Etiket arşivi: Fethullah Gülen’in iadesi

KARA DELİK

KARA DELİK

Suay Karaman

AKP Genel Başkanı’nın ABD gezisi sona erdi ama sonuç nedir, neler oldu, neler yaşanacak henüz bir şey belli değil. Zamanla bunları göreceğiz. Belleklerde bir danışmanın, ABD yetkililerine “sakın deliğe süpürmeyin, kullanın” dediği bulunmaktadır.

2019 yılının Ocak ayında ABD Başkanı’nın sosyal medyadan paylaştığı “Kürtleri vururlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz” sözüne gereken tepki verilmemişti. ABD Başkanı’nın dünyanın en köklü devletlerinden biri olan Türkiye’ye karşı savurduğu bu tehdit, her yönüyle kabul edilecek gibi değildi. Ama sineye çekildi, basit sözlerle geçiştirildi. Tıpkı askerlerimizin başına çuval geçirilmesinde olduğu gibi…

Dışişleri Bakanı “stratejik müttefikler sosyal medya üzerinden konuşmazlar” diyerek, ABD başkanına sitem etmekle yetindi. AKP Genel Başkanı da “üzüldüğünü” söyledi. ABD başkanı bir müttefikini mahvetmekten söz ediyor, siyasal iktidarın yetkilileri “stratejik ortaklık” rüyaları görüyor ve üzülüyor. ABD başkanının tehditleri için ana muhalefet partisi sözcüsü “bu tehditler bize sökmez” açıklaması yaptı. Ana muhalefet partisinin genel başkanı da “kimse sokak kabadayısı diliyle Türkiye’yi tehdit edemez” dedi. Boş sözlerle toplumu aldatanlara sormak gerekir: “tehdit edemez” demenin ne anlamı var, adam zaten tehdit etmiş. ABD’nin bu tehdidine karşı etkili olarak ne yapılması gerekirdi, çözüm önerilerini söylemeden, kaçak güreşerek toplumu uyutmaktadırlar.

  • ABD’nin istemleri ile Türkiye’nin yaşamsal çıkarlarının bağdaştırılabilir tarafı yoktur.
  • Yıllardır ABD güdümünde izlenen politikalar ile ülkemiz emperyalizmin oyuncağı durumuna getirilmiştir.

13 Kasım 2019 tarihindeki ABD ziyaretinden çok büyük beklentisi olanların umutları boşa çıktı. AKP Genel Başkanı Washington’da Türkiye’nin pozisyonunu ABD kamuoyuna açıklama fırsatı buldu ama ABD Başkanı hiçbir konuda geri adım atmadı. Kısaca bu geziyi sorun çözmek için değil yumuşamaya katkıda bulunmak için atılan bir adım olarak değerlendirmek gerekir. Zaten AKP Genel Başkanı da partisinin 19 Kasım 2019 tarihindeki grup toplantısında “istediklerimizi tam alamadık” sözleriyle durumu ortaya serdi.

ABD’deki zirvede Türkiye endişe ve tepkilerini dile getirdi, ABD ise varolan tutumunu değiştirmedi. Müttefiklikle birlikte, PKK-PYD terörüyle ilişkisini de yadsımadığı gibi, YPG’yi terör örgütü olarak görmediğini de söyledi. S-400, F-35, sözde Ermeni soykırımı savlarında ve Suriyeli sığınmacılar konusunda gerçekçi bir çözüm ortaya konulmadı. Fethullah Gülen’in iadesi konusunda da herhangi bir gelişme olmadı. Terör örgütünün Suriye kolu YPG lideri Mazlum Kobani’nin ABD’ye davet edilmesi ile ilgili soruya ABD Başkanı; “sizin Cumhurbaşkanınızla da çalışıyoruz” diyerek her zamanki küstah yanıtlarına bir yenisini ekledi.

Gözden kaçırılmaması gereken önemli bir konu var: TBMM’de bütçe görüşmeleri yapılırken, Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe raporunda terör örgütleri olarak PKK ile FETÖ yer almakta ancak PYD ile YPG bulunmamaktadır. Bu durumda, saklanmaya çalışılan kimi gizli ilişkilerin olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekir.

9 Ekim 2019’da ABD Başkanı’nın gönderdiği, diplomatik dilden yoksun ve aşağılayıcı mektubun, ABD Başkanı’na geri takdim edilmesi, mektubun varlığını ortadan kaldırmadı. Zaten ABD Başkanı da “mektubumu geri aldım” demedi. ABD Başkanının ülkemizi ve yönetimi aşağılayan mektubunun gereği yapılacak mı diye saf saf bekleyenler, aynı küstahlığın sürdüğünü gördüler mi acaba?

  • ABD Temsilciler Meclisinde ülkemiz ve Tayyip Erdoğan’ın ailesi aleyhine kararlar alındı.
  • Ancak ABD’nin Tayyip Erdoğan ve ailesine mal varlığı ile gelir kaynaklarının değerine ilişkin herhangi bir yaptırımda bulunacak mı diye bekleyenlere de şunu söylemek gerekir:
  • Deliğe süpürmez, kullanırlar. Bu durumu kullanarak, istedikleri gibi yönlendirirler.

Bunlar hakkında nasıl bir gelişme olacağı henüz bilinmiyor ama bilinen bir şey var ki; ülkemizde

  • gündem değiştirilerek, Erdoğan ailesinin ‘mal varlığı ile gelir kaynakları’ gölgelenmektedir.

Ülkemizin tüm sorunları, yerini CHP‘ye yapılan yeni operasyona bırakmıştır ve gündem şimdilik değiştirilmiş gözükmektedir.

Tillerson’ın Türkiye ziyaretinin düşündürdükleri

Tillerson’ın Türkiye ziyaretinin düşündürdükleri

Onur Öymen 

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Ankara’daki temaslarından sonra basına yapılan açıklamalar ortak bir çalışma grubunun kurulması dışında kamuoyunun beklediği somut sonuçların elde edilemediğini ortaya koymuştur.

Her ne kadar Tillerson basın toplantısında iki ülke arasındaki ilişkilerin önemini vurgulayan ifadelerde bulunmuş ve stratejik ortaklıktan söz etmişse de, Türkiye için ciddi kaygı yaratan konularda, Amerika’nın bilinen tutumlarında olumlu yönde bir değişiklik olabileceği anlamına gelen bir görüşe yer vermemiştir. Hatta, Menbiç konusunda Başkan Obama zamanında verilen sözleri teyit edici bir beyanda dahi bulunmamıştır.

Bu çerçevede Tillerson, PYD’ye verilen silahların geri alınacağı veya en azından bundan sonra silah verilmeyeceği yolunda bir taahhütte bulunmamıştır. Tillerson Türkiye’ye gelirken Lübnan’da yaptığı açıklamada ABD’nin PYD’ye ağır silah vermediğini, dolayısıyla geri alacağı hiçbir şey olmadığını ifade etmişti. Onun bu sözleri, Pentagon sözcüsünün 2017 Kasım ayında PYD’ye verilen ağır silahların toplanacağı yolundaki sözleriyle açık bir çelişki oluşturmaktadır.

Tillerson’ın ifadeleri aynı zamanda Amerikan Savunma Bakanı James Mattis’in, Milli Savunma Bakanımız Nurettin Canikli’ye Brüksel’de söylediği sözlerden de çok farklıdır. Basına yapılan açıklamada, PKK’nın Kuzey Irak’tan tasfiye edilmesi için Türkiye’yle Amerika’nın birlikte çalışacağı yolunda herhangi bir ifadeye de rastlanmamıştır.

Basın toplantısında Fethullah Gülen’in iadesi gibi Türkiye’nin önemle talep ettiği konuların kurulacak komisyonlarda inceleneceğinin ötesinde bir vaatte bulunulmamıştır.

Bütün bunlara rağmen, Türkiye ile Amerika’nın bir diyalog sürecine girmesi ve bu amaçla bazı mekanizmaların oluşturulması, iki ülkenin birbiri hakkında konuşmak yerine birbiriyle konuşma yolunu seçmesi gerginliği tırmandırma politikasından iyidir. Ancak, başlatılan sürecin somut sonuçlar vermemesi ve daha çok kamuoyunu yatıştırma amacına yönelmesi halinde yaratılacak hayal kırıklığı büyük olacak ve bu durum ilişkilerimiz üzerinde daha da ciddi hasarlara yol açacaktır.

Şimdi Amerika’nın Ortadoğu politikasını yeniden gözden geçirmesinin, terörle mücadele gibi yaşamsal konularda ilkeli bir yaklaşım benimsemesinin ve Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını daha fazla dikkate almasının zamanıdır.

Saygılar, sevgiler, 16.02.2018
=============================================
Dostlar,

Çok değerli, çok birikimli ve yurtsever diplomat, Dışişleri önceki müsteşarlarından  Sn. Onur Öymen’e öncelikle çabası için teşekkür borçluyuz. 80’e yaklaşan yaşına karşın ülkemiz için çabasını sürdürmekte. Ancak, bu yazısında Türkiye adına beklentileri hep ABD’den ve ülkemiz edilgin (pasif) konumda “birşeyler” bekliyor, umuyor, istiyor. Oysa ülkemizin daha etkin bir konum aması ve elini daha da güçlendirmesi olanakları var. Üsler ve NATO üyeliği bunların en başında gelen 2 stratejik koz. Ayrıca bir yığın da ikili anlaşma var ABD ile aramızda. PKK sorunu 1984’ten bu yana 34 yıldır başımız bela ve ABD açık açık bu bölücü örgüte ve uzantılarına (PYD, YPG, KCK vd.) desteğini pervasızca sürdürmekte..

  • Türkiye 34 yıldır bir beka savaşı vermekte, daha dün Afrin ile başlamadı bu dava! Öncelikle bu saptamayı yapmakta büyük yarar var.
  • Türkiye artık siyasal satranç tahtasında piyonlarla oynamayı sürdüremez. Haydi “ŞAH” diyemiyorsa da Vezirini ileri sürmelidir; bu, ABD’denin ülkemizdeki üsleridir. Bu kılıcınızı çekemiyorsanız, kınında çürümeye mahkum kalır.
  • Ya da artık stratejik ortaklık hele hele stratejik müttefiklik olgularının içi tümüyle boşalmıştır. Tam tersine, ABD’nin stratejik çıkarları ile bizimkiler açıktan açığa çelişmektedir. Bu gerçekliğin altını kalın çizgilerle çizmek gerekir.

1964’te Kıbrıs’taki soydaşlarımızı Rum soykırımından kurtarmak için askeri müdahale zorunlu olduğunda, ABD Başkanı Johnson bir mektupla (gerçekte ültimatom!) NATO silahlarını bu amaçla kullanamayacağımızı ihtar etmişti. Yoksa 6. Filo bölgeye yollanacaktı.. Başbakan İsmet İNÖNÜ’nün yanıtı son derece onurludur :

  • Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır..

Ve Türk jetleri adadaki Rum mevzilerini bombalar.. Sonrasında da CHP iktidarında Bülent Ecevit Başbakan iken 1974 çıkartmaları yapılır Kıbrıs’a ve KKTC’nin kurulmasına giden yol açılır. Böylesi bir ilkeliliği AKP iktidarından beklemek hayalcilik olur.

  • AKP iktidarının anti-emperyalist olduğunu sanmak saflıktır.

1969’da ABD donanması İstanbul’a gelmesin diye protesto yapan solcu gençlerden ikisini öldüren (Kanlı Pazar!) geleneğin – köklerin sürekleridir. Bu kışkırtma o günlerde başta Mehmet Şevket Eygi olmak üzere Türk dinci sağının yazıları ile yapılmıştı.

AKP; gündemi değiştirmek, geçmiş vahim hatalarını az çok telefi etmek ve düşen oylarını toparlamak için bir aksiyona, bir başarıya, sıra dışı bir eyleme mahkumdur. Ne yazık ki, Afrin operasyonuna elimizi mahkum kılan politik hatalar, AKP tarafından zincirleme yapılmıştır. Dolayısıyla AKP’nin ABD’yi açıktan karşısına alması beklenemez, hayal bile edilemez.

Üstelik ABD dış politikasında, özellikle Ortadoğu’da derin tutarsızlıklara düşmüş iken; uluslararası saygınlığı – gücü hızla azalma – aşınma sürecine girmişken..

Sonuç olarak Sn. Öymen çok iyimser, suya – sabuna dokunuyor, yaraya pansuman öneriyor..

Sevgi ve saygı ile. 16 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com