Etiket arşivi: Kemal Kılıçdaroğlu’nun ADALET yürüyüşü

Cüneyt AYRAL : Gündem adalet

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’da Güven Park’ta başlayıp İstanbul Maltepe’de bitirdiği muhteşem ADALET yürüyüşünün yarattığı gündemden iktidar ve yandaşları bir türlü kurtulamıyorlar. Kurtulamadıkları gibi, yapmakta oldukları saçma sapan yorumlar ile konunun gümdemdeki ağırlığını gittikçe artırıyorlar… Yok milyon değil de, binlermiş Maltepe Meydanı’nda toplananların sayısı… Türkiye’deki muhalefet hareketinin derdinin sayı olmadığını bir türlü kavrayamadılar…

Onlara birisinin çıkıp şunu demesi gerekiyor :

  • BEYLER, TÜRKİYE’DE ANA MUHALEFET PARTİSİNİN GENEL BAŞKANI 432 KM YOLU, BU ÜLKEDE ADALET OLMADIĞI İÇİN YÜRÜDÜ… ARDINDA KAÇ KİŞİ OLDUĞU, MEYDANLARA KAÇ KİŞİNİN TOPLANDIĞI DEĞİLDİR
  • ÖNEMLİ OLAN. MUHALEFETİN TBMM’NDE ÇARESİZ KALDIĞIDIR VE DEMOKRASİNİN KOLLANMASI ADINA SON ÇARE OLAN SOKAKLAR DEVREYE GİRMİŞTİR !

    Demokrasilerde sokaklar ve meydanlar genellikle sivil toplum örgütlerinin hükümetleri uyardıkları alanlardır. Hükümetin uygulamalarından memnun olmayanlar, STK’ların önderliğinde meydanlara çıkarlar ve yürüyüşler yaparlar, sıkıntılarını ve arzularını buralardan duyururlar. Öyle olduğu için 15 Temmuz darbesi sonrasında halk sokağa davet edilmiştir, hem de doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından. Bu sokağın meşruluğunun en açık ifadesidir.

  • Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü de 20 Temmuz Saray Darbesi’ne karşıdır,
    Adalet arayışıdır ve meşrudur.

    Kılıçdaroğlu’nun yüryüşüne başlamadan önceki açıklamasında, vatandaş olarak yürüdüğünü, bu yürüyüşün bir parti yürüyüşü olmadığını açıklamış olması boşuna değildir, ardına takılan yüzbinlerce insanın ellerindeki pankartların üzerinde yalnızca ADALET yazıyor olması da boşuna değildir,

  • Maltepe Meydanı’nda toplanan milyonlarca insanın “HAK HUKUK ADALET”
    diye haykırmış olmaları da boşuna değildir.

    Kılıçdaroğlu’nun ADALET yürüyüşü dünya basını tarafından izlenmiş ve dünyanın demokratik ülkelerinde ciddiye alınarak ses getirmiştir. Şimdi dünyanın demokratik ülkeleri,
    artık Türkiye’de ADALET olmadığını,
    – mahkemelerin saraya bağlı olduğunu,
    – ülkede bir diktatörlük yönetiminin ağırlığını artırmakta olduğunu bilmektedirler.

    Siyasi ya da ekonomik çıkarları ne olursa olsun, bundan sonra bu hükümet ile yapacakları tüm görüşmelerde tarihi bir sorumluluk ile hareket etmek durumunda kalacaklar, çünkü atılacak her adımda “kiminle iş yapıyorsun? Haberin mi yok yoksa?” diye sorulacaktır ve bu durumun tarihi bir sorumluluğu söz konusudur.

    Böyle olunca Türkiye hızla bir siyasi ve ekonomik yalnızlığa düşecektir ki, 15 yıldır bu ülkeyi bugünkü haline getirenler için artık çıkış yolu kalmamış demektir.

  • Türkiye’de hükümetin ve hatta Cumhurbaşkanının ADALET yürüyüşü karşısında yapabilecekleri bir tek eylem kalmıştır, o da derhal istifa etmektir.

    Cumhurbaşkanı aynı zamanda iktidar partisinin genel başkanı olduğu için, O’nun da tarafsızlığı artık söz konusu değildir ve istifası gerekir. Türkiye 15 yıllık bir iktidar sonucunda ADALETİN OLMADIĞI bir ülke haline gelmiştir. Bunu haykıranların milyonlar ya da yüz binler olması gerçeği değiştirmez, çünkü hapislerdeki gazetecilerin, akademisyenlerin, milletvekillerinin sayısı bu adaletsizliğin sağlamasıdır. Anayasa Mahkemesi’nin kendi içtihadına uymaması da, artık yargı mekanizmasının çalışmamakta olduğunu göstermiyor mu? Bugün hâlâ ölüm orcundaki iki insanımızın hakları iade edilmemiş, o da yetmiyormuş gibi hapis yatmaktadırlar.

    Türkiye sözün bittiği noktaya gelmedi mi?

  • Adaletin olmadığı toplumlar yok olmaya mahkumdurlar!

Suay Karaman : YÜRÜYÜŞ SONRASI

YÜRÜYÜŞ SONRASI

Suay Karaman

CHP İstanbul Milletvekili ve gazeteci Enis Berberoğlu’na, silah yüklü MİT TIR’ları haberleri nedeniyle casusluk suçundan 25 yıl hapis cezası verilmesi üzerine, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından “bıçak kemiğe dayandı” denilerek, “adalet yürüyüşü” başlatıldı. Oysa bıçağın kemiği parçaladığının farkında olmayanlar, Ankara’dan şimdilik Enis Berberoğlu’nun tutuklu bulunduğu İstanbul Maltepe Cezaevi’ne doğru yol almaya başladılar. 11 gündür süren (AS : 3 Temmuz 2017’de 19. gün tamamlandı) yürüyüş, kendi halinde bazen coşkulu, bazen durağan bir tempoda devam etmektedir. Toplumun CHP Genel Başkanı’na güveni kalmamıştır, bu yüzden inandırıcılığını yitirmiş bir parti başkanına destek sınırlıdır.

Bugünün Türkiye şartları düşünüldüğünde CHP gibi bir partinin düzenleyeceği yürüyüşe yüz binlerin hatta milyonların katılması gerekirdi. Ancak sürekli yapılan hatalar, yanlış tercihler, dışlanan ulusalcılar, itilen Atatürkçüler nedeniyle, cılız bir yürüyüş gerçekleşmektedir. Adaletin ve hukukun bitirilmesinde payı olanların da, bu yürüyüşü desteklemesi ise çok ilginçtir.

Enis Berberoğlu’nun tutuklanması büyük bir hukuksuzluktur. 16 Nisan halk oylaması sonuçları da, çok büyük adaletsizlikti ve ülkemizdeki rejimin değişmesine neden olmuştur. O gün adalet için, hukuk için, yargı bağımsızlığı için yürüyemeyenler ya da cesareti olmayanlar, bugün bir cemaatle yakın ilişkisi olan ve CHP’nin ilkeleriyle ilgisi olmayan bir milletvekilinin özgürlüğü için yürümektedirler. Kaldı ki bu yürüyüşe Ergenekon, Balyoz gibi sahte davalarda önemli rol alanların da katılması, genel başkanın Kavurmacı Damat ve Nazlı Ilıcak gibilerin neden tutuklandığını anlamadığı şeklindeki açıklamaları da, akıllardaki kuşkuların büyümesine neden olmaktadır.

Günlerdir devam eden bu yürüyüş Maltepe Cezaevi’nde son bulacaktır; sonra ne olacağı, ne yapılacağı hakkında şimdilik bir plan yoktur. Yürüyüş sona erince herkesin dağılıp, evine gidecek bir hareket olmaması için bu yürüyüşün kalıcı sonuçları ortaya çıkartılmalıdır. Demokratik bir hak kullanımı olan bu adalet yürüyüşü kuşkusuz ki çok önemlidir
ancak yetmez,

  • Bu yürüyüşün sonunda Ankara’da Müdafaayı Hukuk’a sahip çıkan
    seçimsiz bir Cumhuriyet kurultayının toplanması gerekir.

Bu kurultaya CHP delegelerinden başka, gerçekten Cumhuriyete sahip çıkan kişi ve kuruluşların katılımı da sağlanmalıdır. Ülkenin bugün getirildiği durum, rejimle ilgili kaygılar, tüm hukuksuzluklar, terör, eğitim ve sağlık sorunları başta olmak üzere geleceğimizi ilgilendiren bütün sorunlar görüşülmelidir. Kıbrıs konusu ile işgal edilen adalarımız ve 25 Eylül 2017 tarihinde Kerkük’te halk oylaması yapılıp, bağımsız Kürdistan kurulması da, bu kurultayın gündeminde yer almalıdır. Ayrıca emperyalist projelere dur denilerek, ülkemizin Misakı Milli sınırlarının korunması için nelerin, nasıl yapılması gerektiği de tartışılmalıdır. Ülkemizi aydınlanma yoluna götürecek ulusal projeler ele alınmalıdır.

İşte böyle bir kurultay, cumhuriyetin ilke ve değerlerine sahip çıkılması ve tüm toplumun beklentisine yanıt vermesi açısından, çok büyük bir ilgi ve destek de görecektir. Şimdi adalet yürüyüşü yapan CHP yöneticilerine ve milletvekillerine büyük görev düşmektedir; hakların korunması ve hukukun üstünlüğünün savunulması için Cumhuriyet kurultayının toplanmasına öncülük etmeleri gerekmektedir. Böyle bir kurultay gündeme alınmalı ve ivedilikle hazırlıklara başlanılmalıdır.

CHP’nin, Kuvayi Milliye ruhu içinde düzenlenecek böyle bir kurultay ile, 14 Ocak 1959 tarihindeki 14. Kurultayı’nda benimsenen “İlk Hedefler Beyannamesi” gibi bir iktidar seçeneği ortaya koyması ve bu doğrultuda demokratik bir çıkış yapması, tüm toplumun beklentisidir. Tarihinin en ağır bunalımını yaşayan ve rejim değişikliğinin gündemde olduğu bu sancılı günlerde, CHP yöneticileri Müdafaayı Hukuk’a sahip çıkan Cumhuriyet kurultayı önerisini dikkate alarak, gereğini yapmalıdırlar. (26.6.17)