Etiket arşivi: Kuyucu Murat Paşa’nın Türkmenleri katlederek kuyulara doldurtması

ECDADINA SAHİP ÇIKMAK.. ve ATATÜRK’ün OSMANLILAR HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Zorunlu bir güncelleme                        :

1 Aralık 2012’de bu sitede yer alan bir yazımızı ve ekindeki 31 sayfalık makalemizi yeniden paylaşmak gerekti.

AKP = RTE‘nin ülkemiz seçime giderken akla gelen gelmeyen her aracı kullanmaya başladığını görüyoruz. Yeni Osmanlıcılık tartışmasını alevlendirerek bir gündem oyunu daha…
Ülkemiz kurgulu ve Batı destekli – güdümlü çok yönlü politikalarla çökertilmeye çalışılırken, bir yandan bu psikolojik harekatlara yanıt vermek bir yandan da çıplak gerçeği halka sürekli anlatmak zorundayız.

İ. Kahraman “doğru” (!) söyleyerek açık bir itirafta bulundu aslında :

  • “Kurşun atmadık ki!”

Doğru, onların ataları emperyalist işgalcilere değil, Kuvayı Milliyecilere kurşun attılar, fetva yayınladılar, “Mustafa Kemal’in katli gereklidir” fetvalarını sözde Şeyhülislam Dürrizade’den alıp uçaklarla Anadolu’ya yaydılar. Ülke şehitliklerle dolu, ama işbirlikçilerin ailelerinden “şehit” yok!?

Sevr’i onaylayan ve ilk Meclis’in lanetlediği hainden öte son Padişah Vahdettin, “Yunan birlikleri işgalci değildir..” fermanları yayınladı halka.

Yazmakla bitmez..

Osmanlı bir Hanedan’dır. Köklerine yabancılaşmış ve ihanete düşmüş ve sonunda İngiliz savaş gemisi ile kaçmış (Malaya zırhlısı, 17 Kasım 1922) bir Padişah’ın nesebidir.

Orhangazi’den başlayarak 36 padişahtan 34’ünün de eşleri Türk – Türkmen – Müslüman değildir. Kanlı ve iğrenç harem bataklığına saplanmıştır. Devşirmeci, fetih adı altında ganimet – talancıdır ve günümüzde hala Batı bize, geçmişte Osmanlı’nın kendisine yaptığı zulümlerin bedelini ödetmeye çalışmaktadır.

Lütfen okuyunuz, 31 sayfa, belgeli olarak yazdık.
Yayınız, paylaşınız, başta az okuyan / cahil kalması istenen AKP’liler, aydınlanınız.
Beyninizi – kimliğinizi köle etmeyiniz, kiraya vermeyiniz, sömürülmeye, ALDATILMAYA HAYIR deyiniz..

31 sayfalık bu çalışmamızı okumak için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayabilirsiniz..

http://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/05/Neo_Osmanliclilik_ve_Ataturkun_Gorusleri2.pdf

1999’da Hulki Cevioğlu ile Cevizkabuğu’nda, her biri 5-6 saati geçen birkaç programımız oldu. Youtune’den bulunujp izlenmeli, paylaşılmalı, yayılmalı.. Meydan boş değil..
AKP = RTE kalkıp “gram toprak yitirmemiş 2. Adülhamit han hazretleri… ” diyor.
Tarihsel belgeler ortada.. Murat Bardakçı, Sinan Meydan, İlber  Ortaylı.. gibi saygın tarihçiler tek tek sayıyor: Balkanlar, Kıbrıs, Mısır…. dahil 1,6 milyon km2 toprak bu Kızılsultan zamanında yitirildi. Şimdiki Türkiye topraklarının 2 katını aşkın.. Şimdi ne diyeceğiz Bay RTE‘ye? Doğru söylemiyor çünkü. Tarih yerli yerine koyacaktır tüm bunları.

Seçime giderken AKP=RTE‘ye her şey mübah mı??!!

Yüz yıl önce başlatılan TÜRK DEVRİMİ / ATATÜRK DEVRİMİ hala yerli – işbirlikçi karşıtları ve ortakları emperyalistlerle savaşımını sürdürüyor.

Ya İstiklal, ya ölüm!

Başka seçenek bırakmıyorlar..

Unutmayınız M. Kemal ATATÜRK’ün tarihsel kritik çağrısını ve uyarısını :

  • Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir.
    Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir.
    Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.

Bırakın “6’lı Masa” ilerlesin, dağılmasın..

Sevgi ve saygı ile. 29 Eylül 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net             profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

==========================================

Dostlar,

Aşağıda, E. Amiral Türker Ertürk’ün son derece değerli bir yazısını daha bulacaksınız.
Kendisini hem kutluyor hem de teşekkür ediyoruz bu çok öğretici yazısı ve paylaşımı için. Osmanlı hanedanının daha 3. Padişah Orhangazi’den başlayarak eşlerinin tümüyle yabancılardan oluştuğunu biliyoruz. Ali Kemal Meram’ın Padişah Anaları adlı yapıtında uzun uzun hangi padişahın eşlerinin ve annelerinin kim olduğu belgelenmektedir.

Dolayısıyla 1299’da Osmanlı beyliği kurulurken egemen olan Anadolu Türkmen geleneğinin zamanla yozlaşarak Türkmen – Alevi düşmanı ve hatta açık katili durumuna geldiğini sayısız örnekleriyle biliyoruz.

Fatih’in Hurufileri Edirne’de yaktırmasından başlayarak..

1473 Otlukbeli Türkmen katliamı,

Kuyucu Murat Paşa’nın onbinlerce Türkmeni katlederek kuyulara doldurtması,

Yavuz’un 1514 Çaldıran seferi ve onbinlerce Safevi Türkmenlerin kırımı

2. Mahmut döneminde binlerce Bektaşi Yeniçeri ve Türkmen kırımı..

Bu bakımdan, Sayın Türker’in yazısındaki şu paragraf özellikle öne çıkarılmalıdır :

  • Bu topraklarda Türkmenler bir daha insan konumuna
    Mustafa Kemal Atatürk ile gelmişlerdir.
     
  • Şu anda yaşadığımız mücadele, din örtüsü altına gizlenmiş kinci dönmelerle
    Türk Ulusal kimliğini benimsemiş olanlar arasındadır.
Bu sitede, Atatürk’ün Osmanlılar Hakkında Görüşleri, kapsamlı bir dosya olarak sunulmuştur.
  • YENİ OSMANLICILIK HASTALIĞI’nın Yeniden Servis Edilmesi Nedeniyle Osmanlı Devletinin Kuruluşunun 700. Yılını Kutlamanın Abesliği ve 
    ATATÜRK’ün Osmanlılar Hakkında Görüşleri..
31 sayfalık bu çalışmamızı okumak için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayabilirsiniz..

http://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/05/Neo_Osmanliclilik_ve_Ataturkun_Gorusleri2.pdf

Sevgi ve saygı ile.
1.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
p
rofsaltik@gmail.com

====================================

Türker Ertürk

ECDADINA SAHİP ÇIKMAK

Erdoğan’ın üstüne vazife değilken başlattığı ve gittikçe alevlenen Muhteşem Yüzyıl tartışmalarına müsaadenizle ben de mütevazı bir katkıda bulunmak isterim.

Esasında bu konuyu yaklaşık iki yıl önce yine “ Ecdadına sahip çıkmak “ başlığı altında henüz Aydınlık Gazetesi’nde yazmaya başlamadan önce kaleme almıştım.
İki yıl geçti ama aynı yerde otlamaya devam ediyoruz.

O gün o yazıyı yazmama, dershaneden çıkan bir grup çocukla yaptığım sohbet
neden olmuştu. Çocuklar bana tarih öğretmenlerinin Muhteşem Yüzyıl dizisinin yayından kaldırılması için RTÜK’e (Radyo ve Televizyon Üst kurulu) telefon etmelerini istediğini, telefon numarasını tahtaya yazdığını ve ders süresince de filme küfürlü eleştiriler yaptığını anlattılar.

Öğrencilerin çoğu “Biz diziyi seyretmedik“ demesine rağmen öğretmen kılıklı beyni devşirilmiş meczup “Mutlaka telefon edin ve ecdadınıza sahip çıkın.“ demiş.

Anlatılanlardan ve sorduğum sorulara aldığım cevaplardan tarih öğretmeninin
CIA emrinde din kisvesi altında teşkilatlanmış, devletin ve toplumun içine sinsice sızmış, vatan, Cumhuriyet ve millet düşmanı bir örgüt elemanı olduğu çok açıktı.

İki yıl sonra bugün de aynı konuyu yazmama Erdoğan neden oldu! Başbakan sanki başka bir işi yokmuş gibi TV dizileri ile uğraşıyor. Ekonomik durumumuz perperişan iken, işsizlik almış başını gitmiş iken, iç savaşın tamtamları çalıyorken, yabancı casuslar ülkemizde cirit atıyorken, her geçen gün bu ülkede beraber yaşamamızın koşulları ortadan kaldırılıyorken ve komşularımızla savaş kapıdayken bizimkinin uğraştığı şeylere bak!

Sütten çıkmış ak kaşık değillerdi!

Ecdadın geçmişte ne yapıp yapmadığını veya yapamadığını bilmek için okumak
hem de çok okumak lazım. Bunlar kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle olmaz.
Sadece okumak yeter mi? Hayır. Okunanların eleştirel akıl süzgecinden geçirilmesi ve analiz edilmesi gerekir.

Niçin bu diziye taktınız, alt tarafı bir film. Yoksa Osmanlı dönemini her derde deva, sütten çıkmış ak kaşık olarak gösterme gayretlerinize zarar verdiğini düşünüyor ve diziyi yasaklamak mı istiyorsunuz? Bence soruşturma açtırın ve Ergenekon’a bağlatın! İşte sizin demokrasi anlayışınız bu! Hoşgörüsüz, kinci, yasakçı, dalavereci ve otoriter!

Övünülecek ecdadımız olduğu gibi utanacaklarımız da var! Şöyle bir göz atalım. Dizide başrolde bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Polonya Yahudi’si Helga diğer adıyla Hafsa Sultan. Kanuni’nin hareminde bulunan eşlerinden biri olan Hürrem Ukraynalı Yahudi bir ailenin kızı ve gerçek adı Roksalana.

Allah kimseye gerçekten evlat acısı vermesin ama Kanuni bunu Hürrem’in yatak odası dedikoduları ve iktidar hırsı üzerine Şehzade Mustafa için verdiği infaz emri ile kendisine tattırmıştır.

Sadrazam Pargalı da Hürrem’in işveli ve cilveli entrikaları ile boğdurulmuş ve yerine Damat ve Yahudi Rüstem Paşa Sadrazam olmuştur. Osmanlı Devleti’nin içine de, Hürrem’in oğlu Sarı veya Sarhoş adıyla namı diğer II. Selim etmiştir. Osmanlı’nın çöküşünün Kanuni devrinde başladığını söylemek tarihi bir gerçekliktir.

Kanuni oğlunu, Yavuz da babasını öldürttü

Kanuni’nin babası Yavuz Sultan Selim, babası II. Beyazıt’a darbe yapmış, padişah olan babasını devirmiş ve sonra öldürtmüştür. Babasına acımayan Alevi Türkmenlere acır mı?

Yavuz Sultan Selim Anadolu’da Alevi Türkmenleri kılıçtan geçirmiştir. 

Bu katliamın siyasi, demografik, sosyal etkileri ve iç barışımız açısından hassasiyetleri hala devam etmektedir.

“Ey oğul,
Beysin -Bundan sonra öfke bize, gönül almak sana-
Suçlamak bize, katlanmak sana-
acizlik bize, hoş görmek sana,
Kem göz şom ağız bize, bağışlamak sana..“

diye başlayıp devam eden dizelerde kendini ifade eden Osmanlının kurucu asli unsuru olan Türkmen geleneği artık yok olmuştur.

Yok oluşun başlangıcı Fatih ise perçinlenmesi ise Yavuz ve Kanuni döneminde olmuştur.

  • Bu topraklarda Türkmenler bir daha insan konumuna
    Mustafa Kemal Atatürk ile gelmişlerdir.
     
  • Şu anda yaşadığımız mücadele, din örtüsü altına gizlenmiş kinci dönmelerle Türk Ulusal kimliğini benimsemiş olanlar arasındadır.

Daha bunun gibi birçok gerçek halkımız tarafından bilinmiyor ve bilinmesi istenmiyor. Suratımıza şamar gibi çarpan bu gerçekleri biraz popülist bir anlatımla da sunsa, halkımızın çok büyük bir bölümü bu filmlerden ve dizilerden öğreniyor.
Çünkü ortalama öğretim süremiz çok kısa ve okumuyoruz.

Bakın, kaliteden ve içerikten bahsetmiyoruz, ülkemiz insanlarının toplam
öğretim süresi 4,5 yıl. 
Belki sonradan okuyoruz ve öğreniyor olabilir miyiz?
O da hayır. İşte rakamlar.. Bir yılda kişi başına okunan kitap sayısı Japonya’da 25, İngiltere’de 12, Fransa’da 7. Türkiye’de ise 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.

Şimdi birileri Osmanlı’da haremi, köleliği, cariyeleri, dönen Bizans entrikalarını,
iktidar oyunlarını ve tıksırıncaya kadar içilen içki gerçeğini anlatınca çok kızıyorlar. Çünkü kafalarında yarattıkları Osmanlı’ya uymuyor.

Siz, Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın Karayip Adaları’nın içkisi olan ve
şeker kamışından yapılan Rom içtiğini biliyor musunuz?

Cumhuriyetimiz, Osmanlı’nın acılarla ve bin bir güçlüklerle geçen deneyimleri üzerine kuruldu. Hep kötü şeyler mi miras aldık, kesinlikle hayır. İyisi ve kötüsü ile yaşanan tecrübelerin üzerine inşa edildi Türkiye Cumhuriyeti.

Atatürk önderliğinde yapılan Türk Devrimleri ile kurulan Cumhuriyetimiz;
bir adam olma, ahlaklı ve erdemli olma, çağdaş olma, uygar olma, Türk kadınını toplumsal yaşama sokma ve kutsal dinimiz İslam’ı hak ettiği mertebeye çıkarma projesidir.

Saygılar sunarım. 1.12.12
İLK KURŞUN