Etiket arşivi: emperyalist proje

Türker Ertürk: YARATICI YIKIM

YARATICI YIKIM

portresi_sade

Türker Ertürk

Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu denen projede sınırları çizilen coğrafyanın her geçen gün daha fazla istikrarsızlaştığı tespiti sanırım bugün için geçmişe göre daha fazla kabul gören bir olgudur.

Bölgede emperyalist projenin gerçekleştirilebilmesi için bölgenin önce istikrarsızlaştırılması, etnik, dinsel ve mezhepsel olarak ayrıştırılması ve çatışma ortamına itilmesi şarttı. Yenisini yapabilmek için eskisinin yürümediğini göstermek ve yıkmak gereklidir. Batı’da buna Yaratıcı Yıkım (Creative destruction) diyorlar. Aynen kentsel dönüşüm projeleri gibi. Önce yıkmak gerekir, yaratabilmek için!

Bunlar gizli bir şey değil

ABD, Büyük Ortadoğu coğrafyasının ağırlıkla 1. Paylaşım Savaşı (1914-18) sonucunda belirlenen statükosundan memnun değildi. Bölgeyi baştan aşağıya dizayn etmek ve siyasi haritayı yeniden çizmek istiyordu. Bunlar gizli şeyler de değildi. ABD, en yetkili ağızlarından bunu yapmak istediğini söylüyordu da!

Mısır’da, Afganistan’da, Yemen’de Suriye’de, Lübnan’da, Irak’ta ve Libya’da olanlar bu yıkımın parçalarıdır. Yıkımı bölgenin tamamına egemen kılmak için çalışmalar bütün hızıyla devam etmektedir.

Erdoğan bu projenin taşeronu

Bilenlerimiz ve görebilenlerimiz, bilmeyenlere ve göremeyenlere Türkiye’nin de bu kentsel dönüşüm projesi içinde olduğunu bugün iktidarda bulunan Erdoğan liderliğinde AKP’nin bir şekilde bu projenin taşeronluğunu yaptığını bıkmadan ve usanmadan anlatmalıdır.

Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, tarihinde şimdiye kadar görmediği kadar büyük bir tehlike altındadır.

Ülkemiz çok büyük bir hızla bölünme, parçalanma ve iç savaş rotasında yol almaktadır.
Şartlar ülkemiz için 1919’dan bile daha kötü durumdadır.

İşgal o gün açıktı bugün örtülü!

    Ülkemiz için şartların Kurtuluş Savaşı öncesine göre daha kötü durumda olmasının birçok nedeni var.

    Birincisi; o gün ülkemiz açık işgal altındaydı, bugün işgal örtülüdür.

    15 Mayıs 1915’de Yunan’ın İzmir’e çıkması ile başlayan işgal olmasaydı,
    yaşamsal tehdidin varlığını halka göstermek, inandırmak ve buna karşı savaşı başlatmak
    mümkün olmayabilirdi.
    Sevr projesinin mimarı konumundaki İngilizler, Yunanı Anadolu’ya çıkarmakla büyük hata yaptıklarını kabul etmektedirler.

    Bugün emperyalizm geçmişin hatalarından ders almıştır.
    Bağımsızlığımızı tamamen kaybetmemize ve örtülü işgal altında olmamıza rağmen her tarafta bayraklarımızı dalgalanırken görmektesiniz. Şehirlerimizde işgal devletlerinin devriye gezen subayları yoktur. Yani işgalin görünürlüğü, sıradan ve ortalama insan için inandırıcılığı
    mevcut değildir.

    İşgal artık yerli işbirlikçileri vasıtası ile yapılmaktadır

    Emperyalizm kendi projesini hayata geçirecek olan işgalleri artık halkın içinden çıkmış,
    görünümü ile onlar gibi olan yerli işbirlikçileri vasıtasıyla yapmaktadır.

    Diğer bir neden, o gün emperyalizmi temsil eden ülkeler arasında çelişki ve çıkar çatışması fazlaydı. Bugün çelişkiler az ve emperyalist sisteme egemen olan ABD gibi bir ülke var.

    Bir tahayyül edin; 1917 Bolşevik Devrimi olmasaydı, Sovyetler Birliği kurularak karşımızdaki şer cephesi bölünmüş olmasaydı, kuzeyimizi ve doğumuzu emniyete alamasaydık ve onlardan yardım sağlayamasaydık Kurtuluş Savaşı başarılabilir miydi?

    Travmalı kesimler emperyalizmle işbirliği yapıyor

    Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında düşmanla işbirliği yapan hainler vardı, bugün de var.
    Ama bugün o hainlere ilave olarak Cumhuriyetin Aydınlanma Devrimleriyle travmalı hale gelen kesimlerin çocukları emperyalizmle işbirliği yapar konumdalar. Avrupa’nın yüzyıllar içinde oluşturduğu Aydınlanmayı kısa süre içinde gerçekleştirmeye çalışmanın ne yazık ki,
    bazı istenmeyen yan tesirleri de oluyor.

    Ayrıca bugün bu kötü gidişe dur diyecek, antiemperyalist mücadelede bölünmüşlüğe son verecek ve geniş kesimleri peşinden sürükleyecek Anafartalar kahramanımız yok.
    Çok açık söylüyorum Atatürk olmasaydı o mücadele başarılamazdı!

    Tehdidin niteliği ve çapı farklı

    Mevcut durumu tüm çıplaklığı ile nesnel olarak analiz etmeden yapılacak değerlendirmeler hep yanlış oluyor. Bugün ülkemizin bekası açısından karşılaştığı durum Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı zamanki durumuna göre daha karmaşık, koşulları, şartları, tehdidin niteliği ve çapı çok farklıdır.

    Ülkemizi bu durumdan salimen çıkarabilecek savaşımda Atatürk’ün verdiği mücadeleden faydalanabileceklerimiz vardır. Ama o günkü mücadeleyi motomot aynen bir şablon gibi uygulamak mümkün değildir.

    Bu konuya haftaya Salı günü kaldığımız yerden devam edeceğiz

    Saygılar sunarım.

TÜRKER ERTÜRK: BODRUM KİMDEN YANA?


E. Amİral Türker Ertürk

portresi_gulumseyen

BODRUM KİMDEN YANA?

Geçtiğimiz hafta sonu, Cumartesi Bodrum’da, Pazar günü Marmaris’te yapılan
Milli Anayasa Forumu’na konuşmacı olarak katıldım. Katılımı ve coşkuyu gerçekten görmeliydiniz. Her iki Forumu da bilge kişiliği ile eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk yönetti.

Sayın Cindoruk açılış konuşması sırasında

  • Ben Türk’üm, ben Türk milliyetçisiyim, Jön Türk’üm. Var mı diyeceğiniz?”

dedi. Bu söylem sonrası başlayan alkış ve tezahürat dakikalarca sürdü.

Hazırlanmakta olan yeni anayasanın ne olup, ne olmadığını halka anlatmak için yurdun
her köşesinde yapılan bu çalışmalara ilgi ve katılım her geçen gün büyüyerek
devam etmekte, halk artık alanlara inilmesini istemektedir.

Milli Anayasa Forumu çalışmalarında halka, yeni anayasanın emperyalist bir proje olduğu, amacın emperyalizmin planlarına yönelik olarak Türkiye’de rejim değişikliği yaptırmak istediklerini, daha özgürlükçü ve demokrat bir anayasa peşinde olmadıklarını, pazarlık masasında Narko-Terör Örgütü Liderinin bulunduğunu, işte bu nedenle siyasetçilerin, aydınların, gazetecilerin ve askerlerin esir edildiği anlatılmaya çalışılmaktadır.

Alternatif toplantı

Cumartesi Bodrum’da Milli Anayasa Forumu’na alternatif olmak üzere hemen hemen aynı saatlerde başka bir çalışma daha vardı. Bodrum Ticaret Odası salonunda gerçekleşen diğer anayasa toplantısına Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can, E. Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ve CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan konuşmacı olarak katıldılar. CHP, BDP ve AKP İlçe Başkanları
bu toplantıya izleyici olarak iştirak ettiler.

CHP Milletvekili Aldan bu toplantı nedeniyle Milli Anayasa Forumu’nun
Bodrum çalışmasına iştirak etmedi ama ertesi günü Marmaris’te bize katıldı.
Gönlümüz Bodrum’da da bizle beraber olmasını arzu ederdi.

Milli Anayasa Forumu’na alternatif olarak Bodrum Ticaret Odası salonunda yapılan toplantının amacı çok açıktı, rejim değişikliği için halkı ikna etmeye ve taraftar kazanmaya çalışmak. Ama katılımı ve katılanların coşkusu ile tam bir hayal kırıklığı, sunulan her türlü olanağa karşın 100 kişi bile toplayamamışlar.

Ön yargılar giremez

Konuşmacıların oturduğu masanın önünde bulunan “Önyargılar giremez” yazısı
bu toplantının hangi amaca hizmet için yapıldığını deşifre eder durumda.

Bakınız “Önyargılar giremez” denen toplantıda konuşmacılar neler diyor: 

E. Başsavcı Petek “Yeni anayasada vatandaşlık tanımının yeniden düzenlenmesi gerektiğini, ana dilde eğitim ve savunma hakkının kullanılmasının evrensel bir hak olduğunu” söylüyor. Doç Dr. Osman Can “Geçmiş parlamentolar içinde temsil niteliği en yüksek parlamentonun bu Meclis olduğunu, yeni anayasa yapmasının önünde hiçbir engel olmadığını” iddia etti. CHP Milletvekili Aldan ise “CHP olarak elbette biz yeni bir anayasa yapılmasından yanayız. Ancak anayasa için olabildiğince geniş bir uzlaşmanın sağlanması ve tüm toplumun anayasası olması konusunda bazı çekincelerimiz var.” diyor.

Daha fazlası var ama söylenenler özetle bunlar. Varın gerisini siz tahmin edin!
Sayın Petek doğru söyler gibi yapıyor ama asla doğruları söylemiyor, gitsin bir Almanya’ya Fransa’ya ve ABD’ye baksın bakalım söyledikleri orada geçerli miymiş? Sayın Can ise malum insan! Söylediklerinin hiçbirisi doğru değil. Her şeyden önce
bu Meclis geçmişlerine göre temsil niteliği en kötü olanı. Mevcut Anayasa’nın
87. maddesi dururken yeni bir anayasa yapılacağını iddia eden hukuk fakültesi öğrencisi olsa sınıf bile geçemez. Ama kendisi misyon sahibidir, aklı ve bilimi katletmek uğruna da olsa bunu yapmak zorundadır.

Sonuç olarak Bodrum’da aynı gün iki farklı yerde anayasa çalışması yapıldı.
Birinde yeni anayasa çalışmalarının iyi bir şey olduğu ve ülkenin yararına olacağı anlatılmaya çalışıldı. Benim de katıldığım öbüründe ise

– bunun emperyalist proje olduğu

– ülkemizi kan, kin, gözyaşı ve iç savaşa sürükleyeceği ve

– parçalanmaya neden olacağı ifade edildi.

Bodrumlu bölücü anayasadan yana değil!

Ama Bodrumlu gösterdiği ilgi, katılım ve coşku ile bölücü anayasadan yana olmadığını gösterdi. Bölücü anayasanın savunulduğu salonda 100 kişi bile toplanamaz iken,
bizim bulunduğumuz salonda 500’ü aşkın yurtsever konuşmaları ve tartışmaları büyük bir coşku içinde izledi. Bence bölücü anayasa için yapılan çalışmalarda ilgiyi artırmak için katılımcılara birer Cumhuriyet altını dağıtsınlar, belki yararı olur!

Bodrum CHP İlçe Başkanı’nın, Bodrum Ticaret Odası’nda yapılan bölücü anayasanın savunulduğu toplantı yerine, Atatürk önderliğinde yapılan Türk Devrimlerinin savunulduğu Milli Anayasa Forumu’nda olmasını isterdik. CHP İlçe Başkanı
AKP
 ve BDP İlçe Başkanları ile yan yana bölücü propaganda içinde olacağına,
yönetim kurulu üyelerini yanına almış olarak tabanı ile birlikte olabilirdi.
Çünkü her yerde olduğu gibi Bodrum’da da Milli Anayasa Forumu’na katılanların yaklaşık % 75’ini CHP tabanı oluşturmaktaydı.

Ama bu taban Nihat Matkap’ın “CHP’nin vatandaşlık tanımı Öcalan’ınkine uyuyor” açıklamasına kan kusmaktadır. Böyle birisinin Atatürk’ün kurucusu olduğu bir partide olmasına katlanamamaktadır.

Saygılar sunarım. (8.3.13)