Etiket arşivi: Ernst Hemingway

ERDOĞAN SONRASINI KONUŞMALIYIZ…

ERDOĞAN SONRASINI KONUŞMALIYIZ…

Dostlar,

Ertuğrul Özkök‘ün aşağıdaki yazısı özenle okunmalı..

RTE_sonrasini_konusmaliyiz_Ertugrul_OZKOK_21.2.15

Elbet bu dar zamanlar da geride kalacak..

Türkiye esenlikle yoluna devam edecek..

Büyük ATATÜRK’ün gösterdiği AYDINLANMA yolunda Anadolu Rönesansını tamamlayacak ve çağdaş uygarlık düzeyini yakalayacak, aşacak..

Cumhuriyet her yaştan gençlere emanet..

Başta RTE, AKP’liler de bunca ciddi hatadan sonra umarız ders alır ve
Türkiye’yi normalleştirecek bir sürece hızla girerler..

Değilse, artık gangrenleşen “RTE – AKP sorununu” Türkiye’nin birikimi gene süpürür
ama ödenecek bedel biraz daha ağır olur…
Başta Bay Erdoğan olmak üzere tüm sorumlular da yargı önünde mutlaka hesap verirler..

Bundan kaçış yok..

Er ya da geç…

Yükün büyüğü aklı başında AKP’li vekillerle yöneticilerde ve AKP seçmenlerinde..
Sorumlulıuk ağır, zaman da çok değil…

7 Haziran 2015 seçimlerinde “bu ağır sorun” çözülmeli..

Çözülebilecek gibi görünüyor… Erdoğan ve fanatik yandaşlarının büyük paniği bu yüzden..
Anlaşılabilir bir olgu..
Ancak ateşe benzin dökerek de çözüm olmaz ki, olsa olsa siyasal özekıyım (intihar) – harakiri olur..

Erdoğan kendisiyle birlikte yakın suç ortaklarını kaçınılmaz bir yıkıma / felakete sürüklüyor..

Ernst Hemingway‘e yanıt verelim, kulaklaru çınlasın : 

Çanlar Bay RTE ve şürekası için çalıyor.. 

Biz duyuyoruz; çin çin çin ötüyorşlar.. Kuaklarımız uğulduyor..

Dileriz, siyasal körlüğe ek olarak Bay RTE ve şürekası bir de politik sağır olmamış olsunlar..
Tanrı basiretlerini bağlamamış olsun ya da çözsün dileriz..

Sevgi ve saygı ile,
26.02.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Müslüman Kardeşler ve Şeriata Gömülen Mısır…


Dostlar
,

Mısır’da Müslüman Kardeşleri iktidarda ve artık Mısır açık, resmi bir şeriat ülkesi.

Son seçimleri, Müslüman Kardeşlerin de desteğini alarak kazanan Mısır Devlet Başkanı Mursi, ülke anayasasını değiştirdi ve bu ülke dinini “islam” olarak ilan etti.
Bundan böyle ülke hukukunun kaynağının laik hukuk değil, İslam şeriatı olacağı da anayasal kural (hüküm) oldu.. Tarih 30 Kasım 2012..Hayırlı mı olsun diyelim,
“yola devam” mı diyelim?

Şunları sormayalım mı   ??

– Din insanlar için değil midir? Ülkenin-devletin dini olur mu?
82 milyonluk Mısır’da bu dini benimsemeyen milyonlarca insanın hukuku ne olacaktır?
– Birincil İslam kaynaklarında (Kuranda) zorlama var mıdır, tebliğ ile sınırlı mıdır?
– ……………………..

BOP ve türev araçlarından Arap Baharı, Ortadoğu’ya demokrasi getirecekti
değil mi??

Bir dinin (demek ki başka dinler de var!), dahası bu dinin yorumlarından biri olan bir mezhebin (demek ki başka mezhepler de var!) şeriatını (dinsel kurallarını,
şer’i hükümlerini) yaşamın tüm alanlarında egemen kılmak; tek sözcükle demokrasiyi “katletmek” demektir.

Bir kez daha, BOP yandaş ve işbirlikçilerinin, eşbaşkanlarının, şeriata hoşgörülü yaklaşan tatlı su demokratlarının suratlarında şaklayan tarihin tokatıdır Mısır’daki şeriatçı darbe.. Göz göre göre, Batı emperyalizmince taşları döşenmiştir. O Batı ki;
bir yanda İslamofobi ile kendi halklarına ve rejimine çok gereksindiği düşmanını yaratmakta, öbür yanda da Ortadoğu halklarını şeriatın dipsiz kuyusunda sonsuza dek karanlığa itmekte, dünyada bir iddiası olamayacak, halkları köleleştirilmiş – müritleştirilmiş kukla devletlere dönüştürmektedir.

O ikiyüzlü Batıdır ki, Avusturya’da geçtiğimiz yıllarda seçim kazanan Haider’in faşist partisine hükümet kurdurtmamıştır..

Evet.. “kravatlı şeriat” artık Mısır’da iktidardır.
84 yıllık kadim cihad irşad edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

“Arap Baharı”, nehrin yatağını,
kabul ve itiraf edelim ki değiştirmiş, değiştirebilmiştir.
*****************
Müslüman Kardeşler’in tarihine kısaca göz atmak öğretici olacaktır.. (http://www.ikhwanweb.com/,
The Muslim Brotherhood Official English Website, 2.12.12)

Müslüman Kardeşler örgütü 1928’de Hasan el Benna tarafından kuruldu. İsrail’in kurulmasının ardından (1948), Mısır rejimini, “Siyonizme karşı pasif” olmakla suçlayan ve Filistin safında mücadele veren örgüt, kuruluşunu izleyen 20 yıl içinde büyük gelişme gösterdi.

Gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle Mısır yönetimi tarafından etkinlikleri yasaklanan örgüt, 1948’de Başbakan Mahmud Fehmi Nukraşi’yi öldürdü. Örgütün kurucusu Benna da 1949’da öldürüldü. Mısır hükümeti, örgütü
1948’de yalnızca dinsel bir örgüt olarak yasal düzlemde kabul etti ancak 1954’te, Mısır’da şeriat yasalarında ısrar ettiği gerekçesiyle yeniden yasaklandı.

Aynı yıl, dönemin Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır’a suikast girişiminde bulunan Abdül Munim Abdul Rauf ve 5 arkadaşı idam edildi.

  • Dört yüz bin” yandaşı tutuklandı.. Ama yetmedi..

Binlercesi de Suriye, Suudi Arabistan, Ürdün ve Lübnan’a kaçtı. Nasır’ın başbakanlığa atadığı Enver Sedat’ı, Mısır hukukuna şeriat maddeleri ekleyeceği sözü vermesine ve örgüt üyesi binlerce mahkûmu serbest bırakmasına karşın, 1979’da İsrail’le barış anlaşması imzaladığı için suikast sonucu öldüren bu örgütün, resmi olarak 1954’ten bu yana etkinlikleri yasak olmasına karşın, Mısır meclisinde 17 sandalyesi var. Müslüman Kardeşler’in 7 ülkede temsilciliği bulunuyor.
*************
Müslüman Kardeşler’in 1928’den bu yana 84 yıldır sürdürdükleri dar-ül harp kavgası başarıya ulaşmış gözükmektedir. Ağır silahlı 1,2 milyon polisi (Türkiye’de yaklaşık 250 bin), buna karşın 550 bin kişilik ordusu olan Mısır’da, dakikalar içinde, Mursi öncülüğündeki şeriatçı rejime Ordu’nun selam çakması gelmiştir. Mısır laboratuvarından öğrenilecek dünya dolusu dersler vardır.

1979’un Şubat’ında da İran’da Şah Rıza Pehlevi’ye dinci Humeyni darbesi vurulmuştu. Orada da Ordu, “müslüman kardeşleri” ne silah doğrultamamıştı. Humeyni yıllarca Paris’te sürgün “çile” sini doldurmuş ve artık ikbal zamanı gelmişti. Şah rejimini tasfiye etmek için şeriatçılarla ittifak, vinçlerde binlerce idam demekti..

Şah’ın ordusundan kaçan bir general Çubuk’ta sığınmacı iken, Genelkurmay Başkanı Hikmet Karadayı, o dönemde -kendisi Tuğgeneral iken- bu kişi ile söyleşisini aktarmıştı basına. Karadayı sormuştu, nasıl farketmediniz bu şeriatçı kalkışmayı.. diye.
İranlı generalin yanıtı çok çarpıcı idi :

Bir çiçek her gün gözünüzün önünde büyürse bunu farkedemiyorsunuz!
*********
Türkiye bölgesinde giderek yalnızlaştırılıyor.

İran ve Irak rejimleri demokratik değil. Suriye’deki iyi kötü laik rejimi yıkmak üzere Türkiye, eli kanlı Batı’nın yüz kızartıcı taşeronluğunu yapıyor.. Bir bakıma koçbaşılık ya da mezbaha koçluğu..
Ortadoğu mezbahasına sürülecek başka sürü kalmadığında, kesim sırası koçbaşı ya da mezbaha koçuna gelecek..

Ernst Hemingway’in ünlü romanının adını çağrıştırarak soralım :

* Çanlar Kimin İçin Çalıyor??
* Türkiye, Devr-i AKP’de “Türk Baharı” doğum sancılarında mıdır??
– Atlantik ötesinde “çile dolduran” ve ilahi irşadı sabırla bekleyen Türk vatandaşı, ilkokul mezunu emekli vaizler var mıdır?

 

 

 

 

 

Ve ekleyelim :
Quo vadis Türkiye’m!?

Ne dersiniz Türk halkı ve aydınları??

Sevgi ve saygı ile.
2.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net