Etiket arşivi: insanları öldürdüğünü söyleyen Saliha Karakaş

Canlı tanığı Dersim isyanını anlattı : “Dersim’de katliam olmadı.”

Canlı tanığı Dersim isyanını anlattı :

“Dersim’de katliam olmadı.”

http://www.aydinlikgazete.com/politika/canli-tanigi-dersim-isyanini-anlatti-h68566.html, AYDINLIK, 27.4.2015

Dersim'de_katliam_olmadi_AYDINLIK_27.4.2015

SALİHA Karakaş, 1919 doğumlu. 96 yaşında. Aslen Tunceli Çemişgezekli.
Babasının memuriyetinden dolayı Hozat ilçesinde doğmuş. Karakaş, 1938 Dersim harekatı sırasında 19 yaşında. Olayların yaşandığı sırada Çemişgezek’te… Yaşananların canlı tanığı… Harekat sürecini ondan dinledik. Hatırladıklarını, kayınvalidesi, annesi ve büyüklerinden dinlediklerini anlattı.

Seyit Rıza ve adamlarının köylere baskın yaparak köylülerin mallarına
el koyduğunu, insanları öldürdüğünü söyleyen Saliha Karakaş,

“Dersim’de katliam olmadı.”

diyor.

İşte Saliha Karakaş’ın anlattıkları            :

Çemişgezek’e baskın olacak dediler. 19 yaşındayım. Sadece Çemişgezek değil. Dersim, Hozat, Pertek, Erzincan’ın kazaları… Bütün gençler silahlandı, nöbet tutmaya başladı.
Biz kadınlar evlerde toplandık. Tespih çektik, dualar ettik. Her tarafta baskınlar oluyor,
insanlar ölüyor. Bu günlerce devam etti.

İSYANLARIN BAŞINDA SEYİT RIZA VAR

İsyanların başında Seyit Rıza ve adamları vardı. Erzincan, Çemişgezek, Kemah, Pülümür…
O taraflarda Koçuşağı diye bir aşiret vardı. İnsanlar onlardan çok çekti. Gelir senin köyünü basar, malını mülkünü alır, karşı çıkarsan da öldürürdü. Bizim memleketin ortasından
çay akardı. Orada değirmenler vardı. Gelirler buğdaylarına el koyarlar, değirmenciyi de
öldürüp giderlerdi.

Kayınvalidem, “Kızım bu isyanları çıkartan askerleri, insanları öldüren hep Seyit Rıza’dır” derdi. Seyit Rıza adamlarına emir veriyor. Köylere baskın yapıyorlar. İnsanların malını mülkünü alıp gidiyorlar. Mal mülk dediğim de davar, at, katır.

İSYANCILAR 200 ASKERİ FIRAT’TA BOĞDU

Bunlar aşiretti. Aşiret reisi de Seyit Rıza idi. İnsanları vahşice öldürüyorlardı. Halk, Seyit Rıza ve adamlarından çok korkardı. Fırat nehri eskiden sallarla geçilirdi. 200 asker Fırat’tan geçmek için geliyor. Salları işletenler de bu isyancılar. Askerler geceye kalıyor. Sala biniyorlar.
Salın sahipleri gece ışıkları kapatıyorlar. Kendileri tabi geçit yerlerini biliyorlar. Ama zavallı askerler nereden bilecek geçit yerlerini. 200 asker orada boğuluyor. Bu zalimlik değil mi?

Annemin amcası, davarları toplar kasaplara satarmış. Adı Mevlüt efendi. Bir gün geliyorlar
işte “Mevlüt efendi şuraya şu kadar davar getirdik. Sen ne kadar paran varsa al gel.” diyorlar. Adamcağız düşüyor bunların arkasına. Şehirden çıktıktan sonra bu zavallının başını
taşla eziyorlar. Parasını alıp gidiyorlar. Jandarma ölüsünü bulup getiriyor. Annemin dayısı.
Ailesi Çemişgezek’te, kendi Hozat’ta memur. İzinde memleketine gelirken isyancılar
yolunu kesiyor. Genç çocuk daha. Yalvarıyor yakarıyor her şeyimi alın ama beni öldürmeyin diye. Atını, her şeyini alıyorlar. “Bağışlıyoruz ama bir yerini keseceğiz, burnunu mu keselim kulaklarını mı?” diye soruyorlar. “Bari kulaklarımı kesin” diyor. Adamcağızın kulaklarını kesiyorlar.

2 JANDARMAYI BALTAYLA ÖLDÜRDÜLER

Biz Ovacık’tayız. Yüzbaşı ile evlerimiz yakın. Oranın postasını da jandarmalar getiriyor. Jandarma Elazığ’dan Hozat’a geliyor. 2 jandarma postayı almış gelirken yolda zavallılara
pusu kuruyorlar. Arkalarından baltayla vuruyorlar. Öldürüp silahlarını alıp gidiyorlar.
Ben o zaman 11 yaşındaydım. Adamların cesetlerini getirdiler. Gözümle gördüm.
Matem tutuldu, mevlüt okundu. Bu hadiseyi hiç unutmam.

İsyan çıktı. Devlet bu isyanı elbette bastıracaktı. Hem askerler öldü hem de isyancılar.
Bir iki sene korku içinde yaşadık. Çatışmalardan sonra sağ kalan isyancıları devlet başka illere gönderdi. Birkaç sene sonra Tunceli vilayeti kuruldu. Af çıktı ve bazıları geri geldi,
bazıları gittikleri yerde kaldı.

ALEVİLER ATATÜRK’Ü ÇOK SEVER

Atatürk’ü herkes, hele Aleviler çok severlerdi.
Hala severler. Ben orada yaşadım, hiçbir kötü laf duymadım.
Ben Cumhuriyet çocuğuyum. Cumhuriyetle büyüdüm. Cumhuriyetten sonra
bütün kazalarda okullar açıldı. Bütün kadınlar okula gitti. Okuma yazma öğrendiler.