Etiket arşivi: MİT TIR’larının silah – cephane dolu olduğu fotoğraflarla belgelenmiştir.

Rusya; ‘Türkiye-IŞİD ilişkileri’ raporunu BM’ye sundu (ve çağrışımlarımız..)

Rusya, ‘Türkiye-IŞİD ilişkileri’
raporunu BM’ye sundu

  • Kapsamlı irdelememeiz haberin sonundadır…

Rusya, Türkiye-IŞİD ilişkileri raporunu BM’ye resmen sundu.
Türkiye ise, düşürülen Rus uçağındaki pilotu Suriye’de öldüren Türk vatandaşını gözaltına aldı.

Türkiye ile Rusya arasında, düşürülen Rus uçağı ile gerilen ilişkilerde, hem Moskova’dan, hem dem Ankara’da çok önemli iki adım geldi. Rusya, Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği iddiasıyla, içinde “çeşitli kanıtlar olduğunu” söyleyen bir dosyayı resmen Birleşmiş Milletlere sundu. Türkiye ise, Rusya’nın BM’ye yaptığı başvuru ile aynı gün, düşürülen Rus uçağının pilotunu Suriye’de “öldürdüğünü” açıklayan Alparslan Çelik adlı Türk vatandaşını, İzmir’de gözaltına aldı. “Yasa dışı ateşli silah bulundurmak” suçuyla gözaltına alınan Çelik’e Savcı, öldürülen Rus pilotu da sordu.

RUSYA’DAN BM’YE “TÜRKİYE-IŞİD İŞBİRLİĞİ” DOSYASI

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin, Türkiye’nin Suriye’de IŞİD’in denetimi altında bulunan bölgelere “yasa dışı yollardan silah ve mühimmat gönderdiğine” ilişkin bir dosyayı, BM Güvenlik Konseyi’ne sundu. Haberi, Rus ajansı Sputnik verdi. Sputnik’in haberine göre, dosyada Milli İstihbarat Teşkilatı’nın da (MİT) adı geçiyor. Sputnik’e göre, Rus dosyasında şu iddialar yer aldı:

* Dosya, Türkiye’nin Rus uçağını düşürdükten sonraki dönemi, yani “Kasım 2015 ile Ocak 2016 arasını” kapsıyor.

* Dosyada, Türkiye’den “IŞİD militanlarına gönderildiği” öne sürülen, silah ve mühimmatın yan ısıra, yiyecek ve lojistik desteklerine ilişkin bilgiler de yer alıyor.

* Rus iddiaları, Türkiye’deki Hak ve Özgürlükleri Koruma Vakfı, İyilikler Vakfı ile Beşar Vakfı üzerinden IŞİD’e, Suriye’deki Türkmenler üzerinden “silah, ekipman ve yardım” gönderildiğini içeriyor. Ruslar dosyada, MİT’i ise bu vakıfların ardındaki “gizli sponsor” olmakla suçluyor.

* Dosyada yer alan bir başka Rus iddiası ise, Türkiye’nin Suriye’ye “kimyasal silah” göndermesi. Ruslar, Azez, Kamışlı ve Cerablus’taki sınır hattı üzerinden Suriye’ye “patlayıcı madde ve kimyasal madde gönderildiğini” iddia ediyorlar.

“RUS PİLOTU ÖLDÜRDÜM” DİYEN KİŞİYE GÖZALTI

Rusya’nın, Türkiye hakkındaki bu iddiaları BM’ye taşıdığı dönemde ise, Rus uçağının düşürülmesinden hemen sonra, Suriye’deki Türk gazetecilere “düşen uçaktan atlayan Rus pilotu öldürdüm” diyen Türkiye vatandaşı Alparslan Çelik, gözaltına alındı. Çelik ve beraberindekiler, İzmir-Hatay’da, bir restoranda yemek yerken, ihbar üzerine, “üzerlerinde yasadışı silah bulunduğu” gerekçesiyle gözaltına alındılar. 

KALAŞNİKOFLA İZMİR’DE YEMEĞE GİTMİŞ

Çelik, beraberindeki 14 kişinin üzerinde yapılan açıklamada polisin 1 Kalaşnikof marka tüfek ve 2 tabanca ile çok sayıda mermi ele geçirildiği açıklandı. 

SAVCI RUS PİLOTU DA SORDU

Ancak gözaltı alınma gerekçesinin “yasadışı silah bulundurmak” olmasına karşın, Çelik’i sorgulayan Savcı’nın kendisine, Suriye’de ölen Rus pilot hakkında soru sorması da dikkat çekti. Savcı’nın Rus pilotu sorduğunu ise, bizzat Çelik’in avukatı Naci Tataç açıkladı. Tataç, “Savcı en son soruda ’Rus uçağının düşürülmesiyle uçaktan atlayan pilotları öldürdüğünüzü açıkladınız. Bunu anlatır mısınız?’ dediler. İyi de gözaltına alındığı olayla bu sorunun ne ilgisi var. Bu sorunun sorulmasına gerek yok.. diye cevap vermedik.” dedi.

ERDOĞAN DA RUSYA’YA “İŞBİRLİĞİ” ÇAĞRISI YAPTI

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, ABD’de olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Rusya’ya “işbirliği” çağrısı yapması dikkat çekti. Washington ziyareti sırasında Brookings Enstitüsü’nde konuşan Erdoğan, uçak hadisesinden sonra Rusya ile sıkıntılı bir dönem yaşadıklarını vurgulayarak, şöyle dedi:

  • “Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bu ülke ile ilişkilerimizi itina ile geliştirmiştik. Ancak ilişkilerimiz, Rus yönetiminin son yıllarda izlediği politikalar yüzünden zaten yıpranmaya başlamıştı. Uçak hadisesinin ardından Moskova tarafından uygulamaya konulan sert ve tepkisel uygulamalar ilişkilerimizi iyice sarsmış durumda. Biz bu hadisenin arkasından Rus tarafının anlam vermekte zorlandığımız aşırı tepkilerine rağmen itidali elden bırakmadık.Türkiye ve Rusya aynı coğrafyadaki yüzyıllardır birbiriyle etkileşim içinde olmuş önemli ülkeler. Bölgede yaşanan sorunların iki ülke arasındaki işbirliğini zorunlu kıldığını görüyoruz. Rus muhataplarımızın da bu gerçeği görmelerini, ilişkilerimizi bu bağlamda değerlendirmelerini bekliyoruz.”
    (http://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/rusya-turkiye-isid-iliskileri-raporunu-bmye-sundu-1164702/, 
    SÖZCÜ haber kapısı, 2.4.16).
    ======================================

    Dostlar,

    Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.. Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BM-GK) savları yerinde bulursa, Türkiye, BM hukuku çerçevesinde “terörist devlet” ilan edilebilir, ekonomik – politik ambargo başta olmak üzere, ülkemize BM gözlemcileri hatta askeri gücü gönderilebilir, en uçta ise oluşturulacak “koalisyon gücü” ile Türkiye’ye fiilen askeri müdahalede bulunulabilir.

    Türkiye’de bu kararları veren siyasal kadrolar ile uygulayan bürokratların (en başta MİY Müsteşarı “sadık” Hakan Fidan!) yargılanarak cezalandırılması istenebilir. Daha da ötesi, sorumlu siyasilerin, başta R.T. Erdoğan olmak üzere, her ne denli Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi‘nin yargılama yetkisini kabul etmemiş olsa da (Roma Statüsü), asıl siyasal sorumlu olarak Erdoğan’ın bu mahkemede yargılanması istenebilir. 

    R.T. Erdoğan’ın Can Dündar – Erdem Gül davasına vargücüyle abanmasının ardında yatan müthiş korku budur. Dündar – Gül “casuslukla” suçlanmalı ve hüküm almalıdırlar ki, Bay RTE’nin uluslararası suçu örtbas edilebilsin.. O yüzden, bir Cumhurbaşkanı, görülmemiş biçimde bu davaya “sanıklar aleyhine müdahil” olmuştur.. MİT de! İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu istemleri onamış, ancak duruşmanın açıklıkla yapılabileceği büyük bir salonu nedense Avrupa’nın en büyük Adliyesi olan Çağlayan Adliyesinde sağlayamaştır !? Adalet Bakanlığı da sahibinin sesi görevini yerine getirerek, RTE lehine “paralel” açıklamalarını sürdürmektedir ve görülmekte olan bir davanın sonucunu açıkça etkileme amaçlı bu çabalar hukuk devletinin en temel ilkeleri çiğnenerek pervasızca sürdürülmektedir..

MİT TIR’larının silah – cephane dolu olduğu fotoğraflarla belgelenmiştir.

MIT_TIRLARI1_SILAH_DOLU_Cumhuriyet_29.5.12

Mahkemede RTE ve MİT artık bu açık gerçeği red edememekte ancak bu eylemi haberleştirmenin “basın özgürlüğü kapsamında olmadığını”, Dündar – Gül’ün terör örgütüne  üye – destek olduklarını savlamaktadır. RTE – MİT’in eylemi açıkça ulusal ve uluslararası hukukta suçtur. Evrensel hukuk kuralı ise, geçelim gazeteci olarak olayları özgürce haberleştirme ve yorum hakkını; suçu bildirmek (ihbar etmek) yasal yükümlülük, tersi ise suçtur. 

Erdoğan, AKP hükümeti ve MİT, Türk Ceza Yasası’na göre en azından aşağıdaki suçları işlemişlerdir :

MIT_TIRLARI2_SILAH_DOLU_Cumhuriyet_29.5.12Türk Ceza Yasası
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: DEVLETİN GÜVENLİĞİNE KARŞI SUÇLAR

  • DEVLETİN BİRLİĞİNİ VE ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAK (Md. 302)
    DÜŞMANLA İŞBİRLİĞİ YAPMAK (Md. 303)
    DEVLETE KARŞI SAVAŞA TAHRİK (Md. 304)
    TEMEL MİLLİ YARARLARA KARŞI FAALİYETTE BULUNMAK İÇİN
    YARAR SAĞLAMA 
    (Md. 305)
    YABANCI DEVLET ALEYHİNE ASKER TOPLAMA (Md. 306)
    ASKERÎ TESİSLERİ TAHRİP VE DÜŞMAN ASKERÎ HAREKETLERİ YARARINA ANLAŞMA (Md. 307)
    DÜŞMAN DEVLETE MADDÎ
    VE MALÎ YARDIM 
    (Md. 308)
    Açıkça görülüyor ki, sanık sandalyelerinde Dündar – Gül değil, RTE – Fidan ve öbür politik – bürokratik sorumlular oturtulmalıdır. Tersyüz edilmiş bir traji – komik yargılama süreci yaşıyoruz..

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tüm gerçekleri ortaya koymasını bekliyoruz.  Buna bir yurttaş olarak hakkımız vardır. Ayrıca ülkemizin selameti açısından da bu davada gerçeklerin ortaya konması yaşamsal önemdedir. Bu silahlar – mühimmat yüzünden ölen, engelli kalan, evi – barkı yıkılan ve yurdundan sürgün olan binlerce, belki de onbinlerce insanın, ülkemizin bu hukuk dışı – düşmanca Suriye politikası yüzünden uğradığı muazzam maddi – manevi zararın bir sorumlusu – sorumluları olmalıdır mutlaka.. Söz konusu dava bu bakımlardan canalıcı önemdedir. Mahkeme kurulu, Çağlayan Adliyesinde büyük salonlar ayarlamalı ve yargılamayı hızlı, adil, saydam, açık, dürüstçe, hukuka uygun ve hiç kimsenin kafasında – gönlünde en küçük bir kuşku bırakmayacak netlikte yapmak zorundadır. Sanıkların kutsal savunma hakkı asla sınırlanmamalıdır. Salon kapasitesi gibi gülünç gerekçeler hepimizi üzmektedir. 

Bu Davanın sonucu, ülkemizin geleceği, esenliği ve güvvenliği açısından büyük önem taşıyor.

Bay RTE için çember giderek daralıyor…  ABD’de tek bir ABD yetkilisi, nezaketen de olsa havalanında kendisini karşılamaya gitmiyor.. Bizim Dışişleri Bakanımız M. Çavuşoğlu bu “kritik” teşrifat görevini elinde çiçeklerle yapıyor.. Dünyaya komik hatta rezil oluyoruz.. Obama ile müthiş “zorlamalardan” (!?) sonra, kerhen – lütfen 50 dakikalık bir ikili görüşme.. Gerçekte bu süre 12,5 dakika çünkü 2 yanlı çeviri var.. Görüşmede canlı 2 çevirmen görüyoruz.. eşzamanlı çeviri – kulaklık yok! 50 dakikayı 4 kişi kullanıyor.. Obama, RTE’yi basın özgürlüğü – demokratik rejimi baskıcılaştırması.. konusunda uyardığını söylüyor; bizimki ise böyle birşey söylenmediğini, eğer söylense idi yanıtını vereceğini aktarıyor.. Obama yalan söylemediğine – söyle(ye)meyeceğine göre, kim yalan söylüyor?

Bay RTE’nin diyabet ve epilepsi hastası olduğunu biliyoruz..
Acaba belleğinde boşluklar mı oluşuyor? 

Çaresi var                                                                                           :

  • Görüşmenin resmi tutanaklarını (varsa görsel) ses kaydı, tapeleri
    kamuoyuna açıklarsınız, herkes gerçeği görür.. Ya bunu Beyaz Saray yaparsa??
    Ya da şantaj malzemesi olarak tutarsa???

Yazık değil mi bu ülkeye ve halka?
Artık bıktık bu ayak oyunlarından. Devlet başkanının halka yalan söylemesi olasılığı bile yeterince mide bulandırıcı.. TBMM’de muhalefet bu kayıtların açıklanmasını istemelidir. Bay RTE’nin halka doğru söylemediği ortaya çıkarsa bunun çok ciddi sonuçları olur.. Gidin üzerine!

Dışişlerini, yasal olarak zorunlu kayıt yapma yükümü nedeniyle, bu tutanakları açıklamaya davet ediyoruz. Hiç öyle üzerine uyduruktan “gizli” kaydı falan koyup yıllar sonrasına ötelemeyin. Neresi gizli bu görüşmenin? Ya da tarafların farklı ifadelerinin olduğu görüşme bölümünün neresi gizli olabilir??

Türkiye, büyük bir hızla AKP – RTE sorunundan kurtulmak zorundadır. Bu ikili Türkiye ve bölge için ciddi bir güvenlik sorunu ve barış – demokrasi tehdididir.. Bu ikilinin iktidarının sürmesine doğrudan – dolaylı destek veren, göz yuman …. herkes ama her-kes suça ortaktır! Ve bu suç her geçen gün giderek ağırlaşmakta, katlanıl(a)maz, sürdürülemez kerteye erişmektedir..

Sevgi ve saygı ile.
03 Nisan 2016, Ankara


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Yazımızın pdf biçimi : ERDOGAN’in_SUCLARI_ERDOGAN_mi_OBAMA_mi_YALAN_SOYLUYOR