Etiket arşivi: halkçı ve ulusçu bir çizgide entegrasyon

Halkçılık Programından Halkevleri’ne


Dostlar
,

19 Şubat 1932 Halkevleri ve Halkodaları‘nın açılş günüdür.

Bu Devrim yuvaları Halkevleri ve Halkodaları ne yazık ki DP (Demokrat Parti) döneminde Başbakan Aydın Menderes tarafından kapatılmışlardır.

Sayın Prof. Dr. Anıl Çeçen, “Halkevleri Genel Yönetim Kurulu Eski Başkanı” dır.
Süreci tüm ayrıntılarıyla yaşamıştır, bilmektedir

Bu Devrim yuvaları kapatılarak,

Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratikleşerek geleceğe taşınması ve

AYDINLANMA DEVRİMİ’nin pekiştirilerek sürdürülmesinin önü,

dış merkezlerin güdümü ile içerideki işbirlikçi hainler eliyle kesilmiştir.

Sayın Çeçen’in yazısı elimize geç ulaştı  (yaklaşık 1 ay..??)

  • Halkçılık Programından Halkevleri’ne..

Yine de yayımlamadan olmazdı. Site okuyucularımızın hoşgörüsüyle, tarihsel değer taşıyan bu kapsamlı makaleyi paylaşmak istiyoruz. Çeçen hoca, maşallah, bir başladı mı, ilginç biçimde hep 7-8 sayfa yazıyor.. Soluksuz.. Upuzun tümceler ve koca koca paragraflarla..

Biz paragrafları yer yer böldük daha rahat okunsun diye. Ancak sitemizin yapısı,
bunca uzun bir makaleyi blok olarak koymaya pek uygun değil. Bu yüzden, kısa alıntılar yapıp, tümünü ise pdf olarak vereceğiz.

Makalenin girişi şöyle :

“Her 19 Şubat tarihi, cumhuriyetin kuruluş döneminden gelen bir eski alışkanlık ile Halkevleri günü olarak kutlanmaktadır. Çünkü bu tarihte ülkenin çeşitli bölgelerinde ilk olarak 14 Halkevi şubesi açılarak bütün yurtta bir cumhuriyet yönetimi, bir yeni halkçı eğitim ve kültür seferberliği başlatmıştır. Bundan
80 yıl önce başlatılmış olan bu yeni halkçı açılımın önü emperyalizm tarafından kesilmemiş olsaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti çağdaş uygarlık yarışında çok daha önlerde olabilir 
ve günümüzde postmodernizm görünümlü yeni bir orta çağ yaratma senaryoları ile karşı karşıya kalmazdı. Türkiye’nin bugünlerini ve nerelerde olduğunu iyi anlayabilmek için hem Cumhuriyetin öncesine hem de Cumhuriyetin ilk yıllarına geri dönmek ve imparatorluktan ulus devlete geçerken ne gibi devrimci atılımların başarıldığını iyi görmek gerekmektedir. İşte Halkevleri de böylesine önemli bir dönüşüm süreci içinde ortaya çıkan bir halk örgütlenmesi modeli olarak gerçekleşmiş ve sonraki yıllarda bütün dünya ülkelerine az zamanda hızlı toplumsal kalkınmayı gerçekleştirebilmek açısından, en önemli sosyal ve kültürel örgütlenme modeli olarak Batı dışında kalan bütün dünya ülkelerine olumlu bir öncü örnek olmuştur…”

Devamla;

“..Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğe dönük kurumlaşması aşamasında, Halkevleri gibi bir halkçı örgütün cumhuriyet yönetimi açısından gündeme getirilmesinin arkasında, kimi ciddi siyasal sorunlar vardır. Otuzlu yıllarda yeni bir dünya savaşına doğru gidilirken, merkezi coğrafyada siyasal baskılar artmış, bir yandan Sovyetler Birliği öbür yandan da Almanya ve İtalya yeni sahip oldukları faşist yönetimler ile merkezi coğrafyayı tehdit etmeye başlamışlardır. İmparatorluk sonrasında yeni kurulmuş olan cumhuriyet devletini de yıkmak ya da parçalamak üzere özellikle ülkenin doğu bölgelerinde kimi isyan ya da kalkışma hareketleri desteklenmiştir. Sevr haritası doğrultusunda ülkenin doğu bölgelerinde üç ayrı etnik devlet kurulmasını, emperyal hegemonya planları doğrultusunda gündeme getiren Batılı büyük devletler, Türkiye’yi bölmeye yönelik 18 ayaklanma girişimini öne çıkarmışlardır. Almanya ve İtalya üzerinden merkezi coğrafyaya getirilmek istenen aşırı milliyetçi akımların Türkiye’yi, Sovyetler Birliği ile karşı karşıya getirmesi yüzünden, her türlü alt kimlikçiliği bir yana bırakacak ve emperyal güçlerin etnik sorunları kaşımasını önleyecek yeni bir halkçı açılım Halkevlerinin kuruluşu ile gündeme gelmesini gerektirmiştir.

Eski imparatorluktan kalan yurt parçası, ulus devlet çatısı altında bir araya getirilerek, bir üst kimliğin oluşumu ile ülke nüfusunun halkçı ve ulusçu bir çizgide entegrasyonu hedeflenmiş, ancak gündeme gelen siyasal tehditler, dıştan güdümlü ayaklanmalar ve etnik sorunların aşılabilmesi amacıyla, 
yeni bir halkçılık açılımı Halkevleri üzerinden ülke düzeyinde gerçekleştirilmek istenmiştir…”

Şu saptamayı özellikle önemsiyoruz :

  • Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Halkevi ya da Halkodası çatısı altına girerken, her türlü etnik ve dinsel kimliğini vestiyerde bırakıyor
  • Ve o halkçı çatı altında dünya kültürü ile ya da evrensel bilimin ürünleri ile tanışarak, ortaçağdan çağdaş uygarlığa yönelen bir kültürel atılımın içinde kendisini buluyordu…”

Makale şöyle bağlanıyor             :

“… Unutmayalım,
Halkevleri ve Halkodaları vatandaşı okutmak ve herkese okuma ve öğrenme şansı getirmek ve halkı aydınlatmak amacıyla kurulmuşlardır. Günümüzün üçüncü Halkevci kuşağı da,

emperyal amaçlı yönlendirilen internet
e
ya da
Hollywood merkezli televizyon kanallarına teslim olmadan,

gerçekleri iyi bilebilmek için okuyarak topluma önderlik yapmak durumundadır. Etkili Halkevcilik ancak okuyarak ve bilerek yapılabilecektir.
Atatürk’ün kendi kitaplığında beş bine yakın kitap okuyarak bu devleti kurduğunu her zaman hatırlamak durumundayız.

Hiçbir zaman unutmayalım ki, O’nun söylediği gibi;

  • Cumhuriyetin temeli kültürdür ve
  • Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir…”

*******************************************

Tüm dosya aşağıdaki erişke (link) tıklanarak indirilebilir ve okunabilir.
Çeçen hocaya teşekkürlerimizle..

Halkçılık Programından Halkevleri’ne

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 25.3.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net