Etiket arşivi: Hukuk önünde herkes eşit

KPD ayrıştırıcı, DHD ise birleştirici

Yurttaş, kuralı koyan (yasama), onu uygulayan (yürütme) ve uyuşmazlıkları çözen (yargı) organların birbirinden ayrı olduğuna, hukuk önünde herkesin, eşit olduğuna inanmalı. Cumhuriyet’in niteliklerinin özü, demokratik hukuk devleti (DHD): yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı organlarda toplanması anlamında erkler ayrılığı.

2017 Anayasa kurgusu, beş yıllık uygulamasında tek kişili yürütme, yasama ve yürütmeyi güdümü altına almasının ötesinde parti başkanlığı yoluyla Devlet tüzel kişiliği ile özdeşleşti. Öyle ki, parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme (PBDBY), adeta kişi+parti+devlet (KDP) birleşme (füzyon) sürecini beraberinde getirdi.

BİRLEŞME VE AYRIŞTIRMA

Bu üçlü füzyon, toplumu ayrıştırdı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) başkanı kişiliğinde somutlaşan üçlü birleşme, Cumhur İttifakı eşliğinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) desteğiyle pekişti.

TBMM’de AKP’nin, Anayasa ve kamu yararına aykırı da olsa, her yasa önerisini kayıtsız koşulsuz destekleyen MHP, araştırma önergeleri görüşmelerinde yok.

Ama toplumu ayrıştıran asıl füzyon, ‘dava’ ve ‘yürüyüş’ sloganlarında somutlaşmakta.

Hiçbir felaket, tarihi yürüyüşümüzü sekteye uğratamayacak” (D. Bahçeli).

‘Dava arkadaşlığı’ ise, Erdoğan’ın süreğenleşen söylemi.

Dava yürüyüşü’, Cumhur İttifakı ortak paydası olarak görülebilir.

Türkiye ülkesi/Türkiye toplumu ve Türkiye Devleti’nin tarihsel/kültürel ve doğal değerleri ile anayasal ve siyasal belleğini silmeye çalışan zihniyet için “iktidar bekası”, her şeyin önünde. Bu bakımdan dava yürüyüşü, siyasal münavebe yollarını elden geldiğince tıkama ana hedefine odaklı. 2022 seçim ve sansür yasaları, Cumhur İttifakı’nın, siyasal iktidarı sürdürmek için baskı araçları.

Kuşkusuz “dava yürüyüşü”, Devlet düzleminde hukuk ve demokrasiye, toplumsal alanda da insan hakları değerlerine yabancı.

Hal böyle olunca, toplum, “dava yürüyüşü” yanlısı ve ötekiler biçiminde ayrıştırıldı ve bu süreçte, AKP ve MHP Genel Başkanlarının söylem, işlem ve eylemleri belirleyici oldu.

AYRILIK VE BİRLEŞTİRME

Erkler ayrılığı kuramına göre, yasama, yürütme ve yargı organlarında somutlaşan devlet örgütünün işleyişi, kurumlar ve kurallar yoluyla ilkeler ve değerler bütününde sağlanır.

Hak ve özgürlük öznelerinin gönüllü birlikteliğine dayanan özerk toplum yapısı, ancak demokratik devlet çatısı altında kurulabilir.

Yöneticilerin talimatlarıyla değil, hukuk kuralları ile biçimlenen toplum, hukuk toplumu veya demokratik toplum olarak nitelenir.

Özetle, erkler ayrılığı ekseninde işleyen anayasal demokrasi, toplumu birleştirici bir işlev görür.

YSK’NİN TARİHSEL İŞLEVİ

DHD, şu halde sivil alana hukuk toplumu kavramı ile yansır. Hukuk toplumu, toplumsal barış ve birliktelik güvencesidir.

CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı, Millet İttifakı olarak DHD yolunun ilk adımı. Kuşkusuz bu yolda, HDP’nin öncülük yaptığı demokratik parlamenter rejimi savunan Emek ve Özgürlük güçbirliğinin payı da belirleyici.

Bu süreçte hukuk yoluyla demokrasi kavramı öne çıkarılmalı ve uygulamaya konulmalı.

10 Mart günü Sayın Erdoğan, kameralar önünde imzaladığı seçimlerin 18 Haziran yerine 14 Mayıs’ta yapılması kararı ile topluma meydan okuyarak kampanyayı da başlattı.

3. kez adaylık yasağından seçimlerde uygulanacak yasaya, parti genel başkanı CB adayına uygulanacak seçim yasaklarından sandık güvenliğine uzanan seçim sorunları karşısında tek belirleyici anayasal organ, Yüksek Seçim Kurulu (YSK).

Demokrasi inşası için yola çıkan partiler, başvuru haklarını kullanarak YSK’yi hukuki kuşatma altında tutmalı, toplumsal bütünlük ve gelecek kuşakların barış içinde yaşaması için.

Gezi’ye selam: Turizmi Teşvik ve Uludağ Alan Yasaları ardından Orman Kanunu değişikliğini görüşen AKP-MHP koalisyonu, ‘Türkiye ekosistemi’ne ihanet ediyor. Güvenli çevrede yaşam için mücadele bedelini özgürlükleriyle ödeyen Av. Can Atalay’a nice yıllar dilerken, Sevgili Mücella, Çiğdem ve Mine’ye, Hakan, Osman ve Tayfun’a selam olsun!

Kaçak Saray için resmi yazı gönderdiler

Kaçak Saray için resmi yazı gönderdiler

Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde yapılan basın toplantısında, AOÇ’deki tüm iş ve işlemlerin durdurulması için süreç başlattıklarını ifade eden Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan,

“AOÇ’de Kaçak Saray ve yerleşkedeki tüm kaçak yapıların ruhsatının, iskanının ve dayanaktan yoksun alandaki bütün alt ölçekli planların iptal edilmesini Büyükşehir Belediyesine resmi yazıyla gönderdik.” dedi. (05 Ağustos 2015)

“Türkiye Cumhuriyeti böyle hukuksuzluk görmedi” diyen Candan şunları söyledi:

– “Ankara Büyükşehir Belediyesine alt ölçekli planların iptali için girişimde bulunduk.
. Artık üst ölçekli bir plan dayanakları yok. Ruhsat ve iskanları verdikleri alt ölçekli planların da iptal edilmesini istedik. Bu alandaki her şey, binalar yollar hukuk dışı. Ruhsat ve iskanlar da yasadışı verilmiş durumda, onlarla ilgili davalarımız devam ediyor. Hukuk önünde herkes eşittir. Sit alanında tarihi evinde değişiklik yapan Ayşe teyze için hapis cezası ve para cezası isteniyor. Hukuk Ayşe Teyze için uygulanıyor. Hukuk Kaçak Sarayda uygulanmıyor.

Artık herkes hukuka uymak zorunda. TBMM’nin AOÇ alanında sosyal tesis yapmasına karşı yürütmeyi durdurma aldık. TBMM bu karar uydu. AOÇ’de hukuka uymayanlar, toplumsal sözleşmemize aykırı davranıyorlar, bu hukuksuzluk toplumun birliğini, dirliğini ve huzurunu bozar. En önemli şey budur. Asıl sorun hukukun, üstünlerin hukukuna dönmesidir, adaletsizliktir. AOÇ’deki talan ve Kaçak Saray hukuksuzluğun aynası olmuştur.”

“ULUS’TA SİT ALANINDA ACELENİZ NE?”

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı, Ulus’ta içinde 1. derece arkeolojik SİT alanı olan Roma Tiyatrosu” ile birlikte büyük bir alanda, Bakanlar Kurulu kararıyla acele kamulaştırma yapıldığını bildirdi. 1. derece SİT alanlarında neden acele kamulaştırmaya gidildiğinin büyük bir soru işareti olduğuna dikkat çeken Candan, geçtiğimiz günlerde Ulus tarihi kent merkezinde yürütülen yenileme alanı projesi kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından acele kamulaştırılacak
kimi taşınmazlara ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, Resmi Gazete’de yayımlandığını hatırlattı. Candan, buna göre, tarihi kent merkezinde yürütülen çalışmalar kapsamında kalan, 11 parsel ile 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı kapsamında kalan parsellerin acele kamulaştırılması kararlaştırıldığını belirtirken, bu kararın hukuk dışı olduğunu söyledi. Ulus’taki acele kamulaştırma kararını yargıya taşıyacaklarını ifade eden Candan, AKP iktidarının acele kamulaştırmada rekor kırdığını söyledi.

1787 ACELE KAMULAŞTIRMA YAPILDI

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

– “Acele kamulaştırma yalnızca üstün kamu yararı varsa, savaş durumunda yapılabilir. 1978-2012 arasında Türkiye’de acele kamulaştırma sayısı 14.
AKP iktidarında 13 yılda 2015 dışında tam 1787 acele kamulaştırma yapılmış!
Bu 130 kat çok. Aceleniz ne?? Diye sormak lazım. Acele kamulaştırma savaş durumlarında ve üstün kamu yararı için uygulanıyor.

Acele kamulaştırma AKP’nin kendi ekonomi ve sermayesini organize eden
kentsel ranta el koyma amacıyla yapılıyor.

Ulus tarihi kent merkezinde şu an Yıldırım Beyazıt Üniversitesine alan mı açılıyor?
1. derece Arkeolojik SİT alanlarında neden acele kamulaştırmaya gidildiği de büyük soru işaretleri taşıyor.”

Candan, konuyu yargıya taşımak için hazırlık yaptıklarını bildirdi ve Büyükşehir Belediyesinin açtığı onlarca kamulaştırma davasından hangi gerekçelerle feragat ettiğinin de açıklanmasını istedi.

“KAÇAK SARAY’I MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Mimarlar Odası Ankara Şube 2. Başkanı Ali Atakan ise, ülke yöneticilerini hukuka saygılı olmaya davet ederek,

– “Toplum, geleceğinden kaygı duyar hale geldi. Milletin sarayı diyerek Kaçak Saray’ı meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bunun neresi milletin sarayı, millet bu sarayın neresini kullanıyor?” diye sordu.

Yurt Gazetesi 
http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/kacak-saray-icin-resmi-yazi-gonderdiler-h93718.html

===========================================

Dostlar,

Dünden bu yana Bay RTE’nin Kaçak Sarayı‘na ilişkin birkaç yazı koyduk web sitemize..

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesini ve Başkan Sayın Tezcan Karakuş Candan‘ı
bir kez daha kutluyor ve dayanışma duygu ve düşüncelerimizi bir kez daha açıklıyoruz.

Sizleri de bu kişiye ve Mimarlar Odası Ankara Şubesine destek vermeye çağırıyoruz..

Büyük ATATÜRK‘ün çok özel bir vasiyeti olan AOÇ – ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ‘nin daha da geliştirilerek üretimini – bilimsel araştırmalarını… sürdürmesi, Başkentin çevre sağlığı, esenliği ve beslenmesine, doğaya katkı vermesi… ve gelecek kuşaklara böylece aktarılması
vefa ve hukuk gereği iken, özellikle bu toprakların amaç dışı – rant hırsıyla kullanılması,
son derece lüks saraylar yapılarak birilerinin kişisel komplekslerinin onarımı – sağaltımı için, dahası Cumhuriyet ve Atatürk’ten intikam alınması dürtüsüyle işgali kanımıza dokunuyor!.

Bu bakımdan sorunun TBMM’ye taşınması, muhalefet partilerince ısrarla izlemi gerekiyor.
Türkiye’nin AKP eliyle yangın yerine, savaş ortamına sürüklendiği günlerde sorun özellikle
gözden kaçırılıyor.

Danıştay‘ın kendisine yaraşır biçimde hiçbir ödün vermeden SALT HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNMASINI ve bu tutumunu sonuna dek sürdürmesini diliyoruz.

Gün olur;

– o KAÇAK SARAY boşaltılır,
– AOÇ’ye devredilir,
– AOÇ CUMHURİYET MÜZESİ yapılır..
– AOÇ Bilim – Araştırma Merkezi yapılır…

Büyük Atatürk‘ün kemiklerini sızlatmayacak bir biçim ve işleve mutlaka kavuşturulur, kavuşturulmalıdır. Bu bağlamda yasa tanımayanlardan da, Cumhurbaşkanı – Başbakan da olsalar mutlaka hesap sorulacaktır.

CHP soruna özellikle sahip çıkmalıdır. 

Sevgi ve saygı ile.
5 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com