Etiket arşivi: halk egemenliğ

Atatürkçülük İdeoloji midir?


Dostlar,

Sayın Av. Ertuğrul L. Kazancı’yı site okurlarımız iyi tanırlar.
Arada bir Cumhuriyet’in 2. sayfasında çok değerli irdelemeler yazar.
Derinlikli, ufuklu, nitelikli birikime ve kalem ustalığına dayalı..
Damıtılmış, özgün ve de kendine özgü bir Türkçe ile..
(Yılların Edebiyat öğretmenliğinin de katkısıyla..)

Kendileriyle ADD yönetiminde 2004-2006 arasında Genel Başkanlık dönemlerinde birlikte çalıştık (biz Gn. Bşk. Yrd. idik, zaman zaman da kendilerine vekalet ettik..)

O’ndan öğrenmeyi sürdürüyoruz..
Aşağıdaki makale, son derece doyurucu bir içerik ve keyif veren bir biçemle (üslupla)

“Atatürkçülük İdeoloji midir?” sorusunu irdelemekte ve “Elbette ideolojidir!” sonucuna varmakta.

Sevgi ve saygı ile.
09..10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================

Atatürkçülük İdeoloji midir?

Ertugrul_Kazanci_portresi

ERTUĞRUL KAZANCI
Eğitimci-Hukukçu

  • Atatürkçülük ya da Kemalizm; tam bağımsızlıktan yana, antiemperyalist, ulusalcı, laik ve halkçı-devletçi çizgisiyle ilerici-toplumcu bir modeldir.
  • Kamu yararı içeren ‘Altı Ok’ simgeli, evrensel nitelikli Cumhuriyet ve
    devrim ideolojisidir.

İdeoloji sözcüğü, felsefe, ekonomi ve sosyolojide değişik anlamlarda kullanılmışsa da siyasal bir yüklendirmeyle, “kurallaşmış düşünsellik” karşılığı alır. Filozof Traccynin tanımı baskın görüştür:

İdeoloji;düşünceleri etkileyen bilimsellikle, toplumsal yararlı tutumların zincirlenerek düzenlenmesidir.” 

İdeoloji; “politik, sosyo-ekonomik, kültürel, hukuksal, estetik, moral, deneyimsel ve maddesel değerler içermelidir. Öğreti’den ayrılmalıdır. Öğreti yani doktrin,
bilim ve felsefede toplumcu görüşün oluşturulması için saptanan sistemli ilkelerin safhalaşmasıdır. O halde ideoloji, kamu yararlı, bilimsel öğretilere tümden ulaşan, kurallaşmış siyasal düşüncelerin somut düzenidir.

İdeolojideki, düşünyapı, bilimsel ve akla dayalı tasarımlarla kesinleşmiş öğeler, gelişigüzel kullanımlara hedef olmamalıdır. İdeoloji olarak öne sürülen kapitalizm
ve merkantilizmin, liberalizm perdeli sunuları, emperyalist dışavurumlardır.

Ekonomist Dengelidge“Liberalizm, kapitalizmin merkez bankası ve iktisadi suçlara özgürlüğüdür.” der. Kapitalist cebri aygıtsallık olan faşizm, yıllarca ideoloji sayılmıştır. Siyaset bilimci Duverger’e göre, “Faşizm, bir ideoloji değildir; çünkü efsanelerle içli-dışlı olan kapitalist sistemin uygulaması ve liberalizmin ayağıdır”.

“Büyük burjuvaziye devletçe mali destek verilmesini” öneren ve koloni edinmeyle değerli madenlere ulaşarak sermaye birikimi öğütleyen görüşmerkantilizmdir. Merkantilizmin, Adam Smith eliyle biçimlenen,“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sloganlı kapitalist ekonomi açı; büyümenin, piyasa mekanizmalarına ilişkin kılınmasıdır. Öyleyse hepsi, kamu yararından yoksun, “ekonomik-politik”
kâr modelleridir. Marksizm ise bilim, akıl ve kamu yararı açısından bir ideolojidir. Çünkü “insanlığın kurtuluşu” teorisine dayanan, deneyimlerden sonuçlar çıkaran siyasal, sosyo-ekonomik ve felsefi bütünlük taşımaktadır. Marksizm de önceki toplumcu öğretilerden etkilenmiştir.

Atatürkçülük..

Kamu yararlı özgün düzenlemedir.

  • “Biz, bizi yutmak isteyen kapitalizme ve bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı bir meslek izleyenleriz.” 

ilkesi, asli kurucu iradenin temel beyanıdır (*).1937’de Atatürk tarafından kaleme alınan el yazılı ifade, ideolojik “Kemalizm” sözcük ve ilkelerini içermektedir (**). Her iki sözcük de özdeştir. Kemalist düşünce,

“Altı Ok” açılımında;

  1. Cumhuriyetçi, 
  2. ulusalcı, 
  3. halkçı, 
  4. devletçi, 
  5. laik ve 
  6. devrimcidir.

Anahtar ilke, sürekli”devrimciliktir. Önceki sosyo-ekonomik gelişmelerden esinlenen ama bağımsız bir özgünlüğe ulaşabilen karakterdedir. Totaliterlikten uzak
ve çoğulcudur. Sömürülmüş insanlığın ulusal demokratik devrimlerini ayağa kaldıran özdedir.

1925 ve 1930’lardaki Terakkiperver Cumhuriyet” veSerbest” partilerden biri
iç isyanlar ve suikastlara, diğeri kargaşalara koşmamış mıdır? Birisi mahkemece kapatılırken öteki kendisini dağıtmamış mıdır? Yasal olanağa karşın, rejimin devrimci ruhundan çekinilerek karşıt partiler yoksa sorumluluk nerededir? 1945’te çok partili yeni ortam hazırlanmamış mıdır? Bunlar ve uzantılarının, halkçı demokrasideki payları neler olmuştur?

Atatürkçülük, güçlü kamu girişimciliği öncülüğünde, eğitim, hukuk, sağlık, çalışma ve barınma yaşamını iyileştirmek isteyen yaklaşımdır. 1936’daki İş Yasası’yla, toplum düzenini emeğe ve hukuka dayandırmak isteyen yapı önemsenir. “Ülke ekonomisini devletin eline bırakan” bir anlayışı giderek kesinleştirir(***). Cumhuriyet tarihinin %9’luk en yüksek ekonomik büyüme hızı, İnönü hükümetlerinin 5 yıllık kalkınma planlarında halkçı-devletçi başarının göstergesi olur.

Kemalizm, ezilen bir halkın koşullarından doğar. Ülke sevgisi, ağırlıklı dil, tarihsel yaşam ve kültür ortaklığının iç içe geçmiş köklerini, üniter potada kaynaştırmak amaçlıdır. Tasa ve kıvanç bileşkesi, bütüncül toplumcu ahlakla birlikte üstte tutulur. Egemenlik hakkı sahibi ulusa, kanat geren ilerici devlet yaklaşımı vardır. Devrimcilik, kökten değişimci ideolojik rehber, ulusçuluk; tam bağımsızlığı öngören, şovenizm dışı yurtseverliktir. “Cumhuriyeti kuran halkın, ulus olduğu” temel görüştür.
Laiklik ise vicdan özgürlüğünün yanı sıra, evrensel değerli ilişkiler ölçütüdür.

1937’de anayasaya “yaşamsal uzlaşma” olarak yerleşen “Altı Ok”olgusu, özgün ve benzersiz bir düzenlemedir. Bu olgu etrafında liberal, şoven, teokratik ve ayırımcı zihniyetin karşısına çıkılması, şimdilerin acil durumudur. “Lozan” esasında, emperyalist siyasetlere karşıtlıkla NATO’dan çekilmelidir. Çokuluslu şirketlere tanınan kapitülasyonları, sömürüyü, talancı özelleştirmeyi, sendikasızlaştırmayı, delinen Öğretim Birliğini reddetmelidir. Kemalizm, Asya-Afrika halklarının sömürgeciliğe karşı direncindeki kalıcı etkidir. Güney Amerika’daki kamuya yararlı işlerin esin kaynağıdır. Günümüzde Karayipler’den, Venezüella’ya uzanan halkçı-devletçi projeler, “Kemal Atatürk” levhalı sosyal fabrikalardadır.

Lenin’den Cinnah ve Castro’ya, Chavez’den Nkrumah’a, Mao ve Nehru’ya kadar övgüler, Atatürkçü düşünce ve uygulamalar için dile getirilmiştir.

Sonuç

Özgün bir ideolojik karakter, halk egemenliğini öngörerek ülkenin “ulus-devlet” kimlikli dirlik ve esenliğini; yönetsel, sosyo-ekonomik ve kültürel açılardan sağlayabilecek seçenektir.

M.E. Bozkurt’un deyişiyle: “Anadolu İhtilali’nin verileri, ‘Altı Ok’ içindedir.

(Cumhuriyet 05.10.2013)

Buna Kemalizm diyoruz”.

(*) Yol, yöntem (1922).
(**) CHP Kurultay prog. (1937).
(***) Atatürk (1937)