Etiket arşivi: HELALLİK

ÇARŞAMBA İĞNELERİ : 22 Mart 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

HELALLİK

Millet İttifakı’nın depremle ilgili araştırma önergesi Cumhur İttifakı’nca reddedildi.

Araştırmaya ne gerek helallik istenince her sorun çözülüyor…

DERT

İskenderun’da gönüllülerin kurduğu çadırkent kaymakamlıkça kapatıldı.

Malatya’da Saadet Partisi’nin kurduğu aşevi valilikçe kaldırıldı.

Hatay’da Narlıca Mezarlığı’ndaki Türk ve CHP Belediyesi bayrakları (filamaları) valilikçe kaldırıldı.

Ne demişti RTE, ”Biz can derdindeyiz, onlar mal derdinde”

Ne dertlilermiş!..

KIZILAY

Kızılay yöneticilerinin bazıları (kimileri) kurumdaki çok sayıda şirkette yönetici olarak ballı maaş (aylık) alıyor.

Kızılay, çadır fabrikasını AKP’li vatandaşa kiralamış o da çadır yapıp Kızılay’a satıyor.

Severim bu Kızılay’ı!…

KADER

Deprem bölgesinde sel yatağına yapılan çadır kentleri sel bastı.

Salaklığın kaderi…

YAŞANABİLİR

RTE, ”Deprem bölgesini yaşanabilir hale getirdik” dediği gün, selden 15 vatandaş yaşamını yitirdi.

Ölenler dışında yaşanabilir…

BULUŞMA

Tarım Bakanı Vahit Kirişçi, ”Yağışlar bir yandan 15 canımızı aldı ama öte yandan toprak suyla buluştu”

Akıl ve vicdan insanlıkla buluşmayınca…

ÖDÜL

Şanlıurfa’da 3.5 ay önce açılan ve selde su altında kalan Abide Köprülü Kavşağı’nı yapan firma sahibi Halil Dağıban, RTE’nin elinden “Dünyanın en iyi 250 müteahhidi ödülü” almış.

Alana bak, veren bak…

BADEM

Hatay Valisi Rahmi Doğan, “devlet büyüklerinin müsaadeleri ile” görevinden istifa edip AKP Sivas milletvekili aday adayı oldu.

Badem valim depremde AKP’ye hizmeti aksatmamış demektir…

KAÇIŞ

RTE, kimi Bakanlarını milletvekili adayı yapacakmış.

Amaç seçimi kazanmaktan çok yargılanmaktan kaçırmak gibi.

Tutarsa…

KARARMA

Astsubaylıktan subay olup generalliğe terfi ettirilen MSB Akar’ın özel kalem müdürü AKP milletvekili adayı olmak için istifa etti.

Üzüm üzüme bakmış…

DİPLOMA

AKP’ye damat olup zenginleşen Ünsal Ban’ın rektörlük döneminde THK Üniversitesi’nce kimi AKP’li vekil ve bürokratlara sahte yüksek lisans ve doktora diploması verilmiş.

Gelecekte cumhurbaşkanı olabilirler…

OHAL’de seçime hayır!

SİYASET02.03.2023, BİRGÜN

 

8 Şubat 2023’te TBMM’de, 3 ay süre ile OHAL ilanına ilişkin kararın 1 aya indirilmesine ilişkin önergeyi TBMM başkanı oya sundu:

AKP’lilerin de oylarıyla kabul edildi.

Uğultular başladı ve -genellikle olduğu üzere oylama sırasında salona akın eden- AKP’lilerin, neye oy verdiklerinin ayırdında olmadıkları anlaşılır anlaşılmaz oylama, İçtüzük çiğnenerek yinelendi ve AKP oylarının rengi birkaç saniyede değişti. Böylece, 2023 seçimlerine de OHAL gölgesinde gitme riski doğdu.

“SEÇİMLER, 18 HAZİRAN’DA YAPILACAK”

Seçimler, “beş yılda bir yapılır” (Anayasa md.77) gereği, seçim tarihi 18 Haziran 2023.

Buna karşılık, madde 116 çerçevesinde erken seçim CHP, HDP ve İyi Parti gibi özellikle TBMM’de temsil edilen demokratik muhalefet partilerince sürekli istendi.

AKP ve MHP Genel Başkanlarının, erken seçim isteklerini geri çevirmek için “seçimler 18 Haziran’da yapılacak” yanıtı, otomatik bir söyleme dönüştü.

Beş yıllık “18 Haziran’da yapılacak” nakaratı, seçimlere beş ay kala terkedildi ve “14 Mayıs” dillendirilmeye başlandı.

14 MAYIS’A ALINABİLİR Mİ?

TBMM’ye ve Cumhurbaşkanı’na seçimleri yenileme yetkisini tanıyan madde 116 gerekçesi, “sistem tıkanıklıklarının milli iradeye müracaatla çözümü”, yasama ve yürütme arasında “kriz oluşması halinde halkın hakemliğine başvurma” neden ve amacına dayanır. Bu çerçevede, seçimlerin 1 ay 4 gün öne alınmasını haklı kılacak hiçbir neden yok.

Anayasal dayanaktan yoksun bulunması ötesinde, ortam ve koşullar bakımından; seçim takviminin 3 aylık OHAL süresi ile örtüşmesi nedeniyle sakıncalı olduğu gibi, enkazlar altındaki binlerce depremzedeye henüz ulaşamamışken, kurtarılanların barınma sorunları giderilememişken seçim mühendisliği yapmak, yaşamını yitiren yurttaşlarımıza ve yakınlarına saygısızlıktır.

DEPREM “FIRSATI”!

OHAL ilanına karşı şu iki soru öne çıkmıştı:

-Neden ilk 6 saat değil de 36 saat sonra?

– Hangi yasal hükümler hızlı ve etkili önlemlere engel?

Bu vb. sorular yanıtsız kaldı; ama OHAL ilan edildi. Ne var ki, yine etkili ve hızlı önlemler alınmadığı için eleştirilere karşı, önce “namussuz” vb. sözlerle muhalefet partilerine hakaret Cumhurbaşkanı, acı gerçekler karşısında ise, “helallik” istendi. Oysa aslolan, yargı önünde hesap vermektir. Siyasal sorumluluktan bağışık tek kişili yürütme karşısında, “hükümet istifa” çağrısının hiçbir karşılığı yok.

Bu nedenle, planlama, imar ve yapı hukukunda düzenleme-denetleme ve yaptırım zincirini işletmeyen yetkili ve görevli makam ve kişilerin sorumluluğunu öne çıkarmak gerekiyor.

2017 kurgusunun sonucu kişi+parti+devlet birleşmesi, AFAD’dan KIZILAY’a kadar resmi kurumlar bütününü çürüttü. Deprem, sanal olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan tek kişi yönetiminin de aslında bir enkaz yığını olduğunu teşhir etti.

OHAL BİLE KURTARAMAZ

Uyarımız, deprem sırası ve sonrasında alınacak önlemler için afet bölgesi ilanının ve afet mevzuatının yeterli olduğu idi.

OHAL ilanı durumunda ise, OHAL Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri (CBK) yerine OHAL Kanunu’nun yeterli olacağı idi.

  • Mera ve ormanları talan riski yaratan OHAL CBK-126,
    Anayasa dışı ve keyfi düzenlemeye tipik örnek.

Görünen o ki, OHAL CBK dizisi, OHAL bölgesi ile sınırlı tutulmayacak; demokratik muhalefeti bastırmak amacıyla kullanılacak.

Zamanında seçim, OHAL’den (8 Şubat- 8 Mayıs) 40 gün sonra; buna karşılık, 14 Mayısa çekilirse seçim, OHAL’in sona ermesinden yalnızca 5 gün sonra yapılmış olacak.

Seçim, gün değil, süreçtir; bu nedenle 14 Mayıs’a hayır demek gerek.

Cumhurbaşkanı, Anayasa’ya aykırı olarak parti genel başkanı olduğu için, siyasal partiler arasında eşit olmayan yarışma koşulları, OHAL uygulamalarıyla daha da bozulacak.

Bu nedenle, 18 Haziran olan resmi seçim tarihini 14 Mayıs’a çekmek, ne meşru ne de anayasal.

Son umut olarak yine OHAL’e sarılan Cumhur İttifakı’nın olası dayatmasına karşı, Millet İttifakı, “sizi OHAL bile kurtaramaz” tavrı yerine, daha kararlı bir biçimde karşı koyabilmeli.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 1 Mart 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

HESAPLAŞMA

RTE, depremdeki can kayıplarında kusuru, ihmali, kastı olanlar varsa hukuk önünde hesabını soracaklarını, kimsenin gözünün yaşına bakmayacaklarını söyledi.

İmar affına imza atan, riskli bölgelerin statüsünü kaldıranın göz yaşları dahil mi?…

AHLAKSIZ

T.C. Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan AKP’li RTE, “Kızılay nerde?” diye isyan edenlere,
”namussuz, ahlaksız, adi” gibi hakaretler etti.

Yakışıyor…

YASSAK

AKP’nin hoşuna gitmeyenleri yazan – söyleyen her yer, her şey yasak.

Ekşi Sözlük de kapatıldı. TV’lere ceza yağdı.

Demokrasinin ırz düşmanları…

KIZILAY

Hayır kurumu Kızılay deprem olduktan sonra bile çadır satmaya devam etti.

İnsani yardım insanlara özgüdür…

BAŞARI

Kızılay Başkanı’na istifa edip etmeyeceği sorulduğunda başarılı olduğu için istifaya gerek olmadığını söyledi.

Milletin öfkesini üzerine çekmedeki başarısı!..

ACELE

Yer bilimcilerin uyarılarına karşın artçı depremler sürerken Nurdağı‘nda birileri inşaat başlatıldı.

Deprem bölgesindeki enkazın molozları ihale yapılmadan taşınmaya başlandı.

“Bizimkiler kazansın, ölen ölür” AKP’si…

ÖRNEK

Nurdağ Belediye Başkanı ile yaptığı bütün binalar çöken iş ortağı belediye meclis üyesi ve imar sorumlusu olan müteahhit tutuklandılar.

AKP döneminin özeti …

İSTİFA

Bahçeli, Beşiktaş taraftarının hükümete istifa çağrısı yapması üzerine BJK üyeliğinden istifa etti.

Ne mutlu Beşiktaşlılara. Darısı FB’ye (Divandaki birileri var ya)…

ÇÖZÜM

Bahçeli Bey, maçlarda hükümet aleyhine tezahürat yapılması üzerine kulüplerin tedbir almasını aksi takdirde maçların seyircisiz olmasını istedi.

İşte demokrasi budur!..

KALKAN

İçişleri Bakanı Soylu, önce Fenerbahçe ardından da Beşiktaş tribünlerinden yükselen “Hükümet istifa” sloganına, “Deprem meselesine gömüldüğümüzü zannedenler, güvenlik meselesinde kalkanlarımızı kaldırmayacağımızı zannetmesinler. Mesaimizi bölmek isterlerse rahat böleriz. Hodri meydan” dedi.

Gömüldü, doğru.

Seyirci o kalkanı indirir…

HELALLİK

RTE Adıyaman’daki konuşmasında depremdeki gecikmeler için vatandaştan helallik istedi.

Hayattakiler karar verir de, ölenlerin hakkı ne olacak?

Hukuk devletinde helallik değil yargı kararı alınır…

HELALLİK

Suay Karaman 

Gündeme “kul hakkı” ve “helalleşme” gibi kavramları getirerek, bazı gerçekler örtülmeye çalışılmaktadır. Laik hukuk devletinde “kul hakkı” ve “helalleşme” gibi dinsel söylemlerin yeri yoktur, olamaz da. Dinsel yönden bir kimse, başka bir kimsenin hakkını yer, malını çalar, tecavüz eder, öldürür ise kul hakkı almış olur. Kullar arasında bir hak çalma söz konusu olduğunda kullanılan dinsel bir terim olan helalleşme, bir kulun, öbürünü cezadan affetmesi anlamına gelmektedir. Bu tür kavramlar çağdaş laik hukuk öncesi dönemlere aittir.

Laik ve demokratik hukuk devletinde kul değil yurttaş hakkı, helalleşme değil yargıda hesaplaşma vardır.

  • İktidar ve kamu çalışanları için halktan ‘helallik istemek’ değil, halka hesap vermek vardır.
  • Bu yapılan açıkça din sömürüsüdür, inanç sömürüsüdür.

Eğer bu mantıkla gidilirse zimmet suçu işleyen memur da, helallik isteyip suçundan aklanabilir!

AKP örgütleriyle çevrimiçi bayramlaşma programına katılan AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan şunları söyledi:

  • “Kısıtlamalardan etkilenen esnaflarımızın bir kısmı ile turizm sektörümüze de bu zor dönemde ayakta kalabilmeleri için her türlü desteği vermenin gayreti içindeyiz. Buna rağmen sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz.”Küresel salgının başında yardım toplamak için halka IBAN numarası veren AKP genel başkanı, şimdi halktan helallik istemektedir.

Devleti yönetenler, yanlış uygulamalarıyla mağdur ettikleri halktan, esnaftan ve çalışanlardan helallik isteyemez. Devlet, kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için halkından, esnafından ve çalışanlarından vergi toplar, topladığı vergilerle de, öncelik sırasına göre topluma hizmet götürür, sosyal yardımda bulunur. 

Hazinede toplanan vergileri yanlış yatırımlarda ve harcamalarda kullanarak yok edenler, milletin 128 milyar dolarını buharlaştıranlar helallik isteyerek sorumluluktan kaçamazlar. Sosyal devlet, topladığı vergileri ve diğer gelirleri, gerekli yatırımlarda kullanmakla ve bir bölümünü de korunması gereken kesimlere aktarmakla görevlidir. Küresel salgın döneminde zor duruma düşen esnafa, çiftçiye, çalışana, emekliye destek olmak sosyal devletin yerine getirmesi gereken temel bir işlevdir.

Ülkemizde bu temel işlev yerine getirilmemektedir. Yıllardır yaşanan ekonomik krizin yanında küresel salgın da ortaya çıkınca, her şey daha kötüye gitmiştir. Alınan eksik ve yanlış önlemlerle, gerçek olmayan söylemlerle bu krizden kurtulmak olanaksızdır. Türkiye’de son on beş ay içinde binlerce çalışan, müzisyen, sanatçı işsiz kalmıştır;

  • Birçok insan açlıktan, yoksulluktan ve çaresizlikten intihar etmiştir.

Nisan ayında açıklanan IMF raporuna göre, Türkiye, Arnavutluk ve Meksika ile birlikte, salgın döneminde ulusal gelirine oranla halkına en az destek veren üç ülkeden biridir. Yanlış politika ve kararlar ile Türkiye, toplam ekonomik destekler içinde vatandaşına dönük harcama ve desteklerin en düşük olduğu ülke konumuna getirilmiştir.

Muhalefetin “erken seçime gidin, sandığı koyun helalleşelim” söyleminin de geçerliği yoktur, yanlıştır. Çünkü sandıkta helalleşme olmaz, sandıkta hesaplaşılır. Hesaplaşma da yasalarla yargı önünde yapılır. Ama “devri sabık yaratmayacağız” söylemindeki bir muhalefet, işbirlikçidir, yok hükmündedir. Doğru bir muhalefet bilgili, bilinçli olmalı, ülke gerçeklerini bilmeli, muhalefet etmek için tuzağa düşmemeli ve siyasal iktidara gollük pas vermemelidir. 

Eğer sosyal devlet bitirilmeseydi işini yitirenlere, işsizlere, düzenli kazancı olmayanlara, kapanan işyerlerine nakit desteği verilirdi. Zor duruma düşen esnafın vergi ve sigorta primleri, kira, elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri ertelenirdi. Ama işin en kolay yolunu helalleşmek olarak görenler, bu sorumluluğun altında kalacaklar ve er ya da geç gerekli hesabı vereceklerdir. 

Azim ve Karar, 24 Mayıs 2021