Etiket arşivi: kamuoyunu yakından ilgilendiren sorunları tartışma özgürlüğünü

İçme suyu tartışmasında Anayasa Mahkemesinden hak ihlali kararı

İçme suyu tartışmasında
Anayasa Mahkemesinden hak ihlali kararı :
Melih Gökçek’e yüksek mahkeme freni..

 

AA ve SÖZCÜ Gazetesi’nin Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili açıklama ve haberi:
http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/gokceke-aym-darbesi-907626/

– Anayasa Mahkemesi, Tıp Kurumu Derneği Genel Sekreteri Üçer‘in, 2008’deki Ankara’nın
içme suyu tartışmaları sırasında yaptığı açıklamalar nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek‘e tazminat ödemesini hak ihlali saydı.
– Yüksek Mahkeme, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi
– Gerekçeden:
– “Kamuoyunu yakından ilgilendiren sorunları tartışma özgürlüğünün
tüm demokratik sistemlerin temel ilkesi olduğu göz önüne alınmalıdır”

ANKARA (AA) – Anayasa Mahkemesi, Tıp Kurumu Derneği Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer’in, Ankara’nın içme suyu tartışmaları sırasında yaptığı açıklamalar nedeniyle
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek‘e tazminat ödemesini hak ihlali saydı. Yüksek Mahkeme, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.

Tıp Kurumu Derneği Genel Sekreteri Üçer, 2008 yılı Haziran ayında Ankara’nın içme suyunda arsenik bulunduğu iddialarıyla ilgili yaşanan tartışmalar üzerine, başka uzmanlarla konuyla ilgili basın açıklaması düzenleyerek,

“Kızılırmak suyunda arsenik olduğu, arseniğin mesane, akciğer, deri, böbrek ve karaciğer kanserine yol açtığı”nı iddia etti.

Gökçek, basın açıklamasındaki kimi anlatımların kendisine hakaret niteliğinde olduğu savıyla Tıp Kurumu Derneği Genel Sekreteri Üçer’e tazminat davası açtı.

Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi de Üçer ve öbür uzmanların Gökçek’e 750’şer lira
manevi tazminat ödemesine hükmetti.

Ali Rıza Üçer, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulundu.

Yüksek Mahkeme, Üçer’in Anayasanın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine oybirliğiyle karar vererek, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararı Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderdi.

Gerekçeden :

Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçesinde, başvuruya konu basın açıklamasının yapıldığı tarihlerde Ankara’da suyun kalitesine ilişkin tartışmaların yaşandığı, konuyla ilgili pek çok haber ve yorumların yapıldığı belirtildi.

Gerekçede, Üçer’in basın açıklamasında, sudaki arsenik miktarı ile kanser olguları arasındaki ilişkileri kimi uluslararası kuruluşlarca yayımlanmış verilere dayanarak gösterdiği ve Ankaralılarda görülecek kanser olgusu sayılarına ilişkin kimi değerlendirmelerde bulunduğu ifade edildi.

Gökçek’in açtığı davada, Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin Üçer’in herhangi bir
bilimsel veri olmadan kamuoyunu yanlış yönlendirdiği gerekçesiyle tazminata mahkum ettiği hatırlatılan gerekçede, şunlar kaydedildi:

“İfade özgürlüğü, büyük ölçüde eleştiri özgürlüğünün güvence altına alınmasını hedeflemektedir ve düşüncelerin açıklanması, yayılması sırasında kullanılan ifadelerin
sert olması doğal karşılanmalıdır. Somut olaydaki gibi kamuoyunu yakından ilgilendiren sorunları tartışma özgürlüğünü, tüm demokratik sistemlerin temel ilkesi olduğu göz önüne alınmalıdır. Anayasa’nın 26. maddesinin 2. fıkrası, kamuyu ilgilendiren ifadelere yönelik
pek az sınırlamaya yer vermektedir.

Sağlıklı bir demokrasi, kamu gücünü kullanan bir organın yalnızca yargı organlarınca denetlenmesini değil, aynı zamanda sivil toplum örgütleri, medya ve basın veya
siyasal partiler gibi öbür aktörlerce de denetlenmesini gerektirir
.”

“Siyasetçilere yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, öbür kişilere yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir.” ifadesine yer verilen gerekçede şu değerlendirmelerde bulunuldu:

Siyasetçiler bu nedenle daha geniş hoşgörü göstermek zorundadır.
Kamusal tartışmalara katılan bireylerin hafif bile olsa yaptırıma maruz kalma endişesi taşımaları, bireylerin düşüncelerini açıkça ifade etmeleri üzerinde kesintiye uğratıcı bir etki doğurur. Kişilerin böyle bir etki altında ileride düşüncelerini açıklamaktan ve yaymaktan kaçınma riski bulunmaktadır.”

Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, toplumu yakından ilgilendiren meselelere ilişkin bilgilerin kamuoyuyla paylaşılmasında kamu yararı bulunduğunu vurgulanarak, siyasetçilere eleştirinin sınırının özel kişilere göre daha fazla olduğu savunuldu.

Gerekçede, “Bu nedenlerle başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin, başkalarının şöhret ve haklarının korunması için demokratik bir toplumda gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır” ifadesine yer verildi.

===================================

Dostlar,

Yerinde ve doğru bir karardır, sevindiricidir.
Örnek (emsal) niteliğinde olacaktır ve ilk derece mahkemelerinde hep dikkate alınacaktır dileriz.
Bizler gibi yazıp çizen, konuşup söyleyen ve hep kamuoyu önünde bulanan insanlar için güvencedir. Savaşımcı meslektaşımız Uzman Dr. (Radyasyon Onkokojisi)
Sayın Ali Rıza ÜÇER‘i kutlamak isteriz.

Aydın ve uzman olma sorumluluğu, Yurttaş sorumluluğunun 2 kanadı gibidir.

Bu özgürlüğün, özüne dokunulmadan kullanılabilmesi gerekir. Sınırlama zorunlu ve istisna; ifade (düşünceyi açıklama) özgürlüğü ise kural olarak sınırsız ve dokunulmaz olmalıdır.

Bay Gökçek’in kendisine hep hakaret edildiği sanrıları (hezeyanları), uygar insan hakları hukukunda her halde, mutlak olan anlatım – düşünceyi açıklama özgürlüğünün korunması karşısında eşdeğer olarak gözetilmesi gereken bir değer olmayacaktı, öyle de olmuştur.

Düşüncelerini şu ya da bu yolla açıklayan insanların enselerimde Demokles’in kılıcı gibi dava açılması tehdidi ve sonucu olarak maddi – manevi ödence (tazminat) + hapis cezası yaptırımının sallandırılması kabul edilemez.

Bay RTE‘nin de bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin örnek kararında uyarıldığı üzere,
daha hoşgörülü – dayançlı (tahammüllü) olması ve ikide bir (zırt pırt) dava açtırmaması gerekir. Bu davranış hem demokrasiyi tahrip etmekte hem de yargıyı gereksiz meşgul etmektedir.

Biz de, Halk Sağlığı Uzmanı olarak söz konusu önemli Halk Sağlığı sorunu yaşanırken ve sonrasında sürerken tartışmaların içinde idik. Kimya Mühendisleri Odası’nın, Ankara Tabip Odası’nın çalışma ve basın açıklamalarında bulunduk (http://ahmetsaltik.net/2012/08/03/ankara-tabip-odasindan-su-hakkinda-basin-aciklamasi/). TV’de uzman olarak bilimsel görüş sunduk.
Biliyoruz ki, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Ankara suyu ile ilgili sağlık – güvenlik koşullarını yerine getirmede görevini yapmadığı için Ankara Valiliğine Bay Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulunarak gerekli yasal işlemin yapılmasını istemiştir. 19.09.2014 tarihli ve 19020089….. sayılı bu yazının fotokopisine de daha önce web sitemizde yer vermiştik.
(http://ahmetsaltik.net/arsiv/2015/05/Ankarada_su_sorunu_Ulusal_Egitim_Dernegi_Konf..pdf, yansı no 18)

Ankara’nın 5. dönem Belediye Başkanı olarak 25 yılı bu görevde doldurmaya koşan Gökçek, kolay kolay kırılamayacak bir rekora gitmektedir. Ancak bunca uzun sürede Başkentin temel sorunlarını kalıcı çözümlere ulaştıramamak da Gökçek’e özgü bir başka “rekor” (!) olsa gerektir!
Eleştirileri ve eleştirenleri dava baskısı – tazminat – hapis cezası gibi yaptırımlarla boğmaya çalışmak bir Gökçek klasiğidir ve sanırız Anayasa Mahkemesi’nin bu son kararı ile
Bay Gökçek’in elinden bu oyuncağı alınmış gözükmektedir.

Beş milyonu aşan nüfusuyla Başkent Ankara insanlarının yasal standartlarda içme kullanma suyuna şebekeden her an erişme temel hakkı vardır. Bu temel hak, zorunlu simetriği olarak Belediyeye de temel bir sorumluluk yükler. Söz konusu sorumluluk, hukukumuz ve Türk Ceza Yasası katında (nezdinde) KUSURSUZ SORUMLULUK olarak tanımlanmaktadır.
Bu hukuksal kurumun ve yasal düzenlemenin ne anlama geldiğini Bay Gökçek hukukçulardan dikkatle öğrenmeli ve sonuçlarını kavramaya, buna uygun davranmaya çalışmalıdır
hiç olmazsa bu görevde 20+ yıllık kıdemiyle..

Sevgi ve saygı ile.
12 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com