Etiket arşivi: Kılıçdaroğlu : Lozan Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık nedenidir

Kemal Kılıçdaroğlu Lozan tartışmasına tepki gösterdi

Kemal Kılıçdaroğlu Lozan tartışmasına tepki gösterdi

CNN Türk’te Taha Akyol’un sunduğu Eğrisi Doğrusu programına konuk olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündemdeki son gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu..

(AS : Bizim katkılarımız yazının altındadır..)

Kemal Kılıçdaroğlu Lozan tartışmasına tepki gösterdi

(blob:http://www.cnnturk.com/bf57e96f-dc39-40b8-b66f-159a9218fa43, 30.09.2016)

15 Temmuz gecesi TBMM binası bombalanırken parlamentonun sabaha kadar görevde kalarak çok önemli bir sınav verdiği söyleyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Lozan Barış Antlaşması’na ilişkin yaptığı açıklamaya tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu,

  • Bu parlamentoyu parlamento kılan da Lozan Antlaşması’dır. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık nedeni saydığımız bu antlaşmanın, bizim tarihimizdeki yeri özeldir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın muhtarlarla yaptığı toplantıda Lozan Antlaşması’nın bizim tarihimize uygun olmayan bir dille eleştirmesini bir vatandaş olarak içime sindiremiyorum. Çünkü Lozan Antlaşması, büyük imkansızlıkların yaşandığı bir süreç içinde Batının dize getirildiği bir antlaşmadır. Türkiye’nin varlık nedenidir. Sayın Cumhurbaşkanı’na ortaokul, lise kitaplarında okuduğu tarihin bilgisinin ötesinde, Lozan hakkında bir şeyler öğrenmek isterse, bir tarih kitabı okumasını da önermiyorum. Sadece ve sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’unu okusun. Tamamını okumasına da gerek yok. İlk 30 sayfayı okusun yeter. Osmanlı’nın son dönemlerini görmeden bir Osmanlı tarihi çizmek mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı şunu bir bilsin ve kendine sorsun :
    – ‘Bu Osmanlı’nın parası var mıydı, nerede basıyordu?’
    – Bizim ilk milli bankamız ne zaman oldu?
    – Kendi paramızı 1930 yılında bastık.
    – Lozan Antlaşması’nı imzalayan genç Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın borcunu son kuruşuna kadar ödedi.
    – Demiryollarını millileştirdi, fabrika yoktu.
    – Şeker üretemeyen bir ülkeydi. Cumhuriyeti ilan ettikten 6 ay sonra şeker fabrikası temeli atılıyor.
    – Anadolu’nun her tarafına sanayi götürülüyor.
    – Bunları bilmeden, birisinin sözüyle bir Cumhurbaşkanı konuşmamalı.” ifadelerine yer verdi.

‘OHAL’i doğru bulmuyoruz’

15 Temmuz’un üzerinden kısa bir süre geçmesine karşın eski tartışmaların yinelendiğini ve Lozan gündeminin oluştuğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “İşsizlik var. Tüm bu sorunlar dururken neden böyle bir tartışmaya zemin hazırlanıyor, anlayamıyorum. Dikkatler başka yere çekilmek istenmiş olabilir ama, bu Cumhurbaşkanı’nın yapacağı şey değil. Bakanlar yapsın” dedi.  OHAL’e de değinen Kemal Kılıçdaroğlu,

  • “OHAL ilk geldiğinde, görüşüleceği gün Sayın Başbakan beni aradı ve destek istedi. Kendisine ‘Bu parlamentonun demokrasiyi savunacak bir partiye ihtiyacı var. Bu da en çok CHP’ye yakışır. Bizim görevimizdir. Destek vermeyiz’ dedim. Biz bu uygulamaları doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Diğer şehitlere ikinci sınıf şehit muamelesi yapamazsınız’

Demokrasi şehitlerinin, direnme hakkının ne kadar meşru olduğunu gösterdiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, FETÖ soruşturması kapsamında mağdur olduklarını söyleyen vatandaşların durumlarına da değindi.

  • “Darbe yapanları değil de, çok geniş çerçeveden olaya yaklaşıp tamamını darbeci diye alıp cezalandırırsanız, toplumda derin yaralar açar” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“O okulların açılmasına, Bank Asya’nın kuruluş iznini onlar (AKP) verdi. Eğitim-Sen’in bazı üyeleri açığa alındı, bazıları uzaklaştırıldı. Bir sendikaya üye olmak suç değil ama. Bu insanlar yarın öbür gün AİHM‘e gidecekler. Türkiye çok daha büyük tazminatlarla karşı karşıya kalacak” dedi. Şehitler arasında ayrım yapılmaya başlandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz şehitleri için sağlanan imkanların diğer şehitler için de sağlanması gerektiğini vurguladı.

‘Ancak faşist yönetimlerde olur bu’

Gazeteciler ve akademisyenlerin tutuklanmalarına da tepki gösteren Kemal Kılıçdaroğlu,

  • 12 Mart, 12 Eylül darbesini gördüm. Ama hiçbir darbede böyle bir tablo görmedim. 12 Eylül’de iki işçi sendikasının kapatılması için mahkemeye başvurdular. Şimdi hiç mahkemeye gitmeden kapatıyorlar. Gazeteciler içeri atılırsa, üniversite hocalarının işine son verilirse, yazarlar içeri atılırsa karşı darbe algısı güçlendirilmiş olur. Hele ki gazeteciye kelepçe vurmak. Muhabirler bile tutuklandı. Onları bile içeri atıyorsunuz. Sağlık sorunu olanlar var. Bir dönem ilaçları verilmedi. Yargılıyorsunuz ama, hangi gerekçe ile hapse atıyorsunuz. Bayram öncesi gözaltına aldılar. Bayram boyu karakolda tutuldular. Bu, devletin intikam alması demektir. Bayramdan sonra birisi tutuklu, birisi serbest bırakıldı. Serbest kalan da başka bir gerekçeyle tekrar içeri alınıyor. Darbeyle böyle mücadele olmaz. Hapisteki gazeteci sayısı 110’un üzerinde. Ancak faşist yönetimlerde olur bu.” diye konuştu.

‘Başbakan partiler üstü bir HSYK’ya olumlu bakıyor’

Kanun hükmünde kararnamelere de değinen Kılıçdaroğlu,

  • KHK ile kolektif suç yarattılar. Sanığı rehin alıp, eşini de suçlu sayıyorlar. Davalara bakmak için de çok büyük paralar isteniyor. Bu ailelerin çoğunun durumu yok. 1970’lerde Anadolu’da gördüğüm insanlar neyse, 2016 yılında gördüğüm de aynı insanlar. Dertlerini nasıl anlatacaklarını bilmiyorlar. Bazıları da ‘Bunlar FETÖ’cü, bunun davasını almam’ diyor..” dedi.

Anayasa değişiklikleri görüşmelerine 4 partinin de katılmasını istediklerini belirten Kemal Kılıçdaroğlu “Bu isteğimize yorum yapılmadı. Saraydaki toplantıda da söyledim, Yenikapı mitinginde de söyledim. Yargının bağımsızlığına dikkat çektim. Yargının bağımsız olduğu bir toplumda yargı iyi işleyecektir. HSYK’yı yeniden inşa edelim dedim. Kabul edildi. Ancak nasıl olurunda anlaşamıyoruz.” şeklinde konuştu. Başbakan’ın partiler üstü bir HSYK‘ya olumlu baktığını ifade eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunu yapabilirsek yargıya karşı görevimizi yapmış oluruz. Yargı siyasetin dışına çıkmak istiyor. Parlamento seçsin diyorlar. Parti kimliği yapıştırmayalım” dedi.
=====================================
Dostlar,

Bu gün, bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği‘nin geleneksel Cumartesi konferansına katıldık (dönemin ilk toplantısı idi ve Haziran 2017 sonuna dek sürdürülecek..) 2 konuşmacıdan Doç. Dr. Kemal İnal Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi idi. Kendisininin de, öğretmen olan eşinin de işine son verildiğini belirtti. FETÖ ya da PKK ile doğrudan – dolaylı hiçbir ilişkilerinin olmadığını, 6 yıldır banka kredisi ödemekten maddi olarak tükenmişken FETÖ‘ye maddi yardım yapmalarının olanaksız olduğunu… aktardı. Ailesinin geçimini sağlamak için Türkiye’de hiçbir iş bulamadığını, kendisine topu topu 4 öğretim üyesinin “geçmiş olsun” dediğini aktardı! (5. kişi biz olduk derin empati ile ” geçecek elbet!” diyen..) Üyesi olduğu EĞİTİM-SEN‘in özel olarak oluşturulan “dayanışma fonu” nun çok mütevazi maddi desteği dışında geliri olmadığını belirtti.. Doç. Dr. Kemal İnal’ın akademik ünvanları da 672 sayılı OHAL Kararnamesi ile savunması bile alınmadan kaldırılmıştı. Yeşil pasaportuna el konmuştu.. Doç. İnal, parlak akademik birikimi nedeniyle Viyana Üniversitesinden iş önerisi almıştı ancak elinde pasaportu yoktu.. Emeklilik hakkı da verilmemişti ve henüz yaşı da elvermiyordu emekliliğe..

Sayın Doç. Dr. Kemal İnal gibi binlerce insan mağdur ve kurban edildi.. FETÖ soruşturması gerekçesiyle adeta züccaciye dükkanına girmiş fil gibi davranmanın alemi ve makul görülebilecek yanı var mıdır?? Kolluk ve istihbaratın verileriyle davranan İdare bunca çaresiz ve sakar olabilir mi? Onbinlere insanın tüm yaşam damarları kesilerek ne yapılmak istenmektedir?

Sayın Kılıçdaroğlu, son derece yerinde olarak, içi yanarak, Partisi CHP’ye ulaşan çok sayıda (onbinlerce) dramları – trajedileri dile getiriyor.. 12. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuk katında tapusu olan Lozan Andlaşması‘nı haddi olmaksızın aşağılamaya kalkışması, yukarıdaki örnek ve benzerlerinden geri alır bir trajedi değildir.. Web sitemizde bu sorunu epey işledik (birkaç yazı ile)..
Bakılmasını dileriz..
– LOZAN ANDLAŞMASINA SALDIRMAK!? www.ahmetsaltik.net;
ERDOĞAN LOZAN ANDLAŞMASINA NEDEN SALDIRIYOR!?
http://ahmetsaltik.net/2016/10/01/erdogan-lozan-andlasmasina-neden-saldiriyor/;
LOZAN ANTLAŞMASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAPU SENEDİDİR, TARTIŞILAMAZ! http://ahmetsaltik.net/2016/09/30/egitim-is-lozan-antlasmasi-turkiye-cumhuriyetinin-tapu-senedidir-tartisilamaz/
– LOZAN ANTLAŞMASINI KÜÇÜMSEMEK HİÇ KİMSENİN HADDİ DEĞİLDİR!
http://ahmetsaltik.net/2016/09/30/lozan-antlasmasini-kucumsemek-hic-kimsenin-haddi-degildir/

Bilmiyoruz bir işe yarar mı ama çaresizlik içinde, bir kez daha, belki bininci kez, AKP – RTE’yi sağduyuya, hukuka, adalete, temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı olmaya çağırıyoruz.. Hem de A- Cİ – LEN! Bu gidiş hayra alamet değil, AKP – RTE ülkemizin de kendilerinin de başını yiyecek korkarız..

Bu arada, yaşanan acı ve ağır tablonun doğurduğu bu musibetin bin nasihate değer oluşu hatırına,

  • Cumhuriyetimizin temel değerlerini + ülke ve ulus bütünlüğünü” savunmak üzere,
  • Asgari ortaklıkta anlaşarak, tüm kesimlerin AKP – RTE’nin felaket doğuracak – hatta doğurmuş olan dış destekli dinci SİVİL DARBESİ karşısında
  • Birleşerek meşru direnme hak ve ödevlerini yerine getirmesi kaçınılmaz olmuştur.

Bu ulusal kader savaşımının (mücadelesinin) öncülüğünü yapacak kurum da, ülkemizin kurucu partisi CHP olmak zorundadır.

Sevgi, saygı ve derin kaygı ile.
01 Ekim 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
EĞİTİM-İŞ ve Ulusal Eğitim Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com