Etiket arşivi: “İkinci Adam”

İsmet aslında Kaliforniyalıydı

İsmet aslında Kaliforniyalıydı

Yılmaz ÖZDİL
SÖZCÜ
, 9 Ekim 2018

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Harp Akademisi’ni birincilikle bitirdi, 31 Mart gerici ayaklanmasını bastıran Hareket Ordusu’nun karargah subayıydı, Yemen’de vuruştu, Balkan Harbi’nde vuruştu, Çanakkale’de vuruştu, Doğu Cephesi’nde vuruştu, Suriye-Filistin cephesinde vuruştu, milli mücadeleye katıldı, Batı Cephesi komutanı oldu, İnönü savaşlarında vuruştu, Sakarya Savaşı’nda vuruştu, Büyük Taarruz’da vuruştu.

Asrın liderimizin “bakın görüyorsunuz, elinde Türk bayrağı yok, Amerikan bayrağı sallıyor” dediği İsmet İnönü, işte bu.

İsmet İnönü genelkurmay başkanıydı. Asrın liderimiz kantin asteğmeniydi.

İsmet İnönü iki kez gazi oldu, İstiklal Madalyası var. Asrın liderimizin Yahudi cesaret madalyasıyla vahabi kralından aldığı madalyası var.

İsmet İnönü Kuvayi Milliyeci’ydi, hakkında idam fermanı çıkarıldı, vatan haini şeyhülislam tarafından katli vacip ilan edildi. Asrın liderimiz kendi vatanını sırtından vuran köktendinci Suriyelileri Kuvayi Milliye ilan etti.

İsmet İnönü, Atatürk’ün fikri temelini attığı Köy Enstitüleri’ni kurdu, tarihin gördüğü en aydınlık eğitim kurumuydu. Asrın liderimiz bütün okulları zorla imam hatip yapmaya çalışıyor, o kadar şahane (!) eğitim veriliyor ki, çocuklar deist oldu.

İsmet İnönü Harika Çocuklar Yasası çıkardı, Suna Kanlar, İdil Biretler, Fazıl Saylar, Bedri Baykamlar, Gülsin Onaylar, Ateş Parslar, Nevbahar Aksoylar ve daha nice muhteşem memleket evlatları yetişti. Asrın liderimizin döneminde, çocuklarımız OECD sonuncusu oldu, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın sonuçlarına göre, yabancı dili boşverdik, çocuklarımızın yarısı Türkçe okuduklarını bile anlamıyorlar, aynı eğitimi alan Avrupalı akranlarına göre üç yıl geriden geliyorlar, Afrika seviyesinin altına yuvarlandılar.

İsmet İnönü Tübitak’ın temellerini attı. Asrın liderimiz döneminde TÜBİTAK’ta Tillo evliyalarının kerametleri, hacı robot, ayet okunmuş fasulye, tatlı kelam gibi projeler yapılıyor.

İsmet İnönü’nün fotoğrafı Türk Lirası’na basıldı. Asrın liderimiz döneminde darphanede feto lirası basıldı.

İsmet İnönü döneminde Hatay devleti, vilayet olarak Türkiye’ye katıldı. Asrın liderimiz döneminde vatan toprağı terkedildi, Süleyman Şah Türbesi‘nin boş sandukaları kamyona yüklendi, kaçıldı.

İsmet İnönü Lozan’ı imzaladı, 95 senedir kapı gibi duruyor, ilelebet duracak. Asrın liderimiz papa heykelinin önünde Avrupa Birliği Antlaşması imzaladı, fos.

İsmet İnönü, Lozan’da Türkiye-Suriye sınırını çizdi. Asrın liderimiz döneminde Türkiye-Suriye sınırı kevgir oldu.

İsmet İnönü, Lozan Antlaşması’yla ada mada vermedi, aksine, Bozcaada’yı Gökçeada’yı aldı. Asrın liderimiz döneminde 17 adamıza Yunan oturdu, tık yok.

İsmet İnönü’yü Churchill gibi, Stalin gibi, Roosevelt gibi küresel kurtlar kandıramadı. Asrın liderimizi ilkokul mezunu feto kandırdı.

İsmet İnönü Harp Akademisi dahil, daima sınıf birincisiydi. Asrın liderimizin diploması pürüzlü.

İsmet İnönü eğitime doymazdı, Cumhurbaşkanı olduktan sonra profesörlerden fizik dersi aldı, kimya dersi aldı, Çankaya Köşkü’nün bir odasını laboratuvar haline getirdi, deneyler yaptı. Asrın liderimiz “neden zorunlu fizik dersi, zorunlu kimya dersi tartışılmıyor da, din dersi tartışılıyor?” diyor.

İsmet İnönü’nün sekiz binden fazla kitap bulunan kütüphanesi vardı. Asrın liderimiz “kitap okumaya vakit bulamıyorum, arkadaşlarım sağolsun bana kitap özeti getiriyor” diyor.

İsmet İnönü akıcı Fransızca biliyordu, İngilizce biliyordu, bu lisanlardaki kitapları orijinallerinden okuyordu. Asrın liderimiz van münüts.

İsmet İnönü, eşine düğün hediyesi olarak piyano aldı, kızına piyano aldı, kendisi 50 yaşından sonra viyolonsel çalmayı öğrendi. Asrın liderimiz hak getire.

İsmet İnönü her cuma akşamı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası dinlemeye giderdi, 1964’te suikast girişimine uğradığı gece bile aksatmadı, konsere gitti, gerçek manada tiyatroseverdi. Asrın liderimizin senfoniyle menfoniyle alakası yok, tiyatroculara gıcık oluyor, baleyi belden aşağı buluyor.

İsmet İnönü tenis oynardı, golf oynardı, plaja eşiyle birlikte giderdi, askılı mayosuyla, halkla birlikte yüzerdi, Kasımpaşaspor’a kulüp armasında Türk Bayrağı taşıma onurunu İsmet İnönü verdi. Kasımpaşalı asrın liderimiz döneminde milli takımın kırmızı-beyaz forması bile turkuaz yapıldı.

İsmet İnönü ata çok iyi binerdi, at yarışları seyretmeyi severdi, 1930’da sahibi olduğu Olgo isimli atıyla Gazi Koşusu’nu kazandı. Asrın liderimiz attan düştü, Gazi Koşularına gitmiyor.

İsmet İnönü namaz kılardı, oruç tutardı, Çankaya Merkezi Camisi’ni yaptırdı, yatağının başucunda “Allah’ın dediği olur” yazıyordu, din istismarına yolaçmamak için bunların haber yapılmasına asla izin vermiyordu. Asrın liderimiz cami kapısında basına konuşuyor, musalla başında nutuk atıyor.

İsmet İnönü evindeki tamiratın parasını bile kendi cebinden öderdi, sıvacıya su tesisatçısına ameleye kendi maaşından ödediği parayı kuruşu kuruşuna not ederdi, evine aldığı kömürün parasını kendi cebinden öderdi, hastalanıp doktora gittiği zaman “ben milli şefim, başbakanım, cumhurbaşkanıyım” filan demezdi, kendi cebinden öderdi. Asrın liderimiz 1.150 küsur odalı saray yaptırdı.

İsmet İnönü cumhurbaşkanıyken, oğlu Erdal üniversite okuyordu, otomobil almak istedi. İsmet oğluna mektup yazdı. “Sana ‘olmaz’ dediğim zaman ne kadar üzüldüğümü tasavvur edemezsin ama, yeni otomobiller pahalı, eski bir otomobil bul, sabrın artar” dedi. Erdal ikinci el, 45 bin kilometrede bir otomobil aldı, motoru arızalıydı, tamir ettirdi. Öbür oğlu Ömer de üniversitedeydi, mektup yazdı, “en basit hayat tarzıyla yaşıyorum ama, paranın iki ucunu biraraya getiremiyorum” diye yakındı. İsmet oğluna cevap yazdı. “Bütün hayatın boyunca iki ucunu biraraya getirmeye çalışacaksın, hayat mücadelesi bu, sıkıntıları eğlenceli bir şey gibi almaya çalış” dedi. Asrın liderimiz dört milyar liraya yakın örtülü ödenek kullanıyor.

İsmet İnönü eşiyle bezik, arkadaşlarıyla briç, Atatürk ve konuk devlet adamlarıyla bilardo oynuyordu, satranç tutkunuydu. Asrın liderimiz millet kıraathanesi açıp avanta kek dağıtacağını açıkladı.

İsmet İnönü her akşam yemeğinde iki tek atardı, rakı içerdi, votka severdi, bazen yemekten önce viski yudumlardı. Asrın liderimiz “milli içkimiz ayrandır” filan diyor ama, ejder meyveli smoothie içiyor.

İsmet İnönü yabancı konuklardan hediye olarak sadece kitap kabul ediyordu. Asrın liderimiz 500 milyon dolarlık uçağa “Katar emirinin hediyesi” diyor.

İsmet İnönü, demokrasi için, parlamenter rejim için kendi mutlak iktidarından kendi isteğiyle vazgeçen dünya tarihindeki ilk ve tek liderdir. Asrın liderimiz rejimi değiştirdi, tek adam oldu.

İsmet İnönü’nün damadı gazeteciydi, karşıdevrimciler tarafından hapse atıldı. Damadını ziyaret etmek için cezaevine gitti, görüştürmediler. Not yazdı, damadına gönderdi. “Evladım, görmek için geldim, göremedim, yarın gene gelirim, acele ihtiyacın neyedir, nasılsın, metanetine güvenirim şerefli evladım, İsmet İnönü” dedi. Damadı bir kağıdın arkasına not yazdı, kayınpederine geri gönderdi. “En ufak üzüntüm yok, benim için üzülürseniz üzülürüm, bir tek ricam var, kimseye benimle alakalı tek kelime konuşmayın, ne olur ne baskı yapın, ne baskı kabul edin, ellerinizden öperim, Metin” diye yazdı. Damadı hapisteyken, kızı doğum yaptı, İsmet İnönü’nün torunu, damadı tutukluyken dünyaya geldi. Buna rağmen demokratik duruşunu bozmadı, “ömrüm boyunca adalete siyaset karışmasın diye çalıştım, devrimlerin en şiddetli dönemlerinde bile adalete karışmadık” dedi.
Asrın liderimiz, damadını bakan yaptı, ekonominin hazinenin maliyenin başına koydu, asrın liderimizin damadı bismillah ilk iş gitti Amerikalı McKinsey’i getirdi.

McKinsey meselesi üç günde boka sardı…
Asrın liderimiz mevzuyu evirdi çevirdi, İsmet İnönü’ye bağladı, iki kareden oluşan fotoğrafın yalnızca tek karesini göstererek, “bakın elinde Türk bayrağı yok, Amerikan bayrağı sallıyor” filan dedi. İşte bu nedenle “tarihimizin iki karesini birden” yazayım dedim. Sırf İsmet İnönü’yü yazsak, olmaz. Sırf asrın liderimizi yazsak, eksik kalır. Gerçekleri görebilmek için resmin tamamını görmek lazım!
=================================
Teşekkürler sevgili Yılmaz Özdil…

“Edep ya huuuuu!!!” diyoruz.. Gündem değiştirmek, CHP’ye vurmak adına bu denli de olur mu??

1 adım sonrası Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.. O’na vuracak da hazırlık yapıyor..

Büyük Atatürk anılarında anlatır..  Samsun’a çıkarak milli mücadeleyi başlatacaktır. İstanbul Şehzadebaşı’nda Albay İsmet beyi evinde ziyaret eder ve büyük sırrı ilk kez O’nunla paylaşır. İsmet bey, haritayı açan Mustafa Kemal Paşa’ya, “Gene birşey mi yapacaksın?” diye sorar. Böylesine yakındırlar 2 dost, topu topu 3 yıl kıdem farkı vardır Harbiye’den mezuniyette..

  1. İnönü savaşında ordu komutasını İsmet beye verir Mustafa Kemal Paşa..
  2. İnönü savaşında da ordu komutasını İsmet beye verir Mustafa Kemal Paşa..İsmet bey ikisini de kazanır.. 2. sinde Mustafa Kemal Paşa yolladığı telgrafta İsmet beyi kutlar ve “Siz orada yalnızca düşmanı değil, milletin maküs talihini de yendiniz..” diye değerbilir davranır.

Sakarya savaşında Mustafa Kemal Paşa – İsmet bey omuz omuzadır..
Büyük Taarruzda da..
Olağanüstü önemli, kritik Lozan görüşmelerinde Ulusun yazgısı belirlenecek iken İsmet Paşa Dışişleri Bakanlığına atanarak Türk delegesinin başı olur ve destansı bir başarı kazanır. (Hukuk Danışmanı, ailemizden Prof. Dr. Veli Saltık‘tır..)
Cumhuriyet ilan edildiğinde Cumhuriyetin ilk Başbakanı ve Türkiye’nin 2. adamı İsmet Paşadır. Uzun yıllar bu 2’li ülkemizi başarıyla yönetir..
Şevket Süreyya Aydemir, “İkinci Adam” adlı yapıtında ayrıntılı anlatır.
Mustafa Kemal Paşa’dan sonra Türkiye’ni 2. Cumhurbaşkanıdır ve bu görevi 1938-50 arasında 12 yıl sürdürür, Türkiye’yi, yüksek zekası ve diplomasi ustalığı ile 2. Büyük Paylaşım Savaşı yangınını dışında tutmayı başarır.
1946’da çok partili yaşama geçilmesini sağlar, CHP’den ayrılanlar DP’yi kurar ve bu parti 14 Mayıs 1950 seçimlerini kazanır. İsmet Paşa Cumhurbaşkanlığını bırakır ve DP’li Celal Bayar 3. Cumhurbaşkanı olur. İktidarı kansız ve güç kullanmadan, demokratik ve barışçı biçimde devrederek dünya siyaset tarihine geçer..

Sayfalarca yazsak bitmez..
Edep ya huuuu!
Erdoğan bir kez daha kendi ayağına sıkmıştır. Bu son bayrak çarpıtması, Erdoğan’ın zaten çooook aşınmış saygınlığından, sanıldığından daha büyük bir parça koparmıştır..
Vefa ve tarihe saygı, en temel insanlık değerlerindendir, hiçbir siyasal beklentiye, çıkara asla feda edilmemelidir.

Sevgi ve saygı ile. 11 Ekim 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

MİLLİ ŞEF’E SAYGIYLA!

MİLLİ ŞEF’E SAYGIYLA!

Görsel

 MİLLİ ŞEF’E SAYGIYLA
(1884-1973)

Dr. Ceyhun BALCI

İsmet İNÖNÜ Cumhuriyet’i kuran, devrimleri yapan kadronun önde gelenlerinden!

Diğer namı İkinci Adam.

Aralıksız 12 , toplam 16 yılı aşkın Başbakanlık yapmış.
İlgili dönemde etkili, yetkili ve tartışılmaz olduğuna kuşku yok!
Buna karşın, tüyü bitmemiş yetimin kuruşuna göz dikmemiş!

Yaşıtı pek çok aydın gibi hem asker, hem devlet adamı, hem eş,
hem aile babası olma görevlerini başarıyla yürütmüş.
Savaş yorgunu bir kuşağın diplomasi ustası!
Hiç bilmediği bir konuda bile ülkesinin yüzünü kara çıkartmamış.

Soyadını İnönü savaşlarına borçlu!

Tam savaş bitip de biraz kafa dinleyecekken Lozan yolları görünmüş! Zorlu ve gerilimli bir görevi daha başarıyla tamamlamış.
Lozan’daki birkaç ayın kendisini çok daha zorlu savaşlardan daha çok yorduğunu, yaşlandırdığını söylemiş!

Lozan üzerinden saldırıya uğramasına da şaşırmamak gerekiyor!
Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet, Devrimler adına ne var ne yoksa
ateş altındayken Lozan’ın ayrıcalığı olamazdı!

Lozan hezimet mi başarı mı?

Sorunun yanıtını en iyi Prof. İlber Ortaylı vermekte.
Lozan, adı üzerinde bir antlaşma!
Bir taraf için zafer olması  öbür yan için bozgun olmasına bağlı!

Ama, Türkiye Cumhuriyeti’nin ön sözleşmesi olması ve kapitülasyonların ortadan kaldırılması bakımından düşünülürse zafer demek çok daha olası! Dört yüz yıl boyunca vazgeçilmesi bile düşünülemeyen kapitülasyon kamburundan kurtulmak bile
başlı başına bir utku sayılmalı!

İsmet İnönü, bu dünyada kendisi için pek az şey yapanların kuşağından çok önemli bir kahraman. Bu yanıyla bile saygıyla, şükranla ve özlemle anılmayı hak eder!

Devletin ve ulusun soyulduğu bugünlerde kör kuruşun hesabını tutan O’nun gibilerin ruhu şad, onların izinden milim sapmamak da
bizlere görev olsun!

Yengilerinin Yıldönümünde İsmet İnönü’yü Anmak


Dostlar
,

Bilindiği gibi, 6-11 Ocak / 23 Mart-1 Nisan süreci; 92 yıl önce 1921’de, İnönü’de kazanılan 1. ve 2. İnönü savaşlarının kazanıldığı bir süreçtir.

Ya istiklal ya ölüm!” parolasıyla başlatılan “Bağımsızlık (İstiklal) Savaşı”mızın en zorlu döneminde, birleşik düşmanın Ankara’ya yürümesini önleyerek,
yakın tarihimize iki görkemli yenginin (zaferin) kaydedilmesini sağlayan
ulusal kahraman sevgin (aziz) İsmet İnönü’nün anısına unutmamalıyız..

Sayın Doç. Dr. Necati Ulunay Ucuzsatar, eksik olmasın bu görevi yaptı ve 22.1.13 günü Cumhuriyet’in 2. sayfasında aşağıdaki önemli makaleyi yazdı.

Büyük Atatürk ve can yoldaşi sevgin (aziz) İsmet İnönü‘ye,
ulusal kurtuluş savaşımıza emek veren, kan ve can veren tüm yurtseverleri, şehitlerimizi ölçsüz bir şükran ve saygı ile anıyoruz.

İnönü ile

Sevgi ve saygı ile.
27.1.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Yengilerinin Yıldönümünde İsmet İnönü’yü Anmak

Cumhuriyet, 22.1.13

  • Böyle umutsuz, korkunç ve kritik bir zamanda sayı ve silahça çok üstün bir düşmanla girişilen savaşta, soyadının Atatürk tarafından İnönü konulmasını sağlayan iki zaferiyle Albay İsmet, Mustafa Kemal Paşa’nın söylemiyle
    “vatanın makus talihini (ters alınyazısını) yenen” ilk Türk komutanı oldu.

Doç. Dr. Necati Ulunay Ucuzsatar

Bilindiği gibi, içinde bulunduğumuz 6-11 Ocak / 23 Mart-1 Nisan süreci; 1921 yılında, İnönü’de kazanılan Birinci ve İkinci İnönü savaşlarının kazanıldığı bir süreçtir. Bu yazıyı, “Ya istiklal ya ölüm!” parolasıyla başlatılan “Bağımsızlık (İstiklal) Savaşı”mızın en kritik zamanında, düşmanın Ankara’ya yürümesini önleyerek, yakın tarihimize iki görkemli yenginin (zaferin) kaydedilmesini sağlayan ulusal kahramanımız ve atamız merhum İsmet İnönü’nün anısına ithaf ediyorum.

Şevket Süreyya Aydemir, İsmet İnönü’yü Ulusal Savaşım’ın (Milli Mücadele’nin-1918-1923) “İkinci Adam”ı olarak ölümsüzleştirdi. Bernard Shaw, “Birinci adam güneşi, ikinci adam gölgeyi sever.” demişti. Shaw’ın bu söylemi Atatürk ve İnönü için değildi. Ancak, dünya tarihinin adı geçen iki büyük adamı, Türk ulusunun
en dehşetengiz ve acılı dönemlerinden olan Balkan (1911-1913), Birinci Dünya
(1914-1918) ve Türk Bağımsızlık (İstiklal, 1919-1922) savaşlarını birlikte yaşadılar.

İsmet Paşa, ulusumuzun can çekiştiği böyle bir dönemde yurdun kurtarılması ve
tam bağımsızlığı yolunda gerçekten her zaman Mustafa Kemal’in yanında ve O’nun desteğinde, bizlere bugün de örnek olacak bir sadakat ve bağlılıkla hizmette bulundu.

H. Edip Adıvar’ın “Türk’ün Ateşle İmtihanı” adlı yapıtında ortaya koyduğu gibi, özellikle 1. Dünya ve Bağımsızlık savaşları sırasında, vatanın içinde bulunduğu tablo karanlık bir tabloydu. O günler kara günlerdi. Çökmek üzere olan en son Türk imparatorluğunda yüz binlerce Türk çocuğu; amacı akıl ve mantığa, bilim ve tekniğe dayandırılmamış sınırsız bir serüven için Kafkasya’da, Galiçya’da, Balkanlar’da Romanya’da, Makedonya’da, Batı Trakya’da, İran’da, Libya’da, Mısır’da, Hicaz’da, Asir’de, Yemen’de, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Sarıkamış’ta ve Çanakkale’de çarpışarak kanını oluk oluk akıttı.

İnönü, 24 Eylül 1884’te, “Mustafa İsmet” adıyla yaşanan o acı ve kara günlerin başlamasından önce dünyaya geldi. 1877-1878 Türk-Rus (93) Savaşı’nda
Şıpka Geçidi’ni kahramanca savunan Hulusi Paşa’nın: “Büyüdüğün zaman ne olacaksın?” sorusuna “Asker” yanıtını verdi. Bu yanıtı, 32 yaka (apolet) numarasıyla Sivas Askeri Rüştiyesi’ne girince gerçekleşti. 1 Eylül 1903’te Topçu Harbiye Mektebi’nden Teğmen rütbesiyle mezun oldu. Yaşamı boyunca desteği ve gölgesinde kalacağı Atatürk’le, Pangaltı’ndaki Erkân-ı Harbiye’de (Harp Akademisi) tanıştı. Akademiyi 26 Eylül 1906’da kolağası (yüzbaşı) olarak bitirdi ve 2 Ekim 1906’da Edirne’de askerlik yaşamına atıldı. Orada 8. Sahra Topçu Alayı’nda bir bölük komutanı iken takdirlerini kazandığı Cevat Paşa tarafından ordu karargâhına alındı ve yüzbaşı rütbesiyle ordudaki paşalara ve yüksek rütbeli komutanlara, aylarca, tümen tabiyesi (taktiği), sevk-ul ceyş (strateji) ve topçuluk dersleri verdi.

Onaylamayıp Genelkurmay Başkanlığı’nı uyardığı halde, Balkan Savaşı’nın çıkacağı bir zamanda Yemen’e gönderildi. Beytuş-Şaban Muharebeleri başarısı sonrasında 26 Nisan 1912’de binbaşılığa yükseltildi.

1. Dünya Savaşı’nda, 14 Aralık 1915’te albaylığa terfi ettirildi ve Doğu’da 2. Ordu Komutanlığı’na atandı. Burada 1907 ve 1909 Selanik buluşmalarından sonra ilk kez 13-14 Mart 1916’da, Diyarbakır’da karşılaştığı Çanakkale zaferi kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde 2. Ordu Kurmay Başkanı oldu. Mustafa Kemal, Muş ve Bitlis’i Ruslardan kurtardıktan sonra 30 Aralık 1916’da Albay İsmet’i kendi ordusunun 4. Kolordu Komutanlığı’na atadı. İşte bu tarihten itibaren yakın tarihimizin iki büyük önderi birbirlerine derin bir sevgi ve saygıyla kalben bağlandılar ve düşüncede, yurdun kurtarılması için kararlılıkta ve sonrası devrimlerin gerçekleştirilmesinde bir ve beraber hareket ettiler.

Suriye ve Filistin’deki çarpışmalarından sonra Birinci Adam ve İkinci Adam, imparatorluğun çöküşünü ve acısını birlikte yaşadı. Osmanlı Devleti’nin teslim olup 30 Ekim 1918’de Mondros Silah Bırakışması’nı imzalamasından sonra, aralarındaki gizli paylaşım antlaşmalarını yürürlüğe koyan emperyal devletler, Atatürk’ün deyimiyle elde kalan en son “Türk atayurdu”nu istilaya giriştiler.

İngiltere, imparatorluğunun çıkarları için 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusunu
İzmir’e çıkardı. Doğudan Ermeniler, güneydoğudan Fransızlar ve Ermeni komitacıları ve batıdan Yunanlılar talan, yağma ve vahşetle saldırılara koyuldular.

Albay İsmet 1920 yılında İstanbul’dan kaçtı ve Ankara’da yeniden Mustafa Kemal Paşa ile buluştu. O Ankara’ya vardığı zaman, Trakya ile Kocaeli-Bursa-Uşak-Denizli-Muğla hattına kadar olan Batı Anadolu toprakları ve Güneydoğu illerimiz düşmanın işgali ve zulmü altındaydı. Doğuda Ermeniler, 1917 Bolşevik ihtilali nedeniyle çekilen Rus ordularının yerini almış katliam yapıyordu. Yurdun iç cephesi de padişah fermanı ve şeyhülislam fetvasıyla çıkarılan ayaklanmalarla çöküyordu. Ordu, silah, cephane ve para yoktu. Kazım Karabekir Paşa’nın Ermenileri yenmesi ve 4 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması’yla Doğu topraklarımızın kurtarılmasından sonra Batı cephesinde, henüz Kuvayı Milliye adı verilen halk güçlerinden düzenli bir ordu kurulmaya başlanması sırasında Demirci Mehmet Efe, Çerkez Ethem ve kardeşlerinin ayaklanmasını fırsat bilen İngilizler, Yunan ordusunu kuzeyden Bursa’dan ve güneyden Uşak’tan Eskişehir-Ankara yönünde saldırıya geçirdiler.

Böyle umutsuz, korkunç ve kritik bir zamanda sayı ve silahça çok üstün bir düşmanla girişilen savaşta, soyadının Atatürk tarafından İnönü konulmasını sağlayan iki zaferiyle Albay İsmet, Mustafa Kemal Paşa’nın söylemiyle “vatanın makus talihini (ters alınyazısını) yenen” ilk Türk komutanı oldu.

İnönü Zaferi’nin değerini Atatürk 

  • “…Yeni Türkiye Devleti’nin küçük, fakat ulusal ülkülü (milli mefkûreli) genç ordusu, en dar bir hesapla üç kat üstün düşmanı İnönü Meydan Muharebesi’nde yendi… İç hatların kullanılmasında savaş tarihine parlak bir örnek yazdı… İnönü yengisi (zaferi) Türk yurdunun, Türk bağımsızlığının ilk zafer müjdecisi olmuştur. Bu nedenle bu yengiyi kazanan Türk ordusunun tüm mensupları, dünya tarihinde unutulmaz şanlı bir menkıbe sahibi olarak sonsuza değin  yaşayacaklardır… Bu münasebetle Türk ordusu gazilerini saygı ve minnetle yad ederim. Ve şehitlerimizin aziz ruhlarına kutsamalarımı (takdisatımı) takdim eylerim.” 

söylemiyle vurguladı.