Etiket arşivi: küresel elit

Bombalar ve nitratlı gübreler

Bombalar ve nitratlı gübreler

portresi

Prof. Dr. Tayfun Özkaya
Ege Üniv. Ziraat Fak.
YURT Gazetesi, 18.11.2016

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Başbakan Yıldırım gazetelere açıklama yapmış: “Kimyasal gübrenin verime faydası oluyor ama toprağı çoraklaştırıyor, teröristlerce bomba yapımında kullanılıyor, kimyasal gübre işinden çıkacağız… Organik, biyolojik gübre toprağa verimlilik artışı olarak gidiyor, ürün miktarı ve kalitesini artırıyor.

Bu açıklama gübre işindeki iş çevrelerinde şok etkisi yapmış. Verimin düşeceğini, kimyasal gübre yerine biyolojik gübrenin yeterince bulunamayacağını ileri sürmüşler. Kimyasal gübre şirketleri büyük dünya savaşları sırasında bomba üreticisi idiler. Savaş bitince bomba fabrikaları gübre fabrikasına dönüştürüldü. Başbakan Yıldırım’ın açıklaması doğrudur.

Toprak kimyasal gübre ile çoraklaşmaktadır. Ülkemizin kimi bölgelerinde çok kullanılmasa da özellikle kıyı bölgelerinde aşırı kullanım yaygındır. Toprağı ve suyu kirletmesinin yanında yetiştirildiği bitkilerde kanserojen bileşikler de oluşturur. Ancak kimyasal gübre lobisinin de doğru olduğu bir nokta var. Doğru olan şey, hemen kesildiğinde dekar başına verimin düşebilecek olmasıdır. Fakat zaman içinde verim yükselerek eski düzeyine gelebilmektedir.

Sovyetlerin çöküşü sonrası Küba kimyasal gübre ithal edemediğinde bu gözlendi. Hayvansal gübreler, kompost, yeşil gübre, kırmızı solucan gübreleri kimyasal gübrenin yerini alınca verim eski düzeyine üç dört yılda çıktı. Küba bu krizi çözdü.

Verime de o kadar takılmamak gerekiyor. Bizleri kanser yapan yüksek bir verim yerine daha düşük bir verime razı olabiliriz. Dünyada gıdanın dörtte biri kayıp ve israf olmaktadır. Kanımca kimyasal gübre lobisi Başbakanımızın sözlerini kâğıt üzerinde bırakacaktır. Ne yapıp edip kamuoyunu ikna edeceklerdir. Çiftçilerin de çoğu aynı düşüncededir. Onları tersine ikna etmek oldukça zordur, ama imkânsız değildir. Kimyasal gübresiz bir tarım mümkündür. Ama epeyce değişiklik gerekecektir. Örneğin hayvancılık artık yoğunlaşarak ülkenin bazı yerlerinde toplanmıştır. Bir kısım hayvan gübresi tarımda kullanılmayıp ziyan olmakta, çevreyi kirletmektedir. Çiftçiler az sayıda da olsa hayvan yetiştirirlerse tarlaları için gübre de sağlanmış olacaktır. Hayvancılık ülke düzeyine daha eşit dağılmalıdır. Çiftçilerin az sayıda da olsa hayvan yetiştirmemesi için yıllardır her şey yapılmıştır. Meralar sürekli küçülmekte, talan edilmektedir. Çiftçinin eline geçen süt ve canlı hayvan fiyatları çok düşüktür. SEK gibi kuruluşlar özelleştirildi. Süt tekelleri piyasaya hâkim oldular. Yeşil gübreyi, kırmızı solucan gübresini çoğu çiftçi bilmiyor.

  • Kısacası endüstriyel tarım yerine agro-ekolojik ilkelere dayanan bir tarıma geçmek gerekir.

Ama kimyasal gübre, sentetik tarım ilacı (zehir), tohum üreten şirketler, tarım ürünlerini satın alan, işleyen şirketler ve süpermarketlerden oluşan bir kimyasal lobi bunun olmayacağını söyleyeceklerdir ve söylüyorlar.
========================
Dostlar,

Konu ve sorun önemlidir. Ancak Türkiye ne yazık ki siyasal iktidar AKP ve RTE eliyle yapay gündemlerle yerden yere savrulmaktadır. Öte yandan ekonomi giderek köşeye sıkışmıştır ve eldeki olanaklarla mutlaka birşeyler yapılması zorunludur. İktidar, deyim yerinde ise kıvranmaktadır ekonomiyi bunalıma (krize) sokmamak için. Ne var ki kitlelere dönük algı yönetimi sürdürülmekte ve “Dolar” ile başlayan, “Dolar özneli” tümceler kurulmakta ve bu para biriminin değerinin yükseldiği, rekor üstüne rekor kırdığı, rekora doymadığı, “Doların 3,5 attığı” (!)… gibi yönlendirici ifadeler kullanılmakta. Bilim ve medya namusu ortalıkta görülmemektedir; neden çıplak gerçek söylenmemekte ve TL’nin değer yitirdiği açıklanmamaktadır??

  • Zayıf ve çoook borçlu, bir ekonominin,
  • bütçe açığı ve cari açık olmak üzere çifte açık kıskacına dolanmış,
  • sıcak paraya mahkum,
  • turizm gelirleri ciddi düşmüş,
  • yabancıların çıktığı ama sıcak para girişinin çok azaldığı,
  • %1,35 gibi anormal büyük bir nüfus artışı hızına karşın %3 bile büyüyemeyen,
  • orta gelir tuzağına düşmüş ve kişi başına geliri bir türlü on bin doları aşamayan,
  • yolsuzluklara bulanmış,
  • milyar dolarlık hovarda projeleri Merkezi Yönetim Bütçesi dışına çıkararak 5018 sayılı yasa denetiminden kaçıran ve yandaşları birkaç kuşak ileriye doğru karun gibi zenginleştirirken halkın gelecek onyıllardaki kaynaklarını bile bugünden yandaşlara peş keş çeken,
  • kara para aklanan, “net hata noksan kalemi” uydurması ile halkın kandırıldığı,
  • ülke dışında boyundan büyük askeri operasyomlara girişen,
  • ülke içinde ciddi terör harcamaları olan,
  • yargısı – medyası – yasaması “Tek Adam“ın 2 dudağı arasına sıkıştırılan,
  • 17-25 Aralık 2013 muazzam yolsuzluk şaibelerinin iktidar üzerinden kaldırılamdığı,
  • Bloomberg’in dünyanın en kötü 8. ekonomisi ilan ettiği…..bir ülkede Sayın Prof. Tayfun Özkaya‘nın böylesine önemli bilimsel önerilerine kimler kulak kabartacak ve dinleyecektir?? Gübre lobisini geçelim, GDO’lu ürünleri üreten uluslararası tekeller de sınırlarımızı ve mevzuatımızı delik deşik etmediler mi??
  • Küresel Elit, aşırı boyutta ve tehlikeli biçimde çoğalmayı sürdüren dünya nüfusu sorununa kendine yakışır özgün çözümler mi üretiyor acaba??desek komplo kuramı mı üretmiş oluruz?? Örneğin,
  • Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ülkemize girişine izin verdiği
    GDO’lu hayvan yemi ve insan yiyeceklerinin… listesini açıklayabilir mi??

Sevgi ve saygı ile.
19 Kasım 2016, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com

VATANI VE ÜLKESİ BÖLÜNEN BİR YURTTAŞIN MEŞRU DİRENİŞ ÇIĞLIĞIDIR!


VATANI VE ÜLKESİ BÖLÜNEN BİR YURTTAŞIN MEŞRU DİRENİŞ ÇIĞLIĞIDIR!

Siyasal İktidara ve Yurtsever Türk Halkına Açık Mektuptur!

TERSİNE İMPARATOR..

Sultanlar, ülke topraklarını büyüterek krallık – padişahlık boyutlarını aştığında
“İmparator” olurlar.. Devletleri de “İmparatorluk”..

Bizim imparator taslağımızsa tersinden..
Ülkesini parçalayarak, güneydoğusuna “Türkiye Kürdistanı” diyerek,
yabancılara dedirterek, denmesini hazırlayıp çanak tutarak..

Üstelik ülke halkını da birleştirip – kaynaştıracak yerde, etnik temelde ayrıştırarak..

*****

Apaçık bölücü eylem, satılık – kiralık – aşağılık medya tarafından

– “ülkeyi dönüştürme, demokrartik açılım, analar ağlamasın…”

gibisinden insan zihnini tuzaklayan duygu sömürüsü yüklü alçakça retorik sloganlarla
allanıp pullanarak algı yönetimi yapılıyor..

Ülkesi ve halkı bölünen bir ülkede en kahpe ve kalleşçe yürütülen bir psikolojk savaş!

Ve bizimki, benzersiz medyamızın sanal – kurgusal “Tersine İmparator”u!

BOP eşbaşkanlığının ülkeyi – halkı bölme ve 2. (Büyük) İsrail’i inşa etme misyonununun boynuna geçirildiği hırsına tutsak bir politikacının ego şişirmesine dönük “Tersine İmparator”u..

Imparator_Medya_medya_medya_Leman

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çok hazin…

Evet “Tersine İmparator”, artık korkulan aşama geldi..

“Savaş” bitti.. Napolyon’un ödünü patlatan “Sınav” aşamasına gelindi.

Apaçık ilan ettiniz bölücü muradınızı, ülkemizin kırmızı çizgisi diye birşey bırakmadınız..

BOP_haritasi

– TSK’yı teslim aldınız,
– Yargıyı felç, öncüleri tutsak ettiniz,
– Yoksul milyonları makarnaya – kömüre bağladınız..
– Şürekanızı türlü rantlarla müritleştirdiniz..
– Ülkede satılmadık kamu malı bırakmadınız,
– Karun kadar zengin oldunuz.. Milyarlarca dolar servetinizin olduğunu savlayanları hapse attırdınız; İsviçre bankalarına 2 satır yazı yazıp “varsa hesaplarımı açıklayın..” diyemediniz.. Kuru gürültü ile “ispatlamayan müfteridir..” diye harladınız.
– Halka çooook ama çoook yalan söylediniz; dinsel duygularını sömürdünüz..
…….

O denli çok suç işlediniz ki, artık sizi efendiniz küresel elit bile kurtaramaz..
Kendi ağlarınızı kendiniz ördünüz..

*****

Ama geride Cumhuriyetin asıl sahibi cefalı ve kahraman, kadim “Türk halkı” kaldı..
Türk’ü ile, Kürt’ü ile, Laz’ı ile, Çerkez’i ile… hani sayıp duruyordunuz ya ikide bir..
İşte onların hepsinin ortak tarihsel – kültürel – hukuksal – gönüllü ve de sevdalı  kimliği olan Türk halkı..

Binlerce yıldır bir arada kardeşçe yaşamı inşa etmiş, hiçbir sorunu olmayan halk..

Etnik ve inanç temelinde çifte hançerle kanlı boğazlaşmaya sürüklemek istediğiniz halk!

aydinlik19kasim-1

Çarığını – çizmesini giymesi yakındır..
Çünkü İzmir’in işgal edildiğini görmüş gibidir.

En sefil medya kuşatmanız da dahil olma küzere,
halkımızın iradesini daha ne denli körleştirebileceğinizi sanıyorsunuz??

Bu mümkün değildir..

Artık kral çıplaktır..

Andersen’in masalının büyüsü bozulmuş, kitlesel afsunlanma bitmiştir..

Türk halkı, AKP’ye oy veren milyonlarcası da dahil, güvenip oy verdikleri insanların maskelerinin düştüğünü görmektedirler..

Ayağa kalkmışlardır..

Süpüreceklerdir..

2002 – 2013 arası 11 yıllık “Türkiye’de AKP Fetret Dönemi” kapanacaktır,

Tek çaresi var “Tersine İmparator”un – ülkesini / halkını taşeronca bölenin!

Artık orada durmak ve 1 adım daha atmamak ve hızla siyasal arenadan çekilmek..

30 Mart 2014 yerel seçimi sendromu öylesine körleştirmiş ki..

“RTE’nin AKP’si – AKP’nin RTE’sidört dörtlük bir siyasal harakiri uyguluyor..
Meydanlarda “Allah belanı versin” çığlıklarını bile duymayacak denli sağır..
Ama mazlum milyonların ahı tutuyor görünen..

İlahi adalet (tarihsel diyalektik!) böyledir işte..

Çooook mazlum ahı aldınız, çoook kan döktünüz; elleriniz kanlıdır sizin..

Kendi ipinizi kendinize çektiriyor tarihsel diyalektik;
dilerseniz siz ona “ilahi adalet” de diyebilirsiniz!..

Tarihin çöplüğüne savrulacak ve çooook uzun zamanlar lanetle anılacaksınız.
Ağababanız, hep yaptığı gibi, sümüklü mendil gibi savuracak sizi de..
Ama üstünüze bir kürek toprağı bile çok görecek; bundan emin olabilirsiniz..

Sevgi ve saygı ile.
20 Kasım 2013, Ankara
Güncelleme : 09.12.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net