Etiket arşivi: Hepimiz Kemalist devrimi başaracağız

Benim Cumhurbaşkanım


Dostlar,

ADD Genel Başkan Yardımcısı dostumuz, sevgili kardeşimiz
Sn. Prof. Dr. Ayhan Filazi, son derece çözümleyici (analitik) bir us yürütmeye dayalı aşağıdaki makaleyi yazmış..

“Cumurbaşkanı kim olmalı??” sorunsalına yanıt arıyor..

Okumalısınız…

Sevgi ve saygı ile.
3 Mayıs 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=========================================

Benim Cumhurbaşkanım

portresi


Prof. Dr. Ayhan Filazi

ADD Genel Başkan Yardımcısı

Yerel seçim sonrasında henüz bu seçimlerin analizi yapılmadan yeni bir tartışmaya kilitlendik.

– Cumhurbaşkanı adayı kim olsun?

Dikkate alınır alınmaz, halktan biri olarak elbet bizim de söyleyeceğimiz bir şey vardır.

Öncelikle soru yanlış. “Cumhurbaşkanı kim olsun?”dan öte, Cumhurbaşkanının nasıl biri olması gerektiği öne çıkarılmalı. Yaygın düşünce, Cumhurbaşkanı halkın oyuyla belirleneceği için halkın duygu ve düşüncelerini kavrayabilen, onu temsil yeteneği olan, halkın büyük çoğunluğunun desteğini alan, desteğini alamasa bile halkın karşısında olmadığı biri olmalıdır. Düz bir mantıkla bakıldığında buna kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. Nitekim yerel seçimlerde kimi muhalefet partileri kendi parti yapılarına uygun olmasa bile halkın daha çok teveccüh edeceği adaylarla seçimlere gitmiş ve belki bir ölçüde başarı kazanabilmiştir.

Yasal duruma göre Cumhurbaşkanı adayı olmak için en az 20 Milletvekilinin önergesi gerekiyor. Her ne denli halk seçecek dense de, bunun anlamı, atama yine Meclis’ten ve elbette ki o vekilleri de atayan parti yönetiminden geleceğinden, atanmışların seçimi de diyebiliriz. Her türlü seçim şaibesini veya oyların “yanlışlıkla” farklı bir adaya yazılmasını da göz ardı edersek, bu durumda seçimi kazanmak isteyen partinin halkın siyasal, sosyal ve kültürel yapısına bakarak bir Cumhurbaşkanı adayını ataması gerekiyor. Bunun için de ya kendisinin yaptırdığı ya da eldeki bilimsel anketlerden yararlanarak bir aday profilini çizmesi, bu profile uygun adayı saptaması
ve bununla seçime gitmesi gerekiyor. Parti yönetimlerinin bu anketleri yaptırıp yaptırmadıklarını bilmiyorum. Ama siyasetten ekonomiye, dinsel değerlerden,
kadın-erkek ilişkilerine aile ve evlilik kurumundan değer ve kimlik yargılarına dek
pek çok farklı alanda 2011 ve 2012’de Türkiye çapında yürütülen araştırmaların verilerinden yararlanılarak hazırlanan bir araştırma var.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dünya Değerler Araştırması Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer tarafından hazırlanan
“Türkiye Değerler Atlası 2012”
,  bu alandaki tek kaynak olma özelliği de taşıyor.

Araştırmaya göre Türkiye, insanların birbirine en az güvenebildikleri ülkelerden biri.
22 yıldır bu durumda bir değişiklik gözlenmiyor. Türkiye’de insanların yaklaşık onda biri genelde insanlara güvenebileceğini söylerken, İskandinav ülkelerinde bu oran %80’lere yaklaşıyor. Bu durumda Cumhurbaşkanı’nın herkese ve her şeye güvensiz olması ve yapılacak tüm işlerin yetkisini alması gerekiyor. O halde Cumhurbaşkanı olmak için birilerinin daha çok yetki istemesi normal gibi görünüyor.

Araştırmaya göre Türk toplumu, Avrupa’nın ve dünyanın en dindar toplumlarından biri. Dinin toplum yaşamındaki yeri en üst düzeylerde seyrediyor. Dinin esas olarak bu dünyaya değil, ölümden sonraki dünyaya anlam kazandırdığını düşünenlerin oranı %76. Dinin özünün kurallara uymak olduğunu düşünenlerin oranı %64. Avrupa’da, Tanrı’nın insanların yaşamındaki yerinin en yüksek olduğu toplum Türkiye. Yaklaşık her 3 kişiden biri hem 30 gün oruç tutuyor, hem günde 5 vakit namaz kılıyor. O halde Cumhurbaşkanı dindar olmanın ötesinde orucunu da tutacak, günde 5 vakit namazını da kılacak.
Ayrıca bunları yaparken tümüyle öbür dünyayı güvenceye almaya çalışacak.

Yine araştırmaya göre 47 Avrupa ülkesi içinde siyasal yelpazenin en sağında
Türk toplumu yer alıyormuş. 1950’den başlayarak (itibaren) yapılan her seçim döneminde de görüldüğü gibi sağ seçmenlerin ağırlıkta olduğu bir ülkede Cumhurbaşkanının siyasal yelpazenin sağında olması gerektiği ortaya çıkıyor. 

Türk olmaktan son derece gurur duyanların oranı Güneydoğu Anadolu’da % 23, Karadeniz’de % 88. Ancak bu araştırmanın sonucu “Türk” adını ağzına almaktan çekinen ve her türlü milliyetçiliği ayakları altına alan bir kişinin Karadeniz’de yapılan seçimlerde sürekli en yüksek oyu alması durumuyla karşılaştırıldığında çelişki oluşturuyor. Buradan Karadenizli seçmen tercihlerinin bununla ilgili olmadığı sonucuna varılabilir. O nedenle bu veriyi göz ardı edebiliriz.

Araştırmanın en ilginç sonuçlarından biri de Türkiye’deki kadınların % 71’inin ”ailenin reisi erkek olmalı” demesi. Kadınların %59’u “kadın her zaman kocasına itaat etmeli, onun sözünden çıkmamalı” diyor. İşsizlik varsa, işe almada erkeklere öncelik verilmesini isteyenler Türkiye’de % 60, Danimarka’da % 2. Fransızların %36’sı Türkler’in % 6’sı evliliğin artık modası geçmiş bir kurum olduğunu düşünüyor.

Bu tabloya bakarak düz bir mantıkla Cumhurbaşkanının nitelikleri ortaya çıkıyor;
çalıştığı kişilere güven duymayan bu nedenle tüm yetkileri elinde toplayan, oruç tutup namaz kılan, öldükten sonrası için çalışan dindar, siyasal yelpazenin sağında yer alan, evli ve erkek olan kişiler Cumhurbaşkanı olabilir.  

Amacınız seçim kazanmaksa bu özelliklere sahip birini bulur aday yapar ve kazanırsınız. Yok, amacınız Türkiye Değerler Atlası‘nda bulunan verili (mevcut) tabloyu değiştirmek ve toplumun daha çağdaş, modern, hırsızlığa prim vermeyen, her türlü cinsel, ekonomik, dinsel sömürüye (istismara) karşı çıkan,
ümmeti millet, kulu birey durumuna getirmekse, o zaman hedeflerinizi doğru koyacak ve ona göre savaşımınzı (mücadelenizi) vereceksiniz. Milli mücadelenin başladığı dönemde bu tablo daha kötü değildi elbette. Atatürk, o dönemde eldeki tabloya razı olsaydı Kemalist Devrim‘in hiçbir zaman olmayacağını anımsayalım. Bugünden yarına bu tablonun değişmesi de olanaklı olmadığına göre, çözüm yolu Atatürk’ün yaptığı gibi kelle koltukta mücadele etmektir. Kısa-orta ve uzun erimli (vadeli) hedefleriniz ve Atatürkçü Düşünceye dayalı planlı-programlı tasarımlarınız (projeleriniz) yoksa
hiç boş yere uğraşmayın.   

Benim Cumhurbaşkanım mevcut tabloyu değiştirebilecek devrimci bir kişi olmayacaksa varsın hiç olmasın.

İŞÇİ PARTİSİNE KİTLESEL KATILIM

İŞÇİ PARTİSİNE KİTLESEL KATILIM

Levent Kırca: “Bu rozet kalbime takıldı”

Ali Serdar Bolat, 6 Ekim 2012

1700 önder, 1700 yeni üye, “Yeniden Atatürk Devrimi için birleşiyoruz!” dediler.

Sizler Ergenekon’da demirleri eriten, kayaları yaran demircilersiniz.”

Ankara Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi 6 Ekim 2012

    Yeni üyelerden bir kesit:

Muazzez İlmiye Çığ (Sümerolog, Son Sümer Kraliçesi)
Oktay Akbal (Gazeteci-yazar)
Fikret Otyam (Gazeteci-yazar)
Levent Kırca (Tiyatro sanatçısı)
İlyas Salman (Sinema sanatçısı)
Celile Tolon (Tiyatro sanatçısı)
Ahmet Nergiz (Ressam)
Tansu Bele (Öykü yazarı)
Sarper Özsan (Kompozitör-1 Mayıs Beste ve söz yazarı)
Defne Ilgaz (Müzisyen)
Suzan Aksoy (Tiyatro sanatçısı)
Prof. Dr. Özdemir Nutku (Dokuz Eylül Ü. Güzel Sanatlar Fak. Eski Dekanı)
Prof. Dr. Tülin Onat (Ressam)
Prof. Dr. Tülin Oygün (Gazi Üniversitesi E. Rektör yrd.)
Prof. Dr. Göksan Soner
Prof. Dr. Kaya Özsezgin
Prof. Dr. Gürbüz Çelebi (Ege Ü. Tıp Fak. Biyofizik E. Bşk.)
Prof. Dr. Arslan Akgünlü (Ege Ü. Diş Hh. Fak. Eski Dekanı)
Ziya Birol (Yeni Parti Gen. Bşk. Yardımcısı)
İbrahim Aksoy (Petrol-İş Sendikası E. Başkanı)
Emin Dağ (CHP Tekirdağ Gençlik Kolları Bşk. Yrd.)
Bayram Özaslan (İskenderun İsdemir Emekli ve Çalışan İşçiler Derneği Başkanı)
Ahmet Cengiz Aycan (E. Tuğgeneral)
Haşim Okan Tansev (E. Albay)
Feridun Balatoğlu (E. Albay)
Hüseyin Alphan Tepici (E. Albay)
Mahmut Naim Şimşek (E. Albay)

********************
Törende yapılan konuşmalardan bir kesit:

Levent Kırca:

“Partiye kimsenin çağırmasını beklemeden kendim geldim, yürüyerek değil koşarak geldim

Demin yumruklarımızı kaldırdık. Bu yumruklar böyle havada kalmayacak.
Birilerinin başına inecek. Ant içiyorum.

Bu rozet ceketimin yakasına değil, kalbime takıldı.

Perinçeklere nispet ben de oğlumla geldim. Ve daha pek çok oğul getireceğim.
Ben İşçi Partisi’ne sadece sanat birikimimi getirmedim.
Ben buraya işçilik yapmaya, gerekirse tuvalet temizlemeye geldim.
Herkesi İşçi Partisi’ne çağırıyorum. Hepinizi bekliyoruz.
Başımızın üstünde yeriniz var”

    ********

    Türkiye Komünist Partisi eski üyesi İsmet Eyüboğlu:

    “Mustafa Suphilerin, Zeki Baştımarların, Karadeniz’in cefakar emekçilerinin selamlarını getirdim.
    Nereye geldiğimin farkındayım. 150 yıllık devrim birikiminin partisi burası

    ********

    Doğu Perinçek’in mesajı:

    Milletler büyük zorlukları kahramanlarıyla yenerler.
    Sizlere buradan sesleniyorum: Kahramanlar öne çıksın!
    Buradan görüyorum, hepiniz öne çıkıyorsunuz.
    Sizler Ergenekon’da demirleri eriten, kayaları yaran demircilersiniz.
    Tarihsel görevinizin bilincindesiniz. Sorumlusunuz. Size güveniyorum.
    Halkımıza önderlik görevini başarıyla yerine getireceksiniz.”

    Devrim kaçınılmazdır.

      Hepimiz Kemalist devrimi başaracağız.
      Devrimin yiğitleri, öncüleriyiz.
      Gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız.
      Haydi aslanlar, haydi kahramanlar.
      Halkımıza güveniyoruz.
      Türkiye’mizi Haçlı emperyalizminden kurtaracağız.
      BOP Eşbaşkanlığının diktasını yıkacağız.

      Türkiye’mizi böldürmeyeceğiz, milletimizi birleştireceğiz. ”

    ********

    İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey:

    İşçi Partisi, 68 gençlik hareketinde, 15-16 Haziranlarda, Kanlı Pazarlarda, Alibeyköy işçi yataklarında, Demirdöküm direnişlerinde, Ödemiş-İzmir, Adapazarı-İzmit uzun yürüyüşlerinde, 1 Mayıslarda, Maraşlarda, 2 Temmuzlarda vurula, yakıla, Söke Pazarcık köylerinde, toprak işgallerinde, 12 Mart – 12 Eylül zindanlarında, Ziverbey Köşklerinde, Mamaklarda, işçi sınıfının 89 Bahar eylemlerinde, Zonguldak – Ankara Büyük Madenci yürüyüşünde, Bismil Cumhuriyet Köyü’nde, Ermeni Soykırım yalanına karşı Lozanlarda, Berlinlerde, Parislerde, Ergenekon Balyoz tertiplerinde, özelleştirme saldırısına karşı Tekellerde, Sümerbanklarda, Kıbrıs davasında Denktaş’la birlikte, Cumhuriyet mitinglerinde, büyük mücadelelerde inşa edildi!

      40 yıldır sınanan, cesur ve dayanıklı önder kadrolarıyla, sağlam örgütleriyle, fedakârlıkla yarattığı araçlarıyla, gözünü budaktan sakınmayan gençliğiyle ve milleti birleştirmeye yönelik çözümleri ve yaptığı işlerle bugünler için inşa edildi! Bugün İşçi Partisi ile karşılaştırabileceğimiz ikinci bir örgüt yoktur!