Etiket arşivi: Güneş Ecer : “Kemalizm gericilik – vahset ve medeniyetsizlikti” ve yanıtı…

Güneş Ecer : “Kemalizm gericilik – vahset ve medeniyetsizlikti” ve yanıtı…

Güneş Ecer :
“Kemalizm gericilik – vahset ve medeniyetsizlikti” ve yanıtı… 


Dostlar
,

Pek yapmadık bu sitede ama, bu sitenin önemli konuklarından – yazarlarından
ADD Bilim Kurulu Başkanı seçkin düşünür ve bilim insanı Sayın Prof. Dr. Ali Ercan
hocamız ile Sayın Güneş Ecer arasındaki bir e-ileti polemiğini paylaşmak istiyoruz.
Sayın Ecer’in yazısı ile başlayalım ve hemen altından da Sn. Prof. Ercan’ın yanıtını verelim..

Sayın Ecer, genel-geçer ancak ağır eleştiri hatta suçlamalar getiriyor Kemalizm‘e :

  • Kemalizm, gericilik, vahset, ve medeniyetsizlikti.diyor örneğin.. Yazısındaki imla hatalarına hiç dokunmadık. Yalnızca yukarı aldığımız tümceyi koyu ve kırmızı yaptık..

    Bu genel-geçer ve sık suçlamalar ve yanlış bilgilenmeler nedeniyle
    Sn. Prof. Ercan’ın bilimsel yanıtları önemli.

    Kanımızca bir insanın – aydının başına gelebilecek en büyük yıkım “beyin iğfali” dir.
    Dez-enformasyon ya da mis-enformasyon ne yazık ki insanlık onurunu ayaklar altına alacak biçimde yaygın olarak çağımızda kullanılmaktadır. Sakınmak kolay değildir ancak
    aydın sorumluluğu, çok yönlü araştırmayı, verileri karşılaştırarak irdelemeyi, tutarsızlık ve çelişkileri yakalayıp ayıklamayı gerektirir.. Somutlamak gerekirse nasıl ki mahkemede yargıç(lar) her yargılamada maddi gerçeği – yalnıca maddi gerçeği ortaya koymak ve
    adaleti sağlamakla yükümlü iseler profesyonel bağlamda; Aydınlar da benzer yüküm altındadır
    kanaat oluştururken, yazarken, konuşurken.. kafa patlatmak zorundadırlar.
    Bu tarihe ve insanlığa karşı ağır ve savsaklanamaz sürekli bir sorumluluktur..

    Nitekim büyük ATATÜRK de bu önemli noktaya vurgu yapmakta ve tarihi yazanın
    yapana sadık kalmaması durumunda tarihsel gerçekliklerin büsbütün başkalaşarak sapacağına dikkat çekmektedir.. Doğru tarih yazımı, dolayısıyla son derece önemlidir.

  • Aydın da beyin iğfalinden kendisini korumak için deyim yerinde ise çırpınmalıdır..
    Beyin iğfali insanı insan olmaktan çıkarmakta, acınacak ve tehlikeli bir düşkünlüğe
    yol açmaktadır.

    Sevgi ve saygı ile.
    31 Ocak 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com=================================

    Ali Ercan Bey:

    Kemalist rejim, Turklerle Turk olmayanlari ayirt eden kanunlar cikardi. Mesela, Iskan Kanunu…bakin isterseniz Internet’te.

    Oyle ki, azinliklar ve Kurtlerin kume kume oturmalari, bir arada çogunluk teskil edecek sekilde yerlesmeleri vs yasaklandi. Istanbul’da, bazi (30 kusur) serbest meslek isleri azinliklara yasaklandi. Bu kanun sonrasi, 1934’te Trakya’da yasayan yahudilere saldirilar oldu; Dersim katliami oldu. Kurtlerin dilleri, kimlikleri, kulturleri yasaklandi.
    (Islamiyet’e karsi cikarilan kanunlari saymiyorum; lakin, onlar da butun Muslumanlara, azinliklar ve Kurtler dahil, buyuk sorunlar getirdi)

    Sadece Turk tarihini arastiran, Anadolu’daki diger unsurlari yok sayan bir devlet politikasi takip  edildi.

    DTC Fakultesi, Etnografik calismalar merkezi (sonra muze oldu), Turk Dili ve Tarihi Kurumu gibi sadece Turk irkini arastiran muesseseler kuruldu. Bu arada diger fakulteleri ihmal ederek, ve tek bir yeni universite dahi acmazken bunlar yapiliyordu. 65 bin mezar acilip kafa taslari olculdu. Orta okuldayken biz ogrencilerin bile kafa taslari olculmustu.

    Acaip teoriler gelistirildi. Gunes Dil teorisi, butun insanlarin Turklerden geldigi gibi.

    Butun bunlara Itiraz edenler olduruldu, katlimlara ugratildi.
    Dersim, Zilyan Vadisi gibi bircok isyanlarda Kurt sivil halki katliamlara tabi tutuldu. Hedef halkti.

    1918’de, Anadolu’da yasayan azinliklarin (Kurtler haric) orani %13.5 iken bu nufus bugun %0.2’ye dustu.
    Zorunlu gocler bunun ancak ufak bir bolumunu izah ediyor.

    University of Hawaii ‘Power Kills’ projesi diye Internet’te arastirirsaniz, katliamlara ugrayanlarin sayilarinin ne kadar buyuk oldugunu gorursunuz.

    Turklestirme ve Turkcelestirme devlet politikasi oldu.
    Bunlarin da kaynagi irkcilikti.

    DTC Fakuktesi ve Turk Tabipler Birligi Turk irkciligi uzerinde calismalar yaptilar. Orta Asya’dan ‘ari’ bir irkin geldigini, Turkiye’nin tibbi yollarla daha ari bir Turk ulkesi olabilecegini (Hitler’in Almanya’sina paralel ollarak), vs anlatan bildirilerin  sunuldugu iki uluslar arasi sempoziyum duzenlendi.

    Bugun, genetik clismalar Turk ari irkinin olmadigini gosteriyor. Anadolu’daki halkin Mogollarla alakalari olmadigini, Turk ana yurt genlerinin %3-5 oldugunu gosteriyor.

    Turk ana yurt genlerinin cogunlukta oldugu, dunyadan tecrit yasayan, sadece birkac ufak kavim var. Bunlardan birisi, Kuzey kutba yakin, Sibirya’da oturan Saka Turkleri (Yakut). Ana yurt gen orani %80.

    Daha da enteresani, Anadolu’da, Ana yurt genleri disinda kalan genlerimizin %99 Ermenilerin gen yapisi ile ortustugunu gosteriyor. Kibris Rumlari ve Yunanlilarla ortak yanimiz %60. Ermenilerin de %60. Demek ki ayni insanlarla evlenmisiz.

    Bahsettiginiz, Turk milleti tarifi de durumu karartmak, yapilanlari ortmek, ogretilenleri yok gostermek icin.

    Bircok, bil fiil irkcilik devlet politikasi olmusken, Turkluk tarifi hic bir sey ifade etmez zaten.

    Etseydi, bugun insanlar sen Ermenisin, Gurcusun, Yahudisin tartismalari yapmazdi; boyle sozde suclamalarla, Turk olmayanlari asagiladiklarini dusunmezlerdi. Onlar da, bunlarin birer hakaret olarak soylendigini, asagilamak icin soylendiklerini dusunerek kendilerini mudafa etmezdi.

    Bugunun Kurt problemini bu politikalar yaratti.
    Bu politikalari cikaranlar ve uygulayanlar da Kemalistlerdi.
    Gunumuzdeki faili mechulleri, 1990’larda Guney-dogu’da islenen insalik suclarini da ‘sapina kadar’ Kemalist yetisen bazi insanlar isledi.

    Kisacasi, Kemalizm, gericilik, vahset, ve medeniyetsizlikti.

    Aksini iddia ediyorsaniz, getirin gorelim neye dayanarak konusuyorsunuz.

    Tamam, Anadolu’da, Turkuz diyen buyuk bir kesim var, ve kulturel yonden bir Turkluk yaratildi. Irkcilik yaparak bu kesimi de asagiliyorsunuz. Bunun bile farkinda degilsiniz.

    Gunes Ecer

    =========================

    Güneş Bey,

    T.C.’nin emekleme dönemlerinde (aynen bir bebeğin altına yapmasını doğal karşıladığımız gibi) bugünün bakış açısıyla kabul edilemeyecek yanlışlar yapıldığı ileri sürülebilir elbette…
    Yeni bir Devlet kuruyorsunuz, onlarca isyan var, yani iç savaş var (American Civil War dönemini anımsayın..). İstenmeyen dramların yaşanmış olması kadar doğal bir şey olamaz.
    Uzun bir savaş sonrası olanaksızlıkların, belirsizliklerin had safhada olduğu karmaşık
    sosyal ortamda elbette bir sürü yanlışlıklar (!) yapılacaktı. Takdir edersiniz ki,
    her sosyal olgu kendi zaman ve mekan koşullarında değerlendirilir…

Bu arada şunu söyleyeyim : Alman geni, Rus geni, Türk geni, Arap geni… diye bir şey yoktur. anlayacağınız, IRK diye bir şey yoktur. Bilimsel olarak. İnsanlar genetik olarak %99,5 oranında benzeşiktir. Sömürgecilik dönemi Avrupalı Milletlerde ‘üstün ırk’ yanılgısını yaratmıştı. Gerçek şu ki; tüm Avrupa’nın saplandığı bu yanlıştan Türkiye de etkilenmişti. Genetik biliminin emeklediği, elektron mikroskopunun bulunmadığı bu dönemde
elbette böyle saçmalıklar olacaktı.

Bugün “Irkçılık yanılgısını” hala sürdüren birtakım aymazlar olabilir, ancak daha önceki yazımda da belirttiğim gibi, Kemalist öğreti Irkçılığı reddeder; Ulusçuluğu savunur.

  • “Tüm Yurtta ve Dünyada Barış olmalı, Toplumda gerçek yol gösterici Bilim olmalı,
    Kadın-Erkek eşit olmalı, Savaş, eğer Ulusun hayatı tehlikede değilse bir Cinayettir….”

diyen bir öğretiden “Kemalizm, gericilik, vahşet ve medeniyetsizliktir” biçiminde söz eden
bir kişinin akıl sağlığından kuşku duyarım. Böylesine takıntılı ve saldırgan ruh durumunuzla
sağlıklı bir tartışma yapabileceğimizi sanmıyorum.

Bakınız, Bir Fransız bilim adamı Atatürk dönemini nasıl değerlendiriyor:

Maurice_Duverger
Prof. Maurice Duverger (1917-2014)
Emeritus Professor Sorbonne
Hukukçu, Sosyolog

 

“…Kemalist partinin birinci özelliği, demokratik bir ideolojiye sahip bulunmasıydı… Mustafa Kemal‘in siyasal rejimi, çoğulculuğun üstün bir değer olduğunu kabul ediyor
ve çoğulcu bir devlet felsefesi içinde işlevini yerine getiriyordu.
Üstelik, partisinin, yapısal açıdan da
totaliterlikle hiçbir ilgisi yoktu.
Kemalizm demokratik bir deolojidir
Atatürk döneminde niçin demokrasinin tüm kurum ve kuralları yoktu?
Olamazdı da, onun için…

Fransız devriminden 50 yıl sonra bile, Fransız işçisinin oy hakkı var mıydı?
Amerikan devriminden 150 yıl sonra bile, ABD’de ırklar arasında tam bir hukuksal eşitlik sağlanmış mıydı?….

Atatürk bir orta çağ toplumundan yola çıktı. Cumhuriyet’i kurduktan sonra 15 yıl yaşadı ve sınıf-cinsiyet-ırk-din ayrımı olmadan, tüm yurttaşlar arasında hukuksal eşitliği,
o inanılmaz kısa süreye sığdırdı…
Bilim her olguyu kendi koşulları içinde değerlendirir.
Atatürk yönetimi, kendi koşulları içinde, olabilecek en demokratik yönetimdi;
Ve bu açıdan, Türkiye’nin bugünkü yönetiminden daha demokratikti!…”

Hoşça kalın. æ