Etiket arşivi: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Can ATAKLI : VEDA ZAMANI.. 2 söz de bizden


Dostlar
,

RTE’nin AKP’si / AKP’nin RTE’si, -al birini vur ötekine- CAN ATAKLI’yı da yedi..

Buna İLERİ DEMOKRASİ diyor iktidar devr-i AKP – RTE’de..

Sevsinler..

Söyledin mi, yalanın büyüğünü söyleyeceksin ki, inanılırlığı olsun,
ortalarda yalpalayan politik bilinç edin(e)memiş güruhlar inandırılsın..

Bu gün (19.7.13) Kastamonu’da idi Tayyip bey..
Bir yandan hala mağduru oynayarak halka duygu sömürüsü yapılıyor;
böylelikle zulüm -zalimlik maskeleniyor:

Bir yandan da apaçık gözdağları ile muhalifler baskılanmaya çabalanıyordu..
Bayrak satan yurttaş halkı isyana girişmeye teşvikten tutuklanıyor br 5 çocuğu açlığa mahkum ediliyor ama Başbakan halkı birbirine düşmanlaştıran söylemlerini ne mene olduğu artık su götürür dokunulmazlık zırhının ardından sürdürüyordu.

Çare yok; RTE’nin AKP’si / AKP’nin RTE’si, eğik düzeydedir.
Olsa olsa dibe vuruş yavaşlatılabilir bir süre daha..
Kritik olan da bu zaman kazanma manevrası..
Kafadaki / masadaki ithal projelere ve de eşbaşkanlık misyonlarına elverecek mi,
kısa mı gelecek = AKP – RTE’nin felaketi mi olacak?
(Attila İlhan : … felaketim olurdu..)

Atlantik ötesi büyük ağabeyin başı da karnı da bu aralar fena ağrıyor..
Michigan / Detroit, dev sanayi – otomotiv üssü eyalet resmen iflasını ilan etti..
18 milyar $ borcu var, 300 milyon $ da bütçe açığı..

Kanal İstanbul ihalesi bu Eyalete mi verilmeli??
Türkiye’nin “kaburgası kalın” (!) nasılsa.. 25 milyar dolarlık proje bize vız gelir.
Hem hava – su gibi gereksinilen siyasal kredibilite sağlar; hem ABD’ye el atma büyüklüğü, şanı da RTE’ye kalır..

Haydi Tayyip bey, bir el atıver de Michigan’ı, milyonlarca garip – gureba ABD’liyi
şu aziiiiz mübarek Ramazan gününde aç koma.. Sadakan olsun, fitre – zekatın olsun milletin sırtından..

Yağmasan da gürle..

Son lokmanız CAN ATAKLI‘yı da kamuoyuna bu postmodern – küresel ölçekli
mega-ultra-hiper-süper (hepsi birden!) atraksiyonunuzla kolayca yutturur, unutturursunuz.

Kaç kuş bir taşla değil mi? AKP zekasına pek yaraşır..

Ama biz gene dayanamayıp, Can Ataklı’nın yanaklarından öpeceğiz ve
“her şeyde bir hayır vardır dostum”, hoşgeldin yep yeni savaşım (mücadele) kulvarlarına.. diyeceğiz..

İleri demokramiz bu denlisine de elverir sanırız..

Sevgi ve saygı ile.
19.7.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

******************************************************

VEDA ZAMANI

Can_Atakli_portresi

 

CAN ATAKLI
http://haber.gazetevatan.com/veda-zamani/555228/4/yazarlar#.Uei0UmlCRJI.gmail, 19.7.13

 

Pek çok ticari araçta gördüğüm hayatın gerçekliğini anlatan çok güzel bir slogan vardır: Ömür biter yol bitmez.

Kimi zaman çıkmaz bir sokağa girersiniz ve yolun bittiğini zannedersiniz, oysa, biraz geri alıp geldiğiniz yola çıktığınızda, önünüzde aslında sonsuz yolların olduğunu tekrar fark edersiniz.

Şimdi Vatan’daki yolumdan ayrılma ve önümdeki sonsuz yollara düşme zamanım geldi.

Bu bir veda yazısıdır.

2006’nın aralık ayında başladığım bu yolculuğu 2013’ün temmuzunda bitiriyorum.

Başta gazetenin sahibi Demirören ailesi olmak üzere Vatan’ı Vatan yapan
sevgili arkadaşlarımla dün dostça el sıkıştık, arayacağım yeni yollarda yürümek için vedalaştık.

Bu veda elbette benim için bir üzüntü kaynağı.

Ancak kimseye kırgınlığım, öfkem, yok.

Ülkenin içinde bulunduğu koşulları aklı başında olan herkes biliyor.

O halde bir kurumu arkanıza alarak kavga etmenin, başkalarını zora sokacak davranışlarda bulunmanın, sorumsuzca kahramanlık yapmaya kalkmanın bir anlamı yok.

Hem kendiniz hem de ülkeniz için mücadele edecek yolların yöntemleri hem de daha da başarılı olma olanağı mutlaka vardır.

Bundan sonrası

Vatan’dan ayrılmak yazı ve düşünce hayatından kopmak anlamına gelmiyor.

Hiç kuşkunuz olmasın ki, ama sosyal medya üzerinden ama yazılı basından ama
görsel basından elimden geldiğince, olanakların sağladığı kadarıyla sizlerle birlikte olmaya çaba harcayacağım.

Bunun dışında gerek halk sohbetleri, konferanslar, paneller gerekse siyasi hiciv ve düşüncelerin ağır bastığı “Tek kişilik” gösterimle de sizlerin arasında olmaya
devam edeceğim.

Siyasetle ilişki

Bu veda yazımda, muhtemelen başka medya organlarından duymuş olabileceğiniz bir bilgiyi daha paylaşmak istiyorum.

Yaklaşık 8 ay önce bir grup CHP’li, akademisyen ve yazar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığımı koymam için bir öneri getirdi.

AKP’nin Refah Partisiyle başlayan serüveninde 20 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesini elinde tuttuğunu, şu anda da çok güçlü olduğunu, CHP’nin tek başına seçimi kazanmasının zor göründüğünü, ancak bütün muhalefeti toplayabilecek bir adayın ortaya çıkması halinde bu engelin aşılabileceğini söylediler.

Bu mümkün olabilir mi? Evet olabilir. Benimle ya da bir başka adayla.

Önemli olan AKP zihniyetinin 20 yıllık iktidarından artık memnun olmayan kitlelerin gidebileceği bir adres bulunmasıdır.

Anketle olur

Bundan iki ay önce, bu projenin giderek duyulmaya başlaması üzerine hem kendimi yıpratmamak hem de dedikoduların artmasını önlemek amacıyla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ettim ve bilgi verdim. Kendisi bunun cesurca ve
heyecan verici bir girişim olduğunu belirtti.

Kendisinden aday olmayı düşünen isimlerin önceden kamuoyuna sunulmasını ve bir anket yapılmasını rica ettim. Kılıçdaroğlu böyle bir öneriyi dikkate alacaklarını söyledi.

Kamuoyu isterse

Bu durumda, eğer CHP öngördüğü adayları AKP’ye oy vermek istemeyen halka sorar ve burada ben diğer adaylardan önde çıkarsam adaylığımı koymaktan sakınmam.
36 yılını gazeteci olarak geçiren, siyaset, ekonomi, magazin, spor ve kent yaşamı üzerine binlerce yazı yazan biri olarak mücadeleme aynı zamanda bir siyasetçi olarak devam etmekten kaçınmam.

Bu nedenle, bana, dürüstlüğüme, namusuma, ahlak ve vicdanıma, adaletli davranacağıma, kimseyle kin ve nefret gütmeyeceğime inanan, güvenen, İstanbul’da iktidarın karşısına aday olarak çıkmama gönül rahatlığı içinde evet diyenlerin
desteğini rica ediyorum.

Ve son söz

Vatan’da gururla çalıştım, başım dik olarak ayrılıyorum.

6 yılda üç patronla çalıştım. Hiçbirinden beni kıracak bir davranışla karşılaşmadım.

Hiçbir dönemde yazılarıma sansür konmadı, orası burası kesilmedi.

Yazılarımı özgürce yazdım.

Muhtemelen bir tahammül çemberi içinde tutuldum.

Ama belli ki, bir yere kadardı. Bu nedenle kimseyi suçlayamam.

Başta çalışma arkadaşlarım olmak üzere, yazı hayatım boyunca destek,
anlayış ve hoşgörülerini esirgemeyen tüm okurlarıma teşekkür ederim.

Şimdilik hoşçakalın.