…Önceki Genelkurmay Başkanlarından Org. İsmail Hakkı Karadayı, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 74. yıldönümü nedeniyle verilen kabulde (resepsiyonda) şu anısını aktarıyor:
– …İranlı Komutana* dayanamayıp sordum: “Peki, Siz Ülkenizdeki bu büyük irticai gelişmeyi önceden görmediniz mi?
Komutan şu yanıtı verdi:
– “Sayın General, devamlı bir çiçeğe bakarsanız, o çiçeğin büyüdüğünü fark edemezsiniz;
işte bizde de öyle oldu.”
-“Yani hiç mi kavrayamadınız, hiç mi algılayamadınız?” diye, üsteledim. Bu kez şöyle yanıtladı:
– “Biz onların, her gün, yavaş yavaş, milim milim getirip ortaya koydukları dini şeyleri, halkımızın masum duyguları diye düşündük. Sonuçta böylesine bir durumla karşılaşacağımızı hiç tahmin edemedik. Ama bir de baktık ki, halkımızın temiz duygularından kaynaklandığını zannettiğimiz masum görünümlü istekler aslında irticanın taa kendisiymiş.”
Komutan böyle tarif edince,
– “Demek ki, Siz de görevinizi tam yapmamışsınız” dedim ve “Humeyni için Tahran’da 500 bin kişiyle miting yapıldığında da mı fark etmemiştiniz?” diye sordum. Komutanın verdiği o yanıt hiçbir zaman kulaklarımdan silinmedi. Bana şöyle dedi:
– “Sayın General o zaman fark ettik; fark ettik, ama iş işten geçmişti…”
===============================
Dostlar,
Bu diyalog, İmam Humeyni‘nin İran’da dinci – gerici darbesinin ardından (1 Şubat 1979) Türkiye’ye sığınan bir İran’lı general ile o tarihte (1979) Çubuk’ta Tuğgeneral olan Sn. Karadayı arasında geçmiş ve gazetelerde de yayımlanmıştı. Humeyni Şah döneminde uzun yıllar Paris’te politik sürgün / sığınmacı olarak Fransa’nın korumasında yaşamış, geleceğe hazırlanmıştı!
Sayın Prof. Ercan, pek haklı olarak toplumsal belleği tazeleme gereği duyuyor..
Umarız Türkiye de geç kalMAmıştır / kalmıştır ???
Her durumda bu beladan da Türkiye kurtulacaktır.
Türkiye’nin birikimi, bu çok ciddi ve ağır sorunla başetmeye yetecektir.
Aydın karamsar, hele hele umutsuz asla olamaz; Aydın yalnızca verili bilgileri irdeleyerek bilimsel öngörüde bulunabilir.
Hepsi o denli…
Aydınlanma Şehitleri Muammer Aksoy ile Abdi İpekçi’ye Utanç ve Acıyla..
Tüm AYDINLANMA şehitlerimizi sonsuz bir şükran, minnet, özlem ve saygı ile anıyoruz..
ADD Kurucu Genel Başkanı, Türk Hukuk Kurumu Kurucu Başkanı,
Ankara Üniversitesi’nin seçkin Anayasa Hukuku hocası Prof. Dr. Muammer Aksoy,
31 Ocak 1990 günü, 25 yıl (çeyrek yüzyıl!) kalleşçe katledilmişti..
Milliyet Gazetesi’nin yürekli ve aydınlık başyazarı Abdi İpekçi ise bu gün,
1 Şubat 1979 günü, 36 yıl önce, karanlıkta bırakılan güçlerce aramızdan kopartılmıştı..
Kadim T.C. bu kahpe cinayetleri bunca zaman ve iktidara karşın aydınlat(A)madı!?
Utanç ve acıdan boğuluyoruz..
Görevini yapmayan siyasilerin ve kamu görevlilerinin yerine de utanıyoruz.
Tetikçilerinin ve ardındaki ulusal – uluslararası katil sorumlularının bulunmasını ve yargılanmasını bir kez daha istiyoruz.. İstemeye devam edeceğiz.
Kördüğümün ancak halktan yana bir iktidarla çözülebileceğini çok iyi biliyoruz.
Devlet tüm yurttaşlarının can güvenliğini
her durumda ve özürsüz sağlamalıdır.
Bu gün 1 Şubat… Aydınlık yazar (Milliyet başyazarı) Abdi İpekçi 36 yıl önce bu gün katledildi.
Aynı gün, Fransız havayolu Air France, yıllarca Fransa’da siyasal sığınmacı olarak saklanan, Fransa hükümetince korunup kollanan İmam Humeyni, Tahran’da Şah’a karşı yapılan darbe sonrası Devlet Başkanı olmak üzere Tahran’a uçurulmaktaydı..
Rastlantı mı acaba??
Şah Batı hayranı ve müttefiki değil miydi?
Emperyalizm at mı değiştirdi?
Yoksa gücü mü yetmedi İran’da olup bitene..
ABD toprakları yıllarca bu kez Şah ve ailesine mi sığınma yurdu oldu??
Ey insanlık düşmanı lanetli Emperyalizm; kanlı ellerin kırılsın e mi…
İnsanlık onuru seni de yenecek elbet bir gün.. Çok kalmadı, bundan eminiz..
T.C. Devleti, egemen devlet olduğunu aklından asla çıkarmamalı ve yurttaşlarına dönük
bu tür kanlı katil olaylarını mut-la-ka aydınlatarak şaibeden kurtulmalıdır.
Tersi, kaldırılamaz ölçüde ağırdır, utanç vericidir, ızdırap doludur..
Olasılıkları soru olarak sıralamak bile son derece kaygı vericidir :
– T.C. Devleti bu cinayetleri önlemekten aciz midir? – T.C. Devleti bu cinayetleri aydınlatmaktan aciz midir? – Katil şebekeleri Devletin resmi kurumları içinde mi yuvalanmıştır? – T.C. Devletinin eli “dışarıda” kanlı mıdır ki, içeride misillemeye muhataptır? – T.C. devleti ele geçirilmiş ve acizleştirilerek felç mi edilmiştir de bizler habersiziz?? – T.C. devleti ASELSAN’daki yüksek zekalı mühendis vatan evlatlarını niçin koruyamıyor?? – T.C., İsparta uçağında çok değerli 6 fizikçisinin ölümüne / öldürülmesine yol açan kazayı / sabotajı neden aydınlat(a)mıyor?? – T.C. devleti, Jandarma Genel Komutanı katındaki bir orgeneralinin (Eşref Bitlis) uçağının düşürülerek şehit edilmesinin üzerindeki kanlı örtüyü neden kaldır(a)mıyor??
– …..
Lütfen uzattırmayın, suç sayılabilecek soruları sordurmayın.. sonra da hem suçlu hem güçlü çıkıyorsunuz.. “En birinci” görevinizi yapın;
CAN GÜVENLİĞİMİZİ HER DURUMDA SAĞLAYIN..
İçişleri Bakanı iken Mehmet Ağar‘ın, katledilen Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu‘ya
“Tuğlayı çekersem duvar yıkılır ve hepimiz altında kalırız..”
itirafının / aczinin anlamını bize / Ulusa açıklayın ve gereğini yapın..
Demokrasi hesap vermektir, saydam devlettir. Yarasaları inlerinden çıkarın..
Örümcek ağlarını artık yırtın..
Sizde hiç ar – namus, vicdan – adalet duygusu, Allah korkusu yok mudur??
Size etkili eylem – söylem nedir, söyler misiniz, hiç yoktan bilelim..
ve onu yapmaya çabalayalım..
24 Ocak – 31 Ocak haftası: Siyasalcinayetleri simgeleyen bir hafta… “Adalet ve Demokrasi Haftası” deniyor… Türkiye’nin yakın siyasal tarihindeki siyasal cinayetlerden hareketle,
adalet, özgürlük ve demokrasi özlemini dile getiren bir simge… Demokrasiyi, adaleti, özgürlüğü,bu uğurda can vermiş olan aydınlarıanarak arayan bir ülkedeki “demokrasitarihinin” sefilliği!
***
24 Ocak 1993 Uğur Mumcu’nun katlediliş tarihi… 31 Ocak 1990 Prof. Muammer Aksoy’un katledilişi…
Kamuoyu, bu iki tarih arasındaki haftayı, hem katledilenleri anma, hem de demokrasiyi,
adaleti, özgürlüğü vurgulama haftası olarak belirlemiş. Bana kalsa, 1 Şubat 1979’da katledilen Abdi İpekçi’nin ölüm tarihine kadar,
bir gün daha uzatırdım bu haftayı.
***
Türkiye bugünlere kendiliğindengelmedi… Getirildi: İktidar kötüye kullanılarak… Temel hak ve özgürlükler sınırlanarak ve kısıtlanarak… Demokrasi, çoğunluk baskısı ile yozlaştırılarak… Din istismar edilerek… Eğitim gericileştirilerek… Direnen gerici feodalite ve emekleme aşamasındaki kapitalizm ile gözü dönmüş emperyalizmin ortaklaşa çabalarıyla… Askeri darbelerle… Ve sanki bütün bunlar yetmiyormuşgibi: Demokrat, laik, Atatürkçü, kamuoyulideri aydınların, gazetecilerin,yazarların,
öğretim üyelerinin tekerteker katledilmesiyle…
***
Yakın tarihimizde iki farklı cinayetdalgası var: Birinci dalga, 1970’lerde ortaya çıkan ve tüm ülkeyi pençesine alan, adına “sağ-solçatışması” denilen dönemdir. Aralarında Doğan Öz, BedrettinCömert, Bedri Karafakioğlu, Abdiİpekçi, Ümit Doğanay, Cavit OrhanTütengil ve Ümit Kaftancıoğlu gibi aydınların bulunduğu ilk dalgadaki cinayetler 1980 yılında son buldu. 1990 yılında 31 Ocak’ta Prof. Muammer Aksoy’un öldürülmesiyle,
1980 darbesinin cesaretlendirdiği radikal dinci akımların etkisi altında, yeniden başladı. Aksoy’un ardından 1990 yılında ÇetinEmeç, Turan Dursun, Doç. BahriyeÜçoköldürüldü. 1993 yılında Uğur Mumcu, 1999 yılında da Prof. Ahmet Taner Kışlalı, 2002 yılında Dr. Necip Hablemitoğlu katledildi.
***
Bugün Türkiye’yi “Saray Yönetimi”aşamasına getiren sürecin önemli biröğesi
bu siyasal cinayetlerdir… Unutmayın, unutturmayın!
==========================================
Dostlar,
Tüm AYDINLANMA şehitlerimizi sonsuz bir şükran, minnet, özlem ve saygı ile anıyoruz..
Tetikçilerinin ve ardındaki ulusal – uluslararası katil sorumlularının bulunmasını ve yargılanmasını istiyoruz..
Devlet tüm yurttaşlarının can güvenliğini
her durumda ve özürsüz sağlamalıdır.
Bu gün 1 Şubat… Aydınlık yazar (Milliyet başyazarı) Abdi İpekçi 36 yıl önce bu gün katledildi.
Aynı gün, Fransız havayolu Air France, yıllarca Fransa’da siyasal sığınmacı olarak saklanan, Fransa hükümetince korunup kollanan İmam Humeyni, Tahran’da Şah’a karşı yapılan darbe sonrası Devlet Başkanı olmak üzere Tahran’a uçurulmaktaydı..
Rastlantı mı acaba??
Şah Batı hayranı ve müttefiki değil miydi?
Emperyalizm at mı değiştirdi?
Yoksa gücü mü yetmedi İran’da olup bitene..
ABD toprakları yıllarca bu kez Şah ve ailesine mi sığınma yurdu oldu??
Ey insanlık düşmanı lanetli Emperyalizm; kanlı ellerin kırılsın e mi…
İnsanlık onuru seni de yenecek elbet bir gün.. Çok kalmadı, bundan eminiz..
T.C. Devleti, egemen devlet olduğunu aklından asla çıkarmamalı ve yurttaşlarına dönük
bu tür kanlı katil olaylarını mut-la-ka aydınlatarak şaibeden kurtulmalıdır.
Tersi, kaldırılamaz ölçüde ağırdır, utanç vericidir, ızdırap doludur..
Olasılıkları soru olarak sıralamak bile son derece kaygı vericidir :
– TC. Devleti bu cinayetleri önlemekten aciz midir? – TC. Devleti bu cinayetleri aydınlatmaktan aciz midir? – Katil şebekeleri Devletin resmi kurumları içinde mi yuvalanmıştır? – T.C. Devletinin eli “dışarıda” kanlı mıdır ki, içeride misillemeye muhataptır? – T.C. devleti ele geçirilmiş ve acizleştirilerek felç mi edilmiştir de bizler habersiziz?? – T.C. devleti ASELSAN’daki yüksek zekalı mühendis vatan evlatlarını niçin korumuyor?? – T.C. İsparta uçağında çok değerli 6 fizikçisinin ölümüne / öldürülmesine yol açan kazayı / sabotajı neden aydınlat(a)mıyor?? – T.C. devleti, Jandarma Genel Komutanı katındaki bir orgeneralinin (Eşref Bitlis) uçağının düşürülerek şehit edilmesinin üzerindeki kanlı örtüyü neden kaldır(a)mıyor??
– …..
Lütfen uzattırmayın, suç sayılabilecek soruları sordurmayın..
ve en birinci görevinizi yapın;
CAN GÜVENLİĞİMİZİ HER DURUMDA SAĞLAYIN..
İçişleri Bakanı iken Mehmet Ağar’ın, katledilen Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu‘ya
“Tuğlayı çekersem duvar yıkılır ve hepimiz altında kalırız..”
söyleminin anlamını bize / Ulusa açıklayın ve gereğini yapın..
Sizde hiç ar – namus, vicdan – adalet duygusu, Allah korkusu yok mu??
Size etkili eylem – söylem nedir, söyler misiniz, hiç yoktan bilelim..