Etiket arşivi: Güneydoğu gibi çok boyutlu bir sorun

MÜMTAZ SOYSAL : Kuram ve Yöntem

Dostlar,

Sayın Prof. Mümtaz Soysal hocanın Cumhuriyet 16.07.2010 tarihli makalesini
3 yıl sonra okurlarımızla paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
7.7.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================== 

Kuram ve Yöntem

PORTRESİ

MÜMTAZ SOYSAL

 

 

OKULLARIMIZDA doğru dürüst felsefe, mantık falan okutulmadığı için insanlarımızın çoğu düşünme özürlü kalır. Sorunları kolay çözemeyişin başlıca nedenlerinden biri de budur. Bu eksiklik, Güneydoğu gibi çok boyutlu bir sorun gündeme gelince
açıkça kendini gösteriyor. Kuramlarla kavramlar, kurallarla yöntemler kolayca birbirine karıştırılabilmekte. Kaldı ki son zamanlarda bu soruna bir yeni ikilem daha eklendi:

  • Birlikte yaşamak mı, ayrılmak mı?

Ayrıca şu güçlük var: Kürtdenince, şimdilik sadece bir etnik kimlik anlaşılıyor;
Kürt devleti henüz kurulmadığı için; bundan vatandaşlık gibi bir hukuksal sonuç çıkarılmamakta. Oysa “Türk”, hem bir etnik kimliğin adı oluyor, hem de onunla
hukuk alanında bir vatandaşlık belirleniyor.

Her şeyden önce, “kimlik” kavramının ne ölçüde belirsiz, kaypak, çetrefil ve değişken olduğu akılda tutulmalı. Bu sütunda daha önce de belirtildiği gibi,
çağdaş Fransız düşünürlerinden Jean-François Bayard’ın “Kimlik Yanılsaması”
diye koskoca bir kitap yazmış olması boşuna değildir.

O halde, birinci uyarı, “etnik kimlik” gibi kaygan bir kavram zemini üzerine
işlevsel hukuk yapıları kurmaktan uzak durmak olmalıdır. Kişinin etnik kimliğine
saygı gösterilmesi elbet bir “insan hakkı” olarak tanınmalı ve bu bireysel hakkın korunması için önlemler alınmalıdır. Özgürlük açısından bakıldığında da, aynı etnik kimliğe sahip olanların bir araya gelerek bu ortak kimliğin korunması için kurumlar kurmaları, dillerini, kültürlerini serbestçe geliştirebilmeleri de elbet “bireysel bir
özgürlük hakkının birlikte kullanılması”
olarak serbest olmalıdır.

Ama devlet ya da toplumun bütünü, bu hakka ve özgürlüğe saygı göstermenin yanında en az bunun kadar önemli ve kaçınılmaz bir ödevi yerine getirmek zorundadır:

Etnik farklılık ya da ayrıcalık tanımayan “ulus” kavramının ışığında

– devletin resmi dilini bütün vatandaşlara öğretmek,
– ortak ulusal bilincin oluşmasını sağlamak ödevi.

Birlikte yaşamak, toplu kullanılabilen bireysel etnik bütün vatandaşlara toplu olarak eşit biçimde kazandırılması gereken kamusal haklar arasında denge kurulmasını kabul etmekle sağlanabilir.

Böyle bir dengenin ötesine geçip etnik grup haklarına dayalı bir devlet düzeni kurmak ya da etnik farklılıklar üzerinde federatif yapılar araştırmaya girişmek,
artık ülke coğrafyasının ve toplum yapısının her yanında ve düzeyinde
son derece karışık duruma gelmiş bir Türkiye nüfusu için asla gerçekçi olamaz.

Oysa, Kuzey Irak’ta ayrı ve bağımsız bir Kürt devletinin kurulması, Türkiye sınırları içinde gerçekleştirilmesi zor ve tehlikeli bir girişimi komşuda gerçekleştirmiş olacaktır. Böylece orası tek etnik kimliğin devleti olurken, Türkiye etnik farklılıkları aşmış çağdaş bir ulus devlet olarak dünyaya örnek olmaya devam edebilir.
İsteyen, istediği tercihi yapar.

mumtazsoysal@gmail.com,
Cumhuriyet 16.07.2010