Etiket arşivi: “Kara Bakan” Selami Altınok

Suruç katliamı ile Ankara katliamı arasındaki fark

Suruç katliamı ile Ankara katliamı arasındaki fark

Cüneyt Ülsever

 11.10.2015, ODATV

Bir zamanlar ekranlarda Yasemin Yalçın’ın“İnce İnce Yasemince” adlı çok komik bir televizyon dizisi oynardı. Adeta tiryakisi olmuştum. Dizideki skeçlerden birisinde İlyas İlbey “İtilmiş”i, Yasemin Yalçın da onun karısı “Kakılmış”ı canlandırırdı. İşsiz “İtilmiş”,
devamlı çalıştırdığı karısını her fırsatta döverdi ama o da en az “Kakılmış” kadar
gariban bir tipti.


Türkiye Cumhuriyeti de her fırsatta vatandaşlarına kıyasıya dayak atıyor ama
o da en az vatandaşı kadar gariban!

Cumartesi günü Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kendi vatandaşına tarihin en büyük dayaklarından birisini attı!

Tarihimizin en büyük terör olayını kim tertiplemiş olursa olsun, sorumlusu Hükümettir
ve zaafı tespit edilmesi beklenmeden İçişleri Bakanı’nın istifa etmesi gerekir.
Her ülkede gurur ve haysiyet sahibi Bakan böyle yapar!
***
Dünyanın her yerinde vatandaşların güvenliği önce Hükümet’e, sonra İç İşleri Bakanı’na
emanet edilir. Bakan vatandaşın güvenliğini temin etmek sorumluluğunu yüklendiği için
o makama oturmuştur. Bu sorumluluğu yerine getiremeyen Bakan“zaaf araştırması” yapılmadan sadece ve sadece kendisine verilen emaneti taşıyamadığı için istifa eder.
***
Selami Altınok! Seni o makama getirenler; eğer istifa edersen kendi zaaflarını kabul etmiş duruma düşecekleri için istifa etmemeni isterler. İstifa etmezsen sen tarihte “Kara Cumartesi”nin Bakanı olarak yerini alacak ve “Kara Bakan” olarak anılacaksın.
Hâlbuki “emaneti taşıyamadığı için istifa eden Bakan” olabilsen, seni gururlu ve haysiyetli adam olarak anacaklar. Tercih senin!
***
Türkiye Cumhuriyeti hızla kendi kazdığı kuyuya düşüyor. İçine düştüğümüz acınası durum Ortadoğu’da “İtilmiş ve Kakılmış Ülke” olarak yerimizi almış olmamız yüzündendir!
“İtilmiş ve Kakılmış Ülke” olmamızın ise başlıca nedeni:

RTE’nin kişisel hırsları ve dünyayı okumaktaki aczidir!

Artık Ortadoğu’da hiçbir ülke Türkiye ile ne istihbarat ne de güvenlik tedbiri paylaşıyor!
Bakmayın NATO’nun oymalarına! Onlar:
i)Rusya’nın Ortadoğu satrancına aktif katılımı ve
ii) mülteci akımı karşısında sırtımızı sıvazlıyorlar ve bizimle “Alavere Dalavere Türk Mehmet Nöbete!” oyununu oynuyorlar.
***
Cumartesi günkü saldırıyı kimin yaptığını bilemem ama şu olgulardan eminim:

1) Bu çapta bir saldırı çok büyük çaplı ve çok insanlı bir plan ve uygulama devreye sokulmadan gerçekleştirilemez.
2) Ardında hangi taşeron terör örgütü olursa olsun, arka planda muhakkak
bir veya birkaç devlet aygıtı var.
3) Bu devlet aygıtı Ortadoğu’da açık çıkarları olan bir devlet veya devletler.
Kim/kimler olduğunu bulmaya çalışırken komşulardan başlamakta yarar var.
4) Ortadoğu’da taraflar yeniden paylaşım için sınırlarla oynayarak
yeniden yeni düzen kuruyorlar.
5) Ancak yeniden paylaşımda Türkiye’ye yer yok!
6) “Yeni düzen” aktörleri arasında RTE de yok. Belki Esad’a bile RTE’den daha çok
gereksinim duyuluyor. (RTE bunu çok iyi biliyor ve belki de önlemlerini şimdiden alıyor.)
7) Yeni düzende yeri olmayan Türkiye ile kimse istihbarat paylaşmıyor.
(Bkz: Tolga Tanış’ın Hürriyet’teki son yazısı.)
8) Türkiye bir zamanlar Şam’da namaz kılma üzerine gündüz düşleri kurarken,
şimdi Suriye’ye havadan bile karışamıyor.
9) Türkiye’nin istediği gibi sınırında “uçuşa kapalı bölge” kuruldu ama bu bölge yalnızca Türkiye’ye kapalı!
11) Türkiye’yi Ortadoğu’da yalnızca ABD, Rusya, İran, S. Arabistan terk etmedi;
IŞİD ve Nusra türü örgütler de terk etti.
11) Ortadoğu’da Kürdistan kurma hayali kuranlarBatı ülkelerinde Türkiye’den
daha çok güvenilir statüde.
12) Türkiye’nin Ortadoğu’da tek rolü Suriyeli mültecilerin olanak olduğunca Avrupa’ya gitmesini önlemek, başka bir deyişle Suriye’den kaçan mültecileri Türkiye’de tutmaktır.
***
Uzmanlar “Suruç Katliamı” ile “Ankara Katliamı” arasında büyük benzerlik buluyorlar.
Ancak bana göre arada önemli bir fark da var :

  • PKK saldırıları Suruç Katliamı’nın hemen ardından başladı. 
  • Ankara Katliamı ise PKK’nın ateşkes ilanının hemen ardından geldi!

==================================

Dostlar,

Sayın Cüneyt Ülsever‘in ne denli öngörülü bir yazar  – araştırmacı olduğunu iyi biliyoruz.
Ülkemizin yüzakı sanal medya ortamlarından ODATV‘de yazılarını sürdürüyor.

Dr. Ülsever çok donanımlı bir yazar.. Lise eğitimini Robert Kolej’de tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi‘nde iktisat okumaya başladı. Ardından Johns Hopkins ve Columbia Üniversitesi‘nde eğitimini sürdürdü. Harvard‘da insan kaynakları doktorası yaptı.

Çok sayıda yapıt (eser) verdi..

  • Kara Dul / Teneke Evin Torunu  / Kendini Arayan Türkiye
  • 21. Yüzyılda Küreselleşme ve Türkiye Perspektifi / Neden Liberalim?
  • Kendini Arayan Dünya / 21.Yüzyılda İnsan Yönetimi
  • Hacı / Bütün İnsan / Topal Devrimci Cinayeti / Hisarüstü Cinayetleri
  • İtirafçı / Ayna Paramparça / Azrailin Aynası / Efendi ve Köle

gibi 15 kitap..

Suruç katliamı ile Ankara katliamı arasındaki fark..

Başlıklı bu yazısını önemsiyoruz..
Soru sorabilmek zor zenaattir.. Akılcı ve yerinde, sorunu çözebilecek anahtar nitelikli soru..
Her soru aynı zamanda bir sayıltıdır (hipotez), sınaması gerekir.
Doğrulanırsa sorunu çözmeye katkı sağlar.. İlginç olarak doğrulanmazsa da..

Sayın Ülever, son 3 ayda, AKP – RTE’nin belirleyici sorumluluğu ile Türkiye’ye giydirilmeye çalışılan kanlı deli gömleğinin ardalanı (background) irdelemesi içinde 12 ciddi soru getirmiştir. Her soru, karanlığı aydınlatmaya dönük potansiyel anahtardır; özenle yabıtklanmalıdır..

*****
Günün birinde A. Einstein‘e sorarlar :

Önünüze bir sorun (problem) konsa ve 60 dakika içinde çöz(e)mezseniz kelleniz vurulacak olsa nasıl bir yol izlerdiniz??

Yanıt çook öğreticidir :

– Önce o sorunu doğuran güçlüğü açıklayabilecek bir soru / sayıltı (hipotez) sormaya / kurmaya / bulmaya.. çabalardım. 60 dakikanın 55’ini buna ayırırdım. Kalan 5 dakikada da, o hipotezi sınar ve sorunu çok büyük olasılıkla çözerdim…

İşte böyle “Kara Bakan” Selami Altınok..
Ankara katliamının ilk 5 dakikası içinde isitifa edecektin..
Hadi 5 saat de kabulümüz..
Hatırın için 5 gün de.. Bu gün 4. gün.. Yarın son gün olsun..
Türkiye’yi düşünmüyorsanız kendinize bir hayrınız olsun..
İstifa etmemeniz için üzerinizde baskı varsa, onu da açıklayarak bunu yaparsanız, gecikmeyi de unutabiliriz..

Sevgi ve saygı ile.
13.10.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com