Etiket arşivi: Nazi partisi

Terör ve iktidar

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
28 Kasım 2022, Cumhuriyet

 

1932 yılı kasım ayında Almanya’daki seçimlerde, Nazi Partisi’nin lideri Adolf Hitler, oyların yüzde 33’ünü aldı ve iktidar oldu.

Hitler başbakan olduktan bir ay sonra, Berlin’deki parlamento binasında yangın çıktı. Nazi hükümeti, yangını Marinus van der Lubbe adlı bir komünistin çıkardığını açıkladı ve bu terör eyleminin arkasında Almanya Komünist Partisi’nin olduğunu iddia etti.

Seçimlerde, Almanya Komünist Partisi (KPD) yüzde 17, Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) yüzde 20 oy almıştı.

Bu yangından birkaç gün sonra Nazi hükümeti, Almanya’daki komünistlerin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin desteğinde bir halk isyanı ve darbe girişiminde bulunduğunu iddia ederek olağanüstü hal ilan etti; düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldırdı; KPD milletvekillerinin çoğunu ve SPD milletvekillerinin bazılarını tutukladı.

Berlin İtfaiye Müdürü olan Walther Gempp, yangının itfaiyeye geç haber verildiğini, ayrıca alanda itfaiyenin yetkilerini kullanmasının, İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçleri tarafından engellendiğini, güvenlik güçlerinin itfaiyeden önce yangın alanında bulunduğunu açıkladı. Gempp yangından kısa bir süre sonra görevden alındı, daha sonraki yıllarda tutuklandı ve hapishane hücresinde ölü olarak bulundu.
***
1933 yılı mart ayında seçimler, olağanüstü hal koşulları altında yenilendi, Nazi Partisi’nin oyların yüzde 44’ünü aldığı açıklandı. Seçimlerden sonra Hitler, kendisine mutlak yetkiler veren, yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığını ortadan kaldıran anayasa değişikliklerini meclisten geçirdi.

81 KPD milletvekilinin tamamı, 120 SPD milletvekilinin 26’sı tutuklu veya sürgünde olduğundan dolayı meclisteki oylamaya katılamadığı için, merkez sağ partiler de bu değişiklikleri desteklediği için, bu düzenleme mecliste onaylandı. Mecliste hazır bulunan 94 SPD milletvekilinin tamamı bu düzenlemenin aleyhinde oy verdi.

Hitler bundan sonra, SPD dahil, Nazi hükümetine muhalefet eden tüm siyasi partileri kapattı ve çok partili serbest seçimleri ortadan kaldırdı.

  • Almanya’daki parlamento binası yangınını Nazi hükümetinin, kendi diktatörlüğünün yolunu açmak için çıkardığına veya yangının yayılmasına göz yumduğuna dair birçok iddia ortaya atıldı.

***
1970’li yıllarda Türkiye, yoğun terör eylemlerine sahne oldu, binlerce vatandaş yaşamını yitirdi. Bunun üzerine 1978’de birçok ilde sıkıyönetim ilan edildi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) terörle mücadele için özel yetkiler verildi, ancak buna rağmen terör eylemleri sona ermedi.

12 Eylül 1980’de TSK, terörü gerekçe göstererek askeri darbe yaptı. Sıkıyönetim zamanında TSK’nin önleyemediği terör, kısa bir sürede tamamıyla (tümüyle) önlendi.

Bunun üzerine TSK’nin, askeri darbeyi gerekçelendirmek için, sıkıyönetim döneminde terör olaylarını kasıtlı olarak engellemediğine dair (ilişkin) iddialar yıllarca tartışıldı.
***
2015 yılında, IŞİD ve PKK terörünün, seçimlerin kazanılması için AKP hükümeti tarafından kasıtlı olarak engellenmediği iddiaları; 2016 yılındaki FETÖ darbe girişiminin de olağanüstü hal ilan edebilmek için, zamanında önlenmediği ve gerçekleşmesine izin verildiği iddiaları; benzer senaryoların 2023 seçimleri öncesinde devreye sokulduğu iddiaları, ciddi bir biçimde araştırılmalıdır.

Medyaya yansıyan ifadelere göre, 13 Kasım İstiklal Caddesi terör eylemini gerçekleştiren Ahlam Albashır’ın, ağabeyinin AKP hükümetinin desteklediği ÖSO’nun komutanı olduğunu, PYD/YPG’nin, kendisini ÖSO için casusluk yapmakla suçladığını söylemesi; PYD/YPG yöneticilerinden Mazlum Kobani’nin, Ahlam Albashır’ın üç kardeşinin IŞİD saflarında eylemde bulunduklarını açıklaması önemlidir.
***
Bu bağlamda AKP hükümetinin, terörü önlemek için, Suriye yönetimiyle anlaşarak Adana Mutabakatı’nı yıllardır neden devreye sokmadığı, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını neden engellediği, İran, Irak, Suriye sınırlarının güvenliğini neden sağlamadığı, sınır ötesi operasyon yapmasını gerektirecek koşulları bu yolla neden ortadan kaldırmadığı ayrıca sorgulanmalıdır.

  • Sınır ötesi operasyonların, Türkiye’nin güvenliğini sağlamak amacından ziyade
  • AKP’nin iktidarda kalması amacıyla gerçekleştirildiği iddiaları durduk yere ortaya çıkmamaktadır.

Faşizmin tuzakları

Faşizmin tuzakları

Örsan K. ÖymenÖrsan K. Öymen
Cumhuriyet, 25 Ocak 2021

Faşist yönetimler, seçimle iktidara gelseler de kolay kolay seçimle iktidardan ayrılmazlar. Çünkü faşizm, inançlarını dogmalar ve önyargılar üzerinden oluşturur, kendi dünya görüşünü mutlak doğru olarak görür, kendisi gibi olmayan her şeyden nefret eder, hoşgörüden, anlayıştan, empatiden yoksundur, eleştiriye tahammül edemez, herkesin kendisi gibi olmasını ister, kendi yaşam anlayışını herkese zorla dayatmaya çalışır, muhalefetteki siyasi partilerle eşit koşullarda yarışmaz, kaba kuvvetle, zorbalıkla, zulümle, tutuklamalarla, sansürle, yasaklarla, baskıyla iktidarını korumaya çalışır.

1933-1945 yılları arasında Almanya’da Adolf Hitler’in öncülüğünde Nazi döneminde yaşanan tam da budur. Bir taraftan sosyal demokratların ve komünistlerin, bir taraftan da merkez sağ partilerin oylarının bölünmüş olmasından yararlanarak, çok partili serbest seçimlerde oyların %33’ünü alarak iktidara gelen Hitler, kısa bir süre sonra diktatörlüğünü ilan etmiştir.
***
Hitler’in ve Nazi partisinin durumuyla bire bir örtüşmese de günümüzde de Hitler’i ve Nazi dönemini çağrıştıran uygulamalar devam etmektedir. Vladimir Putin ve Birleşik Rusya Partisi, muhalefeti ve medyayı baskı altında tutarak iktidarını 20 yılı aşkın bir zamandır sözde serbest seçimlerle sürdürmektedir. Rusya’da muhalefet hareketi geliştirmeye çalışanlar ya tutuklanmakta ya da suikasta kurban gitmektedirler. Medyanın neredeyse tamamı hükümetin kontrolü (AS: denetimi) altındadır.

Eski ABD Devlet Başkanı Donald Trump, 2020 seçimlerini kaybettiği halde, ortada hiçbir kanıt olmadığı halde, seçimlerde hile yapıldığını iddia etmiş, bunun üzerine fanatik Trump taraftarları, ABD Kongre binasını basarak birisi polis, beş kişinin ölümüne ve onlarca kişinin yaralanmasına neden olmuştur.

18 yıldır Türkiye’de iktidarda olan

  • Recep Tayyip Erdoğan ve AKP, 2008 yılından itibaren (AS: başlayarak) devreye soktuğu sivil darbe süreciyle, yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığını, bağımsız yargıyı, hukuk devletini, düşünce, ifade, örgütlenme, medya özgürlüğünü ve laikliği ortadan kaldırmıştır; anayasayı ihlal etmiştir ve iktidarını sözde serbest seçimlerle sürdürmüştür.

    Aynı AKP, 2019 yılında, İstanbul belediye seçimlerini kaybedince, uydurma ve yasaya aykırı gerekçelerle, seçim sonuçlarını iptal ettirmiştir.
    ***
    Erdoğan ve AKP son zamanlarda da iktidarını sürdürebilmek için, seçim sistemi üzerinde yeni düzenlemeler yapmaya çalışmaktadır. Yapılan tüm araştırmalara göre oy kaybına uğrayan ve geçerli olan sistemde MHP’nin desteğiyle de %50’yi aşamayacağını anlayan Erdoğan ve AKP, yeni kurnazlıkların peşine düşmüştür.

Erdoğan kendi kurduğu “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin kurbanı olmuştur. Bu nedenle, eski düzene dönmeyi bile bir seçenek olarak değerlendirmektedir. Çünkü tüm araştırmalarda AKP, oy kaybına rağmen (AS: yitimine karşın), 1. parti olmayı sürdürmektedir. Daha önce geçerli olan parlamenter sisteme göre Erdoğan ve AKP, %50 şartına gerek kalmadan, tek başına veya MHP ile koalisyon halinde, iktidarda kalmaya devam edebilirdi.

Durum böyleyken, muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve İYİ Parti’nin, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” olarak anılan çalışmalar başlatmaları anlaşılır gibi değildir. Bu çalışmaların, AKP’nin iktidarda kalmasını sağlayacağı açıktır. Bu çalışmalar çok vahim bir zamanlama ve sıralama hatası içermektedir.
***

  • Türkiye’nin bugünkü koşullardaki önceliği, parlamenter sisteme dönmek değil, AKP iktidarından kurtulmak olmalıdır.

Önce AKP iktidarı değişmelidir, ondan sonra parlamenter sisteme dönülmelidir.

Çünkü Erdoğan ve AKP iktidarda olduğu sürece, seçime hangi sistemle girilirse girilsin, parlamenter demokratik sistemi yaşatmak olanaklı değildir.

  • Türkiye, devletin tüm kurum ve kuruluşlarını ele geçiren AKP kadrolarından kurtulmadıkça, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletine kavuşamaz.

Seçmen CHP’ye ve İYİ Parti’ye, AKP’yi kurtarmak için değil, AKP’den kurtulmak için oy vermiştir!

Muhalefet bu kafayla yola devam ederse bugüne kadar aldığı oyları da alamaz hale gelecektir. Muhalefet bindiği dalı kesmektedir.