Etiket arşivi: iş cinayetleri

EĞİTİM-İŞ : YAŞASIN 1 MAYIS!

YAŞASIN 1 MAYIS!

 

EMEĞİMİZE VE İŞ GÜVENCEMİZE
SAHİP ÇIKMAK İÇİN

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

İşçi sınıfının haftanın 6 günü 12 saat çalıştırılmasına karşı haftada 5 gün, günde 8 saat çalışma istemiyle ABD’de başlattığı grev ve eylemlerde
yüzlerce işçinin işten atılma ve öldürülme pahasına ırk ve din ayrımı gözetmeksizin burjuvaziye karşı gösterdikleri sınıf dayanışması
II. Enternasyonal’ın kararıyla 1890 yılından bu yana 1 Mayıs
“Uluslararası İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmaktadır.

Ülkemizde de 1 Mayıs 1977’de 500.000 emekçinin katılımıyla Taksim’de yapılan miting
kana bulanmış, işçilerin üzerine ateş açılarak 34 emekçi katledilmiştir.
1977’deki 1 Mayıs mitinginde, Türkiye emekçilerinin insanca bir çalışma koşulları için özgür ve bağımsız bir ülkede yaşamak için yükselttiği mücadeleyi, geriye götürmek için saldırılmıştır.

Bu anlamda, ülkemizde sömürünün ortadan kaldırılması, emeğin en yüce değer olması, emekçilerin yaşam koşullarının en temel insancıl düzeye çıkartılması için verilen kavganın simgelerinden birisi de 1 Mayıs mitinginin İstanbul Taksim Meydanı’nda yapılmasıdır.

Taksim’in emekçilere kapatılması, emek mücadelesinin yitirilmesi, sermayenin güdümündeki hükümetlerin emek düşmanı uygulamalarını pervasızlaştırarak sürdürmeleri
anlamına gelmektedir.

Kıdem tazminatının kaldırılması çalışmaları, taşeronluğun, güvencesiz, kuralsız ve
esnek çalışmanın yaygınlaştırılması, grevlerin yasaklanması, Soma’da, Ermenek’te somutlaşan iş cinayetleri ülkenin ucuz işgücü pazarına dönüştürülmesi, emekçilerin bugün en
can yakıcı sorunları olarak görünüyor.

Bizler kamu emekçileri olarak işçi sınıfının bir parçası olduğumuzun, geleceğimizin
tüm emekçilerle birlikte şekilleneceğinin farkındayız. AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanının “İşçi ve memur ayrımını ortadan kaldıracağız” söyleminin, iş güvencemizin
ortadan kaldırılmasına yönelik bir girişim olduğu açıktır.

Eğitim-İş, kamu emekçilerinin ekonomik, özlük ve sınıfsal haklar mücadelesinde topyekun bir hezimet sayılacak olan iş güvencesinin ortadan kaldırılması girişimine her yerde olduğu gibi
1 Mayıs alanlarında da karşı çıkacaktır.

Eğitim-İş yalnızca devlet memurlarının iş güvencesini değil, ülkedeki bütün çalışanların güvenceli, kadrolu ve insanca yaşayabilecekleri bir ücret düzeyinde çalışmalarını savunmaktadır.

Ülkede bugün her türlü hak arama çabası, iktidarın baskı ve şiddet uygulamalarıyla durdurulmak istenmekte, iç güvenlik paketi ile iktidara karşı darbe dönemlerini bile aşan baskının
önü açılmakta, ülke bütün halinde bir cezaevine dönüştürülmektedir.

İktidarın tüm emek düşmanı ve baskıcı uygulamalarının emekçilerin birlikte mücadelesi sayesinde durdurulacağının bilincindeyiz.

Tüm emekçilerle birlikte, yurdun her yerinde olduğu gibi İstanbul’da Taksim Meydanı’nda, iktidarın;

-Emek ve Cumhuriyet düşmanı politikalarına,
-İş güvencesinin kaldırılması girişimlerine,
-Taşeron, esnek ve kuralsız çalıştırmaya,
-İş cinayetlerine,
-Irkçı, gerici ve bölücü eğitim sistemine,
-Özelleştirme ve yerelleştirmeye

karşı çıkacağız.

Sermaye güdümlü iktidarlar eliyle, ülkemizdeki emeğin sömürülmesi düzenine,
emekçilerin “Birlik, mücadele ve dayanışma” ruhuyla karşı koyulacağına inanıyoruz.
Sömürü düzenine

“Ancak bu böyle gitmez,
sömürü devam etmez.
Yepyeni bir hayat gelir,
bizde ve her yerde”

marşlarını kaderleri ortak olan emekçilerle birlikte söyleyeceğiz.

İnanıyoruz ki, birlik ve dayanışma içinde vereceğimiz mücadele kazanılacaktır ve
inanıyoruz ki bu mücadele kazanıldığında;

-Emekçi alın terinin karşılığını alacaktır
-Yoksulluk ve işsizlik yok edilecektir
-Hakça bir paylaşım düzeni kurulacaktır.
-Cumhuriyetin laik, demokratik eğitim politikaları yaşama geçirilecektir
-Herkes için güvenceli bir iş, herkes için insanca yaşam hakkı sağlanacaktır.

Bütün emekçiler temel hakları ve ekonomik istemleri için birleştiğinde, daha adil ve özgür bir dünyanın kurulacağını, emeğimizi sömürenlerin ise “bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gideceklerini” ve “bu güzelim memlekette hürriyetin en şanlı elbisesiyle elini kolunu
sallaya sallaya dolaşacağını” biliyoruz.

Eğitim-İş olarak Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in çağrısı üzerine
İstanbul’da Taksim Meydanı’nda, Ankara’da Sıhhiye’de ve ülkedeki tüm alanlarda olacağız.

Yaşasın Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü
Yaşasın 1 Mayıs!!

MERKEZ YÖNETİM KURULU

======================================

Dostlar,

Biz de bir EĞİTİM-İŞ üyesi olarak 1 Mayıs 2015 günü alanlarda kutlamalara katılacağız..

Sizleri de bekleriz..

Sevgi ve saygı ile.
30 Nisan 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

İŞ CİNAYETLERİNE KURBAN VERDİĞİMİZ ONBİNLERCE EMEKÇİ ADINA BİR PULSUZ DİLEKÇE ve REÇETE


22 Haziran 2014 Pazar,

S O M A   M İ T İ N G İ N E  Ç A Ğ R I...

******************

13 Mayıs 2014.. SOMA KURBANLARINI UNUTMAYALIM…

İŞ CİNAYETLERİNE TÜRKİYE’de KURBAN VERDİĞİMİZ
ONBİNLERCE EMEKÇİ ADINA BİR PULSUZ DİLEKÇE ve REÇETE

SOMA_icimiz_komur_karasi_13.5.2014

ÇOK RİSKLİ YERALTI MADEN OCAKLARI BAŞTA OLMAK ÜZERE,
ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ ILO’nun BELİRLEDİĞİ
ENAZ SAĞLIK-GÜVENLİK KOŞULLARINA UYMAYAN İŞYERLERİ
HIZLA BELİRLENEREK, STANDARTLARA UYANA DEK İVEDİLİKLE KAPATILSIN!
BURALARDA ÇALIŞAN EMEKÇİLERİN İŞ GÜVENCESİ MUTLAKA SAĞLANSIN.

TÜRKİYE ARTIK YENİ İŞ CİNAYETLERİNE SAHNE OLMASIN.
BU KAZALAR KADER – FITRAT DEĞİL DÜPEDÜZ EMEKÇİ KATLİAMIDIR.
TOPLU CİNAYETİ SERMAYE ADINA ÖRTMEK İÇİN DİNCİ SÖMÜRÜ YAPMAK KAHREDİCİDİR; BU SİYASETÇİLER LANETLENMELİDİR, LANETLİDİRLER!
BİLİMSEL OLARAK İŞ KAZALARININ %98’i ÖNLENEBİLİR.
KÜRESEL KAPİTALİZM ARTIK EMEKÇİLERDEN “KAN ve CAN VERGİSİ” ALMASIN!
EMEKÇİLER DE YAŞASIN; ÇOCUKLARINI BÜYÜTEBİLSİN ve YAŞLANABİLSİNLER

SAĞLIKLI – GÜVENLİ – ONURLU – SENDİKALI İSTİHDAM İNSAN HAKKIDIR!

ÖZERK BİR TÜRKİYE İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KURUMU KURULSUN..
ÇALIŞMA ORTAMLARININ ENAZ STANDARTLARI, DENETİMİ, YAPTIRIMLARI..
BU ÖZERK-DEMOKRATİK-KATILIMCI KURUMA BAĞLANSIN.
ABD’de, AB’de, Japonya’da.. pek çok uygar ülkede (NIOSH, OSHA) örnekleri var..

İŞ CİNAYETLERİNİN ADLİ-İDARİ CEZA YAPTIRIMLARI AĞIRLAŞTIRILSIN..
BAŞTA SİYASETÇİLER, TÜM SORUMLULAR MUTLAKA HESAP VERSİN.

TÜRKİYE ve DÜNYA İŞVERENLERİ, ARTIK BU UTANÇ VERİCİ DURUMDAN KURTULSUN; MERKEZE ENÇOK KAZANÇ DEĞİL EMEĞE SAYGI KONSUN.
İNSAN OLMANIN BAŞ KOŞULUNUN EMEKÇİYE SAYGI OLDUĞU UNUTULMASIN!
SAĞLIKLI – GÜVENLİ – ONURLU BİR İSTİHDAM İLE DE SERMAYE KAZANABİLİR VE EMEKÇİLERLE – YAŞAMLA TOPLUMSAL BARIŞ BU UZLAŞMAYA BAĞLIDIR.

KüreselleşTİRme = YENİ EMPERYALİZM
 ARTIK DURDURULSUN;
ÖZELLEŞTİRME – TAŞERONLUK – SENDİKASIZLAŞTIRMA SON BULSUN!
BU AMAÇLA;
DÜNYANIN BÜTÜN EZİLEN – SÖMÜRÜLEN EMEKÇİLERİ BİRLEŞSİN;
D İ R E N İ Ş    K Ü R E S E L L E Ş T İ R İ L S İ N !

İş Cinayetlerine her yıl kurban verdiğimiz 2+ milyon emekçi adına
Tüm Dünyalılara  kısa bir pulsuz dilekçemiz ve de reçetemizdir;
hükümsüz kalmasın, şifa versin  dileriz.

SOMA_da_toplu_mezarlar_15.5.14

Sevgi, saygı ve derin ACI ile.
21 Mayıs 2014, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
İşçi Sağlığı – İş Güvenliği ve Meslek Hastalıkları Kıdemli Öğretim Üyesi
Eski Yeraltı Maden İşletmesi (vd.) İşyeri Hekimi

2014 Mayıs Ayında En Az 414 İşçi Yaşamını Yitirdi’


Dostlar,

SOMA kırımını – kıyımını – faciasını unutmayalım, unutturmayalım..

Gerekli dersleri çıkaralım ve kalıcı önlemlei alalım..

Biz aptal bir toplum muyuz ki; terisini yapalım ya da
bilimsel akılcılıkla gereğini yapmayalım??

Soma’nın masum madenci kurbanlarının ve geride bıraktıklarının 2 elleri yakamızdadır.

Sevgi ve saygı ile.
8 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===============================================

2014 Mayıs Ayında En Az 414 İşçi Yaşamını Yitirdi

İstanbul Tabip Odası’nın da bileşenleri arasında yer aldığı
İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi iş cinayetlerine ilişkin 2014 Mayıs ayı raporunu yayınladı. Raporun da gösterdiği gibi iş cinayetleri farklı iş kollarında, farklı illerde
hız kesmeden devam ediyor.

  • 2014 Mayıs ayında en az 414 işçi yaşamını yitirdi!

2014 Mayıs ayı raporu                            :

Coğrafyamızın dört bir yanında iş cinayetleri devam ediyor..
Her ay bir Soma yaşanıyor!
Mayıs ayında en az 414 işçi yaşamını yitirdi…

Öncelikle Soma’da madenci katliamında yaşamını yitiren işçilerin ailelerinin,
işçi sınıfının ve tüm halkımızın başı sağolsun…

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak yazılı, görsel, dijital basından takip edebildiğimiz, emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ve işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit edebildiğimiz kadarıyla Mayıs ayında en az 414 işçi yaşamını yitirdi…

Yılbaşından beri raporumuzda emekçilere ve özellikle yerel gazeteci, mühendis ve doktor dostlarımıza bir çağrı yapmış ve “şahit olduğunuz, haber aldığınız ve her ay açıkladığımız raporlarda ismini göremediğiniz, eksik bilgi verdiğimiz
iş cinayetlerini

guvenlicalisma@gmail.commail

adresi vasıtasıyla Meclisimizle paylaşmanızı istiyoruz” demiştik. Dostlarımızın verdiği bilgiler ışığında raporlarımızda güncellemelerimizi yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Buna göre;

2014 Aylara göre iş cinayetlerinin dağılımı…

Ocak ayında 87 işçi,
Şubat ayında 77 işçi,
Mart ayında 117 işçi,
Nisan ayında 115 işçi,
Mayıs ayında 414 işçi yaşamını yitirdi…

Yani yalnızca 2014 yılının ilk 5 ayında en az 810 işçi aramızdan ayrıldı…
İş cinayetlerinin önümüzdeki aylarda özellikle tarım ve inşaat başta olmak üzere mevsimlik işçiliğe duyulan ihtiyaçla birlikte artma tehlikesine dikkat çekiyoruz…

İşkollarına göre iş cinayetlerinin dağılımı…

Madencilik işkolunda 303 işçi; 
Tarım, Orman işkolunda 37 emekçi;
İnşaat, Yol işkolunda 30 işçi;
Taşımacılık işkolunda 12 işçi;
Petro-Kimya, Lastik işkolunda 4 işçi;
Metal işkolunda 4 işçi;
Konaklama, Eğlence işkolunda 4 emekçi;
Belediye, Genel İşler işkolunda 4 işçi;
Enerji işkolunda 3 işçi;
Savunma, Güvenlik işkolunda 3 emekçi;
Gıda, Şeker işkolunda 2 işçi;
Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi;
Ağaç, Kağıt işkolunda 2 işçi;
Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 1 emekçi;
Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 1 işçi..

Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 2 işçi can verdi…

Yaşamını yitiren 414 emekçinin 387’si işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 24’ü çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 3’ü kendi hesabına çalışanlardan/esnaflardan oluşuyor…

Nedenlerine göre iş cinayetlerinin dağılımı…

Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 304 işçi;
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 29 işçi;
Ezilme, Göçük nedeniyle 25 işçi;
Düşme nedeniyle 21 işçi;
Diğer nedenlerden dolayı (kalp krizi, intihar, yıldırım düşmesi, saldırı,
meslek hastalığı vb.) 20 işçi;
Elektrik Çarpması nedeniyle 10 işçi;
Patlama, Yanma nedeniyle 3 işçi;
Nesne Düşmesi, Çarpması nedeniyle 2 işçi can verdi…

Meslek hastalıkları kaynaklı ölümleri de öbür nedenlerden dolayı ölümler başlığı altında değerlendiriyoruz. Mayıs ayında üç çiftçi Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ve
28 yaşındaki tekstil işçisi Murat Sevgial silikozis nedeniyle yaşamlarını yitirdiler…

Cinsiyete göre iş cinayetlerinin dağılımı…

10 kadın işçi ve 404 erkek işçi can verdi…
Yaşamını yitiren kadın işçilerin çalıştıkları işkolları ve isimleri ise şöyle:
Mevsimlik tarım işçileri Kibariye Öksüz, Çiçek Ayaz, Yıldız Kaplan ve Harfiye Ataş;
Çiftçiler Saniye Karahasanoğlu, Ayşe Yeşilyaprak, Gülsüm Melik, İpek Kaya ve Ayşegül Ataseven;
Müzisyen Ceylan Aygün…

Yaş dilimlerine göre iş cinayetlerinin dağılımı…

14 yaş ve altında 1 çocuk işçi,
15-17 yaş arasında 1 çocuk/genç işçi,
18-27 yaş arasında 71 işçi,
28-50 yaş arasında 210 işçi,
51 yaş ve üstünde emeklilik çağında 35 işçi,

Elimizdeki bilgiler ışığında yaşını öğrenemediğimiz 96 işçi can verdi…

2014 Mayıs ayında yaşamını yitiren çocuk işçiler: Mardin Nusaybin’de 14 yaşındaki çoban Yasir Geylani yol kenarında koyun otlatırken kamyon çarpması, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı günü ise Ankara Eryaman’da 16 yaşındaki inşaat işçisi Yılmaz İdareci sekizinci kattan düşme sonucu aramızdan ayrıldılar…

Kentlere göre iş cinayetlerinin dağılımı…

305 ölüm Manisa’da;
12 ölüm İstanbul’da;
5’er ölüm Adıyaman, Bursa, Kocaeli ve Muğla’da;
4’er ölüm Aydın, Mardin ve Samsun’da;
3’er ölüm Aksaray, Erzurum, Gaziantep, Hatay, Sakarya ve Tekirdağ’da;
2’şer ölüm Ankara, Antalya, Bingöl, Çorum, Edirne, Elazığ, Isparta, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Konya, Ordu, Rize ve Zonguldak’ta;
1’er ölüm ise Adana, Ağrı, Artvin, Bitlis, Burdur, Denizli, Diyarbakır, Giresun, Gümüşhane, Iğdır, Kilis, Mersin, Niğde, Osmaniye, Sivas, Şırnak, Tokat, Yozgat ve İran’da yaşandı…

Soma için yas tutma mücadele et!

Coğrafyamız tarihinin en büyük işçi katliamını Soma’da yaşadı. En kısa sürede ocağa giderek işçi arkadaşlarımızla ve aileleri ile dayanışma içinde olmaya çalıştık…

1- Soma Eynes Maden Ocağı, bugüne dek örnek olarak gösterilen ve yaklaşık 3 bin işçinin çalıştığı, sendikal örgütlenme bulunan formel bir işletmedir.
Oysa katliam bir bütün olarak işçi sağlığı (AS : ve güvenliği!) önlemlerinin alınmaması ve işçilerin hiçbir söz hakkının bulunmamasının sonucu olmuştur. Yani örnek verilen ocakta böyle bir katliam yaşandıysa coğrafyamızın tamamında başta madenler olmak üzere tüm işyerlerinde iş cinayetlerinin yaşanması (ki yaşanıyor) açıktır…

2- Katliam saat 15.15 sularında gerçekleşmiştir. Ancak devlet bilinçli olarak saat 20.00 sularına dek ısrarla yaşanan katliamı açıklamaktan kaçınmış ve arkadaşlarımızın cenazeleri soğuk hava depolarına kaldırılmıştır…

3- İlk anda yapılan arama kurtarma çalışmaları sorunludur. İşletmenin hiçbir acil durum planı olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yüzden birçok arkadaşımız da kurtarma çalışmaları sırasında can vermiştir…

4- Resmi makamlar 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiğini açıkladılar.
Bizlerin de gözlemi madende çıkarılmayan işçi kalmadığı yönündedir. Ancak defnedilen cenazelerimizi ve açıklanan işçi isimleri arasında bir karşılaştırma çalışması
yaptığımızı da belirtmek istiyoruz ki hiçbir cinayetin üstü örtülmesin…

  • İş kazaları kader değil; yaşananlar cinayet ve katliamdır…
  • Soma katliamın bir numaralı sorumlusu Enerji Bakanı Taner Yıldız’dır…
  • Soma katliamının sorumluları TKİ, Soma Holding ve Çalışma Bakanı’dır…

Sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalıdır…

Adalet istiyoruz…

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

2014 Mayıs ayında yaşamını yitiren işçiler                                :

Zafer Karaaslan, Şeyho Öksüz, Kibariye Öksüz, Çiçek Ayaz, Yıldız Kaplan, Saniye
Karahasanoğlu, İsmail Atar, Sezer Ceritçi, Yahya Sarıkaya, Ekrem Çağlayan, Kurtbet Köse, Nizamettin Açan, Özgüner Yeşilyurt, Ayşe Yeşilyaprak, Gülsüm Melik, Ali Sevinçer, Sadık Balta, Yaşar Carti, Zülfü Kınık, Oğuz Kınık, Mustafa Çiçek, Bayram Kaygısız, İpek Kaya, Ahmet Tekeci, Ayşegül Ataseven, M.G., Yusuf Sansıkçı, Bekir Yüce, Yasir Geylani, Mehmet Yüncü, Kahraman Büyükkafes, Mustafa Ünal, Ahmet Ağaç, Ali Ataş, Harfiye Ataş, Hüseyin Alparslan, Ünal Töre, İbrahim Çetin, Tunahan Gürocak, Mehmet Aygün, Abdullah İnal, Abdullah Özdemir, Abdullah Sivri, Abdülmüttalip Akay, Adem Abokan, Adem Çetiner, Adem Varol, Ahmet Akbulut, Ahmet Akdemir, Ahmet Ali Aslan, Ahmet Avcu, Ahmet Bal, Ahmet Çelik, Ahmet Ergün, Ahmet Erol, Ahmet Gülcü, Ahmet Güven, Ahmet Kaya, Ahmet Soluk, Ahmet Şen, Ahmet Varal, Akif Doruk, Ali Biçak, Ali Çiftçi, Ali Gül, Ali Kavas, Ali Kilit, Ali Şahin, Ali Şentürk, Ali Yanar, Ali Yüksel, Arif Demir, Aşkın Koyun, Aydın Özgün, Ayhan Avcı, Bayram Ali Dağlı, Bayram Bayındır, Bayram Erol, Bayram İndirik, Bayram Parça, Beytullah Çakır, Bilal Ay, Bilal Bilgi, Bilal Malkoç, Burak Karayel, Celal Sevinç, Cemal Kaya, Cemal Yıldız, Cemil Taşdemir, Cengiz Çantal, Cengiz Kargı, Cengiz Şimşek, Davut Ağız, Davut Çeçen, Davut Duran, Davut Köse, Doğan Yıldırım, Dursun Demircan, Emin Esen, Emin Kurt, Emin Mazı, Emrah Çakır, Emrullah Armut, Engin Yıldırım, Ercan Cezeli, Erdal Demirel, Erdoğan Köse, Erdoğan Merdim, Erdoğan Sevben, Ergun Koyakkaya, Ergün Akkuş, Ergün Sidal, Erkan Altuntaş, Erkan Doğdu, Erol Işık, Erol Uysal, Ersin Çetin, Ersin Keçeli, Evren Sarı, Faruk Karahan, Fatih Köse, Fedai Bozdağ, Ferhat Avkaş, Ferhat Canbaz, Ferhat İren, Ferhat Tokgöz, Feridun Çelik, Gafur Şen, Gazi Osman Sümer, Gökhan Yılmaz, Göknur Kocagedik, Güngör Kayrak, Hakan Taşdemir, Hakan Uçkun, Hakkı Doğan Sal, Halil Ergöz, Halil İbrahim Doğan, Halil İbrahim Hamurcu, Halil Koca, Halil Şevik, Harun Keskin, Hasan Akkaş, Hayri Türker, Hayrullah Baygül, Himmet Anaçlı, Hüseyin Avkaş, Hüseyin Dalbudak, Hüseyin Demir, Hüseyin Kılıç, Hüseyin Kılıç, Hüseyin Top, İbrahim Biçer, İbrahim Çelik, İbrahim Çelik, İbrahim Duman, İbrahim Gezer, İbrahim Gökçe, İbrahim Kutbey, İbrahim Salgın, İbrahim Sungur, İdris Arslan, İdris Duran, İlkay Yıldırım, İlyas Özkan, İlyas Yıldırım, İsa Aldemir, İsa Çalış, İsa Sadan, İsa Sevben, İsmail Aslan, İsmail Aslan, İsmail Canbal, İsmail Çata, İsmail Çoşkun, İsmail Değirmen, İsmail Gezer, İsmail Gürpınar, İsmail Kalkan, İsmail Kutlu, İsmail Öztürk, İsmail Şengür, İsmail Tulum, İsmail Yıldırım, İsmet Yılmaz, Kader Yıldırım, Kadir Özel, Kamber Çağlar, Kamil Çal, Kasım Softa, Kazım Karaçoban, Kemal Çoban, Kenan Akdeniz, Kenan Aksoy, Kenan Avcı, Koray Karadağ, Mahmut Akbulut, Mehmet Akif Günaydın, Mehmet Ali Özcan, Mehmet Ateş, Mehmet Azman, Mehmet Çelik, Mehmet Efe, Mehmet Emin Çardak, Mehmet Eser, Mehmet Gülşen, Mehmet Şentürk, Mehmet Yavaş, Mehmet Yetim, Mesut Memiş, Mesut Özkoç, Metin Burmalı, Metin Uslu, Mithat Özdirik, Muhammed Arslancan, Muhammed Çağan, Muhammed Girgin, Muharrem Çiçek, Muharrem Şen, Muhsin Taş, Murat Avcı, Murat Gezgin, Murat Gümüş, Murat Kandemir, Musa Kara, Musa Karaçoban, Mustafa Çalı, Mustafa Dağlı, Mustafa Fenerli, Mustafa Kaya, Mustafa Kocabaş, Mustafa Korkmaz, Mustafa Sedat Toprak, Mustafa Türkhan, Muzaffer Eren, Mücahit Yardımcı, Nihat Kayrak, Niyazi Bayram, Niyazi İzmir, Niyazi Kurban, Numan Kandemir, Nurhan Yankın, Nurettin Kara, Nurettin Yıldız, Nurullah Köse, Okan Merdim, Orhan Öksüz, Osman Fındık, Osman Özgün, Osman Şam, Ömer Afacan, Ömer Elibol, Ömer Özcan, Özay Eren, Özcan Bozdağ, Özcan Öncü, Özcan Sarı, Özgül Çiftçi, Özgür Çevirgen, Özgür Şen, Ramazan Aldemir, Ramazan Çakır, Ramazan Çatar, Ramazan Doğan, Ramazan Kökçü, Ramazan Mercan, Ramazan Savaşan, Ramazan Sökmen, Ramazan Şahin, Ramazan Uçkun, Ramazan Ünal, Ramazan Yavaş, Recep Aldemir, Recep Gümcür, Recep Terzi, Recep Türk, Remzi Artar, Rıdvan Kazancı, Rıdvan Koçhan, Ruhi Dağlı, Sadettin Yılmaz, Sadık Akdağ, Sadık Çakır, Sadi Almaz, Sadrettin Güngör, Saffet Şahin, Saim Özcan, Sait Karaca, Sami Yıldırım, Sebahattin Aydın, Sefer Hazar, Sefer Yayla, Selahattin Kayrak, Selami Tizel, Semai Aktaş, Serkan Buran, Serkan Güneş, Seyit Ali Çetin, Sezai Kılıç, Sinan Yılmaz, Suat Esen, Süleyman Akcan, Süleyman Aldemir, Süleyman Çata, Süleyman Kandemir, Süleyman Tunahan Ulusoy, Şaban İlçi, Şahin Aydın, Şavki Değirmen, Şenay Baygül, Şerafettin Girgin, Şerif Genç, Şerif Gezgin, Şevket Saban, Şinasi Tokmak, Tebib Kaska, Talip Özten, Tayyip Şenlik, Tezcan Şentürk, Tolga Özcan, Tuncay Sidal, Tuncay Şahin, Tuncer Ülhan, Turgay Yağcı, Turgut Yılmaz, Uğur Canbey, Uğur Çolak, Veysel Arkan, Yahya Aybak, Yıldırım Güney, Yılmaz Çiftçi, Yılmaz Erol, Yunus Yılancı, Yüksel Akcan, Yüksel Cangül, Yüksel Yaşar, Zabit Ataş, Zekeriya Kuzu, Zeki Coşkun, Zeki Gezer, Zeynel Uzar, Zühtü Yıldırım, Cem Özkök, Nebi ., Hakan Çırpan, Alim Aralı, Murat Sevgial, Hikmet Aydın, Türkyaşa Sönmez, Özkan Köse, İsmail Varol, Ercan Gece, F.S.C., Hilmi Kırgil, Murat Ayyıldız, Hasan Doğan, Sinan Doğan, Salih Karayalı, Necmettin Güngör, Fatih Altıntop, Ömer Yılmaz, Hakan Tek, Cevdet İyin, Tuncer Temiz, Ferhat Aygül, İlyas Aksoy, Ali Gezer, Ramadan Ocaktan, Abdulbari Gözateş, Yılmaz İdareci, M.T., Murat Dağdelen, Mehmet Taşçı, Muzaffer Kalkan, Mehmet Ataklar, Turan Alkış, Şefa Doğru, Ali Altınışık, Nimet Kalay, Taner Akar, Maksut İsmail, İsmet Töngel, Salih Geçen, Celal Ürün, İbrahim Akman, Selçuk Güncel, Yaşar Tavukçu, Hamza Kozlu, Necmi Yılmaz, Necdet Karapehlivan, Mehmet Aslan, Raif Önç, Ahmet Ali Çınar, Ahmet Çelik, Ömer Üçgün, Celil T., Yusuf Karahan, Recep Tepe, Ceylan Aygün, Necmettin Gişçi, Mustafa Bavagra, Ömer Bademci, Ayhan Uludoğan, Şahin Sevilmiş, Sadettin Tuzcu, Vedat Türan, Serdar Arlan, Veysel Budalcin, Şahin Dikyol, Emin Çitil, Hüseyin Topçu

ve adını öğrenemediğimiz dört işçiyi saygıyla anıyoruz!

TMMOB : BUGÜN MADEN EMEKÇİLERİNİN VE HEPİMİZİN KARA GÜNÜDÜR

TMMOB

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı,
Soma`da yaşanan ve 200`ün üzerinde maden emekçisinin ölümüne
yol açan iş cinayeti üzerine 14 Mayıs 2014’te bir basın açıklaması yaptı.

 BUGÜN MADEN EMEKÇİLERİNİN VE HEPİMİZİN KARA GÜNÜDÜR

Ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmelerine (TKİ) ait olan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen Manisa İli Soma İlçesi Eynez bölgesinde bulunan yeraltı kömür ocağında, 13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15:00 dolayında meydana gelen ocak yangını sonucu açığa çıkan karbon monoksit gazıyla zehirlenen, aralarında maden mühendisi meslektaşlarımızın da bulunduğu yüzlerce maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Nasıl gerçekleştiği henüz bilinmemekle birlikte, böyle bir facianın bu havzada yaşanabileceği gerek Maden Mühendisleri Odasınca ve gerekse Birliğimiz tarafından daha önce kamuoyuyla paylaşılmıştır. Yine havzada yaşanan iş kazalarıyla ilgili Meclis‘e verilen araştırma önergesi geçtiğimiz ay AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir. (AS: 6 ay bekletilerek 29 Nisan 2014’te)

80‘li yılların başından başlanarak uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb. neoliberal politikalar ve uygulamaları; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin kat kat olarak artmasına neden olmuştur. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir. Facia sonrası kurtarma operasyonunda ciddi bir organizasyon bozukluğu yaşanmış ve Devlet sınıfta kalmıştır.

Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma‘da madende yaşanan iş cinayetleri, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakıldığının açık bir göstergesidir.

AKP Hükümeti, bugünlerde Meclis‘e sunacağı taşeron ve istihdam yasasıyla emeği daha da köleleştirmeye çalışmaktadır. Buradan bir kez daha uyarıyoruz.

İş cinayetlerini artıracak bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmeli ve yasa Meclis‘e getirilmemelidir.

Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamalarına son verilmelidir.

Bu faciada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyoruz.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Adalet Arayan İşçi Aileleri 28 Nisan için Ankara’ya gidecek

Adalet Arayan İşçi Aileleri 28 Nisan için Ankara’ya gidecek

İSTANBUL (DİHA) Adalet Arayan İşçi Aileleri, 28 Nisan’ın Türkiye’de
“İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenler Anma ve Yas Günü” olarak
kabul edilmesi için yarın Ankara’ya giderek Cumhurbaşkanlığı ve
TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerle görüşeceklerini söyledi.

İş kazalarında yaşamını yitiren ve yaralananların aileleri tarafından her ayın ilk
Pazar günü düzenlenen “Vicdan ve Adalet Nöbeti”nin 29’uncusu gerçekleştirildi. Taksim Tramvay Durağı’na bir araya gelen iş kazalarında yakınlarını yitirenlerin aileleri ve yakınları, Galatasaray Lisesi önüne dek yaptıkları yürüyüş ile iş kazalarında yaşamını yitirenler için adalet taleplerini haykırdı.

“28 Nisan iş cinayetlerinde yaşamını yitirenler anma ve yas günü kabul edilsin” pankartı açan aileler, yürüyüş boyunca

– “Sorumlular belli adalet istiyoruz”,
“İş kazası değil, cinayet” ve
“Güvenli iş, güvenli gelecek”

sloganlarını attı. Çeşitli tarihlerde meydana gelen iş kazalarında yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını taşıyan aileler iş kazlarının son bulması için gerekli önlemlerin alınmasını istedi.

Yürüyüşün ardından Galatasaray Lisesi önünde 29’uncusu gerçekleştirilen “Vicdan ve Adalet Nöbeti”nde Adalet Arayan İşçi Aileleri adına basın açıklamasını 13.3.2012’de Esenyurt’ta bir AVM inşaatının şantiyesinde çıkan yangın sonucu yaşamını yitiren
Barış Kıyak’ın kardeşi Damla Kıyak yaptı.

İş cinayetlerini önleme noktasında gerekli önlemlerin alınmadığını ve denetimsizliklerin sürdürğünü dile getiren Kıyak, işverenlere seslenerek,

  • “İşverenler işçilerin yaşam hakkının ihlaline daha ne denli kayıtsız kalacaksınız?” diye sordu.

Dünyada 30’u aşkın ülkede resmi olarak 28 Nisan’ın iş cinayetlerinde yaşamnı yitirenler için “anma ve yas günü” olarak kabul edildiğin hatırlatan Kıyak, Türkiye’nin de
28 Nisan’ın “İş Cinayetlerinde Yaşamını Yitirenler Anma ve Yas Günü” olarak kabul etmesi gerektiğini söyledi. Kıyak, bu istemler işçi ailelerinden bir heyetin
yarın Ankara’ya giderek Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’de grubu bulunan siyasal partilerle görüşeceğini söyledi.

Eyleme katılan “2013 Yılı İş Cinayetleri Almanağı”nı hazırlayan Adalet Arayanlar Destek Gurubu Sözcüsü Eylem Can da kısa bir konuşma yaptı. Adalet Arayanlar Destek Gurubu olarak 2008 yılında Davutpaşa patlamasında yaşamın yitiren işçilerin dava süreci ile çalışmalara başladıklarını ifade eden Can, “Bizler Adalet Arayanlara Destek Grubu olarak yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekmek için çalışma başlattık.
Bu almanakta 2013 yılında yaşanan iş cinayetleri var. Medya dillini değiştirmeli.
Medya işçileri suçlu gibi gösteriyor. Aslı suçlu önlem almayan işverendir.” biçiminde konuştu.
(http://www.bianet.org/bianet/toplum/139688-esenyurt-yangini-davasi-nda-ihmaller-ortaya-cikti, 28.4.14)

AKP’nin utanç tablosu : DİSK-AR; Çocuk İşçiliği arttı!


AKP’nin utanç tablosu..

 
DİSK-AR, Türkiye’de Çocuk İşçiliği Gerçeği Raporu‘nu açıkladı.

DİSK-AR: Çocuk işçi sayısı dünya genelinde azalırken Türkiye’de arttı!

TÜRKİYE’DE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ GERÇEĞİ RAPORU

Çocuk işçiliği, insansal gelişim açısından ciddi bir sorun olarak görülmektedir. İstatistikler çalışan çocukların önemli oranda eğitim hakkının da gasp edildiğini ortaya koymaktadır. Dünya’da her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda bırakılırken, bu çocuklar sağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden de yoksun kalmakta, fiziksel, sosyal, kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır.

Bu süreçte çocuk işçiler ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturmaya devam etmektedir. Çocuk işçiliğine karşı ve çocuk istismarının ortadan kaldırılması için dünyanın pek çok yerinde projeler yürütülmektedir.

  • Asgari Yaş Sözleşmesi ve Çocuk İşçiliğin En Kötü Biçimlerinin Bitirilmesi”ne yönelik ILO sözleşmeleri bu alanda atılan adımlardan bazılarıdır.

Çocuk işçiliğinin Önlenmesine Yönelik Uluslararası Program (IPEC) bu amaca hizmet eden bir programdır. Bu programlar sorunun çözümünde çok etkili araçlar değildir. Güvencesizliğin ve esnekliğin çalışma yaşamını giderek daha fazla baskı altına aldığı bu süreçte, kalıcı adımların atılması için emekten yana programlara
gerek duyulmaktadır.

Nitekim Türkiye bu tip projelere dahil olsa da, izlemeye çalıştığı istihdam stratejisi çocuk işçiliği açısından son derece olumsuz bir tabloyu açığa çıkartmaktadır.

ÇOCUK İŞÇİ SAYISI YENİDEN ARTIŞA GEÇTİ

1999-2006 yılları arasında istihdam edilen çocuk sayısı 2 milyon 270 binden,
890 bin düzeyine düşmüştür. Öbür yandan aynı dönemde Türkiye, istihdamdaki çocuk işçiliği ile mücadelede ivmesini yitirmiştir. 1994-99 arasında istihdamdan çekilen çocuk işçi sayısı yıllık ortalamada 128 bin iken, 1999-2006 yılları arasında yıllık ortalama 74 bin olarak gerçekleşmiştir. 2006-12 yılları ise çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin durduğu ve özellikle tarım kesimindeki artış ile birlikte çocuk işçi sayısının tekrar arttığı bir dönem olmuştur. 2012’de çocuk işçi sayısı 893 bine ulaşmıştır. TÜİK istatistiklerinden yaptığımız hesaplamalara göre;

1) Çocuk Emeği Ev İçine Kaymaya Devam Etmektedir: İstihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999’da 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükselmiştir. Böylelikle 5-17 yaş arası toplam çalışan çocukların (istihdama katılan ve ev içinde çalışan) sayısı 8 milyon 397 bine ulaşmıştır. Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana
% 41’den % 56’ya çıkmıştır. TÜİK Çocuk işgücü istatistiklerine göre ev işleri,
hane halkı fertleri tarafından kendi evlerinde gerçekleştirilen ve ekonomik faaliyet tanımının dışında kalan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, hane halkı üyeleri tarafından (çocuklar da dahil olmak üzere) ücretsiz olarak gerçekleştirilen evle ilgili işleri kapsamaktadır. Hane halkı için alışveriş yapma, yemek pişirme, çamaşır yıkama,
ütü yapma, küçük kardeşlere veya hanede bulunan hasta kişilere bakma, evi temizleme, hanede bulunan eşyaları onarma vb. faaliyetler bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Bu tanımda yer alan faaliyetler arasında yer alan çocuk, yaşlı ve hasta bakım hizmetleri ile diğer faaliyetlerin aynı zamanda kadınları çalışma hayatının dışında tutan işler olduğu bilinmektedir. Devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini satılamaması Türkiye’de kadınlar için işgücüne katılım oranlarının dünyanın en alt sıralarında yer almasına neden olmaktadır. Dünya Bankası veritabanına göre Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı % 28,1 ile 183 ülke arasında 169. sıradadır. Söz konusu değer dünya ortalaması için % 51,17’dir (WB 2013).2006 yılı ile 2012 yılları arasında işgücüne katılım oranı kadınlarda % 6 puanlık bir artış kaydetmiştir (TÜİK 2013b). Bu artışın yarısını Lise altı eğitim düzeyine sahip olan kadınlar oluşturmuştur. Bu durum kriz dönemlerinde kadınların ucuz ve esnek bir işgücü olarak çalışma yaşamına daha çok katıldığı görülmektedir. Bu durum kadınların üzerindeki
ev içi işlerin çocukların üzerine kalması bağlamında yorumlanabilir.

2) Türkiye İçin Çocuk İşçiliğinde Artış Çocuk Emeğinin En Kötü Biçimlerinde Yaşanmaktadır: Çocuk işçiliği dünyanın pek çok bölgesinde ortak bir pratik olarak görülmektedir. Çocuk işçiliğinin azaltılmasına yönelik artan çabalara karşın henüz çocuk işçiliği ortadan kaldırılamamıştır ve çocuk işçilerin çok geniş bir kesimi hala tarım sektöründedir. Yoksulluk ve eğitim politikaları çocuk emeğinin acımasız döngüsünü besleyen unsurlardır. Dünya genelinde çocuk işçilerin % 60’ı yani 129 milyonu tarım sektöründedir.

  • Tarım sektörü meslek hastalıkları ve iş kazaları açısından
    en tehlikeli sektörlerden biridir.

Aynı zamanda çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinde çalışan çocukların da % 60’ı
tarım sektöründedir. Bunların sayısının 70 milyon dolayında olduğu hesaplanmaktadır. En kötü biçimlerde çalışan çocukların 3’te 2’si ücretsiz aile işçileridir.

Türkiye 2012 verilerine göre 2006 yılından bu yana çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin en yaygın olduğu ücretsiz aile işçisi çocuk işçilerin, toplam çocuk işçiler içindeki oranı % 41’den % 46’ya, sayısı ise 362 binden 413 bine yükselmiştir. Yine aynı kapsamda değerlendirilen tarım sektöründe çalışan çocukların sayısı da 73 bin kişi artış göstererek 326 binden 399 bine, toplam çocuk işçilere oran ise % 37’den % 45’e ulaşmıştır.

Tarımda çalışan çocuklar açısından asıl acı olanı ise tarımdaki istihdam artışının
% 66’sının ve ücretsiz aile işçilerindeki artışın % 90’ının 6-14 yaş arası çocuklar olmasıdır. Toplamda da çocuk işçiliğinin artmasına neden olan 6-14 yaş çocuk işçilerin sayısındaki artıştır.

Dünya genelinde istihdam içindeki çocukların sayısı 264 milyondur. Bu veri 2008 yılından 42 milyon daha azdır. Çocuk işçiliği daha sınırlı bir tanımdır.  2012 yılında 168 million 5-17 yaş arasında çocuk işçi bulunmaktadır. Söz konusu rakan 4 yılda 215 milyondan 168 milyona gerilemiştir. Diğer ülkeler kategorisinde yer alan ülkeler haricinde çocuk işçiliği gerilemiştir. Ülkelere göre gelir düzeyi arttıkça çocuk işçiliği azalmaktadır.

3) HEM OKU HEM ÇALIŞ:4+4+4

Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı 2006-12 arasında % 64 artarak,
272 binden 445 bine yükselmiş durumda. Okuyan çocukların 2006’da % 2’si ekonomik bir faaliyette çalışırken 2012’de bu oran % 3’e ulaştı. Bu çocuklar arasında ev işlerinde çalışanların oranı da % 43’ten % 50 düzeyine yükseldi. Okula devam etmeyen çocukların sayısı 2 milyon 314 binden, 1 milyon 297 bine gerilerken, okula gitmeyen çocuklar arasında ekonomik faaliyetlerde çalışanların oranı % 27’den % 35’e yükseldi. Buna karşın ev işlerinde çalışan çocukların sayısı bu kategoride % 44’ten % 39’a geriledi.

4) İŞ CİNAYETLERİ

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2013 yılında yaşamını yitiren 1235 işçinin 59’u çocuk işçidir (18’i 14 yaş ve altı, 41’i 15-17 yaş arası).
Bu da %4,7 oranına karşılık geliyor. Yaş verilerine ulaşılamayan 144 işçi de oranlama içinde düşünüldüğünde 2013 yılında ölen işçilerin %5,4’ü çocuk işçilerden oluşuyor. Yani can veren her 20 işçiden birisi yoksulluktan dolayı çalışan çocuk işçilerdir (İSİG 2014). Çocuk işçiler güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağıdır ve çocuk işçi cinayetleri oranının artacağı da aşikârdır.

5) SORUN YAPISAL

Çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik ortaya konulan çabalara karşın yeterli bir sonuç alınamamasının arkasında, emek piyasasının esnekleşmesi ve kuralsızlaşmanın yaygınlaşması gelmektedir. Kimi sayısal verilerden hareket ederek Türkiye gerçekliğinin yalnızca olumlu yanı kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır.
Halbuki verilerin yüzeyini kazıdığınızda gerçeklik tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşı 6-13 yaş aralığına çekilmiştir. Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı aynı zamanda çocuk işçiliğinin yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürmüştür. Yine esneklik başlığı altında evden ve uzaktan çalışmayı yasal hale getirme çabası ev içinde çalışan 8 milyon çocuğu doğrudan ilgilendirmektedir.

Çocuk işçiliği, yoksulluk ve güvencesizlik zemininde yükselen istihdam stratejilerinin yapısal olarak ürettiği bir sonuç olarak görülmelidir. Dolayısıyla çocuk işçiliği ile mücadele bu strateji ile mücadeleden geçmektedir.

cocukişçi

 

KAYNAKÇA

ILO (2013) Marking progress against child labour – Global estimates and trends 2000-2012 / International Labour Office, International Programme on the Elimination of Child Labour (IPEC) – Geneva: ILO, 2013.

TÜİK (2013) Çalışan Çocuklar 2012, Türkiye İstatistik Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası, Ankara:TÜİK, 2013.

İSİG (2014) 2013 Yılı İş Cinayetleri Raporu, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, 13 Ocak 2014, www.guvencelicalisma.org, Erişim [14 Ocak 2014]

TÜİK (2012) Çocuk İşgücü İstatistikleri 1994,1999, 2006, 2012, Türkiye İstatistik Kurumu, www.tuik.gov.tr,

WB (2013) Labor participation rate, female (% of female population ages 15+), World Bank http://data.worldbank.org/indicator/SL.TLF.CACT.FE.ZS Erişim [18 Aıustos 2013]

TÜİK (2013), Hanehalkı İşgücü Anketi, Türkiye İstatistik Kurumu, www.tuik.gov.tr,

Haz: Dr. F. Serkan ÖNGEL

İş cinayetlerine protesto : Adalet ve vicdan nöbeti!..

İş kazalarında yaşamını yitirenlerin yakınları dün (16.9.12) Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yaptı.

Eylemde, yaşanan işçi cinayetleri için adalet isteminde bulunuldu.

İş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin aileleri, başlattıkları “Adalet ve vicdan nöbeti” için oturma eylemlerine devam ediyor.

Her ay bir kez yapılacak olan oturma eyleminde bu hafta geçen yıl çalıştığı evde camdan düşerek yaşamını yitiren ev işçisi Fatma Aldan, set işçisi Selin Erdem ile Esenyurt ve Davutpaşa’da yaşanan iş cinayetlerinde sorumluların yargılanması için adalet istemi yinelendi.

‘Düzen sürdükçe insanlar ölür’

Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşen oturma eyleminde yakınlarını kaybeden ailelerin ve avukatlarının yanı sıra ilk sözü gazeteci Melek Ulugay aldı. Ulugay, “İş dallarında insanlar ölüyor, basit kaza olarak nitelendiriliyor. Sorumlular bulunmuyor, cezai hükümler yerine getirilmiyor. Bu düzen bu şekilde devam ettiği sürece insanlar ölmeye devam edecek. Suçlular ceza almalı” dedi. (AYDINLIK, 17.9.12)

============================

Dostlar,

Konuya ilişkin 9 yansılık kısa bir power pointi için lütfe tıklar mısınız ??

is_kazalari_9_yansi

Daha fazla bilgi edinmek için ise sitemide yayımlanan

DÜNYA’da veTÜRKİYE’de İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ Sorunu ve Çözümler..

başlıklı dosyamızı inceleyebilirler.. Bu dosya için ise lütfen tıklar mısınız ?

Dunya_ve_TRde_ISG.pdf erişimi için tıklayın

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 18.9.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AKP, Hızla Meşruiyet Dışına Kayıyor !../ JDP is rapidly skating out of legitimacy!

AKP_Hizla_Mesruiyet_Disina_Kayiyor_14.06.08_ve16.62012

TÜRKİYE’de İŞ KAZALARI : Son Durum

Turkiye’de_is_kazalarinda_son_durum_8.5.12