Etiket arşivi: Fetö’cüler

A. Erdoğdu: ‘Devletimizin en mahrem bilgileri bu tarikatların elinde’

Devlet kurumlarında yaptıkları çalışmanın ayrıntılarını paylaşan CHP’li Aykut Erdoğdu, tablonun vahim olduğuna dikkat çekti. Hazine’nin içinin boşaltıldığını, Merkez Bankası’nın rezervlerinin ekside olduğunu ve devlet kadrolarındaki tarikat yapılanmasının boyutunu gözler önüne seren Erdoğdu, “Devletimizin en mahrem bilgileri bu tarikatların elinde. En güçlü ekip HAKYOLCULAR” dedi.

Aykut Erdoğdu duyurdu: 'Devletimizin en mahrem bilgileri bu tarikatların elinde'Eski CHP Milletvekili Aykut ErdoğduKemal Kılıçdaroğlu‘nun talimatı ile devlet kurumlarında yapılan çalışmanın sonucunu açıkladı.

Erdoğdu, 3 hafta süren çalışmaların ardından ortaya çıkan vahim tabloyu paylaşmama kararı aldıklarını, ancak kritik seçimin ikinci turuna günler kala tahribatın boyutunu aktarmanın kaçınılmaz olduğunu belirtti.

15 Temmuz sonrası devlet kadrolarındaki yapılanmaya dikkat çeken CHP’li Erdoğdu, FETÖ’cülerden boşalan kadrolara milliyetçi ve Atatürkçü isimlerin getirildiğini kaydetti.

Ancak AKP iktidarının bu kadrolara güvenmediği için, tarikatları da kadroya aldığına dikkat çeken Erdoğdu,

  • Devletimizin en mahrem bilgileri bu tarikatların elinde. En güçlü ekip HAKYOLCULAR. Devlet adamlarını en çok rahatsız edense atanan ‘küçük prensler‘” dedi.

SONUÇLAR ÜRKÜTÜCÜYDÜ”

Erdoğdu, çalışmanın tüm ayrıntılarını, twitter hesabından şöyle aktardı:

  • “Bundan bir ay önce Genel Başkanımız Kemal Bey beni çağırdı. ‘Seçimi kazanmamız halinde neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Ankara’ya geç ve bütün kurumlardan uzmanları çağır. Bir heyet kur ve devletimizin durumunu, ilk ve ivedi işleri ve hasar tespitini çıkar’ diye talimat verdi. Ankara’da üç hafta süren çalışmalarımız sonucunda vahim bir tabloyla karşılaştık. Normalde bu çalışmanın sonuçlarını kesinlikle paylaşmayacaktık. Çünkü sonuçlar ürkütücüydü. Elden geldiğince sessiz sedasız halletmeye çalışacaktık.
  • Ancak geldiğimiz aşamada yaptığımız çalışmanın bazı sonuçlarını paylaşmak zorunda hissediyorum. Çalışmamızın sonuçlarının tamamını devletimizin ve milletimizin bekası için paylaşmayacağım. Bu çalışmamızın çoğunu açık kaynaklarla yaptık. Bu yazdıklarımın öneminin ve benim ve çalışma arkadaşlarım adıma yarattığı tehlikenin farkındayım. Sadece şunu hatırlatayım bizim genlerimizde Kuvay-i Milliye var. Ve biz bu ruhla gurur duyuyoruz. Bedel ödemek istemeyiz. Ama ödenecek bir bedel varsa da korkup kaçmayız.

MİLLİYETÇİ VE ATATÜRKÇÜ KADROLARA TARİKAT GÖZETİMİ!

15 Temmuz Hain Darbe Girişimi sonrası FETÖ’den boşalan kadroları dolduracak nitelikli kadroları olmadığı için Milliyetçi ve Atatürkçü kadrolarla çalışmak zorunda kalmışlar. Ancak bu kadrolara asla güvenmedikleri için her bir kuruma aileden gördükleri tarikat ve cemaatlerden personel yerleştirmişler. Mahrem işlerini yerleştirdikleri bu personel eliyle yürütüyorlar.

Bu personel aynı zamanda hiç güvenmedikleri ama çalışmaya mecbur oldukları Milliyetçi ve Atatürkçü personeli sürekli izliyor.

  • Şu an devletimizin en mahrem bilgileri bu tarikatların elinde. En güçlü ekip HAKYOLCULAR.

Devlet adamlarını en çok rahatsız edense atanan “küçük prensler”

“DEVLETİN DÜŞÜRÜLDÜĞÜ DURUMDAN RAHATSIZLAR”

Bu konuda yaptığımız çalışmanın bütün sonuçlarını paylaşamam.

Ancak şu kadarını söyleyeyim. Genel Kurmay Başkanlığımız, MİT Müsteşarlığımız ve Emniyet Genel Müdürlüğümüzde her kademede el üstünde tutmamız gereken kahramanlar var.

Bu kahramanlar siyasi baskılara direnerek ellerinden geldiğince görevlerini yapmaya çalışıyorlar. Zaten devletin güvenliğini bu kadrolar sağlıyor.

Devletin düşürüldüğü durumdan çok rahatsızlar. Her fırsatta bu durumu en üst makamlara iletiyorlar.

Polisimiz ve askerimiz sürekli bir soruşturma baskısı altında. Maalesef personel arasında ailevi sorunlar, geçim sıkıntısı, borçluluk, psikolojik sorunlar ve intiharlar çok yaygın.

Milli güvenliğimizi yakın tehdit altına sokan riskler var. Bu riskleri azaltacak diplomasi zayıf kalıyor. Özellikle

Ekonomimizin iyice güçsüz düşmesini ve
devletimizin daha da çürümesini bekleyen odaklar var.
En zayıf anımızda en olmaz taleplerle karşımıza çıkacaklar.

Durumun farkındayız. Ve sürekli takipçisi olacağız. Bu konuda son söz bizim Mehmetçiğimizin kanını satın alacak para daha basılmadı. Biz vekalet savaşlarının lejyoneri olacak Millet değiliz.

“MASAK TAMAMI İLE KÖR EDİLMİŞ”

Maliye tarafında çok fazla sorun yok. Vergi toplanma konusunda alt yapı kurulmuş. Ancak

  • Vergi ödemeyen imtiyazlı şirketler var.

Bunlara göz yumulması, vergi inceleme raporları sonuçlarının uygulanmaması, uzlaşma komisyonlarında bazı grupların vergilerinin silinmesi konusunda teknokratlarda büyük rahatsızlık var.

  • MASAK tamamı ile kör edilmiş. Uzmanlar çalıştırılmıyor.
  • MASAK’ın izleme yetkisi sadece siyasi işler için kullanıyor.

“SEÇİM DOLAYISIYLA HAZİNE BOŞALTILMIŞ”

Hazine’de tablo çok ağır. Kadrolar tarumar edilmiş. Bakan Yardımcıları işleri birkaç devşirme danışman ile götürüyor. Teknik kadrolar işlere karıştırılmıyor. Hazine’de gelir yönünden sorun yok vergi gelirleri gayet iyi. Ancak

  • giderlerde, borçlarda ve koşullu yükümlülüklerde korkunç bir artış var.
  • Seçim dolayısıyla Hazine boşaltılmış.

Yıllık bütçede öngörülen açığın neredeyse tamamı harcanmış.

Sadece BOTAŞ’ın birikmiş görev zararı 300 milyar liranın üzerinde.

EYT’den gelecek yük yaklaşık 200 milyar.

KKM pimi çekilmiş el bombası gibi bekliyor.

Deprem için en az 600 milyar lira ek kaynağa ihtiyacımız var.

  • Gelirlerin çoğu garanti ödemelerine gidiyor.

Hazinenin nakit parası var gibi görünüyor. Ancak bu mevduat kamu bankalarından çekilemiyor. Çünkü kamu bankaları kara deliğe dönmüş. Hazine parayı çekse faizler zıplıyor. Kamu bankaları ile ilgili detayları yazamıyorum. Şu kadarını söyleyeyim. Kurda veya faizde bir hareket olursa (ki olmak zorunda) yandık. Hem de ne yandık.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ : 28 Eylül 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

RÜŞVETÇİ

Çin’de eski Adalet Bakanı Fu Cınghua, “rüşvet” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla yargılandığı davada idam cezasına çarptırıldı.

Bir gün mutlaka…

CEHENNEMLİK

DİB’ in Cuma hutbesinde, ”Haramla beslenen vücudun layık olduğu yer ancak  cehennemdir” denildi.

O hooo, devleti yönetenlere ve iş tuttuklarına bak obez dolu…

DOKTORUMUZ

  • Orgeneral Çetin Doğan’ın kalp rahatsızlığı ile ilgili hastane raporunda, “Yaşamsal riski var ama bu risk, içeride de dışarıda da aynı” ifadesi yer aldı.

Terazinin bir kefesinde vicdan, ahlak, Hipokrat yemini, liyakat,

Öbür kefesinde siyaset, icazet, teslimiyet…

SAÇ

İran’da saçını tam kapatacak şekilde örtmediği için polis tarafından gözaltına alınan ve yaşamını yitiren 22 yaşındaki genç kızın (Mahsa Emini) ardından İranlı kadınlar sokağa döküldü. Saçlarını kesip türbanlarını yakarak protesto eylemleri yapıyor. Gösterilerde 50’nin üzerinde insan öldü.

  1. Başörtüsü/türban sömürüsünden nemalananların.
  2. Laikliğe sahip çıkmayanların dikkatine…

GELECEK

Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde bulunan ve yakılması için çağrı yapan sanıkların geleceğini düşünerek ve iyi hallerini göz önüne alarak aldıkları cezaları indirdi ve hükmün açıklanmasını geri bıraktı.

Gelecekte muhalefet liderlerine saldıracaklar rahat olsun…

FAİZ

MB faizi bir puan indirdi, Dolar tarihi zirveye bindirdi.

Bu adam gerçekten ekonomist!..

İŞSİZLİK

Sekiz ayda 1.1 milyon kişi işten atılmış.

Memlekette utanmadan, sıkılmadan “işsizlik var” diyorlar. İş olmasa bu kadar insan nereden atıldı?…

İNDİRİM

Sekiz ayda 27.978 işletme kepenk indirmiş.

Ekonomist faiz indirir, vatandaş da kepengini…

YAT
İYİ Partili A. Çıray, AKP milletvekili Taşkesenlioğlu ve eşine ait 4.5 milyon Avroluk yatla FETÖ’cülerin yurt dışına kaçırıldığını iddia etti.

AKP gidene dek yatın da üstüne yatılır, araştırılmaz…

FATİH

Kadınlar için üniversiteye gitmenin haram olduğunu söyleyen bir imam, “Fatih Sultan Mehmet’in annesi de üniversite okumadı” düşüncesini savundu.

ODTÜ‘yü istemiş de puanı tutmamıştı…

FABRİKA

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AKP döneminde kamuya ait bir fabrika açılmadığı yönündeki eleştiriler üzerine “Devletin fabrika kurup, bir kişinin çalıştığı yerde 3 kişi istihdam edip fabrikaları arpalıklara çevirdiği zamanlar geride kaldı” dedi.

Dönem; devleti yönetenlerin fabrikaları yandaşlara veya yabancılara peş keş çekerek devleti zarar ettirme dönemi…

GAF

RTE, ”Biz göreve geldiğimizde oy kullanmanın yaşı kaçtı? 30, 30’un altındakiler oy kullanamıyordu. Peki bunu 25’e kim indirdi, 18’e kim indirdi?”

40 yıldır siyasetin içinde olup da seçme yaşını bilmeyene ne denebilir?

Gaflet içindekinin yeni gafı…

YAAA!

RTE, ekonomideki başarılarını dile getiren Babacan’a, “Sen kimsin yaaa! Başbakan olur vermedikten sonra sen ne yapabilirsin?” dedi.

Öyleyse dış siyasetteki başarısızlığı Davutoğlu’na yüklerken imza sahibi kimdi?

Yaaa…

TASARRUF

AKP’nin Cumhurbaşkanı kamuda tasarruf genelgesi yayımladı.

  1. Kendisinin sekiz uçağı, onlarca lüks arabası, yüzlerce koruması yerinde,
  2. Borç batağındaki Balıkesir Belediyesi muhtarları (oy toplayıcı), AKP il yöneticileri ve milletvekillerini (aday göstermeci) gezdirmede,
  3. Enerji tasarrufu öneren bakan ve bürokratlar 250 ve üzeri beygirlik araçlarda,
  4. Belediyeler halk bahçesi aldatmasıyla para savurmada…

İT

AKP Kahramanmaraş milletvekili Celalettin Güvenç muhalefete “it, kopuk” diye hakaret etti. Vali Faruk Coşkun da alkışladı.

İkisi de nezaketten, milletten, devletten kopuk…

KAYIP

RTE, ”Sultan Abdülhamit 33 sene gram yer kaybetmeden Osmanlı’yı yönetti” dedi.

RTE döneminde de Türk parası kuruş değer kaybetmedi…

HAVADAN

RTE, helikopterden bakmış, yollardaki araç yoğunluğunu görmüş. Bu ekonominin iyi gittiğinin göstergesiymiş.

İstanbul trafiğine havadan görse dünyanın en iyi ekonomisi olduğumuzu sanacak, ekonomist…

İflas

İflas

Ali Sirmen

15 Temmuz darbe girişimi sırasında, eşi ve oğlu FETÖ’cüler tarafından öldürülen Nihal Olçok’un isyanını gazetelerde okumuşsunuzdur. 
Nihal Hanım’ın, AKP’nin reklamcısı olarak anılan ve 2016’ya kadar elde edilen seçim başarılarında çok büyük payı olduğu bizzat hareketin önde gelenleri tarafından da kabul edilen kocası Erol Olçok, partinin kuruluş aşamasından itibaren AKP hareketi içinde yer almış bir kişi. Öncü kadro içinde bulunan Erol Bey ile eşi Nihal Hanım’ın en büyük çocuklarına Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’dan esinlenerek, Abdullah Tayyip adını vermeleri kurucu kadro içindeki ilişkilerini anlatmaya yeter. 
Mutekit bir insan olan Nihal Hanım, 15 Temmuz 2016’da eşi ve oğlunu kaybetmesini “Ne mutlu onlara ki şehadet mertebesine eriştiler” diyerek tevekkülle karşılayarak insanların önünde acısını vekarla bastırdığında kamuoyunun takdirini kazanmıştı. 
Aynı Nihal Hanım şimdi ise isyanını haykırmakta.
***
Nihal Olçok, aralarında cumhuriyet savcısı İsmet Bozkurt’un da olduğu bazı savcıların FETÖ dosyalarında para karşılığında karar verdikleri iddiaları üzerine, tavrını ilk kez şöyle ortaya koymuştu:

  • – Kaça sattınız 250 şehidi? Değdi mi aldığınız verdiklerinize?

Tayyip Bey ile olduğu kadar, Fethullah Gülen ile yakın ilişkileri, Zaman ve Bank Asya’daki özel konumu herkesçe bilinen Rixos zincirinin sahibi Fettah Tamince hakkında da takipsizlik kararı çıkması ve yeni yapılacak Atatürk Kültür Merkezi’nin ihalesinin de yine ona verilmesi üzerine, bu kez şu tepkiyi göstermişti Nihal Hanım:

  • – İhale verildi… Bu mudur… Neyle neyi takas ettiniz?

Nihal Hanım, son olarak da ByLock yazılımcısı Mesut Yılmazer’in serbest bırakılması üzerine haykırdı isyanını:

  • – Dünyanın en büyük ortaklığı, günah ortaklığı!

Bütün bu olaylar olurken, 15 Temmuz şehidi ilan edilen, Abdullah Tayyip Olçok’un isim babalarından Abdullah Gül, köşesinde bütün olup biteni sessizce izliyor, Tayyip Erdoğan ise Türkiye’nin bütün erklerinin tek egemeni olarak ülkenin dizginlerini elinde tutuyordu. 
Nihal Hanım’ın açıkça haykırdığı isyanı, iktidarın da, gizlenemez iflasıdır. 
İflas yalnızca, kimilerinin gerçekliğine inanmadığı için kınanamayacakları ve bir süredir iktidarın ana hedefi olduğunu iddia ettiği FETÖ ile mücadele konusuyla da sınırlı değildir.
***
İflas her alanda açıkça sırıtıyor.

FETÖ dışındaki terör ile mücadelede de, PYD/YPG karşısında eli kolu bağlı biçare tavır da iflasın göstergesidir. 
Ürettiğinden çok üreme ve tüketme ilkesine dayalı ekonomi çoktan iflas etmiştir
Yüksek faizle dışardan hazır gelen sıcak paraya, konut balonunun şişirilmesine dayalı sürdürülemez kalkınma modeli iflas etmiştir. 
Komşuda, bize de bulaşması kaçınılmaz istikrarsızlığı tahrik etmek üzere, silah, militan, paralı asker sevkıyatına ön ayak olmaya dayalı, Esad’a düşman ama PYD- YPG’ye karşı laf dışında hiçbir somut tepki göstermeyen Suriye politikası iflas etmiştir. 
Koalisyonları ortadan kaldırma savındayken, koalisyonları, seçim sonrasından seçim öncesi ittifaklara dönüştüren başkanlık etiketli tek adam politikası iflas etmiştir.

Ülkenin simgesi haline gelmiş kişi ağzını açtığında ya bütün dünyada ortak tepkilerin oluştuğu ya da TL’nin serbest düşüşe geçtiği her şeye kadir tek adam rejiminin dış politikası iflas etmiştir.

Muhalif siyasi parti liderlerinin hapiste bulunduğu, serbest olanların da tehditlerle sindirilmeye çalışıldığı, hapisteki gazeteci rekorunun sahibi demokratik sistem iflas etmiştir. 
TL’nin bir türlü durdurulamayan serbest düşüşü karşısında, Damat Bey’in derde deva olduğunu anlatmaya beyhude uğraştığı ekonomik önlemler paketi iflas etmiştir. 
Ve bütün bu iflasların birbiri üzerine bindiği ortamda Türkiye, kendinden başka herkesi hain gören zihniyetin sultasında seçim sandığına gitmekte.

Hepimizin durumu zor, hem de çok zor!

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU KALDIRILMALIDIR

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU KALDIRILMALIDIR

İfade özgürlüğü yalnızca muhtemel sayılan düşüncelere bağlı değil; incitici, endişe verici düşünce açıklamaları için de geçerlidir. 1960’tan bu yana AİHM’nin verdiği kararlar bu yöndedir. AİHM kararlarına göre böyle durumlarda “rahatsız da olsanız, şoke de olsanız” düşünceyi iletme özgürlüğü var olmalı ve hiçbir yaptırım ile karşılaşmamalıdır. 
Bizim Ceza Kanunumuzda yer verilen gerek Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve gerekse basit hakaret suçu ve özellikle siyaset yapanlara, siyasi parti genel başkanlarına karşı hakaret suçunun sınırlarının oldukça dar anlaşılması gerekmektedir.

  • Siyasetçilere yapılan eleştirileri hakaret nedeniyle baskı altına almaya kalkmanın, demokratik bir toplum üzerinde “düşünmeye ve düşünmeyi açıklama özgürlüğüne caydırıcı” bir etki yapacağı kesindir.

Siyaset yapanlara karşı eleştirilere yaptırım uygulamaya kalkmak, ifade özgürlüğünün kullanılmasına karşı “SOĞUTMA EFEKTİ” yapılmasına neden olur. Yani; eleştiriye, hatta siyasetçiye hakarete karşı yaptırım uygulanması ifade özgürlüğünün önünde otosansürü tetikleyen bir işlev görür ki bu demokrasiyi ve de düşünce özgürlüğünü yok eder. 

Siyasetçiler topluma mal olmuş ve topluma açık, saydam ve her yönü bilinen kişilerdir. Bu tür sarsıcı eleştirileri daha hoşgörülü karşılamaları gerekir. AİHM bu yöndeki kararlarında

  • “Bir siyasetçiye yönelmiş olan eleştiri alanı diğerlerine göre çok daha geniştir. Oysa siyasetçilerin daha hoşgörülü daha tahammüllü olması gerekir. Kendisine karşı bu tarz laflar olabilir, bunlara tahammül gösterilmesi gerekir.” diyor.

AİHM’ye göre yalnızca bir tek durumda medyada ifade edilen haber ve yazılar için hapis cezası öngörülebilir. O da nefret söylemi ve şiddet çağrısının yapılmasıdır. 

AİHM, Kurulu düzene saldıran, şoke eden ya da toptan reddeden fikirlerin aktarılması söz konusu olduğunda, ifade özgürlüğünün daha da önemli olduğunu vurgulamaktadır. (Dalgalar Üzerindeki Kadınlar ve Diğerleri – Portekiz kararı.) AİHM, dava konusu ifadelerin şiddete tahrik ya da nefret söylemi taşımaması gerektiğini kararlarında sık sık vurgulamakta ve Nefret Söylemi bulunmayan ifadelerin provokatör, kaba, rahatsız edici, şoke edici olmasının olağan olduğunu kabul etmektedir.

‘Korku tüneli’ 

Görülmektedir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçunun bizim hukukumuzda ağır yaptırımlarla karşılık bulması, bunun giderek yaygın hale gelmesi, her eleştiri yapan hakkında bu tür yaptırımların yerli yersiz uygulanması AİHS ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

Hele Cumhurbaşkanının partili olduğu ve siyasi iktidarın başında bulunduğu bir dönemde bu toleransın daha geniş olması gerekirken bizzat cumhurbaşkanı ve avukatları tarafından adeta bir “korku tüneli” yaratılmak istenmesi demokrasi için yadırgatıcı bir durumdur.

  • Türkiye’nin demokratik toplum olma yolundaki engellerin başında Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK 299. maddesi gelmektedir. 

Bu da Türkiye’de düşünce özgürlüğünün kullanılması yönünde önemli bir soğutucu etki yapmaktadır. İşte bu yüzden insanların baskı var, korku imparatorluğu var gibi söylemleri ülke dışında haklılık bulmakta ve özellikle bu durumu kullanmak isteyen Fetö’cüler de kendileri için bir umut ışığı olarak bu propagandaya sığınmaktadır.