Etiket arşivi: “Ergenekon davası Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasının adıdır”

HANGİ KOMUTANLAR EVLERİNE ALINMIYOR ??

HANGİ KOMUTANLAR EVLERİNE ALINMIYOR ??

Donanma eski Komutanı emekli Oramiral Nusret Güner,
Deniz Harp Okulu eski komutanı emekli Tuğamiral Türker Ertürk ve
emekli Tümgeneral Naci Beştepe‘nin Mayıs ayında dolan
Orduevlerine giriş yasağı Kasım 2014’e dek uzatıldı.

Orduya ‘kumpas’ kurulduğunu her fırsatta dile getiren ve bu konuda mücadele veren isimlerin orduevlerine giriş yasağının belli dönemlerle uzatıldığı öğrenildi.

“SUSMAMIZ İSTENİYOR SANIRIM”

Konuyla ilgili görüştüğümüz emekli tuğamiral Türker Ertürk, “Üçer aylık, altışar aylık periyotlarla Orduevlerine giriş yasağımız uzatılıyor. Susmamız isteniyor sanırım. Susarsak cezamızı uzatmayacaklarının mesajını mı veriyorlar?” dedi.

“Balyoz, Askeri casusluk, Ergenekon vb. adlarla, asker ve aydınlara yönelik yürütülen operasyonlara, kumpasa karşı adalet ve hukuk için mücadele ediyorum..” diyen Ertürk, yaşanan durumu Osmanlı’nın son döneminde ‘mütareke’ paşalarının artışına benzetti. ‘Ne yazık ki Necdet Paşa’da da bunu görüyorum’ diye konuşan Ertürk, şöyle devam etti:

  • “Bana, Nusret Güner ve Naci Beştepe komutanlarımıza verilen bu ceza,
    ülkenin geleceğine de verilmiştir.
  • Ülke maalesef ‘de facto’ bölünmüştür.
  • Güneydoğu bizden adım adım koparılmaktadır.
  • TSK terörle mücadele etmiyor.
  • TSK ‘iyi eller’ tarafından yönetilmektedir.
    Bunu kabul etmek mümkün değildir.
  • Bugün Mustafa Kemal’in ordusunun en tepesinde yanlış işler yapılıyor.”

“ÖLÜM DE OLSA KONUŞACAĞIM”

‘Bölücülerle, emperyalistlerle işbirliği mi yapıyorum?’ sözleriyle tepkisini dile getiren emekli amiral Türker Ertürk, “Mücadeleni terörle vermek yerine düşmanlığı neden
bana yapıyorsun?” ifadelerini kullandı.

“Susmamı, sesimi çıkarmamamı mı istiyorsunuz?” diyen Ertürk,
“Susmayacağım, Orduevi yasağı değil ölüm de olsa konuşacağım,
mücadele vereceğim.” 
şeklinde konuştu.

Şenol Çarık
Odatv.com
http://www.odatv.com/n.php?n=hangi-komutanlari-kendi-evlerine-almiyorlar-0406141200, 5.6.14

===================================

Dostlar,

Gecenin bu ilerleyen saatinde (02:40) cömertlik bizde kalsın, “2 bravo” muz olacak..

İlki, ülkemizin nev-i şahsına münhasır, gelmiş geçmiş Genelkurmay başkanları arasında hiçbirine benzemeyen çok “özel” Necdet paşaya..

Emekli bir oramiral, bir tümgeneral ve bir tuğamirali (bildiğimiz bu kadar 3 kişi??..)
kendi evlerine, Orduevlerine almama “cezası” (!?) verdiği ve Çin işkencesi gibi 3 ay +
3 ay + 6 ay… uzatarak onları terbiye edebileceğini sanabildiği için..

İkincisi de elbete bu 3 (fazlası ??) sayın komutanın zerre ödün vermeyen
dik duruşları için..

Bu ikinci bravo yıldızlı ayrıca…

Özel paşa ayağına sıktığının farkında değil mi acaba??
O’na bu derin stratejik – taktik kurmay hatasını kimler anımsatacak ??

Sevgi ve saygıyla – kaygıyla..
05.6.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

Türker ERTÜRK : ERGENEKON..

ERGENEKON..

portresi_sade

Türker ERTÜRK

Silivri’ye halkın toplanmasını istememişlerdi.
Çünkü kararların büyük bir infiale ve önü alınamayacak bir halk hareketine döneceğinden korkuyorlardı.
Ergenekon denen operasyonel dava daha başlarken sonucu kurgulanmıştı.
Bu nedenle gayri hukukilik, masumiyet karinesi, delil, kanıt ve adalet kimsenin umurunda değildi.

O gün orada gözlemledim, bunlar halkın üzerine ateş bile açabilirler!

Ne yazık ki, bugün ülkemiz, kindar, dinci, faşist, acıma duygusu olmayan, Cumhuriyetimize ve Aydınlanmaya düşman olan,
yaşamı bir getirim paylaşımı olarak gören, demokrasiden zerre kadar nasibini almamış ve iktidarda kalmak için
her türlü melaneti yapabilecek insanlar tarafından yönetilmektedir.

“Oh olsun” demişlerdir

Sanıyorum gözlerinizden kaçmıyordur, komşumuz Suriye’de kutsal ay Ramazan’da bile bombalar patlıyor yüzlerce masum canlar yok oluyor ama bizden bir üzüntü mesajı bile gitmiyor. Biliyorsunuz daha önce Suriye’de bir terör saldırısı sonucunda bu ülkenin
bakan seviyesinde üst düzey dört temsilcisi havaya uçurulmuştu. Fakat ne Başbakan Erdoğan, ne de başka bir yöneticimiz terörden
çok çekmiş ülke olarak komşumuza bu nedenle de baş sağlığı dilemedi ve geride kalanlar için Allah sabır versin demedi.

Ne dersiniz belki de “ Oh olsun “ demişlerdir.

Bu ruh halinin Türk’ün ve ecdadımız diye övündükleri Osmanlı’nın savaşta düşmanına bile reva görmediği ruh hali ile benzeşir durumu var mıdır?

“Ergenekon davası Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasının adıdır” diyen
Başbakan Danışmanı Yalçın Akdoğan

“Bu dava ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’dan süzülüp gelen müdahale ruhundan hesap sorulmuştur. Bu Türk
demokrasisinin geleceği açısından önemli bir dönüm noktasıdır.” açıklamasında bulunmuştur.

Asker istedi diye darbe olmamıştır

Bu açıklamanın en büyük çelişkisi, demokrasiyi arzu edilen durakta inilecek tramvay olarak gören zihniyetin demokrasiye
referans yapmasıdır.

Geçmişte yapılan askeri darbelerin demokratik bir ülke olma yolunda ilerlemeye çalışan Türkiye’de acılar çektirdiği ve bu süreci olumsuz olarak etkilediği bir vakadır. Ama şu da bilinmelidir ki, bu ülkede asker istedi diye darbe olmamıştır.
Dış ve iç dinamikler Türkiye’yi belli hedeflere doğru yönlendirmek için darbelerin alt yapısı hazırlanmıştır.

Ayrıca demokrasi ve iktidarın darbe yolu ile değil normal yollarla el değiştirmesi uzun süreli bir birikimin ve kültürün işidir. Türkiye Cumhuriyeti aydınlanma ve demokrasi projesidir ama teslim aldığı miras bunun tam zıddıdır.

Tecavüz etmek bile var

Osmanlı tarihi neredeyse bir darbeler tarihidir.

Üvey ananın oğula, kardeşin kardeşe, oğulun babaya, babanın oğula darbesi vaka-i adiyedendir.

Darbelerden sonra Padişah ve Halife konumundaki insanı katletmek hatta tecavüz etmek bile vardır Osmanlı’da.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti çok masum kalır.

Peki, Yalçın Akdoğan’ın dediği gibi Ergenekon davası darbeler ile bir hesaplaşmadır denebilir mi?

Kesinlikle hayır!

Ergenekon, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurucu ilkelerinden, ideolojisinden, kırmızıçizgilerinden uzaklaştırmak ve rejim
değişikliği yapmak için planlanan darbe sürecine yönelik muhalif siyaseti baskı altına almak ve sindirmek gerekçesiyle
emperyalizm tarafından planlanmış ve işbirlikçisi AKP ve Cemaat vasıtası ile kotarılmıştır.

Balyoz ve Casusluk gibi davalar ise bu sürece itirazı olacak Türk Silahlı Kuvvetleri için sahneye konulmuştur.

Bugün ülkemiz, darbecilerle hukuken mücadele ediyoruz diyen gerçekte kendileri darbeci olan emperyalist işbirlikçilerle karşı karşıyadır ve gerçek darbe süreci devam etmektedir.

Bu darbenin askeri darbeler gibi kısa sürede tamamlanmamasının ve uzun sürmesinin nedeni, demokratik görünümlü ve ana operasyonel silahının hukuk olmasıdır.

AKP ve Cemaat ikilisi

Bu darbenin arkasında esas güç emperyalizmdir. Nedeni ise ülkemize ve bölgemize yönelik çıkarları ve planlarıdır.
Bu dış dinamiği görmeden olayın sorumluluğunu AKP ve Cemaat ikilisine indirgemek saflık veya en hafif deyimi ile
büyük analiz hatası olur.

O zaman bu kötüye gidiş nasıl durdurulur?

Bunun için iki çözüm var.

Birincisi emperyalizmle anlaşmak “Aynı projeleri ben de yaparım, merak etme” demek.
Adlarını şimdilik vermeyeyim ama bu seçeneğe oynayanlar var.

ABD’nin onayı var

İkincisi ise, Ekim’den sonra yükselecek halk hareketini de arkasına alan geniş cepheli bir siyasi hareketle
AKP’ye sandıkta hasar aldırmak ve süreç içinde iktidara gelmek.

Ben bu seçeneğin geçer akçe olduğunu değerlendirmekteyim.
Aksi emperyalist projenin ekmeğine yağ sürer!

Halen yaşadığımız bölünme ve iç savaş sürecini durdurmak için;

Mısır’da yaşananlar Türkiye için farklı koşulları, tarihi geçmişi ve deneyimleri nedeniyle iyi bir örnek olamaz.
Ayrıca Mursi’nin devrilmesinde bir şekilde de olsa ABD’nin onayı olduğunu kıymetlendirmek lazım.

Hiç değilse bugün size daha iyi şeyler yazabilseydim.
Ama olmadı!
Bulunduğumuz coğrafyada yaşamanın maliyeti ne yazık ki, çok yüksek.

İyi bayramlar diler saygılar sunarım.

(Not : Bu yazı sitemizde 9.8.18 günü de yayımlanmıştır.
http://ahmetsaltik.net/2013/08/09/turker-erturk-ergenekon/, A. Saltık)