Etiket arşivi: İmam nikahı laikliği kadınları çocukları vuracak!

İmam nikahı laikliği kadınları çocukları vuracak!

İmam nikahı laikliği
kadınları çocukları vuracak!

İmam nikahı laikliği, kadınları çocukları vuracak!

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, AKP’yi, bu yasa tasarısı ile laikliğin içini oymaya çalışmakla suçladı. Prof. Türk, müftü ve imamlara nikah kıyma yetkisi verilmesinin Devrim Yasalarına aykırı olduğunu belirterek, uygulamada en çok kadınların hak kaybına uğrayacağını söyledi. Türk, AKP’yi, bu yasa tasarısı ile laikliğin içini oymaya çalışmakla suçladı.

‘ANAYASA’YA AYKIRI’

“Türk Medeni Kanunu’na göre evlendirme memuru tarafından medeni nikahları kıyılan eşlerin, isterlerse daha sonra dini nikah yapabileceklerini belirten Türk, şöyle devam etti:

“Bu sadece Müslümanlar için konmuş bir hüküm değil. Yani, Türkiye’de imamın önünde herhalde dini nikah yaptırmayacak olan başka dinden insanlarımız, vatandaşlarımız da var. Katolik vatandaşlarımız, Ortodoks vatandaşlarımız var… Dolayısıyla onlara hitap etmeyen bir uygulama. Ve en önemlisi Anayasa’nın 174. maddesinde devrim yasaları sıralanır. 174. maddede bu Devrim Kanunları’nın ortak özelliği şöyle tanımlanır: Türk toplumunu çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini koruma amacını güden inkılap kanunları… Anayasa’nın kabul edildiği tarihteki hükümlerin Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülemez. Hüküm o.

“Bu Anayasa kabul edildiği tarihte henüz eski 743 sayısı Türk Kanuni Medenisi yürürlükteydi. 17 Şubat tarihli 1926 tarih ve 743 Sayılı Türk Kanun-u Medenisi’yle kabul edilen Evlenme Akdi’nin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair, medeni nikah esasının ve aynı tarihli kanunun 110. maddesinin Anayasa’ya aykırılığı öne sürülemez. Aynı hükümler değişik madde numaralarıyla Yeni Türk Medeni Kanunu’nda da, yani 1 Ocak 2002’den bu yana yürürlükte olan kanun ile birlikte yürürlüktedir. Dolayısıyla şimdi getirilen müftülere ve onların görevlendirilmesiyle imamlara nikah kıyma yetkisi Anayasa’nın hükümlerine aykırıdır. Ayrıca 2. maddedeki laik devlet niteliğine aykırıdır.

‘İHTİYAÇ YOK’

“Aslında evlendirme memurluğu başlı başına bir teşkilattır. Orada sadece nikah sözleşmesi yapılmış olmaz. Oradaki kayıtlardan doğan birçok sonuç var. Örneğin doğacak çocukların anne babası. Eşlerin birbirine karşı hakları ve boşanma durumunda veyahut ölüm durumunda hukuki durum. Bütün bunlar bu evlendirme sözleşmesine yani, nikah akdine dayanmaktadır. Müftü ve imamların böyle bir teşkilatı yok. Onlara böyle bir görev vermenin de anlamı yok. Zaten isteyen kişi dini nikah kıydırabilir.

‘UMARIM VAZGEÇİLİR’

“Her yönüyle yanlış olur. AKP iktidarı her gün laik devleti adım adım ortadan kaldırıyor. Mevcut evlendirme memurları eliyle nikah törenleri yapılmaktadır, kayıtlar tutulmaktadır. Türkiye’de medeni nikah özellikle kadının haklarını hukuku koruyan kurumdur. Bundan ayrıldığın zaman en başta tabii kadınlar, doğacak çocuklar çok büyük zararlar görürler. Umuyorum ki böyle bir düşünceden vazgeçilir.

İKTİDAR AŞINDIRIYOR

“Türk Ceza Kanunu’nda bir hüküm vardı. O hükme göre, medeni nikah kıyıldığını görmeden dini nikah kıyan din adamlarının cezalandırılması söz konusuydu. Anayasa Mahkemesi maalesef bunu geçen yıl verdiği bir karar ile iptal etti. Bu da yanlıştı. Devletin laik niteliği, hem siyasi iktidar hem de Anayasa Mahkemesi tarafından -kendi önüne gelen konularda verilen kararlarla- adım adım aşındırılıyor.”

YABANCILARI YARGILAYAMAYIZ

İzmir Baro Başkanı Aydın Özcan, müftülüklere nikah kıyma yetkisi verilmesinin Cumhuriyet devrimlerini ortadan kaldıran bir düzenleme olacağını söyledi. Özcan, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin ‘çok hukukluluk’ sistemine geçiş anlamını taşıyacağını, bu uygulamanın ardından hukuki anlamda kapitülasyonların geleceğini ileri sürdü. Özcan, şunları söyledi:

“Gelecekte yabancı ülke vatandaşlarını Türk mahkemeleri yargılayamaz hale gelir. Konsolosluk mahkemeleri kurulur, çok hukukluluğun önü açılır. Lozan Antlaşması‘yla özgür ve bağımsız bir ülke olmuştuk ama şimdi bizim kendi Meclisimiz çıkaracağı yasayla kaldırılmak istenmektedir.”

‘DEVRİMLERİ UNUTTURMAYA YÖNELİK’

Özcan, Milli Eğitim Bakanlığı´nın askıya çıkardığı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi müfredat taslağını da eleştirdi. Aydın Özcan,

“Barışçıl,
insan ve doğa sevgisi ile yoğrulmuş,
yaratıcı ve eleştirel düşünen,
toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı,
demokrasiyi özümsemiş,
insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan,
adalet duygusu gelişmiş

bireylerin yetiştirilmesini hedefleyen eğitim programlarından günbegün uzaklaşıldığını” belirtti. İktidarın, Türk Devrimlerini unutturmaya yönelik politikalar geliştirdiğini belirten Özcan, açıklamasında şu satırlara yer verdi:

  • “Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bağrından çıktığı Türk milletinden kopartılmaya, çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim müfredatından çıkartılmaya, unutturulmaya çalışılmaktadır.” (AYDINLIK, 29.7.2017)
    ======================================
    Dostlar,

MÜFTÜLERE – İMAMLARA NİKAH YETKİSİ VE
CİHATÇI MÜFREDAT : 
AKP’nin TÜRKİYE’ye ÇATAL KAZIĞI

Bu çatal kazık sorun, eminiz AKP’nin gündem oyunlarından biri..
Sonuç alınsa da olur alınmasa da aslında..
Ama ülkenin aydınlık kesimlerini – güçlerini meşgul eder ve yorar..
Gündemi epey süre kaydırabilir..
Bu son 2 amaç asıl gibi geliyor bize.
Nitekim tutuyor da belli ölçüde. Konuşmadan, yazıp – çizmeden, yönetsel yargıda müfredat değişikliği yönetmeliğini dava etmeden susup kabullenmek olanaksız. AKP bunu iyi biliyor. Dolayısıyla izlediği siyaset biçemi (üslubu, tarzı) bakımından çok ağır kimi sıfatları hak ediyor. Bunun ne ölçüde ayrımında (farkında) ya da daha ağırı ayrımında ama umurunda değil mi?
Sonuçta günlük kısır, ilkel, yoz, ikiyüzlü, topluma saygısız, gerici, fırsatçı (opporünist) politikalar hem ülkeye çok zarar verir hem de bu tür politika güden kişi ve kurumları tüketir.

Lozan Antlaşması’nda tanınan 3 azınlık kesimin (Ermeni, Rum ve Yahudiler) kimi temel haklarının korunacağı güvencesi verilmişti. Ancak ilk Medeni Yasa 4 Ekim 1926’da yürürlük aldığında, Azınlık temsilcileri Hükümete başvurarak, Osmanlı Mecelle’si yerine kabul edilen yeni laik Medeni Yasaya bağlanmak istediklerini bildirdiler. Böylesi laik, modern, adil, eşitlikçi, çağcıl bir yasayı Atatürk‘ün yeni Türkiye Cumhuriyeti’nden doğrusu beklemiyorlardı.

Böylelikle ülkemizde tüm yurttaşlar için “tek hukukluluk” sistemi getirilmiş, hukuksal ayrıcalıklar (Kapitülasyonlar!) Lozan Antlaşmasıyla tümüyle sonlandırılmıştı.

Müftü – imamlara medeni nikahla eşdeğer hukuksal sonuç doğuracak dinsel nikah yetkisi vermek Lozan kazanımlarını tehlikeye sokar ve başkaca kesimler de kendi dinsel ve başkaca inanç, etnik kategoriler temelli ayrıcalıklar isteyebilirler. Bu süreç çok hukukluluk = hukuksal kapitülasyon demektir ki; Lozan görüşmelerinde başlıca kırmızı çizgimizdi. Bunlar yüzünden Lozan görüşmeleri kesilmiş (4 Şubat 1923), 2-3 ay aradan sonra yeniden başlatılmış (23 Nisan 1923), Atatürk‘ün kesin kararlılığı karşısında 7 Düvel, Osmanlı’nın Batı’ya verdiği tüm kapitülasyonların kaldırılmasına (= tam bağımsızlık!) rıza göstermek zorunda kalmıştı.

Atılan adımların nerelere uzanabileceğinin çok yönlü ve boyutlu olarak derinliğine irdelenmesi siyasal iktidarların kaçınılmaz yükümüdür. AKP iktidarı yaraşırlığı (liyakatı, meritokrasiyi) çöpe attı ve vargücüyle yandaş – tarikatçı kadrolaşmasını sürdürüyor! Karşıtları da demokratik olgunlukla dinlemek – yararlanmak yerine susturmakla meşgul. TBMM İçtüzüğü bu amaçla değiştiriliyor; vahimdir! Öte yandan tarikat beslemesi – İHL diplomalı yandaşlar dünya ve yurt sorunlarına egemen olmaktan ne yazık ki çok uzaklar.. Kaldı ki AKP = RTE’dir!

Sonuçta faturayı ülkemiz – halkımız ödüyor. Oysa halk size bildiğinizi yapmanız, TEK ADAMA KÖRÜ KÖRÜNE BİAT ETMENİZ için değil, ülkemiz için en iyisini TBMM’de tartışarak yapmanız için oy vermekte seçimlerde. Malezya’ya büyükelçi olarak atanan Merve Kavakçı tıp doktoru.. Siyaset bilimi – uluslararası ilişkiler – diplomasi bağlamında bir eğitimi yok. Nasıl yapacak bu işi?

Bir de bu kişiler “afedersiniz, bu görev beni aşar, eğitimim farklı alanda” diyemezler mi? Hiç mi etik değerleri – özsaygıları (benlik saygısı, self esteem) kalmamıştır? Dr. Kavakçı ABD vatandaşlığını bırakmış mıdır? Bırakmamış ise, ABD vatandaşı olurken ettiği yemin ne olacaktır? O yemine göre ABD çıkarlarını korumaya söz vermiştir?? Bu ne çatal sorundur?
Örn. Malezya Büyükelçiliğinde “Sağlık Ataşesi” görevi Dr. Kavakçı’ya az mı gelmektedir??
*****
AKP = RTE giderek daha çok de daha ağır hatalar yapıyor.
Bütün uyarılar boşuna.. Erdoğan’a ulaşmıyor ya da yanıltılıyor çevresince.
Hangisi ya da 1’i yahut 2’si.. farketmez..
Ülkeyi yaka – yıka AKP iktidarı eriyor, çatırdıyor, yıkılıyor..

Türkiye siyaseti, yaygın kitlelerin destekleyeceği iktidar seçeneği yaratmak zorunda!

Not : Gerek dinci – cihatçı (= din için IŞİD gibi savaşacak!) yetişek (müfredat) değişikliği gerek müftü – imamlara dinsel nikah yetkisi aynı zamanda Anayasa’nın 24. maddesine de aykırı. 2., 24. ve 174. maddeye ve Anayasa’nın Başlangıç bölümüne aykırılık şimdilik çok net..

Sevgi ve saygı ile. 30 Temmuz 2017, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com