Etiket arşivi: Em. Korg. Vural Avar

Tuna Avar’dan Anayasa Mahkemesi’ne mektup..

Dostlar,

28 Şubat davası nedeniyle hala değişik cezaevlerinde tutulan ileri yaşlardaki generaller hakkında bir mektup, geçtiğimiz günlerde, 6 Şubat 2023 günü AYM’ye (Anayasa Mahkemesi’ne) gönderildi.

Ne yazık ki o gün Maraş merkezli büyük depremler oluştu ve ülkemizi perişan etti.

İzleyen günlerde de Türkiye gündemi cadı kazanı gibi…
Arada kaynadı ve hak ettiği ilgiyi görmedi. Dileriz AYM gündeminde yerini bulsun.

Mektubun yazan, Sincan cezaevinde yitirdiğimiz Em. Korg. Vural Avar’ın eşi Em. Hv. Albay Tuna Avar ve de Hava Harp Okulundan sınıf arkadaşı.

Bayan AVAR bu davanın, FETÖ terör örgütü üyelerince düzenlenen bir kumpas dava olduğunu vurguluyor özellikle.

AYM Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan’dan ricası, davanın bir an önce gündeme alınması ve adaletin – hukukun içine düşürüldüğü “garabetten kurtarılması”.

AYM kararının ayrıca kamuoyunda kamuoyunda yanlış oluşturulan 28 Şubat kumpas davası algısını düzelteceği umudu da yer almakta dilekçede.

Em. Alb. Tuna Avar kısa mektubunu, Başkan Arslan’ın adaletin ve hukukun üstünlüğü konusunda önceki dönemlerde gösterdiği çabayı yeni döneminde de sürdüreceği beklentisi ile sonlandırıyor.
***
Mektup şöyle…

Bu tarihsel mektubu, ricamızla bizimle paylaşan, merhum Korg. Vural Avar’ın kardeşi Sn. Mehmet Avar’a teşekkür ederiz.

İddianamesini FETÖ’den tutuklu eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgilinin yazdığı 28 Şubat davasında, Em. Korg. Vural Avar’ın cezaevinde ölümü sonrası, yaş ortalaması 80 olan tutuklu komutanların sağlık sorunları ciddiyetini koruyor.

Cezası kesinleşen komutanlar “adil yargılanma”, “silahların eşitliği”, “eşitlik”, “suçta ve cezada yasallık” ve öbür nedenlerle 23.07.2022’de AYM’ye bireysel başvuru yaptı. Başvuru 20. ayında ve hala “sırasını” beklemekte !!??

“Baştan aşağı siyasal intikam davası olan, bir dönem, geniş halk kitleleri, bürokrasi ve siyasetin, irtica ile yaptıkları mücadelenin faturasını hasım olarak gördükleri komutanlara kesmeye çalışan FETÖ ve destekçisi siyasal odakların, AYM’den hak ihlali kararının çıkmasını istememesi. AYM’nin de bu doğrultuda kararını geciktirmesi” sorunu olduğunu belirten davanın avukatlarından Sn. Aykanat Kaçmaz, geciktirmenin en ağır sonuçlarından birinin de Vural Avar’ın ölümü olduğuna dikkat çekiyor.

Halen 7 general, bu tuzak (kumpas, tertip) dava nedeniyle hapiste tutuluyor.
Kör bir intikam güdüsüyle başlatılan ve inatla sürdürülen gözü kara infaz, 21. yy’ın şafağında, Anayasasında “hukuk devleti” olduğu yazılan Türkiye’ye asla yakışmıyor.

AKP’li CB Erdoğan, Anayasa m. 104/16’da tanımlı yetkisini kullanmıyor, görevini yapmıyor!!??

Anayasa m 104/16 :

  • Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.

Bu maddenin başlığı “D. Görev ve yetkileri” biçiminde (Cumhurbaşkanının).

Yani hem “görev” hem de “yetki” tanımlaması var Anayasada.
Ayrıca bu özel yetki – görevin yerine getirilmesi ile ilgili herhangi bir özel koşul, kısıtlayıcı hüküm Anayasa’da yer almıyor. Devletin başının, bu görev ve yetkiyi “hakkıyla ve yerinde” kullanacağına ilişkin bir kabul doğallıkla var Anayasal düzenlemede.

Dolayısıyla ne bu generallerin avukatlarının / vasilerinin başvurusu gerekli ne de Adli Tıp Kurumu’nun konuya ilişkin “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama” gerekçeli tıbbi raporu!

Cumhurbaşkanı, devlet başkanı olduğundan, bir biçimde öğrendiği / öğrenmesi gereken – beklenen bu gibi ciddi ve gecikilmemesi gereken durumlarda kendiliğinden (res’en) harekete geçme ve bir karar verme yükümlüsüdür.

“Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama” durumunu ortaya koyacakherhangi bir makul belge” yeterlidir. Herhangi bir sağlık kurulu raporu ya da tek uzman hekim raporu bile yeterlidir. Yasal mevzuatta düzenlenen kurallar (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m. 16/1 ve 2), CB’nın Anayasaca kendisine tanınan ve özel hiçbir biçim koşuluna ve kısıta bağlanmayan yetkisini kullanma ve görevini yerine getirme yükümünü sınırla(ya)maz, CB’nı bağlamaz. Bu kısıtlayıcı – betimleyici yasal hükümler İnfaz Hukuku bakımından geçerli olup, CB’nı Anayasa m. 104/16’da tanımlanan yetki ve görev bakımından bağladığını savlamak, Anayasanın değinilen maddesine aykırıdır.

Diyelim ki A hastanesi sağlık kurulu ya da ilgili dal uzmanı hekim “Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama” yönünde rapor düzenledi. Bu rapor makul, yeterlidir ve Adli Tıp Kurumunca onanması gerekmez. Gerçekte 2 rapor arasında böylesine kabul edilemez bir çelişki durumunda CB’nın ön (inisiyatif) alması ve 3. bir hakem raporu ile hak savunuculuğu yapması gerekir. Tersi, “yaşam hakkının korunması” görevinin ihmali, yetkinin de kötüye kullanılmasıdır ve ağır yasal, ceza sorumluluğu doğurur.
***
Bireysel başvuru AYM’de 20. ayındadır ve bu dava herhangi bir sıradan dava değildir.

Hükümlüler çok yaşlıdır ve ciddi sağlık sorunları belgelidir.

  • YAŞAM HAKKI mutlaktır, tüm hakların anasıdır ve en başta korunasıdır.

Geç kalan mahkeme kararı adalet sağlayamaz, hele ölümleri asla geri getiremez.

Dolayısıyla, YAŞAM HAKKININ AĞIR ve CİDDİ, YAKIN ve SOMUT TEHDİT ALTINDA OLMASI gerekçesiyle bireysel başvuru davası AYM’ce öne çekilebilir ve çekilmelidir.

AYM’nin benzer gerekçeli içtihatları geçmişte olmuştur.

20. ayında daha çok gecikmenin AYM tarafından da savunulacak bir gerekçesi olamaz.

Tersi durumda akla gelen olasılıklar, ülkemizin geleceği ve AYM’nin güvenilirliği – saygınlığı bakımından çok ürkütücüdür.

Biz de Sn. Bayan Avar’ın çağrısına bu kapsamlı gerekçelerle, derin kaygı içinde ve ivedi karar beklentiyle katılıyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 04 Mart 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
Anayasa Hukuku PhD öğrencisi
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Not : Yazımıza, İzmir’de yayınlanan YENİGÜN gazetesinde de yer verilmiştir (5 Mart 2023)
Tuna Avar’dan Anayasa Mahkemesi’ne mektup – Yenigün Gazetesi, İzmir Merkezli Günlük Siyasi Gazetedir – Güncel Haberler I Son Dakika Haberleri I İlanlar I Spor ve Magazin Haberleri (gazeteyenigun.com.tr)
Bu yazımız, Türk Hukuk Kurumu web sitesinde de yayınlanmıştır :
TURK HUKUK KURUMU – Tuna Avar’dan Anayasa Mahkemesi’ne mektup..

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİ HER KOŞULDA KUBİLAY OLARAK 100 YILDIR VARLAR, AYAKTALAR

Sefa Yürükel,” Ermeniler tarafından yapılan soykırımların peşi bırakılmamalıdır!” – Brüksel Türk

Sefa Yürükel
Antropolg- Yazar

Adı, Mustafa Fehmi Kubilay olan bir yiğit devrimci öğretmen ve asker, Menemen’de, 92 yıl önce, 23 Aralık 1930 tarihinde, Cumhuriyeti ve devrimci idealleri savunduğu için katledildi.

Bugünün Türkiye’sinde ise şimdi iktidarda olan ve Kubilay’ı şehit eden ideolojiyi taşıyan bu mevcut gerici güce ve o günün gericilerine karşı çıkarken ve o günün emperyalizminin desteklediği bugünkü iktidarın seleflerince katledilen devrimci öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay‘ı şükranla anarken, o gün Mustafa Kemal’in bu yiğit askerinin başına gelenler, bugün de yine aynı güçlerce 92 yıl sonra da olsa değişik biçimlerde ve yıllar sonra yine Mustafa Kemal’in askerlerinin başına aynı gerici amaçlar ve hedefler doğrultusunda ve yine emperyalizmden destekler alarak getirilmektedir.

Türkiye’de yine bugün de Mustafa Kemal’in askerlerine karşı harekete geçen o günkü gericilerin halefi olan bugünkü gerici iktidar tarafından, yine emperyalizmin istekleri ve onların destekleri  doğrultusunda yürütülen ve sürdürülen bu gerici süreç, Mustafa Kemal’in askerlerini:

103 Amiral davasında olduğu gibi, mahkemelerle ve davalarla korkutmaya çalışarak, sindirmeye çalışarak, gözaltına alarak, emperyalizmin örgütü FETÖ tarafından planlanıp icraa edilen 28 Şubat kumpas davasında olduğu gibi Em. Org. Çetin Doğan ve silah arkadaşlarını hapislere atarak, Em. Korg. Vural Avar örneği cezaevinde ölmesinin koşullarını yaratarak ve Cumhuriyete ve Mustafa Kemal’e bağlı olan bu yiğit askerlere rütbe sökümleri ve ağır cezalar adı altında gözdağı vererek ve aynı zamanda bu yiğit askerlere karşı düşman hukuku uygulanıp onları hapislerde çürütmek için tutsak ederek, tutuklayarak, çeşitli doğal, toplumsal ve hukuksal olanaklardan yoksun bırakarak ve Em. Jnd. Krm. Alb. Aziz Ergen gibi orduevlerine girmesi yasaklanarak sürdürülmektedir.

Görüldüğü gibi, bu tip gerici hamleleri korkudan katmerli bir kin ve nefretle Mustafa Kemal’in askerlerine karşı vicdansızca yapanlarca hala bu gerici süreç, iktidar odaklı olarak sürdürülmekte ve bu son süreçte yaşanan olaylardan çıkarıldığı gibi, emperyalizme bağlı aynı Ortaçağ ideolojisinin 92 yıl öncesinde olduğu gibi ve bugünkü selef – halef ilişkisince yine Türkiye‘de Mustafa Kemal’in askerlerine karşı yinelenmektedir.

Kısaca  Mustafa Kemal’in askerlerine karşı bugün de pervasızca yapılan bu saldırılar, emperyalizme bağımlı aynı gerici ideolojinin 92 yıl sonra da o günün gerici seleflerinin bugünkü haleflerince, bugün yine Türkiye’de iktidar kaynaklı olarak, değişik kategorilerde ve katmerli bir biçimde gerçekleştirilmektedir.

O gün, emperyalizme bağlı olan bu gericileri Atatürk’ün bizzat devrimci emriyle milli devlet, bunları dünya aleme ibret olsun diye hak, adalet, birlik ve dirlik için Millet adına ezmişti. Çünkü  o gün iktidarda devrimci ve anti-emperyalist bir Atatürk ve devrimi yapmış kadrolar ve devrimci bir millet vardı. Şimdi ise karşı devrimci ve emperyalizm tarafından iktidara getirilmiş bir gerici iktidar, karşı devrimci kadrolar ve belli bir düzeyde edilgen kılınmış bir Millet var.

Fakat  “bu iş“ daha bitmedi. Gericiler ve  emperyalizm hiç de erken sevinmesinler.
Bu gericiler ve onların bağlı olduğu emperyalistler 92 yıl önce olduğu gibi yine yenilecekler.  Çünkü hala binlerce Mustafa Kemal’in Askeri tüm Türkiye sathında, sözleri ve eylemiyle diri ve direnen olarak var.

Ama tek sorunları var; o da Kuvvayi Milliye gibi çok örgütlü değiller, icracı değiller.
Ve bu yüzden de ortak olarak ulusal ve Kemalist bir eyleme geçemiyorlar.
Ama bugün iktidardakiler, bu milli askerlerin çok örgütlü olmadığı bu hallerinden bile korkuyorlar. Her saldırılarında korkunun ürettiği icraatları içinde ise her gün kendi zaafiyetlerini üretiyorlar. Yani her saniye “bir şey mi olacak??” diye panik (ürkü) içindeler.
“Enselerine “ bakarak yürüyorlar.

Dün bu gerici iktidara karşı, Jön Türk komutan Vural Avar’ın cenazesinde yer alan binlerce Mustafa Kemal’in askeri, net tutumlarını onurlu bir biçimde gösterdiler. Dün Başkent, onların Cumhuriyete ve Devrimlere ve gerçek silah arkadaşlığına bağlılık haykırışlarıyla yankılandı.
Ve aynı devrimci Kemalist ruh, bu Milletin içinde Kuvvayi Milliye ruhunu taşıyan siyasal, sosyal ve kültürel gruplar olarak da var. Ve ölmedi.

Bunlar, dün Mustafa Kemal’in askeri Vural Avar’ın cenazesinde olduğu gibi, Millet içinde aynı ruhla yarın söz ve eylemlerinde Cumhuriyete ve Atatürk ideallerine bağlılığı yine aynı biçimde haykıracaklar. İşte bunlardan, bu devrimci ruhu taşıyan Mustafa Kemalcilerden bugünkü Menemen’in gerici halefleri iktidarda olsalar bile çok korkuyorlar. “Yarın ne olabilir??” diye çok korkuyorlar. Aman ne korkuyorlar. Korksunlar. Korkacaklar. Korkuları onların hapishanesi olacak ve onların korkudan kaynaklanan zaafları olan bugünkü Kubilaylara karşı düşmanca  ve çağdışı baskıları onların yıkımını ve sonunu getirecek. Yani meydan boş değil. İyi ki değil.

Her zaman olduğu gibi bağımsızlıkçılar:

Atatürk ile kalın
Cumhuriyetle kalın
Bilimle kalın
Akılla kalın
Hoşçakalın