Etiket arşivi: HER YURTTAŞIN DİRENME HAKKININ DOĞACAĞINI

Demek ki Demokrasi, Yalnız Seçimde Oy Çoğunluğu Almaktan Kurulu Değilmiş!


PROF. DR. ÖZER OZANKAYA

TOPLUMBİLİMCİ

portresi

 

 

 

 

Demek ki Demokrasi, Yalnız Seçimde Oy Çoğunluğu Almaktan Kurulu Değilmiş!


Gezi Direnişi
yle başlayan ve asıl özü demokrasinin savunulması olan halk direnişinin dalga dalga yayılması karşısında, Sayın Cumhurbaşkanı,

“Demokrasi yalnız seçimden ibaret değildir.” demek zorunda kalmıştır.

Ama demokrasinin, yani “Ulus egemenliği” düzeninin özünü tam olarak anlatmaya girişmemiştir.

Oysa asıl gerekli olan budur; çünkü ulusumuza yaşatılan ağır bunalımlar,
AKP yönetimince, ulus egemenliği düzeninin gerçek özüne sırt çevrilerek,
bu öz özellikle reddedilerek hazırlanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’ni, ulusuyla, devletiyle, tüm temel toplumsal kurumlarıyla,
Ulusal Egemenlik ilkesi üzerine kuran Türk Devrimi ise bu düzeni ulusumuz için
yaşam sorunu saymış;

BU DÜZENİN TEMEL YAPI TAŞLARI OLAN İLKELERİN, HANGİ KILIF ALTINDA OLURSA OLSUN DEĞİŞTİRİLMEĞE KALKIŞILMASINI “BASKI DÜZENİ KURMA, YANİ DEMOKRASİYE KARŞI DARBE GİRİŞİMİ” SAYMIŞ, BUNA KARŞI BAŞTA CUMHURİYET KURUMLARI OLMAK ÜZERE,

HER YURTTAŞIN DİRENME HAKKININ DOĞACAĞINI

1920’LERİN BAŞINDAN BERİ İLKE EDİNMİŞTİR.

Bu amaçla doğru anlamıyla ulusal egemenlik düzeninin temel niteliklerini
hep ön planda tutmuştur.Sayın Cumhurbaşkanı’nın“Demokrasi yalnız seçimden ibaret değildir.”
uyarısının neleri içermesi gerektiği açıkça ortaya konulursa,

Atatürk Cumhuriyeti’nin temel aldığı gerçek ulusal egemenlik tanımına ulaşılır.

Buna göre ULUSAL EGEMENLİK DÜZENİ:

– “Her bireyin, din, mezhep, ideoloji, cinsiyet, soy, sınıf ve meslek ayrımı olmaksızın DOĞUŞTAN VAZGEÇİLMEZ – DEVREDİLMEZ EŞİT İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI hiçbir gerekçeyle çiğnenmemek koşuluyla, bir toplumun kendisini
özgür oy yoluyla yönetmesi demektir;

– Öyleyse,
ulusal egemenlik düzeni “gelişigüzel bir oy çokluğu” düzeni değildir.

Örneğin

– “Yasaları değişmez dinsel kurallara göre yapalım mı?”
– “Okullar bir dinin, bir mezhebin ölçülerine göre eğitim yapsın mı?”
– “Kadınlara erkeklerle eşit yurttaş ve insan hakları tanınsın mı?”
– “Yargı bağımsız ve tarafsız olsun mu?”
– “Basın özgür olsun mu?”

… gibi önermelerin oya sunulmasını istemek bile ulusal egemenlik düzeninde
meşruluk-dışıdır.

Ulusal egemenlik düzeni, kamu düzeninin her gün, her yurttaş tarafından,
hukuk devleti sınırları içinde, özgürce irdelenip, eleştirilip, sorgulanıp, değiştirilme önerilerinde bulunulmasına hiçbir gerekçeyle, hiçbir yolla, hiçbir engelin çıkarılmaması demektir;

Laiklik ilkesinin, yani her türlü insanlararası ilişkileri düzenleyen hukuk ve yasa kurallarının asla kutsallık adına yapılmaması, onlara eleştirilmezlik ve değiştirilmezlik niteliği vermeğe kalkışılmaması ilkesinin tüm yurttaşların ortak siyasal kültür paydası olması demektir;

– Yönetim yetkisi verilen kişi ve örgütlerin
attıkları her adımın sorumluluğunu taşımaları zorunluluğu demektir;

– Bu içeriği ile ulusal egemenlik düzenini engellemeğe ya da yıkmaya kalkışacak herhangi bir güce karşı

  • her yurttaşın “baskıya karşı direnme hakkı”nın doğacağı

anlamına gelmektedir.

İşte ulus ve yurdumuzu her türlü bunalımdan esirgeyecek ve artık kimse tarafından çiğnenemeyecek sağlam ve güvenli siyasal, hukuksal, ekonomik, eğitsel ve kültürel temel, ulusal egemenlik ilkesinin bütün gerçek demokratik ülkelerde de benimsenen
bu doğru tanımıdır. (7.6.13)