Etiket arşivi: İBDA-C

Rifat Serdaroğlu : DEVLETİN SAHİBİ YOK

 

DEVLETİN SAHİBİ YOK!

portresi3

Rifat Serdaroğlu

-Cumhuriyetin kuruluş değerlerine karşı olduğunu açıkça söyleyen bir iktidar.
-Demokrasiyi, hedefi olan “İslam Devletine” gitmek için bir araç olarak gören
bir Başbakan.
-İktidara gelebilmek uğruna başta emperyalist güçler olmak üzere, Cumhuriyet ve Demokrasi düşmanı Cemaat ve Tarikatlarla işbirliği yapan bir Genel Başkan.
-Oy toplamak amacıyla PKK Terör örgütü lideri ile müzakere etmekten çekinmeyen, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmiş bir siyasal yapı ve ulusal değerlerden- vatan sevgisinden nasibini almamış Cemaat beslemesi
bürokratik yapı
!…

-Bir taraftan, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ilkesinin yazılmasını ilkellik sayan,
öbür yandan Türkiye, Şerefsizlerin Memleketidir” diyen bölücüye
“Cumhurbaşkanlığı Ödülü” veren bir Cumhurbaşkanı.

-İktisat Fakültesi mezunu, gençliğinde İBDA-C Terör Örgütünün “Gölge” adlı dergisinin Ankara Temsilcisi olduğu yazılan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı.

Ağlayan Kaşar Bülent Arınç’ın dost ve arkadaşları olmakla övünen
Yüksek Yargı Başkanları.

-Silah arkadaşları sahte delillerle, Cemaat ve CIA kumpası ile zindana atılırken,

  • çamaşır sepeti gibi koltuğunda oturan, bizi bu işlere karıştırmayın diye bildiri yayınlayan ve sürekli “ters L” vaziyetinde dolaşan bir Genelkurmay Başkanı.

-Büyük bir kısmı satın alınmış, önemli bir kısmı Cemaat ve Tarikatların emrine girmiş, kalan kısmı ise Polis-Vergi Denetmeni tarafından tutsak alınmış, “Basın Özgürlüğü-Halka doğruları anlatma” görevlerini rafa kaldırmış gayri millî bir medya.

-Demokrasinin, Lâik Cumhuriyetin, Özgür ve Örgütlü Toplumun, Çağdaşlığın savunucusu olması gereken Üniversitelerimizin ve Bilim İnsanlarımızın
inanılmaz korkaklığı ve suskunluğu.

-Aman dümenimiz bozulmasın, bu furyadan bizde pay kapalım deyip,
bir avuç cahile teslim olmuş omurgasız iş dünyası.

Durum böyle olunca;
Hırsızlar serbest dolaşır, Savcılar görevden alınır. Savcı, Savcının elinden dosyasını alır. Polis, Savcıyı sallamaz bile, aynı Polis Mahkeme kararını da takmaz.
Savcı “tutun getirin”, Polis, “Ben karışmam, sıkıysa sen tut” der.

Bürokrasi, böyle durumlarda yaptığı gibi, tüm yürümekte olan işleri frenler ve
pozisyon alır. Piyasalar alt üst olur, döviz tarihi rekorunu kırar,
devletin ve özel sektörün borcu durduğu yerde artar.

Türkiye Cumhuriyeti, çok partili siyasal yaşama geçtiğinden bu yana ilk kez
böylesine ciddi bir “Devlet Krizi” ile karşı karşıya geliyor.

AKP Hükümeti dışında hangi hükümet işbaşında olsaydı, o hükümet şimdiye dek
istifa eder ve ülkeyi böylesi feci bir duruma düşürdüğü için Türk Milletinden özür diler ve kenara çekilir, demokrasinin önünü açardı.

Fakat AKP yalnızca hizmet için değil, demokratik rejimi değiştirmek amacıyla
iktidar olduğundan; değil istifayı düşünmek, eline aldığı “Yürütme Yetkisiyle” Cumhuriyetin temel direklerini kırmakta,

  • AKP T.C. Devletinin çöküşünü hazırlamaktadır.

Bugün Başbakan Erdoğan’a sorsanız;
“Eyy Erdoğan, bir tarafta Bilal Efendinin kurtarılması, diğer tarafta Hukuk Devleti İlkesinin yıkılması, senin tercihin nedir?.”

Vereceği yanıt şöyle olur;
“Sevsinler sizin Hukuk Devletinizi. Bilal’e karşı yapılan bir darbedir. Devlet içinde paralel yapılanmadır. Biz kendi ülkemizde ameliyat yapılmasına izin vermeyiz…”

Değerli Okurlar;

28 Aralık 2013 Cumartesi günü ülkemizin manzarası maalesef böyledir.
Eğer Türk Milleti olarak yazgımıza el koymaz isek, bu güne dek olduğu gibi
“Bana ne” deyip yalnızca seyredersek, her geçen gün daha da kötüye gideriz.
Önümüzde bir yerel seçim ve bahar aylarıyla başlayıp iyice azacak PKK terörü
ve bölücülük çabalarını yaşayacağız.

Ne demiş M. Akif Ersoy;

  • Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır!..

Nasıl mı sahip çıkılacak? Onu da yeni yılda görüşürüz.

Sağlıklı, huzurlu, barış ve kardeşlik içinde bir yeni yıl dilerim.

Not: Bir hafta kadar yurt dışında olacağım.
Yazılarda olabilecek aksamalar için şimdiden özür dilerim.
(28 Aralık 2013)