Etiket arşivi: hava kirliliğinin halk sağlığı maliyeti

Kömürlü termik santrallerin ödenmeyen bir sağlık faturası var!

Dikkat: Kömürlü termik santrallerin ödenmeyen bir sağlık faturası var!

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/komurlu-5396.html, 21.5.15

Sağlık ve Çevre Birliği HEAL (Health and Environment Alliance, Brüksel) tarafından hazırlanan

“Ödenmeyen Sağlık Faturası – Türkiye’de Termik Santraller
Bizi Nasıl Hasta Ediyor?” başlıklı rapor,

Türk Tabipleri Birliği ve sağlık alanında çalışan uzmanlık derneklerinin desteğiyle
20 Mayıs 2015 günü, TTB’de düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.
Rapor, Türkiye’de elektrik üretimi için hâlihazırda işletilen kömürlü termik santrallerin yol açtığı hava kirliliğinin halk sağlığı maliyetini içeriyor.

Basın toplantısı, HEAL Direktör Yardımcısı Anne Stauffer, TTB Merkez Konseyi Başkanı
Dr. Bayazıt İlhan, Çevre İçin Hekimler Derneği adına Prof. Dr. Ali Osman Karababa,
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği adına Prof. Dr. Türkan Günay, Türk Toraks Derneği adına
Prof. Dr. İbrahim Akkurt’un katılımıyla gerçekleşti. Raporun İngilizcesi, eş zamanlı olarak Brüksel’de düzenlenen bir basın toplantısıyla, dünya kamuoyu ile paylaşıldı.

Toplantının açılışında konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan,
kömürle çalışan bir termik santralin her yıl binlerce ton tehlikeli hava kirletici maddeyi atmosfere saldığını belirterek, hava kirliliğinin akciğer kanseri başta olmak üzere
pek çok sağlık sorununa yol açan etmenler arasında olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de
80’in üzerinde yeni kömürle çalışan santral yapılmasının planlandığını anımsatan İlhan,

“Bu, hava kirliliğinin solunum ve kalp-damar sağlığına yaptğı olumsuz etkilerin onlarca yıl daha devam edeceği anlamına gelmektedir. Böylesi bir sağlıksız gelecekten kaçınmamız gerekiyor.

Hükümeti, bu kirli ve miadını doldurmuş enerji kaynağını bir an önce terk etmeye çağırıyoruz.” diye konuştu.

HEAL Direktör Yardımcısı Anne Stauffer, HEAL‘in çevrenin sağlık üzerindeki etkilerini
ele alan ve uluslararası alanda sağlık ve çevre örgütleriyle işbirliği içinde çalışan bir kuruluş olduğunu belirtti. HEAL’in şu sıralar kömürlü termik santraller ile  ve hava kirliliği arasındaki ilişki üzerine çalıştığını belirten Stauffer, bu konuda hazırlanan

“Ödenmeyen Sağlık Faturası – Türkiye’de Kömürlü
Termik Santraller Bizi Nasıl Hasta Ediyor”

başlıklı raporda ilk kez Türkiye’deki kömürle çalışan mevcut santrallerin halk sağlığı üzerindeki maliyetine ilişkin sayısal veriler ve ekonomik analiz sonuçlarının paylaşıldığını kaydetti. Stauffer, raporun Türkiye için planlanan yeni kömürlü santrallerin neden halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu da gözler önüne serdiğini belirtti. Stauffer, şu önerileri paylaştı:

·         Türkiye’de fosil yakıt kullanılarak elektrik üreten santrallerin oluşturduğu hava kirliliği, hâlihazırda çok sayıda erken ölüme, kronik akciğer ve kalp hastalıklarında ciddi miktarda artışa yol açıyor. Fosil yakıt kullanımından vazgeçilmesi, halk sağlığında
çok önemli iyileşmelere katkı sağlayacaktır.

·         Dünya genelinde giderek daha çok ülkenin kömürden vazgeçerek halk sağlığını koruma ve karbon emisyonlarını azaltma konusunda attıkları adımlarını, Türkiye de mutlaka dikkate almalıdır.

Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Türkiye gibi farklı enerji üretme yöntemleri açısından
son derece zengin olan bir ülkede termik santralleri öncelemenin akılcı bir yaklaşım olmadığını belirterek, Türkiye’de ciddi bir enerji politikası değişikliğine ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Anayasa’nın “herkese sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı”nı tanıdığını belirten Karababa,
bu enerji politikası değişikliğinin bu nedenle aynı zamanda anayasal bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti. Karababa, hava kirliliği ölçümlerinin de etkili şekilde yapılmadığı uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Türkan Günay, hekimlerin ve sağlıkçıların zararları kanıtlanmış kömürlü termik santral projelerinin terkedilmesi için hem toplumu bilgilendirme hem de politikacıları yönlendirme görevlerinin olduğunu söyledi. Tüm dünyanın bu kirli ve eski teknolojiyi terketme hazırlığında olduğunu belirten Günay, 2022 yılına dek kömürlü termik santrallerin %20 oranına çekilmesinin hedeflendiğini bildirdi. Günay, Türkiye’nin dünyanın aksine gittiği bu yoldan dönmesi gerektiğini belirtirken, “En kısa sürede ithal kömürle çalışan termik santralleri, ardından da tüm kömürlü termik santralleri kapatmamız gerekiyor. Temiz enerji kaynaklarına yönelmeliyiz” diye konuştu.

Prof. Dr. İbrahim Akkurt da, kömür maruziyetinin insan sağlığını sigaradan da fazla etkilediğine dair pek çok çalışma bulunduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin kömürlü termik santrallerden bir an önce vazgeçmesi gerektiğini kaydetti.

*****

TTB BASIN AÇIKLAMASI, 20.05.2015

Sağlık maliyetlerinin sayısal olarak ortaya konması, Türkiye’nin kömürle çalışan
termik santrallerini artırma planlarına dair endişeleri artıyor.

·         Yeni yapılan bir çalışmada, Türkiye’deki mevcut kömür santrallerinin yol açtığı hava kirliliğinin halk sağlığı üzerindeki maliyeti nicel olarak hesaplandı. Çalışmanın sonuçlarını paylaşan raporda, kömürle çalışan yaklaşık 80 yeni termik santral yapımına ilişkin yatırım planlarının neden büyük bir endişe kaynağı olduğu da gözler önüne seriliyor.

·         Türkiye’de elektrik üretimi için kömür yakılmasından kaynaklanan hava kirliliği hâlihazırda erken ölümlere, kronik akciğer hastalıklarına ve kalp sorunlarına yol açıyor
ve sağlık alanında yaklaşık 3,6 milyar Avro’ya varan bir maliyet getiriyor. Fosil yakıtlardan uzaklaşmak hem binlerce yaşam kurtaracak, hem de halk sağlığı üzerinde olumlu etkilere
yol açacaktır.

·         Avrupalı ve Türkiyeli sağlıkçılar, Türkiye’nin, kömür kullanımından vazgeçerek
halk sağlığını koruma ve karbon emisyonlarını azaltma yolunda ciddi adımlar atan ülkeleri örnek alması gerektiğini ifade ediyor.

Brüksel/Ankara, 20 Mayıs 2015 Sağlık ve Çevre Birliği HEAL (1) tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, Türkiye’deki kömür yakıtlı termik santrallerin kapasitesinin önümüzdeki dört yıl içinde ikiye katlanması planlanmakta ve bu kapasite artışının hâlihazırda zaten
çok yüksek olan sağlık maliyetlerini önemli ölçüde artırması beklenmektedir.

Ödenmeyen Sağlık Faturası – Türkiye’de kömürlü termik santraller bizi nasıl hasta ediyor?” (2) başlıklı raporda ilk kez Türkiye’deki kömürle çalışan mevcut santrallerin halk sağlığı üzerindeki maliyetine ilişkin sayısal veriler ve ekonomik analiz sonuçları sunuluyor.
Kömür santrallerinin yol açtığı hava kirliliğine maruz kalmakla ilişkilendirilen erken ölümlerin, kronik akciğer hastalıklarının ve kalp sorunlarının raporlandığı çalışmada, bu sağlık etkilerinin yılda toplam 3,6 milyar Avro’ya (VEYA 10,72 milyar TL) varan bir maliyet getirdiği belirtiliyor (3). Rapor, Türkiye’deki hekimlerin %80’inin temsil eden Türk Tabipleri Birliği ile Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Toraks Derneği, Türk Solunum Araştırmaları Derneği, İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği ve Çevre için Hekimler Derneği’nin işbirliği ile yayımlandı.

Türkiye’deki hekimler ve sağlık alanında çalışan uzmanlık dernekleri, insan sağlığının ve iklimin korunması için Türkiye’nin kömüre dönüş sürecinin tersine çevrilmesi gerektiğini ifade ediyor. Raporun önsözünü yazan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı
Dr. Bayazıt İlhan’a göre,

“Kömürle çalışan bir termik santral her yıl binlerce ton tehlikeli hava kirletici maddeyi atmosfere salıyor. Bu kirleticiler en az 40 yıllık bir ortalama ömre sahip. 80’in üzerinde yeni santral yapılması yolundaki planlar, kömürün solunum ve kalp damar sağlığına yaptığı olumsuz etkilerin onlarca yıl daha devam edeceği anlamına gelmektedir. Böylesi bir sağlıksız gelecekten kaçınmamız gerekiyor. Hükümeti, bu kirli ve miadını doldurmuş enerji kaynağını bir an önce terk etmeye çağırıyoruz.”

Kömürden elektrik üretimi, ülkenin zaten ciddi düzeydeki hava kirliliği sorununa daha da çok katkıda bulunuyor. Türkiye’deki kentsel nüfusun %97’den çoğu, sağlık açısından riskli düzeylerde partiküler madde (PM) konsantrasyonlarına maruz kalıyor. PM, sağlık açısından
en zararlı kabul edilen kirleticilerin başında geliyor (4).

HEAL Direktör Yardımcısı Anne Stauffer’e göre, “Dünyanın dört bir yanında giderek daha çok sağlıkçı, sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve iklim değişikliğinin önlenmesi için
kömür yatırımlarının durdurulması çağrısında bulunuyor ve kömürde bir gelecek olmadığına ilişkin net bir mesaj veriyor. Türkiye’nin kömürle çalışan termik santral sayısını dörde katlama planları mevcut ve gelecek nesiller için sağlık maliyetlerinin tavan yapmasına yol açacaktır.
” (5).

Çevre için Hekimler Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği, Türk Solunum Araştırmaları Derneği ve Türk Toraks Derneği de Türkiye’de rapora destek veren sağlık kuruluşları. Bu örgütler, İngiltere, Polonya, Sırbistan ve Dünya
Halk Sağlığı Dernekleri Federasyonu’ndaki meslektaşlarıyla birlikte, enerji yatırımları ile ilgili karar verirken kömürün halk sağlığı üzerinde yol açtığı zararların dikkate alınması çağrısında bulunuyorlar.

Rapor ayrıca hekimler ve halk sağlığı uzmanlarına, Hükümete ve kamu kurumlarına ve uluslararası kuruluşlara bir dizi politika önerisinde de bulunuyor.(9)

Dünya Sağlık Kongresi’nde Türkiye’de Kömürlü Santrallerden Kaynaklı Halk Sağlığı Maliyetleri Duyurulacak

HEAL’in yeni raporu, 18-26 Mayıs 2015 tarihlerinde Cenevre’de yapılacak olan Dünya Sağlık Kongresi’nde diğer ülke temsilcileriyle de paylaşılacak. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hava kirliliğini küresel ölçekte hastalık ve ölüme neden olan ve önlenebilir ana çevresel etkenlerden biri olarak görmekte (6) ve bu yılki kongrede hava kirliliği ile ilgili ilk DSÖ kararı da oylamaya sunulacak.

HEAL Direktörü Genon K. Jensen toplantıdaki sağlık bakanlarına ve diğer ülke temsilcilere enerji ile ilgili kararların halk sağlığı üzerindeki yaşamsal etkisini vurgulayacak. “Hava kalitesinin iyileştirilmesi, halk sağlığının desteklenmesinde artık dünya çapında öncelik haline gelmektedir. Deneyimler bize, kömürden vazgeçmenin hava kalitesi ve sağlık üzerinde anında iyileştirici etki yarattığını göstermektedir (7). Aynı zamanda karbon emisyonlarını düşürmekte ve böylelikle sağlığımızı gelecekteki iklim değişikliği tehditlerine karşı da korumaktadır. Başta Avrupa’da, dünyanın pek çok ülkesinde hekimlerin ve halk sağlığı uzmanlarının hükümetlerine kömürden vazgeçmeleri için çağrı yapmalarına şaşırmamalı.” (8)

Basın İçin Notlar:

1. Raporun Türkçe versiyonu bugün saat 11:00’de Ankara’da yapılacak basın toplantısında, İngilizce versiyonu saat 10:00’da (CET) Brüksel’de  paylaşılacaktır.

2. ‘Ödenmeyen Sağlık Faturası: Türkiye’de Kömürlü Termik Santraller Bizi Nasıl Hasta Ediyor?’ başlıklı yeni rapora göre 19 mevcut santralden yayılan zararlı gazlara maruz kalmanın yol açtığı 2.876 erken ölüm, yetişkinlerde 3.823 yeni kronik bronşit vakası, 4.311 hastane yatışı, yıllık 637.643 iş günü kaybı yaşanmaktadır; toplam yıllık ekonomik maliyetse 3,6 milyar Avro’ya varmaktadır.

3. Avrupa Birliği’nde kömürün yol açtığı sağlık maliyetlerini veren HEAL’in orijinal raporu (2013) her yıl 18.000 erken ölüm ve dört milyon işgünü kaybının yıllık 43 milyar Avro’ya mal olduğunu bildirmektedir. Türkiye’deki maliyetler farklı bir fiyatlandırma yöntemi ile hesaplanmıştır, bu nedenle doğrudan karşılaştırılabilir değildir. Sağlık maliyetleri, kömürle çalışan elektrik üretim tesislerinin maliyetlerine dâhil edilmektense bireylere, ailelere ve devletlere yük getirmektedir. ‘Ödenmeyen fatura’ denmesinin nedeni budur.

4. European Environment Agency [Avrupa Çevre Ajansı] (2014). Air pollution fact sheet 2014: Turkey [Hava kirliliği bilgi broşürü 2014: Türkiye]. http://www.eea.europa.eu/themes/air/air-pollution-country-fact-sheets-2014

Türkiye’de hava kirliliğine maruz kalan (kentsel ve kırsal) nüfusun tamamının yüzdesine dair rakamlar mevcut değildir. Nüfusun ozon ve azot dioksit gibi tehlikeli kirleticilere maruz kalma oranları ile ilgili veri de bulunmaktadır.

5. Türkiye önümüzdeki dört yıl içinde kömürle çalışan termik santral kapasitesini ikiye katlamayı planlamaktadır. Planlar hayata geçirilirse, kömürle çalışan tesis sayısı 2012 yılında işletmedeki 19 tesisten, orta vadede 102’ye yükselerek dört kattan fazla artış gösterebilir.

6. World Health Assembly 2015, A68/18, Health and the environment: addressing the health impact of air pollution [Dünya Sağlık Kongresi 2015, A68/18, Sağlık ve Çevre: Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerini düşünmek]. http://apps.who.int/gb/ebwha/pdf_files/WHA68/A68_18-en.pdf

Sekretarya’nın yayımladığı rapora göre, hava kirliliği dünya çapında hastalıkların ve ölümlerin önlenebilir ana nedenlerinden birisidir.

7. Enerji politikalarındaki değişiklikler sağlık üzerinde anında etki yaratmaktadır. Örneğin, İrlanda’nın  Dublin kentinde 1990 yılında kömürün yasaklanmasından sonraki beş yıl içinde solunum yolu hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranlarında %15, kalp damar hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranlarında %10’luk düşüş gözlenmiştir. Bkz. ‘Effect of air-pollution control on death rates in Dublin, Ireland: an intervention study” [Dublin, İrlanda’da hava kirliliği kontrolünün ölüm oranları üzerindeki etkisi]. The Lancet, October 2002,http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0140673602112815

8. “World’s public health leaders call for an end to coal”, Healthy Energy Initiative, http://www.healthyenergyinitiative.org/ 

Politika Önerileri

Sağlıkçılar ve Halk Sağlığı Uzmanlarına öneriler

Kömürden kaynaklanan sağlık sorunlarına karşı mücadele etmek için şimdi doğru zaman. Hekimler, halk sağlığı uzmanları ve sağlık örgütleri, kömür kullanımından doğan
sağlık tehlikelerine ilişkin varolan bilimsel kanıtlara dayanarak, Türkiye’nin gelecekteki
enerji arz politikalarıyla ilgili tartışmalara katılımlarını daha da etkili hale getirebilirler.

Sağlıkçılar ve Halk Sağlığı Uzmanları >>>>>

®      Karar alıcılara, kömürün sağlık üzerindeki etkilerinin ve dışsal maliyetlerinin,
Türkiye’nin enerji ile ilgili kararlarında dikkate alınması gerektiğini anlatmalıdır;
sağlık açısından, yeni kömür santralleri inşa etmenin, kronik hastalıklarla hâlihazırda yürütülen mücadeleye zarar vereceğini ve yüksek toplumsal maliyetler oluşturduğunu belirtmelidir;

®      Ulusal düzeyde enerji ve çevre politikalarının ve stratejilerinin geliştirilmesinde açık ve
net şekilde tanımlanmış, saydam resmi danışma süreçlerinin oluşturulmasını savunmalıdır;

®      Ulusal/bölgesel/yerel her düzeyde enerji ve çevre alanları ile ilgili karar alma mekanizmalarında şeffaflık, çevresel bilgiye erişim ve halkın daha etkin katılımını
talep etmelidir;

®      Ulusal düzeyde, WHO’nun halk sağlığını iyileştirmeye yönelik önerdiği kirletici sınır değerleriyle uyumlu hale getirilmiş, daha yüksek hava kalitesi standartları talep etmelidir;

®      Ulusal ve uluslararası düzeylerde iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik daha iddialı bir tutum ve eylemlilik talep etmelidir;

®      Kömür yakıtlı termik santral projelerinde ÇED veya bölgesel/il çevre düzeni planları geliştirilmesi gibi yerel katılımın olanaklı olduğu süreçlerde, kömür kaynaklı enerjiden doğan sağlık tehditleri hakkında halkı bilinçlendirmeli ve halk sağlığını korumak için mevcut kömürlü santrallere yönelik daha etkin çevre denetimi yapılması için baskı oluşturmalıdır.

Hükümete ve kamu kurumlarına öneriler

Hükümetin, kömürlü termik santrallerden kaynaklanan dış ortam hava kirliliğini azaltma çabalarını artırması, sadece kendi yurttaşlarının değil, komşu ülkelerdeki insanların da
sağlıkları için ve küresel iklim değişikliği ile mücadele çabalarına bir katkı olarak gereklidir.

Karar Alıcılar >>>>>

®      Mevcut kömürlü termik santrallerde mevzuattaki en yüksek kirlilik denetim standartlarını uygulamalı ve bu santraller için var olan tüm çevresel muafiyetleri sona erdirmelidir;

®      Hava kalitesi ve sanayi kaynaklı emisyonlarla ilgili Türk mevzuatını AB çevre müktesebatı uyumlulaştırma çalışmalarını hızlandırmalı, bu süreçte WHO önerilerini de
dikkate almalıdır; Hava kalitesinin ve emisyonların izleme, raporlama ve değerlendirme süreçlerinde altyapıdaki noksanlıkları ve uygulamadaki aksamaları gidererek,
veri eksikliklerini acilen gidermelidir;

®      Ulusal enerji politikalarının oluşturulmasında ve tekil enerji projelerinin yaşama geçirilmesinde sağlıkçılar ve öbür sivil toplum aktörlerinin katılımını da öngören erişilebilir
ve saydam karar alma süreçleri geliştirmeli, halkın bilgiye erişimini kolaylaştırmalıdır.

®      Kömür yakıtlı elektrik üretimi için hâlihazırda sağlanan tüm doğrudan veya dolaylı teşvikleri ve vergi muafiyetlerini sona erdirmelidir;

®      Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, 80’den çok santralin yapılmaması durumunda
halk sağlığı ve iklim için elde edilecek yararlar araştırmalıdır.

®      Yeni kömür santrallerinin inşası planlarını ertelemelidir;

®      İşletmede olan ve yapılması planlanan santrallerin sağlık ve dışsal maliyet analizleri temel alınarak, kömürden elektrik eldesinin aşamalı olarak bırakılması için ulusal bir plan yapmalıdır.

Uluslararası Kuruluşlara Öneriler

Planlanan devasa kömür yatırımları, Türkiye’yi halk sağlığının korunması ve iklim değişikliği ile mücadelede yanlış bir yola sokacaktır. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası gibi uluslararası aktörler, diğer uluslararası kalkınma ajansları ve finansman kuruluşları ile birlikte, Türkiye için kömür kaynaklı elektrik üretimine dayanmayan bir enerji geleceğini, ülkenin sürdürülebilir gelişiminin bir parçası olarak desteklemelidirler.

Uluslararası kuruluşlar >>>>>

®      Yeni kömür santrallerinin inşası için tüm uluslararası borç ve kredi süreçlerini sonlandırmalıdır;

®      Türkiye’nin, taraf olduğu sağlık, çevre ve iklim değişikliği ile ilgili uluslararası anlaşma ve sözleşmelere tam uyumu konusunda ısrarcı olmalı ve ülkenin henüz imzalamamış olduğu
bu tür uluslararası anlaşmalara katılımını desteklemelidir;

®      Türkiye’deki enerji projelerinde sürdürülebilirlik, şeffaflık ve halkın katılımı ölçütlerinin uygulanmasını teşvik etmelidir.

Sağlık ve Çevre Birliği (Health and Environment Alliance – HEAL) Çevrenin sağlık üzerindeki etkilerini Avrupa Birliği (AB) kapsamında ele alan Sağlık ve Çevre Birliği
(Health and Environment Alliance – HEAL), Avrupa’nın önde gelen kâr amacı gütmeyen kuruluşlarından biridir. HEAL, 70’ten çok üye kuruluşun desteği ile sağlık dünyasının sunduğu bağımsız uzmanlık ve kanıtları farklı karar alma mekanizmalarında sunar. Birliğimiz sağlık çalışanlarını, kâr amacı gütmeyen sağlık sigortacılarını, hekimleri, hemşireleri, kanser ve astım hastası gruplarını, vatandaşları, kadın gruplarını, gençlik gruplarını, çevreyle ilgili sivil toplum kuruluşlarını, bilim insanlarını ve halk sağlığı kurumlarını temsil eden geniş bir birliktir. Üyelerimiz arasında uluslararası düzeyde ve Avrupa genelinde çalışan kuruluşların yanı sıra, ulusal ve yerel gruplar da bulunmaktadır. HEAL’i web sitesi (www.env-health.org),
Facebook ve Twitter @HealthandEnv @EDCFree and @CHM_HEAL adreslerinden takip edebilirsiniz.

===========================

Dostlar,

Bu önemli iletiyi paylaşmak istiyoruz.
AKP iktidarı çok sayıda HES ile de çevreye dönüşümsüz zararlar veriyor.
En başta atılacak adımlardan biri, bir tasarruf seferberliği ile Ulusumuzun enerji tüketim kalıplarını değiştirmek.. Enerji aktarım hatlarında yitik – kaçakları azaltmak /
yok etmek..  Nüfus artışını frenlemek, rüzgar ve güneş enerjisine yönelmek gibi..
Almanya’da 2030’da nükleer güç santrali kalmayacak olması ve yenilenebilir temiz enerji kaynaklarına yönelinmesi sanırız çok öğretici..

Bu dosyanın tam metnini pdf olarak da ibdirebilirsiniz  :

Komurlu_termik_santrallerin_odenmeyen_saglik_faturasi

Sevgi ve saygı ile.
22 Mayıs 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com