Etiket arşivi: Ergenekon yargılaması bir kurmacadan değerli değildir.

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Silivri Notu

Dostlar,

ADD’nin, Ergenekon dava süreçlerine ilişkin son derece yerinde ve net değerlendirmeleri olmakta.

Sergilenen kumpas tüm açıklığıyla ve utandıran boyutlarıyla açıklanmaktadır.

Aşağıdaki irdelemenin de bu bağlamda özenle okunması, okutulması önerimizidir.

Sevgi ve saygı ile.
15.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=========================================================

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Silivri Notu

 addlogo

Ergenekon Davası’nda savunma kanıtları toplanmadan esas hakkındak görüş
aşamasına gelinmiştir.

  • Soruşturma aşamasından karar oturumuna dek Anayasa’nın, AİHS’nin ve
    Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) emredici düzenlemeleri yok sayılmıştır

Bu bakımdan;

  • Ergenekon davasının her aşaması adil yargılanma hakkını açıkça ihlal etmiş,
  • savunma hakkını yerle bir etmiş, 
  • kanun dışı delillerin toplanmasına ve kullanılmasına olanak vermiştir.

Soruşturma boyunca, her gözaltı sürecinde elde edilen bilgi ve belgeler
medyaya sızdırılmış, soruşturmanın gizli yürütülmesi kuralına aykırı davranılmış,
teknik takip dokümanları başta olmak üzere sanıklara ait en mahrem kayıtlar bile kamuoyuna sızdırılarak, alttan alta gözdağı ortamı yaratılmıştır.

Sanıklara gönderilen ve virüslü olduğu bilirkişi raporlarıyla saptanan elektronik veriler, soruşturma tarihinden çok sonra hazırlanan dijital kimliklerine müdahale edilen deliller ve birkaç saniye içinde telefon defterlerine kaydedilen bilgiler suçlama aracı olarak kullanılmıştır.

Uzun tutukluluk süreleriyle tutuklama bir cezalandırmaya dönüşmüş,
bu durum sanıkların cezalarını peşin çekmelerine yol açmıştır.
Bu durum suçun yargılama aşamasında ortaya çıkarılması çabasıdır.

DGM’lerin yalnızca tabelaları değiştirilerek oluşturulan ÖYM’ler (Özel Yetkili Mahkemeler) eliyle yürütülen hukuk dışı yargılama, ÖYM’ler CMK’den çıkartılıp Terörle Mücadele Kanunu içine yerleştirilerek Ergenekon ve benzeri sindirme yargılamalarında
araç olarak kullanılmaya devam edilmektedir.

Medya ayağıyla oluşturulan bilgi kirliliğiyle masumiyet karinesi açık biçimde
ihlal edilmiştir.

İddia makamına sunulan olanakların birçoğunun sanık savunmanlarına tanınmayarak ceza yargılamasının temeli olan silahların eşitliği ilkesine aykırı davranılmıştır.

  • Ergenekon davasında toplan 44 gizli tanık dinlenmiştir. 

Soruşturma aşamasında, yapılan hiçbir gizli tanıklık başvurusu savcılar tarafından
geri çevirilmemiş, tanıklığa isteklilerin yasal koşulları taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın tümü gizli tanık yapılmıştır. Davanın birçok şüphelisine gizli tanık olması teklif edilmiş, özellikle soruşturması devam eden başka suç faillerinin hukuk dışı vaatler karşılığı
gizli tanık olması teşvik edilmiştir. 

PKK’nın Marmara Bölge sorumlusu, öz kardeşini öldürmek ve yeğenini para karşılığı pazarlamak gibi son derece ağır ve yüz kızartıcı suçlardan hükümlü olan ya da
bizzat iddianamelerde Hablemitoğlu suikastı gibi eylemlerinin gerçekleştiricisi olduğu savlanan kimseler, davanın ilerleyen aşamalarında gizli tanık haline getirilmişlerdir.

Bu yönteme ancak gizli tanık terörü denebilir.

120 milyona yakın belgeden oluşan dava dosyası ve eklerine karşı savunma hakkı
15 dakika sınırlandırılmıştır.

Duruşmalarda hakimler eliyle yaratılan hukuk dışı uygulamalara tepki gösteren
sanık ve avukatlarına duruşmalardan yasaklama cezası verilerek savunma hakları ellerinden alınmış, toplamı onlarca yılı aşan yeni mahkumiyetlerle,
dava içinde dava yaratılmıştır.

Mahkeme, 288 sanık hakkında 120 milyon adet belgeyi inceleyip esas hakkındaki görüşünü (mütalaasını) hazırlamak üzere savcılık makamına 15 gün süre vermiştir. 
Ergenekon davasında ‘ansızın’ karar aşamasına gelinmiş olması, esas hakkında mütalaanın da, kararın da yargılamanın en başında peşin verildiğini ve peşin kararı açıklamak için yalnızca uygun zamanın beklendiğini göstermektedir.

  • Yapılan yargılama bir kurmacadan değerli değildir.

Bu bakımdan Ergenekon davası adaletin arandığı bir yargılama değil;
baskı, intikam, işkence, yakın tarihi yeniden yazma ve
Türkiye Cumhuriyeti’ni
bütün kurumlarıyla tasfiye aracıdır

13 Aralık 2012, Ankara

Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Merkezi