Etiket arşivi: İmralı canisi

RİFAT SERDAROĞLU : NEFRETİNDE BOĞULACAK


Dostlar,

Sayın Eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu‘nun yazıları tıpkı bir “gürz” gibi..
Toplumu RTE bilerek / bilmeyerek çoooooook geriyor.
Aşağıdaki yazıyı da tam 1 ay arşivimizde tuttuk..
Günümüzden geriye bakıldıkta Sn. Serdaroğlu’nun öngörülerindeki isabet
daha da net izleniyor..

Sevgi ve saygı ile.
26.7.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

NEFRETİNDE BOĞULACAK

portresi


RİFAT SERDAROĞLU

Erdoğan ve Güler, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı ve İçişleri Bakanı sıfatları ile “Polis Akademisi Mezuniyet Töreninde”, birer konuşma yaptılar ve
Polis Akademisini derece ile bitiren polislerimize diplomalarını verdiler.

Bir gün evvel aynı saatte, Türkiye Cumhuriyeti’nin Şırnak İlinin Cizre İlçesinde,
PKK’ya bağlı Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) asayiş birimlerinin kuruluşunu, törenle ilan etti. Tören aynen Askeri Kurallara uygun olarak yapıldı ve asayiş üyelerine, Merkez Komite tarafından asayiş üyelerine diplomaları verildi.

PKK’nın Haber Ajansı Fırat Haber Ajansı‘nın haberine göre, şehirde kimlik denetimi yapan gençlere, T.C. Polisleri müdahale etti. Fakat daha sonra T.C. Polisleri çekildi ve ellerinde Telsiz”  üzerlerinde Abdullah Öcalan fotoğrafı olan üniformalı YDG-H’li gençler, gece yarısına dek tüm ilçede kimlik denetimini sürdürdüler.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Biriliğinden – Bütünlüğünden – Egemenliğinden
birinci derece sorumlu Cumhurbaşkanı – Başbakan – Genelkurmay Başkanı makamlarında oturan kişiler bu rezilliği görmezden gelip desteklediler.

Başbakan Erdoğan’ın kafası attığında kimseyi dinlemeyip, tekme-tokat giriştiğini
iyi bildikleri için, Gül ve Özel ağızlarını açamadılar ve makamlarına kapandılar.
Hâlbuki Cizre’de Türk Devletine bu yapılan hakaret, bu makamdakileri yatırıp
enselerine tokat atmaktan çok daha ağır bir hakaretti.

Başbakan Erdoğan ise, Türkiye Cumhuriyetine şimdiye dek yapılan en büyük hakareti “Çözüm Süreci” kapsamında saydığından görmezden geldi ve tüm ülkeye
nefret saçmaya devam etti;

RTE; üzerinde “Atatürk” olan Türk Bayrağını yasakladı!
Osmanlının eski bayrağını evine astı, İmralı canisinin posterlerinin taşınmasını
serbest bıraktı.
-Canını kurtarmak için camiye sığınan ve orada gönüllü doktorlar tarafından
ilk tedavileri yapılan yaralı Türk gençlerini, camiye postallarıyla giren
Yunan Ordusuna benzetti.
-Anayasanın verdiği demokratik gösteri hakkını kullanan insanlarımızı,
talan yapan çapulculara ve işgal ordusuna benzetti.
-Kendisine, TV canlı yayınında

  • Başbakan RT Erdoğan; “Ben Erdoğan’ın ‘gö…ün kılıyım’..
    diyen meczubu yüceltti
    ,

Türk Bayrağını üzerinde taşıyan Türk Kızlarını yerlerde sürüttü.

-Son 20 gün içinde, Türk Milleti’nin gözüne baka-baka, aynı konuda üç farklı ifade kullandı.

Değerli Okurlar;

Yaşanan bu kadar çirkinlikten sonra Erdoğan ve ekibinin ne olduğunu anlamayan kaldıysa onları bırakın, bildikleri gibi yapsınlar.

Erdoğan kendisinin de dediği gibi hiçbir zaman değişmedi. Baştan beri kafasına koyduğu “Federe İslam Devletini” kurmak için eşbaşkanlık görevinin gereğini
yerine getirmeye devam ediyor.

Elbette ki başaramayacak. Bunların sonları da dedeleri gibi ibretlik olacak.
Daha şimdiden insan içine çıkamaz oldular. Sadece kendi adamlarının ücretsiz taşındığı ve bedava yemek verilerek toplanan kalabalığa, yüksek ve uzak bir yerden konuşabilirler.

Erdoğan bundan böyle İstanbul-Ankara-İzmir-Antalya-Bursa-Kayseri gibi illerde yapılacak hiçbir futbol maçına gidemez. Yuhalanacağını, protesto edileceğini bildiği için gidemez. Akdeniz Oyunlarında olduğu gibi, Mersin’de tüm biletleri önceden satın alır ve yandaşlarına dağıtabilirse, o başka.

  • Erdoğan ve ekibi Türkiye’nin önümüzdeki döneminde olmayacaklar.
  • Eğer onlar iktidarda kalmaya devam ederlerse,
    Türkiye bir ve bütün olarak kalamayacak. 

AKP; Demokratik yoldan gönderilinceye kadar, Erdoğan Türk Milletine olan nefretini kusmaya devam edecek. O’nun kumaşı budur.

Fakat Türk Tarihi, kendi milletine nefret kusanların, kendi kusmuklarında boğulduğu olaylarla doludur.

Önümüzde çok zor günler var, çok zor. Allah’ın izniyle bunu da aşacağız.

Sağlık ve başarı dileklerimle.
(25 Haziran 2013)

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
facebook.com/rifatserdaroglu35
0 532 211 00 11

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den, Başbakan Erdoğan’a Sert Yanıt..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den, Başbakan Erdoğan’a Sert Yanıt..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın MÜSİAD Genel Kurulu’nda kendisine yönelik sözlerine yazılı açıklama yaparak cevap verdi. Bahçeli,

“Partimizi kandan beslenmekle, şehit cenazelerinin gelmesini arzu etmekle utanmaksızın itham eden Başbakan Erdoğan, akan her kandan, toprak olan
her şehidimizden, bir uzvunu yitiren her gazimizden sorumlu olduğunu iyi bilmesi gerekmektedir. Başbakan Erdoğan, İmralı canisiyle yaptığı pazarlıkların,
verdiği tavizlerin ve bahşettiği ödüllerin neticesinde kontrolden çıkmış,
dengeyi kaybetmiş, vicdanını karartmıştır.” dedi.

Bahçeli, “Her yönüyle hezeyanlara batan, iftiralara çakılan ve dedikodulara gömülen bir ruh halinin nafile çırpınışlarından başka bir anlama gelmemiştir. Siyasetin bu yüz karası şahsiyeti, Türkiye’yi PKK’ya teslim etmek ve bölücülüğün önündeki pürüzleri kaldırmak için tüm imkan ve kaynaklarıyla harekete geçmiştir. Bölücü terör örgütünün Türk milletine meydan okuması, tehditlerle Türkiye’ye yol haritası çizmeye kalkışması Başbakan’ın umurunda bile olmamış, milli onur aklının ucuna dahi gelmemiştir. Zira Başbakan tercih ve tarafını belirlemiş, nerede durduğunu, kim ya da kimlerle işbirliği ve eylem birlikteliği halinde olduğunu çoktan açık etmiştir.Başbakan Erdoğan, İmralı canisiyle yaptığı pazarlıkların, verdiği tavizlerin ve bahşettiği ödüllerin neticesinde kontrolden çıkmış, dengeyi kaybetmiş, vicdanını karartmıştır.” dedi.

‘AL-VER’ SÜRECİNE GÖRE ŞEKİLLENEN İHANET MÜZAKERELERİ…

Bahçeli, “Türkiye’yi Kandil’deki ölüm elçilerinin insafına terk etmiş, çözüm süreci sözleriyle Türk milletinin kanına girenlerle helalleşme ve bayramlaşma arayışında olacak kadar da küçülmüştür. Ne marazi bir durumdur ki, Başbakan Erdoğan, PKK’nın aşama aşama psikolojik ve stratejik üstünlük kazanmasına sessiz kalmış, hatta bunu özendirerek üstü kapalı şekilde teröristlerin arkasındaki destekçilerden birisi olarak sivrilmiştir. PKK’nın sözde geri çekilmesiyle ilgili kararından sonra hükümet cenahından gelen açıklamalar, aziz milletimizi aldatmaya dayalı sefil görüşler Başbakan ve İmralı canisi arasındaki uzlaşmanın, ‘Al-Ver’ sürecine göre şekillenen ihanet müzakerelerinin etaplar halinde gerçekleştirildiğini göstermiştir. Bölücü terör örgütünün toparlanması, daha büyük eylemlerin icrası için güç toplama beklentisi Başbakan ve hükümeti tarafından yeni bir dönemin başlangıcı olarak sunulmuş, zillet ve rezaletler umut olarak takdim edilmiştir. PKK’lı militanlar Türkiye’nin her tarafına konuşlanmışken ve militanların kaçının sınırlarımızdan çıkıp gideceği ve üstelik
suça bulaşmış, kan dökmüş ve can almış olanların sayısı bilinmezken iddia edilen
geri çekilmenin sevinçle karşılanması eğer şuursuzluk hali değilse, gaflet ve ihanetin ileri boyutundan başka bir anlama gelmeyecektir.” dedi.

“TOPRAK OLAN HER ŞEHİDİMİZDEN ORUMLU OLDUĞUNU İYİ BİLMESİ GEREKMEKTEDİR”

Bahçeli, “Başbakan Erdoğan’ın İmralı canisi ve çetesinin hain niyetlerine karşı itiraz etmemesi, ülkemizin bir bölgesini sözde ‘Kuzey Kürdistan’ olarak tanımlanmasından rahatsızlık duymaması esasen her şeyi gün yüzüne çıkarmıştır. PKK’nın bölücü heves ve hedefleri Başbakan için makul ve meşru görülür olmuştur. Bu esir edilmiş, dağılmış ve işgal olmuş anlayışa göre, Türkiye’nin felakete sürüklenmesi önemsiz, değersiz ve ciddiyetsiz bir hüsnü kuruntundan ibarettir. Buna karşılık Başbakan’ın, Milliyetçi Hareket Partisi’ne saldırmaktan, asılsız suçlama ve isnatlarla karalamaktan zevk duyan bir tavır içinde bocalaması, kendisinin PKK sözcülüğüne soyunduğunu açıkça ispatlamaktadır.

Partimizi kandan beslenmekle, şehit cenazelerinin gelmesini arzu etmekle utanmaksızın itham eden Başbakan Erdoğan, akan her kandan, toprak olan her şehidimizden,
bir uzvunu yitiren her gazimizden sorumlu olduğunu iyi bilmesi gerekmektedir. Düşmanla masaya oturanların, katillerle sözde barış ve çözüm konuşanların
gerçek yüzleri elbette anlaşılacak ve maskeleri de önünde sonunda düşecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi’ni başka parti ya da oluşumlarla yan yana gösterebilecek kadar doğruluktan ve dürüstlükten uzaklaşan Başbakan Erdoğan, asıl kendisinin PKK’nın stepnesi, yedeği ve kuyruğu olduğunu bir an olsun unutmaması en samimi tavsiyemiz olacaktır. Kandil’de, İmralı’da ve batı başkentlerinde ipliği pazara çıkanlar, günahla yolu kesişenler, kanlı projelere yardım ve yataklık yapanlar Milliyetçi Hareket Partisi’nin yalnızca büyük Türk milletinin yanında ve menfaatlerinin peşinde olduğunu göremeyecekler, görseler de kötülüğün hizmetine girmiş dilleri bunu itiraf edemeyecektir. Bu itibarla Başbakan Erdoğan’ın MÜSİAD Genel Kurulunda partimizi hedefine alan temelsiz ve kirli sözlerinin hiçbir karşılığı, inandırıcılığı yoktur ve olmayacaktır.” dedi.

Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.