Etiket arşivi: Milli Selamet Partisi

EĞİTİM-İŞ : “BÜTÜN OKULLAR İMAM HATİP OLACAK” DİYEN ŞAHIS DERHAL GÖREVDEN ALINMALIDIR!

logo

“BÜTÜN OKULLAR İMAM HATİP OLACAK” DİYEN ŞAHIS DERHAL GÖREVDEN ALINMALIDIR!

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Kabataş Erkek Lisesi Müdür Yardımcısı Şakir VOYVOT’un bir dernek toplasında “Neyi bekliyoruz? Artık bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olma zamanı geldi.” şeklindeki açıklaması basına yansımış ve kamuoyunda ciddi bir infial uyandırmıştır. Öte yandan adı geçen zat bir kamu görevlisi olmasına karşın, bir derneğin toplantısına katılarak;

  • İsmet İnönü Milli Selamet Partisi %11 oy aldığı zaman ‘Biz bunları bitirdik diyorduk, demek ki en az 15 sene daha ezmemiz lazım, bitmemişler’ demişti. Şimdi oradan çok daha öte noktalara gelindi. Artık bu memlekette neyi bekliyoruz, neyi ümit ediyoruz, diyoruz ki artık bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olma zamanı geldi. Bunu söyleyebiliyoruz di mi? Halbuki bir zamanlar imam hatip okulu diye bir şey yoktu. Bir tane açtılar, insanlar korkudan gidip kayıt yaptıramıyordu. Şimdi elhamdülillah dağı taşı dolduracağız. Bunu kim yapacak? Hükümetten de beklemeyin. İmam hatiplere sahip çıkmak yine bizim görevimiz. O binayı açmak bir şey ifade etmiyor. İmam hatip lisesi öğretmeniyim. İçinde okutulan kitaplar bence aynı kitaplar. Yanına bir Kuranı Kerim dersi konmuş. Onun içnden şuuru vermek, okul saatinde yetmiyor. Vakıflarla oluyor yine. Her imam hatibin kapısında bir Anadolu gençlik çalışması olacak. Okulda bakıyorum çocuklarımıza, Anadolu Gençlik teşkilatımızı kurduk elhamdülillah. O teşkilattaki çocukların mescide devam oranı imam hatiplilerin mescide devam oranı arada 10 kat fark var.”

şeklinde siyasi içerikli açıklamalar yaptığı haberlerde yer almıştır.

“Bütün okullar imam hatip olacak” yönündeki açıklama, mevcut iktidar zihniyetindeki “dindar (AS: ve kindar) nesil yetiştirme politikasının” dışa vurumu olarak görülmeli ve özellikle proje okullarına yönelik güncel çabanın da ne denli vahim bir boyutta olduğu anlaşılmalıdır.

Ayrıca yönetici sıfatı bulunan bu zatın, görevi buymuş gibi, devlete bağlı okullarda; “Anadolu Gençlik Teşkilatı” adında, amacı belirsiz, Milli Eğitim Sisteminde yeri olmayan bir teşkilat kurduğundan, okullarda bu teşkilatın örgütlenerek çalışmalar yapması gerektiğinden bahisle buradaki çocukların mescide gitme oranının artmasıyla övünmesi de ayrı bir gaflettir.

Kamu görevlisi ve aynı zamanda yöneticilik sıfatı olan bu kişinin adı geçen teşkilat, vakıf, dernekleri devlete bağlı okullarda örgütlediği beyanı ve görevi ve yetkisi kapsamında bunlara destek vermesiyle gerek Devlet Memurları Kanunu’nun kamu görevlisinin siyasal ve ideolojik faaliyetlere katılmasına ve dini, siyasi ayrımcılık yapılmasına ilişkin hükümlerini ihlal ettiği gerekse de TCK 257. maddesi kapsamında görevi kötüye kullanma suçunu işlediği ortadadır.

Bu zatın bir gün daha Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir okulda görevde yapması sakıncalıdır. Görevden alınması konusunda Bakanlığa şikayetimiz iletilmiştir ve ayrıca bu kişi hakkında Savcılığa suç duyurusunda da bulunulacaktır. Eğitim-İş olarak sürecin sonuna dek izleyicisi
olacağız.

EĞİTİM-İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU 

http://www.egitimis.org.tr/guncel/sendika-haberleri/butun-okullar-imam-hatip-olacak-diyen-sahis-derhal-gorevden-alinmalidir-2155/#.WBDxK_l95o8

=========================================
Dostlar,

AKP ve güdümleyicisi dış üst akıl iktidarı tam kapasite sahaya sürüyor..
Cuhuriyetin temel değerlerine ilişkin saldırı, yurdun her cm2’sinde veyaşamın hemen tüm alanlarında sistemli bir biçimde sürdürülmekte.

Ciddi bir psikolojik kuşatma, yıldırma ve teslim alma yordamı (stratejisi) izlenmekte.

Devletin tüm olanakları ile, “laik – demokratik – sosyal hukuk devleti” başkalaştırılmaya, yozlaştırılmaya, deyim yerinde ise hala “yumuşatılmaya” devam ediliyor.

Pervasızca ve ölçüsüzce, gözü kara; OHAL bulanklığı içinde, kurgulu olarak..
Tahrik edercesine, meydan okurcasına..
Şimdi “proje okulları” kumpasının durdurulmasını AKP – RTE’den istemenin anlamı var mı??

Encamı hayrola diyelim AKP – RTE’nin,,
2023’e yaklaşırken, politik kumarda risk alma iştahının gemlenemediğini görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’ne rest çekildiği söylenebilir. Yaratılan siyasal kaos ciddi ve ağurdur.

  • Ancak, birazcık tarih bilinci olan, ruleti kazananın AKP – RTE olamayacağını görebiliyor.Ülke OHAL rejimi altında inletilirken, siyasal iktidarın vargücüyle OHAL ilanını gerktiren sorunlarla boğuşmak ve bir an önce OHAL’i kaldırmak için çabalaması gerekirken, gündeme BAŞKANLIK konusu yine kurgu olarak oturtulmuştur..Dileriz, MHP’nin dış dinamiklerin de itkisiyle sahnelediği büyük oyunu AKP-RTE farkeder!

    Sevgi ve saygı ile.
    26 Ekim 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    EĞİTİM-İŞ Üyesi
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

AFET ILGAZ : KIYASLAMA


Dostlar,

Değerli site okurumuz Sayın Duran Aydoğmuş, 2 önemli yazı göndermiş.

22.05.2008 Ankaraİlki Sayın Afet Ilgaz‘dan ve aşağıda sunuyoruz.

2. si ise üstad Levent Kırca‘dan.. Özellikle yakın dönemin gerici dönüşüm adımlarının tarih sıralaması ile (Kronolojik). Son derece öğretici, düşündürücü ve uyarıcı..

YORUMSUZ İki Önemli Yazı :

 

İlk yazı      : Afet ILGAZ’dan (Kıyaslama)
İkinci yazı : Levent KIRCA‘dan (Türkiye’nin mevcut ve yakın geçmişteki profili
kronolojik sıra ile verilmiş).
 
Duran Aydoğmuş
**********

Teşekkürler Sn. Aydoğmuş..

Sevgi ve saygı ile.
3 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=========================================

  • Atatürk dönemine ve ilkelerine dönmekten başka çaremiz yok!
KIYASLAMA

portresi..


Afet ILGAZ
 
Ekranlara bakıyorum da iki yaşlı adam ve birçok kalabalık, bir de sözcüler, yorumcular… Konu 12 Eylül.
Biz o yılları yaşamış bir kuşağız. Ben Eğitim Enstitüsü ve sonra üniversitesinde öğretmendim. Bir arkadaşımız, kürsüde ders anlatırken kürsünün altına konmuş bombayla öldü. Etrafında ders dinleyen çocuklar yaralandı. Bir arkadaşımız, evinin önünde makineli tüfekle tarandı. Kapılarımızda ders anlatırken subaylar beklerdi.
Giriş çıkış asker denetimindeydi. Birçok yazar, politikacı, bilim adamı arkadaşımız öldürüldü. Sabah evden çıkarken herkes birbiriyle helalleşirdi. Bütün bunların hesabını bu iki yaşlı adam mı verecek şimdi?
Yoksa AKP’nin meşrulaştırmaya çalıştığı kindarlık, “rövanşist”  hareketler
daha bir meşruluk mu kazanacak?
  • Askerin kolu kanadı kırıldıktan sonra şimdi onun iç tüzüğünü değiştiriyorlar. Ülkenin zor durumunda imdadına koşamayacak.
*****

2 B arazilerinin satışını, yağmalanışını takip edebiliyor musunuz?
Bor madenlerinin nasıl deve yapılacağını?
Tayyip Bey’in Harbiye konuşmasından çıkarılan sonuca bakıyor musunuz?

Yeni açılımlar yolda…

Yeni Anayasa için neden o kadar acele ettiklerini anlıyor musunuz?
Bu meseleden bütün Batılılar, Haçlılar el çekmekte iken neden bizim
Libyalı vahşilerden sonra Suriyeli muhaliflere el verdiğimize akıl erdirebiliyor musunuz?
Bilmem kaç yüz bin dolar borcu olan, içi fakir, dışı gösterişli Türkiye’nin, bu katillere nasıl dolarlar yağdırdığını biliyor musunuz? Hem komşu ülkeler hem Haçlılar nezdinde itibarımızın ne hallere geldiğine dikkat ediyor musunuz?

Diyeceğim şu ki; bu sarmalın dışına çıkmanın başka çaresi yok.

1938’de berhava edilmeye çalışılan ama bu yıllara kadar tam berhava edilemeyen

  • Atatürk’ün dâhice devlet yönetimine dönmekten başka çaremiz yok!

Elimizi kolumuzu bağlayan ittifakların, anlaşmaların, sözleşmelerin,  “stratejik ortaklıklar” ın zincirinden kurtulmadıkça 12 Eylül müdahalesini sadece iki yaşlı adama bağlar ve onun üzerinden yanlış hesaplar yapmaya kalkışırız.

İki tarafa da silah veren güçler kimlerdi; bugün Alevi, Sünni diye hem Türkiye’yi
hem Suriye’yi karıştıran karanlık eller kimlerdi? Bunları araştırdıktan sonra o iki yaşlı adama sıra gelir, onları da konuşturursunuz. O saf, temiz çocukların hepsini
“vatanı siz kurtaracaksınız” diye kışkırtan ve bunun için zihinlerini bileyen kimlerdi?
Öteki tarafı düşman gösteren kimlerdi ve bunu neden yapıyorlardı?
Atatürk döneminin bağımsızlık ruhu yine canlanıyor. Artık o yıllara dönülemez demeyin, dönülüyor. İçine düştüğümüz iğrenç karanlığın karşı tarafında aydınlık yürüyüşler var… Bir yanda hızlı bir bilinçleniş, bir yanda aldırışsızlık ve halkın gözünü boyamak için
dinî birtakım reformlar yapmaya kalkışmalar…
Bunları gerçekten; dinî bütün, haramdan kaçan, vatan sevgisi dolu, çalışkan ve bilinçli insanlar yapsaydı, kimsede itiraz edecek hal kalmazdı. Ama bir yanda deveyi havuduyla götürmek varken, inandırıcı olamıyor.
Kurtuluş Savaşı’nda da böyle olmuştu.

  • Atatürk’ün vilayetlere çektiği telgrafları unutmayın.

Yürüyüşler, mitingler öyle başlamıştı bilinçlenme de hatta.
O’nun zamanındaki temiz İslam âlimleri gibi, şimdi de konuşmaya başlayan âlimlerimiz ortaya çıktı. Biraz zor olacak ama başaracağız.

Ağlanacak halimize zil takıp oynuyoruz.