Etiket arşivi: “karma eğitime son verme” isteği

2014-15 ÖĞRETİM YILI BİTERKEN ÇÖKÜŞ: TAMAM MI – DEVAM MI?

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği, 2014-15 dönemi çalışmalarını tamamlayarak 2 aylı bir yaz dinlencesi arası verdi. Sn. Genel Başkan Nazım Mutlu imzası ile aşağıdaki açıklama kamuoyu ile paylaşılarak.. (biraz gecikmeli de olsa yayımlıyoruz..)

Artık “ulusal” olduğunu söyleme olanağı kalmayan yozlaştırılmış – dincileştirilmiş – gericileştirilmiş eğitim sisteminin mutlaka ve hızla onarıma alınması zorunlu..

Çünkü AKP’nin bu sistemi; partilerine yandaş, ezberci, militan ruhlu ama biat kültürü ile beyni yıkanmış…. milyonlarca diplomalı cahil ve oy deposu yetiştirme hedefli..

İnsanı insan yapan temel öge ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİDİR.. İnsanın özgürlüğünü
aldınız mı, orada çoooook yoğun koşullandırıcı dinci eğitim – öğretim yapsanız da,
ahlaklı olamamış, erdemden yoksun yığınlar – kalabalıklar elde edersiniz.
Bu güruh ile göstermelik seçimler de kazanabilirsiniz ancak uygarlaşamazsınız, kalkınamazsınız; insanlarınız, demokrasinin temel gereği olarak yurttaşlaşamaz,
tersine niteliksiz ve kalabalık bir sürü olur..

Murat tam da budur!
Tehlike yakın, açık ve ciddidir..
Hızla savuşturulması zorunluğu vardır..

Ulusal Eğitim Derneğimize bu uğurdaki değerli katkıları için şükran borçluyuz.
Bu nedenlerle direnişi daha da güçlendirmek ve ne yapıp edip
AKP’siz bir koalisyon hükümetine kavuşmak zorundayız…

Sevgi ve saygı ile.
12 Temmuz 2015, Tokat

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

========================================

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
Necatibey Cad. No: 13/13 Sıhhiye/Ankara
Tel: (0312) 229 43 25 Belgeç: (0312) 229 45 26
e- ileti: ogdunyasi@gmail.com
Web: ulusalegitimder.org.tr

2014-2015 ÖĞRETİM YILI BİTERKEN… 
ÇÖKÜŞ: TAMAM MI, DEVAM MI?

Güzel beklentilerle, iyi dileklerle başladığımız; ama ne yazık ki yine karşıtıyla
yüz yüze geldiğimiz bir öğretim yılını geride bırakıyoruz. Yaklaşık 18 milyon anaokulu, ilk ve ortaokul, lise öğrencisinin üç aylık yaz dinlencesi başlarken, geriye bakıldığında görünümü özetleyecek fotoğraf şudur:

1. Yaşadıkları ve karşılaştıklarına bakarak, okul denen yer demek ki böyleymiş diyen öğrenci,

2. Programıyla, kitabıyla, sınavıyla, garip uygulamalarıyla kafası allak bullak olmuş öğretmen,

3. Çocuğunun geleceğini kurtarmak için hangi yola başvuracağını bilemeyen,
şaşkın gözlerle sağa sola bakan veli,

4. Kimisi olup bitenden memnun, kimisi olanı biteni izlemekten öteye gidemeyen
eğitim örgütleri,

5. Bunlarla bir ilgisi yokmuş pişkinliği içinde bir Milli Eğitim Bakanlığı…

Yeni sonuçlanan genel seçimlerle (AS: 7 Haziran 2015) 13 yıllık yükselişi durup artık inişe geçen bir iktidarın hemen her yılı, bir öncekini aratacak biçimde sonuçlandı.
2014-15 öğretim yılı, 2. Dünya Savaşı sonrası koşullarında başlatılan bağımlı, gerici,
bilim dışı ülke ve toplum oluşturma programının 3 Kasım 2002’de yola konmuş
yeni kadrolarla yaratılan yıkımın yeni bir halkası oldu. Bu yıl boyunca da, nitelikten yönteme, araçtan uygulamaya yapılacak bir artılar-eksiler toplamından olumlu, güzel,
iç ferahlatıcı hiçbir kazanımın olmadı.

Özetle             :

  • Bilimi dışlayan, hatta en üst temsilcisi aracılığıyla aşağılayan bir bakışla bu yıl da
    “dinci-kinci nesil” hedefi, iktidarın en çok ilgilendiği meslek olmuştur. Alandaki etkilerini gizlilikten açıklığa çeviren dinci sendika – vakıf ve derneklerin 4+4+4 programıyla başlattıkları az zamanda çok imamhatipli amacına beklenen süreden önce ulaşılmıştır (AS: Bu ders yılında İmamhatiplerde öğrenci sayısı, RTE’nin açıklaması ile 1 milyonu bulmuştur!). Bilal Erdoğan (AS: RTE’nin oğlu), özellikle geçen öğretim yılında, sınırsız iktidar gücünün cesaretiyle okul yöneticilerine doğrudan hükmeder, buyruklarıyla okulları birinci elden yönlendirir/yönetir olmuştur. Yöneticisi olduğu vakfın yeni kurulan üniversitesi, hedefleriyle ilgili son kazanımlarından biridir.
  • Bu çerçevede, din adına içi hurafelerle doldurulmuş “değerler eğitimi”ne hız verilmiştir. Bu adla yürütülen etkinlikler kimi okullarda cami imamları eliyle, kimi okullarda öğrencileri camilere taşıma yoluyla yürütülmüştür. Eğitim sürecine doğrudan dahil edilen bir başka devlet kuruluşu, Diyanet İşleri Başkanlığı, din eğitimini 4-6 yaş dilimine
    indiren uygulamaları başlatmıştır. Mescit açmanın bütün okul binaları için zorunluluğa dönüştürülmesi de bu yoldaki çalışmaların bir parçası olmuştur. (AS: Tümüyle bilim ve hukuk dışı beyin yıkma girişimi olup, bize göre İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR!)
  • Sonbaharda toplanan Milli Eğitim Şûrası’na damgasını vuran, fakat kamuoyu tepkisi nedeniyle karara dönüştürülemeyen “karma eğitime son verme” isteği, yıl boyunca
    kimi okullarda uygulamaya dönüşmüştür. Kız ve erkek öğrencilerinin koridorları, bahçeleri ayrılan okullara bu yıl yenileri eklenmiştir.
  • Önceki yıllarda gerçekleşen kadrolaşma operasyonlarıyla zaten önemli ölçüde “yandaş”laştırılan okul yönetimleri, bu öğretim yılı boyunca sürdürülen yeni operasyonlarla bütünüyle iktidarın yerel örgütlerine dönüşmüştür. 12 Haziran günü Danıştay’ın bu konuyla ilgili verdiği yürütmeyi durdurma kararı, bugüne dek hiçbir yargı kararı ve hukuk kuralı tanımayan iktidarın tutumuna itirazdır. Yönetici atamada
    tek ölçüt, yıllardır olduğu gibi, iktidar yanlısı olup olmamaktan ibarettir.
    Geride bıraktığımız öğretim yılında bunun en somut yansıması, iktidar mensuplarının seçim meydanlarını doldurmak için her düzeydeki eğitim yöneticilerince gizli-açık yürütülen çalışmalardır.
  • Dershanelerle ilgili dönüştürme kararı her ne denli önümüzdeki öğretim yılında uygulamaya geçecekse de, bu işlemin tam anlamıyla eğitimi özelleştirme-kolejleştirme kanalını genişleteceği ortadadır. Üst ve alt gelir dilimleri arasında hızla açılan makas, gelecek öğretim yılında daha çok özel okul-kolej seçeneği olarak karşılığını bulacaktır. Sınav odaklı eğitim süreçlerinin yeni dershaneleri, artık daha fazla maliyetle işleyecek olan özel okullar olacaktır.
  • Sayıca artan, ama niteliği ve işlevi geriletilen öğretmenlik mesleği, bu yıl da birçok olumsuzlukla sürdürülmüştür. Örgütlenme, karar ve yönetim aşamalarında gücü kalmayan öğretmenin sayısal ağırlığının bir işe yaramayacağı, bu öğretim yılında da okullardan yansıyan irili ufaklı olaylarla gözlemlenmiştir. Ataması yapılmayan 300 bini aşkın genç meslektaşımız ise yılı, karın tokluğuna başka işlerde çalışma arayışıyla geçirmiştir.
  • Üzerinde en çok oynanan, sürekli çalınan soruları ve uygulamada karşılaşılan yığınla acemiliklerin sergilendiği alan olan sınavlarla ilgili durumda da olumlu anlamda atılmış herhangi bir adım yoktur. Genel karışıklığın içinde öğrencileri en çok zarara uğratan sınavlarda artık bir “sistem”in değil, sistemsizliğin örnekleri bu yıl da sıkça yaşanmıştır. Bakanlık, giderayak, bu alanda yeni değişikliklere, yani yeni karmaşaya hazırlandığını da duyurdu.

Ana çizgileriyle özetlemeye çalıştığımız 2014-15 öğretim yılıyla birlikte görevi sona eren mevcut hükümet ve bakanlığın yerine gelecek hükümet ve bakanlığa, öncelikle eğitimimizi bu kirden arındırma, bilim ve sanatın ışığına yeniden kavuşturma görevi düşüyor.

Cumhuriyetin laik, aydınlanmacı ve halkçı yurttaş yetiştirme yolunun, bağımsızlığı ve çağdaşlaşmayı amaçlayan yönetimler için her çağ ve koşulda vazgeçilmez yol olduğunu bir kez daha anımsatarak öğrencilerimize ve meslektaşlarımıza iyi bir yaz dinlencesi diliyoruz. (13.06.2015)

Nazım Mutlu
Yönetim Kurulu Başkanı