Etiket arşivi: KASDER Derneği

Başkalarının Tecrübelerinden Yararlanmak


Dostlar
,

Prof. Dr. Coşkun Özdemir hoca, İstanbul Tıp Fakültesi’nden hocamızdır.
Son stajımızı, Coşkun hocanın “Kürsü” (şimdi Anabilim Dalı) başkanı olduğu Nöroloji bölümünde yapmış ve Haziran 1977’de mezun olmuştuk.

O yıllardan beri Coşkun hocayı ak saçlı bir sevecen hekim, bir rol modeli olarak biliriz.

Daha sonra paylaştığımız etkinliklerde “dost” da olma onurumuz oldu..
Örn. son olarak 8 Ekim 2011’de Silivri direniş çadırlarını ziyaret eden hekimler kümesinde birlikte idik.

Söz konusu kitap bizim de masamızda, elimizin altında..
Bugünlerde okunacak..
Size özetler sunmayı düşünüyoruz.

Coşkun hocaya ülkemize tüm hizmetleri ve nefis kitabı için sonsuz teşekkürlerimizle.

83 yaşında, hâlâ, KASDER Derneğinde özveri ile kas hastalarına şifa sunan
ellerinden öperek..

Değerbilir Sayın Emre Kongar hocaya da teşekkür ederiz bu tanıtma çabası için.

Sevgi ve saygı ile.
23.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================================

Prof. Dr. Emre KONGAR

Başkalarının Tecrübelerinden Yararlanmak:

Prof. Coşkun Özdemir..

“Yaşam en iyi ama en pahalı okuldur” derler…

Bir de “Tecrübe en iyi ama en pahalı öğretmendir” sözü var.

Aslında her ikisinin de özü aynı:

İnsanın yaşayarak kendi deneyimlerinden öğrendikleri, hiç unutmadığı ve
en çok yararlandığı derslerdir ama bedelleri çok ağırdır!

Acaba insanoğlu her şeyi bizzat kendi deneyerek öğrenebilir mi?

Bir insanın yaşam süresi, insanlığın bütün birikimini yeniden üretmeye yetebilir mi?

Bırakın süreyi, bir insanın bilgisi ve yetenekleri, bütün bir insanlığın verdiği dersleri gözlemleyecek deneyimleri bizzat yaşatabilir mi?

Pek tabii ki hayır!

Lise ikinci sınıftayken, ağabeyim dağdan düşüp öldükten bir yıl sonra, ağabeyimin acısı babamın yüreğine inip onu da aramızdan alıp gitmeden bir yıl önce, bir Köprü-Kadıköy vapurunda babamdan bana bisiklet almasını istemiştim…

O güne kadar hep arkadaşlarımın bisikletlerine binerdim, kendi bisikletim hiç olmamıştı, ondan sonra da olmadı; bu yüzden hâlâ bisiklete çok iyi binemem.

Babam, Çarşıkapı’daki evimizin cadde üzerinde olduğunu, çevremizde bisiklet için uygun bir ortam bulunmadığını söyleyerek isteğimi reddetti.

Ben de ukalalık ederek, “Babacığım bırakın bunu ben kendim deneyerek öğreneyim” dedim.

Cevabını hiç unutmuyorum: “Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden yararlanan insandır; bak ağabeyin Aladağlar’ın Demirkazık tepesine genellikle çıkılmayan taraftan çıkmayı denedi de ne oldu!” dedi.

Evet, akıllı insan başkalarının deneyimlerinden yararlanan insandır!

Ben akıllı olduğumu iddia etmiyorum ama, en sevdiğim kitap türleri anılar ve biyografilerdir; büyük bir zevkle okuduğum, başkalarının yaşamlarını, deneyimlerini, bunlardan çıkardıkları dersleri öğrendiğim kitaplar.

Şu sıralar elimde iki kitap var: Biri Coşkun Özdemir’in “Urfa’dan Harvard’a”,
öteki, Orhan Birgit’in“Kalbur Saman İçinde” adlı anıları.

Birgit’inkini sonraya bırakarak bugün 83 yaşındaki bir gencin, kendini insanlığa
ve hastalarına adamış bir hekimin kitabını size anlatmak istiyorum…

Hem başkalarının deneyimlerinden yararlanan, hem de kendi deneyimlerini aktaran bir bilgenin anıları:

Prof. Coşkun Özdemir’in kitabı sadece Urfa’yı, Harvard’ı ve dünyanın çeşitli bilim merkezlerindeki deneyimlerini aktaran, Türkiye’de verdiği savaşımları özetleyen bireysel bir anı demeti değil…

Aynı zamanda bir Urfalı çocuğun yaşamı ekseninde, Cumhuriyet’in kuruluş ve gelişme öyküsü de diyebiliriz.

Coşkun Özdemir yalnızca yaşadıklarını aktararak değil, aynı zamanda engin entelektüel birikimi ve duru anlatımıyla, yaşadığı dönemi ve bugünleri yorumlayarak, anılarını
ilginç kişiler ve olaylarla süsleyerek gerçek bir okuma ziyafeti çekiyor okurlarına.

Başkalarının deneyimlerinden ve düşüncelerinden yararlanarak kendilerini geliştirmek isteyenler için harika bir kaynak ama, yalnızca düz okuma yapmak ve vakit geçirmek için de tadına doyulmaz bir keyif…

Mutlaka okuyun, bana teşekkür edeceksiniz!
(Cumhuriyet, 22.12.12)