Etiket arşivi: fay hattı

‘Devletin’ iflası…

Ergin Yıldızoğlu
ERGİN YILDIZOĞLU
ergin.yildizoglu@gmail.com
09 Şubat 2023, Cumhuriyet

 

Çok büyük ve büyümeye devam eden bir felaketle karşı karşıyayız.

Bu felaket, jeolojik bir fay hattının ötesinde, “kültürel ve ekonomi-politik” basınçların arasına sıkışmış bir başka fay hattının kırılmasıyla da yakından ilgilidir:

  • Dinci totaliter rejimin, bu felaketi daha da derinleştiren iflasını gizlemek artık olanaksız.

“DEVLETİMİZ” FİLAN…

Felaketin, çaresizliğin karşısında, sıradan insanlar, hatta “uzmanlar” sık sık devletin “elini uzatamadığından” yakınıyorlar. “Devletimizi suçlarken dikkat edelim, bu felaket çok büyük dünyanın neresinde olursa olsun…” diyerek avunmaya çalışanlar da var. Bir de “çalıp çırpan müteahhitler” diye bir “canavar”

Birincisi, “devlet” diye bir özne yok. Kapitalist “devlet”, belli bir ideoloji ve kültürle birbirine bağlanmış karmaşık bir “güç odakları” ağından öte bir şey değil. Devleti bir bütün olarak hiç görmeyiz; karşımıza hep odakların içindeki insan(lar) çıkar. Biz bu ağın, bütününü göremeyiz ama karmaşıklığın bütünselliğini sezeriz. Böylece devlet vatandaşlarda, gizemli bir “yüce” (sublime) nesne duygusu yaratır. Ancak bu felç edici “duygudan” kurtulmak zor değildir; kararları “devletin” değil de o güç odaklarında “yaşayan” insanların aldığını anımsamak yeter. O “devletimiz” diye başlayan söylem de aslında o kararları alan insanları, sorumluları gizler, sözde “yüce nesne” karşısında vatandaşları ise “küçültür”.

Son 20 yılda kurulan rejim, bu karmaşık örüntüyü tek bir merkeze bağlayarak o merkezde yaşayan insanın arzularına uymayan kesimlerini ve ağ bağlantılarını tasfiye ederek saydamlaştırdı, gizemli “yüce nesne” duygusu dağılmaya başladı. Şimdi “devlete” bakınca, yalnızca bir merkezdeki şahıs (kişi) ve çevresindekiler olarak “bütünü” görülür oldu. O güç odaklarını birleştiren örüntüyü ayakta tutan (dinci), ideoloji/kültür de toplumda egemen olmayı başaramadığı için, tecavüz-pedofili skandallarının; kimin karısı, kızı torunu, görümcesi… Kime caizdir; cennette kimle kim evlenecek gibi müstehcen saçmalıkların da katkısıyla verimliliğini yitirdi. Yirmi yıl boyunca tasfiye edilen kurumların, ağ bağlantılarının yerine yenileri kurulup çalıştırılamadı.

  • Bilime, deneyime ve akılcı yaklaşıma düşmanlık da eklenince,
  • realite (gerçeklik) ile bağları koptu;
  • böylece yangınlar, pandemi, nihayet deprem gibi, her felakette iflas ettiler.

VE EKONOMİ POLİTİĞİ

Merkezdeki lider ve yakın çevresinin, destek sınıflarının ekonomi politiği de çöküyor. Son büyük felakette dağılan, un ufak olan betonlar bu çöküşün dışavurumudur.

“Çalan çırpan müteahhitlere” gelince, 150 yıldır biliyoruz ki sermaye, ahlak, insan, doğa gibi kaygıları olmayan bir toplumsal ilişkidir. Bu ilişki vatandaşlar tarafından denetlenmezse, artık-değer peşinde, bir “kâr makinesi” olarak hem toplumu hem de doğayı tüketerek yıkar. Müteahhit, bu “artık-değer” üzerine yapışmış asalak rant makinesinin” bir organıdır. Bu asalak makineyi, ondan, komisyon, haraç, bağış vb.., ekonomi dışı yollarla beslenen, bu yüzden sürekli teşvik eden, besleyen, önünü açan bir rejim/kişi(ler) (siyasal İslamın iktidarı) sonunda oluşan yıkımdan doğrudan sorumludur.

Panik, felaketten yararlanma çabaları, depremzedelere yardımda bile totaliter refleksler, önce atılan, sonra korkudan silinen müstehcen tweet’ler, nihayet “afet bölgesi” ilanıyla yetinmeyip, OHAL ilan etmeler de vatandaşların bu durumun artık ayırdına varmaya başlamasıyla ilgilidir.

EVREN CANLI MI?

EVREN CANLI MI?

Prof. Dr. D. Ali ERCAN
Nükleer Fizik Uzmanı
ADD Eski Genel Başkan Yrd.

Değerli arkadaşlar,

13,8 milyar yıl önce hiçlikten varoluşa geçen Evrenimiz kendiliğinden sürekli hareket halindedir. Elektro-magnetik veya Kütle çekim etkisi ile göreceli bir arada bulunmak dışında, “gizemli bir Enerji” etkisiyle, ki buna ‘karanlık enerji’ diyoruz sürekli büyümekte, hatta ivmeli bir şekilde şişmektedir…. Yani Evrende her şey birbirinden uzaklaşmaktadır…

“Durağanlık” göreceli bir görüntüdür; örneğin üzerinde oturduğunuz sandalyeye göre hızınız sıfır, yani “hareketsiz” görünümdesiniz (mikroskopik ölçekte öyle olmasa bile 😆) ama örneğin
en azından üzerinde bulunduğumuz büyük toprak parçaları (magma üzerinde yüzen durumdaki plakalar) hareket halindedirler.

Örnek, Anadolu plakası Kuzeyimizdeki Avrasya plakasına göre yılda 2,5 cm batıya doğru hareket halindedir… Bunu hissetmeyiz bile; ancak Plakalar arası (fay hattı üzerinde) sürtüşen noktalarda oluşan büyük kırılmalar nedeniyle meydana gelen depremleri fazlasıyla hissediyoruz.
(Bu gidişle Ankara, 14-15 milyon yıl sonra İstanbul ile buluşacak demektir. 😄)

Üzerinde yaşadığımız gezegen, Dünyamız da hareket halinde, kendi çevresinde topaç gibi dönmektedir; bir dönüş süresine 1 gün diyoruz. Ankara’da oturan bir kişinin Dünya çevresinde dönüş hızı saniyede yaklaşık 356 m’dir. (641 km/h) Ekvator üzerinde bu hız 465 m/s’dir. (1674 km/h)

Üçüncü hareket şeklimiz Dünyamızın Güneş çevresinde dönüşüdür; 1 tur süresine 1 yıl (365,2422 gün) diyoruz… Bu boyuttaki hızımız saniyede (29,8) yaklaşık 30 km’dir (108 bin km/h).

Güneş de kendi çevresinde dönen Gezegenler ve binlerce öbür cisimlerle birlikte (Güneş sistemi) ait olduğumuz büyük yıldızlar sisteminin, yani “Saman yolu” dediğimiz, Galaksimizin merkezinin çevresinde (merkezden yaklaşık 26,4 bin ışık yılı uzaklıkta) saniyede 230 km (828 bin km/h) hızla dönüyor… Buna karşın 4,5 milyar yılda yalnızca 20 tur atabilmiştir; yani Güneşimiz Galaktik takvime göre 20 yaşındadır. 😲

Görüntünün olası içeriği: yazı

Bu da yetmez… Galaksimiz de en azından uzayın genleşmesi nedeniyle öbür Galaksilere göre muazzam bir hızla hareket ediyor… örneğin bizden 6 milyar ışık yılı uzakta olan bir Galaksiye göre hızımız “saniyede 130 bin km!!” görünüyor…. (0,43 ışık hızı)

Hareket, hareket… değişim, değişim…. kozmik anlamda bir canlılık görünümü var…

Ve bilmemeyi inanmaya tercih eden ‘agnostik’ biri olarak, sohbeti burada keseyim, çünkü, Evrenimiz dışında (“dış” artık ne anlama geliyorsa 😄) başka bir şey bilmiyoruz….

Sevgilerimle.æ 07.10.19

 

TÜREDİ MODEL

TÜREDİ MODEL

Konuk yazar :
Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

    Son 15 yılda yeni bir türedi model oluştu. Model kendinden çok emin. Hani bir söz vardır ya “Cahilin cüreti fazla olur..” Doğrusu tanım tam da bu modele uyuyor. Sorgulamayan, yorumlamayan, apolitik, dünyadan habersiz, her şeyi akışına bırakmış, türedi bir model. Türedi kuşak diyemeyeceğim, çünkü her şey zıddı ile birlikte gelir. Tüm yeni kuşaklara söz söylemeye dilim varmıyor. Öylesine pırıl pırıl okuyan, araştıran kendi olanakları ile yeni bir dünya yaratmak isteyen, gençliği görmezlikten gelemeyiz. Yoksa yarınlara umutlarımız tümüyle sönerdi.

     Yaratılan bu yapay, türedi modele ilişkin kimi örnekler verecek olursak;

*Star Televizyonu spikeri soruyor : “Kıbrıs nerede?” Ege Denizinde, Karadeniz’de, hatta Sicilya adalarının oralarda diyenler var. Üstelik bunlardan biri “Ben askerliğimi orada yaptım abi” diyor.

*Alanya Televizyonu spikeri soruyor : “Yerçekimi kanunu Anayasadan kaldırılıyor, ne dersin?” Gençler yanıt veriyor; “Kalkması hayırlı olur, Başkanlık rejimi ile birlikte daha da iyi olur abi. Zaten gereksizdi..” diyorlar.

*Şak Şak Televizyonu spikeri soruyor : “Uzaya köprü yapılıyor, ne düşünüyorsun?” Vatandaş yanıtlıyor, “İyi olur abi, yol medeniyettir. AKP yaparsa en iyisini yapar..” 

*Pendik’de bir kupon arazi var. Ama altından fay hattı geçtiği için konut izni verilmiyor. Vatandaşın dilekçesi üzerine toplanan, Belediye Meclisi fay hattını aldığı kararla öteye kaydırdı. Binalar yapıldı. Şaka değil. Peki, esin kaynağı nedir derseniz? 1939 depreminde yerle bir olan, Erzincan Belediye Meclisinin aldığı karar. Erzincan’da toplu konut inşaatı fay hattı üzerine denk geliyor, belediye meclisi kararı ile fay hattı 5 km öteye kaydırılıyor. Binalar yapılıyor. Gerçi fay hattının bundan haberi yok. (AS: Karar fay hattına tebliğ edilmiş mi?) 

*Uygar insan bir UFO görse ne yapar? Fotoğrafını çeker ve izler. Bizim Uşak’lı yurdum insanı öyle yapmadı. Uşak’ta uzaylı gördüğünü söyleyen yurdum insanı; “Taşı uzaylının alnının çatısına, yapıştırdım abi” dedi; daha da gelmiyorlar. 

*Bunları anladık, Diyanete ayrılan bütçe birkaç Bakanlıktan daha çok! Ülkede dinsel bilginin artması, en azından insanların temel konularda bilgili olması gerekmez mi? Spiker soruyor sokaktaki vatandaşa : “İslam’ın şartı kaç?” Vatandaş yanıtlıyor “Beştir”… “Say” diyor. Vatandaş sayıyor; “Bir, iki, üç, dört, beş..” !!

*Artık iktidarın “Aya dört şeritli yol yapmasına” bile inanacak türedi bir model oluşmuştur.

*Artık ülkede, 2 kez 2 = 4 etmiyor, 3 de olabilir, 5 de…

*Artık ülkede, %beş, % 95’ten daha büyüktür!

İki yıl içinde 552 kütüphaneyi kapatan, Wikipedia’yı yasaklayan, Milli Kütüphanenin kapısına kara kilit vuran bir sistemin, ancak türedi modeli olabilir.

Çok sürmez, türedi modelin, türedi rejimi de olacaktır. Sonra şaşırmayalım.