na!

Fransız üniversitelerinde yıllarca Anayasa Hukuku ve İnsan Hakları dersleri vererek hem o ülkenin hem de Türkiye’nin bu 2 alanda gelişmesine kattığı çok değerli ürünleri ve emeği için..

Ödül törenine Sn. Kaboğlu, seçkin çağrılılar arasına bizi de katarak onur verdi. Fransa Büyükelçiliğinde 01 Haziran 2022 akşamı ödül sunum töreni ve ardından kokteyl verildi.

Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Monséieur Herve MAGRO, nefis Türkçesi ile uzun – kapsamlı konuşmasını 2 dilde yaptı, paragraf paragraf. Ödülün gerekçesini ve Kaboğlu’nun 2 ülke arasındaki barışçı ve dostça ilişkilerin gelişmesine katkılarını aktardı.

Ardından Prof. Kaboğlu da benzer yöntemle uzunca konuşmasını yaptı, Fransa hükümetine ve Devlet Başkanı Emmanuell Macron‘a ödüle yaraşır bulunması nedeniyle teşekkür etti. Büyükelçi Magro, Prof. Kaboğlu’nun konuşması boyunca yanıbaşında ayakta durdu.

Büyük alkışlar ve kutlamaların ardından Ayrancı’da Ankara’ya egemen bir arazide kurulu nefis Büyükelçilik bahçesinde “cocktail prolongé” verildi.

Törene çok sayıda CHP milletvekili, CHP Gn. Bşk. Kemal Kılıçdaroğlu ve akademiyadan hukuk – siyasal bilimler hocaları çağrılı idi. Bu çevrelerden dostlarımızla keyifli söyleşi olanağı bulduk. 90 yaşına giren ve çok dinç Prof. Ruşen Keleş hocamızla da Mülkiye söyleşimiz oldu. Nazar değmesin, her gün düzenli olarak Mülkiye’deki odasına gidiyor ve halen Anabilim Dalı Başkanı olan dünkü öğrencisi, vefalı meslektaşı Prof. Ayşegül Mengi ile eski odasını paylaşıyor Ruşen hocamız..

AKP = RTE‘nin bilerek yarattığı karabasan içinde hala ülkemizde çok güzel şeyler olmakta ve gelenekler yaşatılmakta. Bu ayracın kapanacağı kesin..

Prof. Kaboğlu’nu bir kez daha içtenlikle kutlarken, bizi de törene çağırdığı için teşekkür ederiz..
***
Üstteki makaleye dönersek, SADAT skandalı nedeniyle biz de bu gün bir tweet iletisi yayınladık. (https://twitter.com/profsaltik/status/1534161933418602497?s=20&t=92GaokuHLdR6ABl2pyoLvQ)

  • SADAT kurucusu Ersan Ergür, ”Bu vatanı Türkiye düşmanları ile işbirliği yapanlara sandıkta teslim etmeyiz” yazdı. Cumhuriyet hukukunu koruyacak 1 tek savcı kalmadı mı bu ülkede? Adam ne demek istiyor, çağırıp sorgulayacak? AKP=RTE karşıtlarına dava açarken nasıl hızlı-hünerliler!

Birkaç saat içinde 6 binden çok okundu.

AKP = RTE, giderayak toplumu bilerek germeyi – kutuplaştırmayı sürdürmeyi seçiyor. Genelgeçer yol bu siyasal tarihte izlediğimiz.. Kendi sonunu hızlandırıyor ve netleştiriyor. Yazık.. Bu Partide hiç “sağduyu” kalmadı mı?

Sevgi ve saygı ile. 07 Haziran 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik